Başka dillerde kullanılan böyle bir ifade tarzı var mı bilmiyorum. Hani, 'bilgisayar çatlatan' cinsten ve bir yönüyle sevimlilik arz eden en geniş kapsamlı bir soru: Ne var, ne yok?

Soru böyle gelince, önce 'var' olanları, sonra da 'yok'ları sayalım. Gerçi saymakla bitmez ama biz aklımıza gelenleri sıralayalım gene de. Önce 'var'lar, 'ne var?'

Normalde 'İyilik sağlık' denir ya, öyle demeyelim isterseniz; 'hırsızlık var' diyelim örneğin; ekonomide, bürokraside, hukukta, ahlakta, inançta...
'Yolsuzluk var' diyelim ardından.

Sıralayalım sonra ard arda:
'Rüşvet var.'
'Yoksulluk var.'
'Soygun var.'
'İşsizlik var.'
'Yalan var.'
'Kandırma var.'

Daha fazlasına gerek yok mu dediniz; durun daha yeni başladık saymaya...
'Baskı var.'
'Hukuksuzluk var.'
'Kabalık var.'
'Görgüsüzlük var.'
Partizanlık var.'
'Kul hakkı yeme var.'
Çağ dışılık var.'
'Suç ortaklıkları var.'

Durun canım, amma sabırsızsınız ha; sayalım sayalım...
'Hiyle hurda var.'
'Savurganlık var.'
'Aşırı tüketim var.'
'Gösteriş var.'
'Omurgasızlık var.'
'Kin, nefret ve düşmanlıklar var.'

Ben de meraklı değilim bu kadar olumsuzlukları sıralamaya ama var işte, ne yapayım; hadi devam...
'Kan var.'
'Gözyaşı var.'
'Kıyılan canlar var.'
'Söndürülen ocaklar var.'
'Dağıtılan aileler var.'
'İflaslar var.'
'Kapanan üretim yerleri var.'
'AVM'ler var.'
'Yıllardır satılan ve olmadığı söylenen devlet malları var.'
'Onun bunun eline bakmaya alıştırılmış, sloganlarla yaşayan halk var.'
'Dışarıya karşı boynu bükük yurttaşlar var.'
'Açlıktan, soğuktan yaşamını yitiren çocuklar, bebeler var.'
'Gerçekleri örtmeye, kamufle etmeye, değiştirmeye, yokmuş gibi göstermeye, sesini çıkaranı, olanları söylemeye yeltenenleri anında veya dolaylı olarak olmadık şekilde suçlayan, tehdit eden, hasım gören, cezalandıran bir hükümet ve onun başı var.'
'Yaranmanın, hukuksal ve etik boyutuna bakılmaksızın verilen emirlerin, isteklerin yerine getirilmesinin ötesinde fazlaca bir değeri kalmayan bürokrasi ve bürokratlar var.'
'İdareyle suç ortaklığı içinde olan iş çevreleri var'
'İhale kovalayan, gerçekleri ters yüz eden, halkın bilgilenme, bilinçlenme hakkına tecavüz eden, kıblesi hükümet, değeri erk ve para olan medya var.'
'Sayıları durmadan artmasına karşın ülke sorunları karşısında varlığı ile yokluğu belli olmayan üniversiteler ve öğretim görevlileri var.'
'Üye sayısı gittikçe dibe vuran ya da hükümet güdümlü sendikalar var.'
'Etliye sütlüye dokunmadan varlığını sürdürme derdinde olan STK'lar var.'
'Bırakın ülkeye, cumhuriyete sahip çıkmayı, kendi varlığını sürdürmede bile acz içine düşen silahlı kuvvetler var.'
Birbirleriyle ve kendi içlerinde çekişmelere, entrikalara sahne olan istihbarat örgütleri var.'
'Paralel devlet, paralel bakanlık, paralel silahlı kuvvetler, paralel eğitim, sağlık, istihbarat, ticaret var.'
'Arap saçına dönmüş trafik, ölümlere, yaralanmalara, kayıplara sahne olan yollar var.'
'Özellikle kadınlar üzerinde olmak üzere işkenceler var, öldürmeler var.'
Yürütmeye kayıtsız şartsız teslim olmuş yasama ve yargı var.'
'Katiplik yapmanın ötesine geçemeyen cumhurbaşkanımız var.'

Say say nereye kadar, bitmiyor...

Peki bu kadar çok 'var'a karşı 'yok' lar neler?
Sayalım efendim...
'Her şeyden önce insanımızın değeri yok.'
'Dik duruşlu, omurgalı, onurlu, donanımlı yurttaş profili neredeyse yok.'
'Ülkenin itibarı yok.'
'Ülke içinde ve başta komşular olmak üzere başka ülkelerle sağlanabilmiş barış yok, güven yok, dostluk yok.'
'Hukuk yok, adalet yok, eşitlik yok.'
'Hiçbirimizin bugünden yarına can ve mal güvenliği yok.'
'Yurttaşların gönül rahatlığıyla sığınabileceği bir kurum yok.'
'Ülkede tam anlamıyla bir demokrasi yok, özgürlük yok, insan hakları yok.'
'Yok'lar daha mı az?

O zaman ya daha çok sayın, ya da çoğalmasını sağlayın.
'Akıl da yok' diyecek halimiz yok değil mi?

Sahi, ne var ne yok?!.