Mustafa Kemal Paşa’nın lakabı Sarı Paşaydı. Veziri azam Damat Ferit Paşa; Sarı Paşa ve Cemal Paşa ile görüşme talep etti. Bir masa üzerinde atlas vardı. Diyor ki Damat Ferit ; 
 “Paşam bana görev yerlerinizi gösterin ve ne yapacağınızı anlatın “
 Ayrıntılı olarak anlatıyor Mustafa Kemal. Görüşmeden çıkınca, en az Mustafa Kemal kadar iyi eğitimli bir asker olan Cevat Paşa , Mustafa Kemal’in koluna girip “Ne yapacaksın ?”diye soruyor. O’da diyorki ; “Görürsünüz sonra....”
 
 Ekibi kurmaya başlıyor. Gidecek olan ekibin hazırlayacak valizi bile yok. Giyecek takım elbiseleri bile yok. Sadece birer tane üniformaları var. 
 
 Kız kardeşi Makbule diyor ki ; 
 “Abim Anadolu’ya göreve gideceğini söyledi fakat ne görevi olduğunu bilmiyordum. Annem Şişli’deki evin üst katında hasta yatıyordu. Abim bir yer sofrası kurdurdu , ana oğul sabaha kadar oturdular konuştular fakat annem anladı bu gidişin dönüşü olmayacaktı. 
 Görevin çok zor olduğunu sabah çıkarken abim bana hüzünlü ve uzun uzun baktığında bende anlamıştım “ diyor. 
 
 İngilizlerin göreve gidecek gemiyi batıracaklarına dair bilgi geliyor. Rauf Orbay bu haberi getiriyor. Mustafa Kemal; “Artık çok geç gidiyoruz “ diyor.
 
 Aslen Bandırma Gemisi ile gidecek liste 35 kişi. Tamamı subay ve içlerinde doktor olanda var. İngilizlerin dikkatini çekiyor. Mustafa Kemal listeyi 18 kişiye düşüyor. 
 “Toparlanabilenler gelsin , kalanı sonra gelsin . İngilizleri uyandırmayalım “ diyor. 
 Kendi dahil 19 kişi yola çıkıyorlar. 
 Bandırma Gemisi açıkta duruyor. Subay ekip gösteriyorki bu görevde gidiş var ,dönüş yok .
 Gemiye giderken aranıyorlar. Mustafa Kemal ne aradıklarını soruyor. Diyorlar ki silah . 
 “Biz silah taşımıyoruz. Biz inanç iman ve akıl taşıyoruz “ diyerek cevap veriyor.
 
 Programa göre ilk durak Sinop. Ancak liman yok. Açıkta demirleyip kayıklarla gidemeyeceklerini anlıyorlar. Oradan diyorlarki Samsun’a gidelim...
 Silah ve cephane de trabzondan geliyor. Bu arada İngilizler gemiyi yoldan çevirmeye karar veriyorlar. Fark ediyorlar ki amaç farklı .
 
 Samsun Valisi hastalık bahanesi ile ekibi karşılamıyor ve Türk Subay ekibi ile aynı anda İngiliz torpido gemisi limana yanaşıyor... 
 
 İngilizlerin Bandırma Vapurunu kovalamak için yola çıkarken korku içinde söyledikleri söz şuydu;
 “Kuş artık uçtu...” 
 
 Artık engellenemez yeni bir doğuşun adımı atılmıştı. İstiklâl Harbi dendiğinde onun üstünü doldurmak gerekir. İstiklâl Harbi, herhangi bir savaş değildir. Doğrudan doğruya bağımsızlığına kastedilmiş bir memleketin, bu durumu reddetmesi ve yeniden doğma meselesidir. Yaşam kavgasıdır. Hiç bir ülkenin böyle bir direnişi yoktur. Olmayacaktır da...
 
 
 EVRİM ŞENER TOK