Ermenilerin 1915'te yaşanan acı olayları anma günü olarak seçtiği 24 Nisan’ın önemine vurgu yaparak programına başlayan Nurhan Çetinkaya, o dönemde yaşanan katliamlarda Ermenileri korumak için İttihat ve Terakki yönetimine karşı çıkmaya cesaret eden Tokat Mutasarufu (Valisi) Mustafa Özmat’ın da torunu olan Çağnur Gürsan’a bir kez daha minnet duygularını belirtti.

Klasik Batı Müziği, Klasik Türk Müziği ve Opera’nın bir eğlence değil, kültür olduğunun altını çizerek konuşmasına başlayan Çağnur Gürsan, “Batı’nın teknolojisi başta olmak üzere herşeyini alıyor, beğeniyor ve içimize sindiriyoruz. O zaman sanat dallarını da sindirmemiz, ülke olarak evrensel normlara uymamız lazım” dedi.

Gürsan, Osmanlı döneminde kilise ve sinegoglarda polifonik müziğin çaldığını, gayrimüslimlerin çok seslilikte büyüdüğünü ve kayıtlara bakınca 1800’lü yıllarda dışarıdan operaların getirildiğini ve çok sevildiğini gördüklerini söyledi.

Cumhuriyet dönemine kadar, müslümanlar tarafından kadının sahneye çıkmasının günah görüldüğünü, Ermeni ve Rumlar’ın sahne sanatında daha önde olduklarını sözlerine ekleyerek devam eden Çağnur Gürsan, Cumhuriyetin kurulmasının ardından dünyadaki evrensel değerlerin ülkemize yerleşmeye başladığını belirtti.

24 Nisan tarihinin Ermeniler için anlam ve önemine değinen Nurhan Çetinkaya, 1915 yılında karşılıklı yaşanan tatsız olayların üzüntüsünü yaşadıklarını, aynı zamanda gayrimüslimleri korumak için İttihat ve Terakki yönetimine karşı çıkmaya cesaret eden kahramanları da hiç unutmadıklarını belirtti. Dönemin Tokat Mutasarufu Mustafa Özmat’ın torunu olan Çağnur Gürsan’a, konuyla ilgili hafızasını izleyicilerle paylaşmasını istedi.

“İnsanoğlu ilelebet yaşayacak, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi davranmaya ne yazık ki hala devam ediyor” diyen Gürsan, paylaşılamayan şeyin hala ne olduğunu anlayamadığını söyleyerek düşüncelerini paylaştı.

Tarihçi bir annenin kızı olduğunu söyleyen Opera Sanatçısı Çağnur Gürsan, tatsız olayları bir kenara bırakarak önemli olanın kültür zenginliği olduğu bilincine varılması gerektiğini, Hümanizm diye bir şeyin olduğunu ve kim olursa olsun, hangi milletten olursa olsun fark etmeksizin insanların öldürülmesine karşı olduğunu söyledi.

Gürsan, 1915'te Osmanlı hükûmeti tarafından Ermeni vatandaşların uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan Tehcir kanununun nedenlerini ve niçinlerini araştırarak, tarafları uzlaştırmaya çalışan dedesi Tokat Mutasarufu Mustafa Özmat’ın, yaşanan olaylara seyirci kalmayı yada desteklemeyi de insani bulmadığını anlattı. “İttihat ve Terakki yönetimi Büyük babama emir veriyor. Ermenileri camide toplayacak, yemek ve su katkısı verilmeyecek deniliyor. Büyük babam hükümetten gelen emri yerine getiriyor ve camiye ziyarete gittiğinde çocukların, gençlerin, hamile ve yaşlı insanların ağladığını görüyor. Dedem vicdanım kabul etmiyor diyor ve Jandarma kumandana bu insanlara destek olalım diyor. Arkasından dedem sürgün ediliyor ve uzun yıllar kendisinden haber alınamıyor” diyerek anlatmaya devam etti.

Sürgünde geçen 5 yılın ardından adının Agop olduğunu söyleyen Ermeni bir gencin dedesine rastlayarak onu tanıdığını anlatan Çağnur Gürsan, dedesinin de yaşadıklarını anlattığını ve bu Ermeni gencin dedesine bakarak İngiliz kafilesi ile birlikte memlekete gönderdiğini ifade etti.

1915’te yaşanan hikayeleri dinledikçe gözlerinin dolduğunu ve çocukluğunu hatırladığını söyleyen Nurhan Çetinkaya, “Çocukluğumuzda Ermeni olduğumuz anlaşılmasın diye isimlerimizi saklardık. İnsanlar, Kürt, Ermeni, Alevi olduklarını konuşmazdı ve sorulmazdı böyle şeyler ayıptı. Şimdi artık bazı şeyler konuşulur hale geldi ama ne yazık ki siyasette kimlikler üzerinden şekillenmeye başladı” diyerek konuyla ilgili sitemini dile getirdi.

Programın sonunda tüm dünya insanlarının bir araya gelerek, yaşadıkları alanları güzelleştirmek amacıyla ortak hedeflerde buluşmasını temenni eden Nurhan Çetinkaya, 1915’te yaşanan insanlık suçunun Arakan, Afganistan, Ermenistan ve Suriye gibi pek çok ülkede, bir takım baronlar, silah tüccarları ve kaostan beslenenler yüzünden hala devam ettiğini söyledi. Çetinkaya, “Soykırım ve tehcirlere sebep olanların işleri rast gitmesin” diyerek programını bitirdi.

.

Editör: Haber Merkezi