Nurhan Çetinkaya’nın Leyla Gencer Oprera ve Sanat Merkezi Koordinatörü olarak görev aldığı dönemde organize ettiği Piyano Resitali’nde Bakırköylüler ile buluşan Ece Demirci, Çetinkaya’nın kültüre ve sanata verdiği değerden dolayı teşekkür etti.

Piyano ve Klasik Müzik üzerine bir süre sohbet ettikten sonra “Enstürman çalmaya alışan ellerin başka hiç bir şey çalmayacağına ve silah tutmayacağına inanıyorum” diyen Çetinkaya’ya cevap veren Ece Demirci, bunu meslek olarak yaptığı için kendisini çok şanslı gördüğünü söyledi.

“Bizim işimizin kendisine has bir dünyası var” diyen Demirci, “İşimiz sesler ve sesleri güzelleştirmek” dedi. Kulağa ve ruha iyi gelen sesleri yakaladıkça da büyük bir mutluluk duyduklarını ve ses üretimine dair daha çok çalışma hevesi duyduklarının altını çizdi.

Mesleğin meşakatli yanlarının da olduğunu, sadece yetenekle olabilecek bir şey olmadığını da sözlerine ekleyen Ece Demirci, “Saatlerce bir odaya kapanıp tekrar tekrar çalışmanız lazım. Sonuca hedefli çalışıyor ve sonucu görünce var olan bir şeyi başka bir şekilde yaratmışsın hissine kapılıyorsun. Bu da dünyanızı ve ruhunuzu güzelleştiriyor” ifadeleri ile duygularını paylaştı.

DAMAR YOLLARINI AÇAN MÜZİK, KLASİK MÜZİKTİR

Teknoloji devi olmuş ülkelerin, Beethoven ve Kitaro gibi dünyaya malolmuş müzisyenler yetiştirdiğini, geri kalmış ülkelerde ise buna pek rastlanmadığını belirten Nurhan Çetinkaya, “Biz millet olarak daha dinlendirici olan klasik müzik yerine, arabesk denilen daha damardan müziklere meyilliyiz. Oysa ki bana göre damar yollarını açan müzik, Klasik Müzik’tir” dedi.

Klasik Batı Müziği’nin, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra ülkemizde yaygınlaştığını ve kendi müziğimizle de birleşimlerinin olduğunu belirten Demirci, Türk müziğinin evrensel düzeye ulaşmasını amaçlayan Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses’in Türk Beşleri olarak anıldıklarını hatırlattı.

Şimdilerde de iyi bestecilerin olduğunu ve onlarla gurur duyduklarını söyleyen Ece Demirci, “Çağdaş Müzik diye bir şey var ve önemli olan kendi rengimizi yakalamak” diyerek devam etti. Klasik Müziğin, içinde kültürü ve geçmişi olan bir özelliğe sahip olduğunu, bu konuda halkı eğitmek için de medya ya büyük görev düştüğünü belirtti. Demirci, “TV’lerde içi boş programlar yerine, halka tanıtıcı ve yöneltici programların yapılması lazım” dedi.

Klasik müzik ve piyano eğitimine genelde ekonomisi iyi ailelerin çocuklarının ilgi gösterdiğini belirten Nurhan Çetinkaya, ekonomik durumu iyi olmayan ama yeteneği olan çocuklar için ne yapılması gerektiğini sordu. Ankara Hacettepe, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı gibi kurumları bir şans olarak gördüğünü söyleyerek, buralara başvurmanın yeterli olduğunu olabileceğini belirten Demirci, kendilerine ulaşarak da gerekli yönlendirmeyi yapabileceklerini belirtti.

“Bilim adamları çocuklara daha anne karnında Mozart dinletmeyi öneriyor ve klasik müziğin zeka gelişimine katkısı saptanmış” diyen Çetinkaya, piyano çalmanın çocuk gelişimine katkısını sordu. İstanbul Devlet Konservatuarı Piyano Anasanat Dalı Başkanı Prof. Ece Demirci, “Piyano çalarken iki el farklı kullanılıyor. Blim adamlarının da dediği gibi, müzik zihinsel imgelemeyi ve bu imgeleri notaları kullanarak müziğe dönüştürmeyi gerektirir. Müziğin fen ve matematikle bu açıdan çok fazla ortak yönü olduğunu düşünüyorum” diyerek bilgi verdi. 

Editör: Haber Merkezi