Korkan Ve Korkutanlar Dünyası

Korkutarak susturmanın tarihi öyle derin ki…
Ne kazdıkça erişilir, ne de yazdıkça erişilir.
Herkes işine geldiği gibi korkutmuştur.
Özellikle de doğadaki olayları kullanarak…
Doğadaki olaylardan nemalanarak korkutmuştur.
Kimi her afetin avukatı kesilmiş…
Kimi de her felakete adeta rehber olmuştur.
‘’Şöyle yaparsak durur… Böyle yaparsak gider…’’
Safsatalarıyla, ya tepede bir yere konmuşlardır.
Ya da insanların kanını emerek, kaz gibi yolmuşlardır.
Makamlar da onlarındı o günlerde…
Saltanatlar da onlarındı o günlerde…
Çünkü o günlerde çok cahildi insanlık.
Çünkü o günlerde çok iletişimsizdi insanlık.
Bu yüzden olacak ki:
Parsel parsel tutulmuştu nice mekânlar…
İnsanlar, ya tek tek ya da toplu toplu soyulurdu o mekânlarda.
İnsanlar, ya tek tek ya da toplu toplu oyalanırdı o mekânlarda.
Çünkü ölümcül ve de dayanılmaz ortamın tam da kendisiydi korkular.
Bunu fırsat bilen nice çıkarcıların kazanç tezgâhı…
Çok kazanıp ileri gitmenin, bir çıkar aracıydı korkular…
İnsanları hizaya getiriyor…
Bir acayip bastırıp susturuyor…
Elbette ki daima güçlüden yana yontuyordu korkular.
Tarih sayfaları yazıldıkça dolup taştı.
Bir de baktık ki korkular sarmış dünyamızı:
-‘’Aman yapma… Yoksa başımıza taş yağar
-Yapma yapma… Ağzın gözün eğilir.
- Cin çarpar, şeytan çarpar…
- Onu yeme, bunu deme, şunu giyme…
-Akşamın şerri… Sabahın hayrı…’’
Deyip, korkuttular da korkuttular…
İnansak da korkuttular…
İnanmasak da korkuttular…
Yeryüzünden gökyüzüne kadar uydurdular da uydurdular.
Tamamı yalan, tamamı rivayet, tamamı yön veren korkulardı.
Öyle bir kök saldı ki bu korkular;
Günümüze kadar sürüp geldi yeşil yeşil…
Artık dünya arazisinin her parçasında iş yapıyor korkular.
Hem de çağdaş iletişim araçlarıyla…
Hem de kapitalizmle emperyalizmin acımasız ve öldüren iştahıyla…
Ya inanç tezgâhındadır; Siyaset ve ticarette iş yapıyor.
Ya da etnik raylardadır; insanlığı bölüp sömürmekte iş yapıyor.
Tarihi iyi okuyunca:
Korkutanlar hep güçlü, korkanlar hep güçsüz gibi görünür.
Nice çıkarlar uğruna:
Korkmuş, korkutulmuş, ürkmüş ve ürkütülmüşlerdi insanlar…
Sinmiş, sindirilmiş, susmuş ve de susturulmuşlardı insanlar…
Yine tarihi iyi okuyunca:
Bir gün mutlaka, korkanların da korkutanlar kadar cesur olduğunu…
Bir gün mutlaka:
Özgür olarak, barış ve kardeşçe yaşayan onurlu insanlar olduğunu okuruz.
Günümüzde nice çağdaş ülkeler var böyle…
Yeter ki yüzümüzü onlara çevirelim.
Onlar gibi çalışıp, onların geçtiği yollardan geçelim.
Yeter ki tarihi iyi okuyalım.
İyi okuyalım ki asla korkmayalım!
Yeter ki insanları korkutanlardan yana değil;
İnsanca davranan, bir haklı düzenden yana olalım.