Sene 2002

İstanbul’da susuzluk sıkıntısı vardı.Barajlar son 10 yılın en düşük seviyesinde. Hatta “Dip suyu” tehlikesi konuşuluyordu. Barajların doluluk oranları yüzde 30‘un altındaydı. Büyükçekmece gölünün çevresinde tedirgin eden görüntüler vardı. Kıyıya balıklar vurmuş, sandallar karaya oturmuştu.

İstanbul’dan Trakya’ya kadar su miktarı ciddi oranda azalmış, fakat bizim gündemimiz başkaydı. Bir tarafta  YSK Siirt ‘deki seçimi iptal etti. Malûm sebepten ötürü...Öbür tarafta barajın suyunun yüzde 30’un altına düşmesini değil, hükümet ortağı partilerin oy oranının yüzde 10’un altına düşmesini konuşuyorduk. Bir diğer konuda Öcalan’ın idam cezası , müebbete çevrilmişti...İstanbul ‘un suyu  devede kulaktı.

Sene 2007 

“Suyumuz bitiyor diye veryansın etmiyoruz. Kışın az yağış alan İstanbul için eylem planımız var “ denildi. Melen barajı projesiydi.

“İstanbul’un 2060 yılına kadar su problemini çözdük. 2014 yılında bu proje tamamlanacak, İstanbul’a yılda 1 milyon metreküp su getirilecek. İstanbul içme suyunun 3 de 2 sini 2060 yılına kadar karşılayacak” denildi.

Çok sevindik...2001 yılında başlayan projenin 20 yıl süreceğini düşünememiştik. Düşünecek başka konularımız vardı zira...

O yıl Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesini de içeren anayasa paketi için gümrük kapılarında oy verme işlemi başlamıştı. 2007 de Genel Seçim vardı... 

Sene 2012

Orman ve Su İşleri Bakanı “İstanbul’un su problemini 2060 a kadar çözdük” dedi. Sanki bu daha önce de denilmişti...”Hatta KKTC ‘ne su borusu hattı döşeceğiz ,ülkenin tarımının artmasını sağlayacağız. Diğer ülkeler su ihtiyacı için bize başvurabilirler. Gerekli teknoloji ve tesisata sahibiz” denildi. İstanbul’un su sıkıntısı değil bütün Türkiye ‘nin susuz kalmasına dair endişemiz kalmadı.

Endişe edeceğimiz başka şeyler vardı. Ülkede terör olayları çığrından çıkmış, her gün şehit haberleri duymaktan yorulmuştuk. Eğitim sistemi 4+4+4 de dönmüş, çocuklarımızın eğitimden çok gündemimizde sadece Suriye’nin durumu haber konusu olmuştu. Özel yetkili mahkemeler kaldırılmış, Türk Lirası’nın simgesi değiştirilmişti. Suyumuzu düşünecek halimiz yoktu...

Sene 2017

“İstanbul’un 3 aylık suyu kaldı “ denildi. Orman ve Su işleri Bakanı açıklama yaptı; “ İstanbul’un suyunu 2071 ‘e kadar çözdük” Yüreğimize su serpildi. Hatta ciddi oranda yüreğimiz ferahladı. Sürekli tekrarlanan bir söz vardı; “Herkes konuşur AKP yapar” Şunun şurasında MELEN ‘in tamamlanmasına ne kalmıştı. Az durundu...

O sene referandum seçimi vardı. Evet miydi , Hayır mıydı? Keşke bu kadar basit olsaydı...

Anayasa değişikliği oylanacaktı. Halkın bir bölümü tuttuğu takıma oy verdiğini sanıyordu. Oysa parlementer sistem kaldırılacak , başkanlık sistemi getirilecekti... 

Seneee geçen sene 2020

İstanbul için yağmur duası ediliyordu...işimiz Allah’a kalmıştı.

                                   ***

İstanbul bir yana bütün Türkiye ve dünya da mücadele edeceğimiz en büyük sıkıntı kuraklık ve kıtlık olacak.

Geçen yıllar boyunca sürekli olarak susuzluk problemi yaşamışız fakat gündem ne kadar ağır olursa olsun , bu su problemi  bu kadar aşikâr edilmemiş. Dikkatimi çeken husus İstanbul İmamoğlu ile devam ediyor diye mi borozan medya da su sıkıntısı bu kadar gündem ediliyor? 

20 senedir Melen niye bitmemiş diye sorsam 2091’e kadar su sıkıntımız kalmadı derler diye korkuyorum.

Bu ülkede barajlardaki su seviyesi yerine partilerin barajlarını konuştuğumuz müddetçe su problemimiz bitmez. Ağaçları niye kestik diye sorsam , bu seferde 2023 ‘e kadar daha çok ağaç dikeceğiz  derler diye de korkuyorum...

EVRİM TOK