Aynaya baktığında gördüğüne yani. İhmal etme, mutlu et, doğru besle, güzel uyut. Çünkü o iyi olmazsa iyileştiremez. Alışılagelmişin aksine sondan başlayıp; önce onu iyileştir.

Kendimizi öyle derin diplere ve sonlara atmışız ki, uçaklardaki “Tehlike anında başınızın üstünden düşen maskeyi önce kendinize, sonra çocuklarınıza takın.” anonsunu bile  önce bir yadırgarız dasonra sonra düşünüp, doğru olduğunu buluruz.

Etrafındakilerin tüm ihtiyacı bittiğinde seninki başlayacaktır ama onlarda bir türlü bitmez. Bitti desende kıyamazsın sevimli yumurcağına. Kedi gibi bacağına sürtünerek, ne istiyorsatüm ihtiyaçlarını unutup; onunkini alırsın bir çırpıda. Böylece  beğendiğin ayakkabıyı alma hayalini kurarken vitrinler değişir, sezon biter. Son bir umutla teklemelerin arasında bulduğununda da numarası uymaz.

Aman dökülmesin, aman ziyan olmasın diye kendini çöp kutusuna çevirme. Bu mantıkladökülmeyenlerin oluşturduğu can simitlerini eritmek bir yana dahada kalınlaşmasını sağlarsın.Elinin altındaki sosyal medyayı lehine kullan. Danışma ücretini rüyanda bile göremeyeceğin uzmanların tariflerini uygulayarak sağlıklı beslen. “Amaaan uğraşamam, çocuklar kıymalı makarna sever, ben de bir tabak yerim.” DEME!

Sorumluluklarını paylaştır. Sen biyonik insan değilsin. Hepsiyle herşeyle başa çıkamazsın. Gerektiğinde çok  sevsen de etrafındakilerin elini tut ve taşın altına sok. Yapamaz, beceremez diye düşündüklerinin ne harikalar yarattığını zevkle izle…

     Kendini mutlu etmeyi becer. Mutluyken sağlıklı düşünürsün, mutluyken üretirsin, mutluyken güçlü olur, başa çıkabilirsin. Ruh sağlığı da beden sağlığı kadar önemli. Zaman zaman “Öyle üzgündüm ki, kolumu kaldıracak halim yoktu.” serzenişimiz bunun ifadesi değil midir?

Senden değerli gördüğün, ileri tuttuğun ne varsa birgün gelir, etrafından uzaklaşır. O zaman düşeceğin boşlukta tarifsiz olur. Sen sen ol ve “KENDİNE İYİ BAK”