İran, hem kan emici emperyalistlerin…

Hem mezhep üzerinden dindarlık yapan saltanatçı faşistlerin…

Hem de İran’ın zenginliğini, iştahlı salyalarla hortumlamak isteyenlerini göz diktiği bir ülkedir!

Ne diyelim? ABD ve yandaşları, sırf silah satma uğruna, mazlum ülkeleri bölüp parçalayıp kan gölüne çevirerek sömürdüler, gözleri doymadı!

Kan üstüne kan emdiler yine öyle…

Özellikle yüz yıllardan beri Müslüman ülkeler üzerine uyguladıkları, akla, bilme ve demokrasiye kapalı….

Şirkli ve şekilci ‘İNGİLİZ PROJESİ’ yüzünden…

Nice Müslüman ülkelerin yoksullaşmasıyla, çağdaş dünyadan soyutlanmasına sebep oldular:

Yine gözleri doymadı.

Son günlerde İran karışınca…

Emperyalist güdüleri doymayan bu reziller, bu kez de İran’a göz diktiler!

Umarız, bu kez o doymak bilmeyen gözlerini, ‘İRAN ATEŞİ’ yakar!

Yakar da o kan emiciler birbirine şaşı bakarlar!

Başta Türkiye olmak üzere, tüm duyarlı ve tarafsız dünya devletleri İran’ın yanında yer almalı…

Tüm insanlık, kan emici ve hortumcu emperyalizmin:

‘’BÖL, PRAÇALA, YÖNET ve de YOK ET…’’ Siyasetine dur demelidir!

İnsanlık, her ülkenin özgürlüğü, bağımsızlığı, saygınlığı için ayağa kalkmalıdır artık!

Yeter mi? HAYIR!

Dünya gündemine halkın eylemleriyle oturan İran…

Bir gün mutlaka teokratik faşizmden kurtulmalı…

Bir gün mutlaka çağdaş demokrasiye geçmelidir!

İran’ın öz sosyal normlarıyla bile bağdaşmayan bugünkü Emevi odaklı faşizan rejimi:

Hem insanlık onuru ile bağdaşmıyor!

Hem de öz inancı olan EHL-İ BEYT ile bağdaşmıyor!

Çünkü özgürlüklere ve yeniliklere kapalıdır!

Çünkü bilim ve akılcılıktan uzaktır bu yönetim tarzı!

İran, ne Suudilerde olduğu gibi, tepedeki bir avuç din bezirgânının saltanat mantığı ile bir yere varabilir!

Ne de dünyanın erdiği son iletişim araçlarının önüne geçebilirdi!

Artık İran’daki yeni nesil:

Çağdaş teknoloji sayesinde, görüyor, duyuyor ve de her şeyi çok çok yakından biliyor!

İran, vakit kaybetmeden bir an önce demokratik parlamenter rejime geçerek…

Laik ve Demokratik Sosyal Hukuk Devleti olma yolunda ilerleyerek çağı yakalamalıdır!

Kendilerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini reçete olarak almalı…

Atatürk ve Cumhuriyet ile gelen tüm kazanımları…

Teker teker ülke yönetiminde uygulamalıdır!

Yalnız İran mı? Elbette ki değil.

Tüm Müslüman ülkeler… Tüm mazlum ülkeler bu yolu seçmelidir!

Gerçek şu ki, ‘Kurtuluş Reçetesi’ bu kadar kendilerine yakındır!

Bu reçeteyi alıp uygulayarak:

Ya o beğenmeyip, alaycı bir şekilde: ‘’GAVUROĞLU GAVUR’’ dedikleriyle başa çıkarlar!

Ya da eğitim ve de teknolojiyle çağı yakalayan o ‘’GAVUROĞLU GAVURLARA’’…

Dünya durdukça mahkûm olur, sonra da:

O GAVURLAR her önemli konuya müdahalede geç kalmazlar!

Tıpkı Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinde olduğu gibi…

İşte o GAVURLAR… ABD ve RUSLARIN ORTAY KOYDUKLARI ORTADA…‘

Neden, çünkü onlar, yani O GAVURLAR çok güçlüdür çok…

Silah sanayisinden enerjiye… Ulaşımdan teknoloji ve gıdanın çok şeyine onlara muhtaç olduk da ondan… Onlara bağlanıp kaldık da ondan…

MECBURİYET VAR MECBURİYET!

Ekonomide zayıflayıp, özgürlük ve de bağımsızlık ilkemizden oldukça uzaklaştık da ondan…

Oysa Türkiye Cumhuriyeti, 70 yıl önce böyle miydi?

Ne yaptılar da böyle olduk?

Elbette ki kendilerinde olanları bizden uzak tutarak:

Elbette ki önce eğitim ve üretimden düşürerek…

Sonra da adalet, demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık adına tüm kazandıklarımızı budayarak başardılar!

Tüm bunları, ya faşizan darbelerle…

Ya da gelmiş geçmiş tüm yetersiz ve de emperyalizme, ‘eyvallah’ diyen siyasal iktidarlarla yaptılar Türkiye’ye…

O halde; Cumhuriyet Türkiye’sini örnek alacak tüm mazlum ve Müslüman ülkeler, Türkiye üzerine oynanan bu oyunlardan da ders almalı…

70 yıl önceki Türkiye’ye benzemek için, kolları sıvamalılar!

Bugün İran yakılıp yıkıldıkça, elbette canımız yanıyor canımız!

Filistin, Afganistan, Irak, Yemen, Libya, Mısır ve son olarak da Suriye ve diğerlerinde de canımızı yakmışlardı!

Aslında canımız, tüm dünyanın mazlum insanlığı için yanmakta…

Sloganımız: ‘’ÖNCE İNSAN’’ olduğundan…

Sahi, ’GAVUROĞLU GAVUR’ deyip, küçümsemeye çalıştıklarımızın, üretip dünyaya sunduklarını kullanarak mı geçecek ömürler?

Yoksa o ‘GAVUROĞLU GAVURLARIN’ Eğitim, Üretim, Demokrasi ve Adalet üzerine yakaladıklarını yakalayarak mı?

Öz inancımızı koruyarak, tüm bunları yakalamak çok mu zordur?

Kimse korkmasın kimse! Din elden gitmez elbette!

Elden gidenler: Müslüman’ın ve tüm mazlumların önünü kesen Suudi kılıklı din saltanatçılarıyla…

Müslümanların ve de tüm mazlumların kanını emen emperyalistler olur o kadar!

Varsın onlar da gitsin artık!

Hem de ‘İRAN’IN SON ATEŞİYLE’ yanıp kül olmadan gitsinler artık!

Çünkü İRAN’DA YANAN SON ATEŞ, başka ateşlere asla benzemez!