AK Parti, Anayasa değişikliğini öngören referandumla ilgili olarak, yoğun bir ‘evet’ kampanyası yürütüyor. Bu kapsamda, gerek mitinglerle, gerek salon toplantılarıyla ve gerekse ev ziyaretleriyle hem kendi seçmenine, hem de diğer siyasi partilerin tabanlarına neden ‘evet’ denmesi gerektiğini anlatan AK Parti teşkilatları, 16 Nisan’da yapılacak referandumdan tartışmaya meydan vermeyecek ezici bir çoğunlukla galip çıkmayı hedefliyor.
Bu çerçevede görüştüğümüz AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, gazetemiz için referandum sürecini, parti çalışmalarını ve değiştirilmek istenen Anayasa maddelerini gazetemize değerlendirdi:

16 Nisan referandumunu değerlendirir misiniz? Bu referandum ne ifade ediyor?

Öncelikle şunu ifade etmeliyim, bu referandum bir parti meselesi değildir. Sadece AK Parti’nin de meselesi değildir. 16 Nisan referandumu, Türkiye’nin beka meselesidir. Bugün yaşadıklarımızın tarihi bir arka planı var. O tarihi arka planı oluşturmadan bugünü anlamak mümkün değildir. Dolayısıyla bu sistem değişikliğinin de bir mazisi vardır.
Modern Türkiye olarak geçen 67 yıllık demokrasi tarihimizdeki bütün darbeler, milletin değerlerinin ve fikirlerinin iktidara taşınmasını engellemek için yapılmıştır. Bugün eğer biz 15 Temmuz’u konuşuyorsak, herkesin şunu bir yere not etmesi lazım; 1 Kasım’da biz AK Parti olarak iki seçmenden birinin oyunu aldık. 14 Temmuz’da birisi, ‘Şu önümüzdeki birkaç ay içerisinde darbe olur. Askerimiz parasını ödediğimiz tankı ve tüfeği milletimize doğrultur’ deseydi buna kim inanırdı? Dolayısıyla 16 Nisan referandumu artık bu tür girişimlerin önünün kesileceği bir milat olacaktır
.
İstanbul teşkilatlarının referandumla ilgili yürüttükleri kampanya hakkında bilgi verebilir misiniz?

AK Parti İstanbul Teşkilatı olarak aylar önce çalışmalara başladık. Üç kademe başkanlarımızla, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında toplantı yaptık. Sandık yönetim kurulları ile 39 ilçemizde, 961 mahallemizde eğitim çalışmaları yaptık. Önümüzdeki süreçte sandık sandık hedefleri olan, sandık sandık ne oy alabileceğini bilen bir teşkilat haline geldiğimizi söyleyebilirim. Üç bölgede il hatiplerimiz ile bir araya geldik. AK Parti Sürekli Eğitim Merkezi’nin yapmış olduğu çalışmalarla 20 binin üzerinde teşkilat mensubumuza yeni sistemle ilgili eğitim verdik.
İstanbul’da çalmadık kapı bırakmıyoruz. 2 milyonu aşkın üyelerimizi tek tek ziyaret ediyoruz. Tabii ki ‘hayır’ diyen seçmenlerimiz olabiliyor. Bunlarla sohbet ediyoruz. Hanım kardeşlerimiz ev ziyaretleri yapıyorlar. Gençlik kollarımız yoğun bir şekilde çalışıyor. STK’larla birebir ben kendim görüşüyorum.

Halk niçin ‘evet’ demeli?

Daha önce de ifade ettiğim gibi bu referandum milletin geleceğinin oylanacağı bir seçimdir. Yeni sistem ile birlikte devletin sahibi olacak milli irade en az beş yıl boyunca bürokratik vesayetin, darbeci cuntaların, sermaye gruplarının kastedemeyeceği şekilde görev yapacak. Çift başlılık ve koalisyonlar bitecek. Türkiye koalisyonların kısır kavgaları ile zaman kaybetmeyecek.

‘DİKTATÖRLÜK İDDİASI MASALDAN İBARET’

Ana muhalefetin, sistem değişince tek adam dönemi başlayacak iddiası var. Bu konu hakkında nasıl bir değerlendirmede bulunacaksınız?
Diktatörlük ve tek adamlık iddiaları sadece masaldan ibarettir. CHP’nin seçim stratejisi hakikaten doğrular üzerine oturmuyor. CHP geçmişte olduğu gibi sürekli korkularla mesaj vermeye çalışıyor. Korku ve yalanla da bu ülkenin geleceğini planlayamayız. Dünya’da bir tane diktatör göstersinler ki beş yılda bir milletine gidecek ve % 50 + 1 ile iktidara gelecek. Bir diktatör göstersinler ki üst üste iki dönem seçilmiş olsun. Bu sistemi diktatörlükle itham etmek milletimize yapılan en büyük haksızlıktır, hakarettir.
Dolayısıyla mesele bence tek adamlık değil. Mesele, Türkiye 2019’da seçime gideceği vakit Kılıçdaroğlu’na % 50 + 1 oy verilir mi? Alamayacağını biliyor.
Yine yeni sistem ile birlikte parlamenter sistemde pasif olan, yürütmenin kontrolündeki yasama güçsüzleşmeyecek, tam aksine daha aktif hale gelecek. Meclis seçilen cumhurbaşkanını denetleyecek. Yürütmenin başındaki kişinin artık kanun teklifi verme hakkı yok. Meclis kendi işini yapacak. Cumhurbaşkanı sadece bütçeyi getirecek. İlk defa TBMM’ne seçime gitme hakkı tanınıyor. Otomatik olarak Cumhurbaşkanı da seçime gidiyor.

Kararsızların sayısı her zamankinden fazla görünüyor. Bu durum referandum sonucuna nasıl etki eder?

Ben istatistiklerle rakamlarla çalışmayı seven biriyim. İstanbul’un her bir noktasında yapmış olduğumuz çalışmalarda gördüğümüz şey şudur; her geçen gün kararsız sayısı azalmaktadır. Özellikle Cumhurbaşkanımızın mitingleriyle birlikte halk daha fazla ‘evet’ noktasında. Biz demokrasiyle, özgürlüklerle büyümüş ve bu ülkede insan onurunu baş tacı yapmış bir siyasi hareketin mensuplarıyız. Bizim bir yönümüz budur. İkinci yönümüz ise hizmettir. AK Parti bugüne kadar verdiği bütün sözleri yerine getirmiştir. Halkımız da bunu biliyor ve değerlendiriyor. Bu hasletler de kararsızların oranını büyük oranda ‘evet’ lehine azaltmaktadır.

‘BATI TÜRKİYE’NİN AYAĞA KALKMASINI İSTEMİYOR’

Batı ülkelerinin son dönemde Türkiye’ye yönelik tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

15 Temmuz’dan sonra bu ülkede yaşanan bütün gelişmelere Türk milleti açısından değil, terör örgütlerinin gözüyle bakan bir Batı aklıyla karşı karşıyayız. Bu milletin artık uyanması lazım. Bugün ‘hayır’ cephesinin üst aklına baktığımızda onlarla hareket eden bir Avrupa aklı görüyoruz. Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını, büyümesini, milletleşmesini istemeyen Batı aklı, ülkemizin bu sisteme sahip olmasını istemiyor. Mevcut sistemin devamından yanalar, çünkü bu sistem Türkiye’ye ekonomik kriz getirir, istikrarsızlık getirir. Türkiye’nin tekrardan ayağa kalkmasını istemiyorlar. Türkiye’de artık milletin istemediği hiçbir şey olmayacak.

Kent Yaşam Gazetesi söyleşi / Celal Karaali

 

Editör: Haber Merkezi