KANATSIZ MELEK

Abone Ol

Artık ne duysak ne görsek, yaşadığımız tanık olduğumuz hiç bir şeye şaşırmıyoruz.

Kanıksamayalım diye diye kanıksadık.

Çok süratli unutan, okumayan, sorgulamayan, korkan, itiraz edemeyen fakat içten içe de sindiremeyen bir hâl aldık.

Bir nefes solumaya, bir lokma ekmeye, bir damla su içmeye muhtaç iken, pantolonu koltuğa yapışmış, makamdan paradan beslenen varlıklar olduk.

Oysa bugün yarısını ısırıp attığımız lokma için yarın birbirimizle dövüşeceğiz.

Her yıl canice katledilen ormanlar için yarın hepimiz kurak topraklarda susuz yok olup gideceğiz.

Bir büyük telaştır iktidar kavgası, dünyadaki bütün canlıların yaşama şartlarını onlara unutturan.

Koltuğa yapışanlar bencilce sadece kendini ve kendisi gibileri koruyup kollar.

Halkı tarafından istenmediğini bile bile, devam etme hevesi ne acınası bir haldir.

Otuz sene başarısız olup, ülkenin en kritik seçim anında deli gibi sevilen iki belediye başkanı varken, üstlerine basıp zorla aday olmak da ayrı bir hevestir.

Yine de laf söyletilmez gündeme getirilmez bunlar çünkü suçu başkalarına atmak bizim huyumuzda var.

Günah keçisini dağdan sektirir, tahsilini de iptal ettirir, Silivri’ye göndeririz. Çünkü rakibe de tahammülümüz yok. Kaybedeceğimiz noktada seçimi bile iptal ederiz.

Sandık nerede?

Suya düştü.

Su nerede?

İnek içti…

Rüyamızda görürüz bu gidişle seçimi!

Bitmek tükenmek bilmeyen ego insanı düşmanıyla el sıkıştırıp çıkarlar için bir araya getirir. Dün dediklerimizi bugün yalanlayıveririz olur biter.

Halk seyirci kalır. Yaşatılanların bedelini bütün bir ömür sıkıntı ile öder.

Adaletsizliğe, haksızlığa ilk üç gün büyük şevkle karşı durur, dördüncü gün arada sırada kendimize başka işler buluruz. Beşinci gün ucundan desteğe devam eder. Altıncı gün televizyondan izleriz. Ertesi hafta zaten günden değişir, bizimde enerjimiz biter. Şiddetle savunduğumuz konuyu unutur gideriz.

Deprem olur, otel yanar, maden çöker acısı diner. Tren kazası olur, onun da üzüntüsünü sineye çekeriz. Liyakatsiz, kontrolsüz, tedbirsiz, ihmallerle dolu iş yapmak bizim normalimiz. Çünkü biz işi bilene değil, işimize gelene veririz.

Boğazlara ekstra kanallar açtıran, demirsiz betonsuz bisküviden ev yapan, bağışlanan kanları satan, bebekleri iğne ile sonsuza kadar uyutan maalesef bizimle aynı havayı soluyan insanlar.

Yaptıkları be yaşattıkları ile şeytana pabuç çıkartırlar fakat sorsan kanatsız melekler…

{ "vars": { "account": "G-LFQRKY8JGD" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }