“Şu anki mevcut iktidarı nasıl değerlendiriyorsunuz?”
AK Parti iktidarı Türkiye’yi taşıyamaz hale geldi. Türkiye de AK Parti iktidarını taşıyamaz hale geldi. Maalesef Türkiye çok kısır bir döngüye girdi. Artık Türkiye yeni bir siyaset üretemiyor ve bir gelecek umudu ortaya koyamıyor. Adalet, ekonomi ve toplumsal barış gibi birçok alanda çok ciddi sıkıntılar var ve Türkiye’nin hızlı bir şekilde bu iklimden çıkması gerekiyor.
“Sizin yolunuz Ak Parti’yle ne zaman ayrıldı?”
2019’un Kasım ayında istifa ettim ama istifa etmeden önce bir buçuk yıllık süreçte yanlış giden şeylere ilişkin itiraz sürecimiz vardı. İstanbul yenilgisi AK Parti’nin kötü gidişatını düzeltmek için bir fırsattı fakat o yenilgi de sümen altı edildi. Baktık ki bizim düzeltebileceğimiz bir şey kalmamış onun için bıraktık.
Gelecek Partisi olarak AK Parti’den farklı olarak siz neler sunuyorsunuz? Partinize ilgi nasıl?
Gelecek Partisi 2019 Aralık ayında kurulduğunda o yıl kurulan üçüncü partiydi. 2020 yılında Türkiye’de yirminin üzerinde parti kuruldu. Zor bir iklimde cesaretli bir çıkış yaptık ve o çıkışın sonucu olarak başka partilerin de önünü açmış olduk. Gelecek Partisi Türkiye’nin önemli sorunlarını bilen bunun farkında olan ve bu sorunları sadece eleştirmekle kalmayıp fikirsel altyapısıyla bir çözüm önerisi hazırlayabilen bir parti olarak doğdu.
“ADALET KURUMU ÇÖKMÜŞ VAZİYETTE”
Türkiye’nin acilen çözülmesi gereken sorunları var. Mesela: devletin en önemli direği olması gereken adalet kurumu siyasallaşmış, çökmüş vaziyette. Türkiye’de çok ciddi bir ekonomik bunalım var, işsizlik çok ciddi anlamda büyüyor devamında Türkiye’de korkunç bir toplumsal barış, kutuplaşma sorunu var, kamu ahlakı sorunu var, kayırmacılık sorunu var. Bizim bu iklimi değiştirecek ve ortaya yeni bir gelecek umudu koyacak bir reçete sunmamız lazım.
“MÜLAKAT DENEN ZİLLETİ TÜRKİYE’DEN KALDIRMAMIZ LAZIM”
Mülakat denen zilleti Türkiye’den kaldırmamız lazım. Türkiye’nin başına bela olan birçok alanı etkiliyor. Gençlerimizi de umutsuzluğa sevk eden, Türkiye’de yaşamak istememesine sebep olan bir olgudan bahsediyoruz. Türkiye’de ilk defa bir siyasi parti, parti programına mülakatları kaldıracağız diye net bir madde koydu.
“PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE’Yİ KONTROLSÜZ BİR ZEMİNE SÜRÜKLÜYOR”
Türkiye’nin geldiği noktada, kontrolsüz bir zemine, otoriter bir iklime sürükleyen partili cumhurbaşkanlığı sistemi var. Her muhalefet partisi parlamenter sisteme atıfta bulunuyor ama nasıl bir sistem öngördüğünü ilk defa Gelecek Partisi Anayasa hukukçularımızın hazırladığı bir model ile kamuoyuyla paylaştı. Bir hafta önce İYİ Parti bir model açıkladı ama Gelecek Partisi 9 Kasım 2020’de açıkladı.
“GENÇLER ÜLKEDE GELECEK UMUDU GÖREMİYOR”
Yapılan anket ve araştırmalarda Türkiye’de özellikle okuyan gençlerin büyük çoğunluğu Türkiye’den gitmek istiyor? Mülakat sistemi bu durumun ana sebebi midir, yoksa başka nedenleri de var mıdır?
Gençlerimiz ülkede bir gelecek umudu göremiyorlar, karamsar bir bakış açıları var. Daha iyi bir iş, eğitim bulma amacıyla yurt dışına gitmek istiyorlar. Yapılan anketlere göre gençlerimizin yüzde 74’ü yani her dört gençten biri yurt dışına gitmek istiyor. Gençlerimizi gelecek umutsuzluğuna iten temel sebep kayırmacı sistem. Dayısı olanın bir yerlere geldiği bir sistem var. Gençlerimiz buna inanıyor. Türkiye’deki siyasi iklim de bu durumu etkiliyor. Gelecek umudunu Türkiye’de yeniden inşa etmemiz lazım.
Parti olarak Türkiye genelinde hangi konumdasınız?
Görünen anketlerde üç puan bandını gösteriyor ama sahanın anketi çok daha farklı. Anket firmaları anketlerde ‘konuşmayan bir kitleden’ bahsediyor. Vatandaş konuşmaktan korkuyor.
Cumhurbaşkanı adayı konusu açıldığında Sayın Davutoğlu’nu aday olarak gösterme gibi bir düşünceniz var mı?
Her siyasi partinin kendi lideri doğal olarak Cumhurbaşkanı adayıdır ama seçimle ilgili bazı şeyler seçim sürecine doğru gidildikçe netleşeceğini düşünüyorum.
“İTTİFAK KONUSUNDA CEVABIMIZ NETTİR”
Gelecek Partisi olarak ittifak konusunda cevabımız nettir. Mesele ve konu bazlı ittifaklar noktasından bakıyoruz. Türkiye’nin de zaten buraya yoğunlaşması lazım. Önemli konularda toplumsal mutabakatın sağlanabilmesi lazım.
“TAMAHKÂR İLE SAHTEKAR BİRBİRİNİ ÇABUK BULUR”
Tamahkâr ile sahtekar birbirini çabuk bulur. Burada devleti yönetenler eğer kişiliklerini ilkeler ve değerler üzerinden şekillendirememişse süreç içerisinde zaafları oluşuyor. Bunları kaybetmemek için her türlü hukuksuzluğa ve ilkesizliğe başvurabiliyor. İşler biraz daha büyüdüğünde tamahkârın istekleri çoğaldığında bu sefer örgütlü sahtekarlık dediğimiz mafyayla yolu kesişiyor. Devlet adamı bir bataklığın içine düşüyor. Kendi düştüğü gibi devleti de bataklığın içine çekiyor. Türkiye’nin şu andaki özeti bu.Bugün siyasetçiyi bağlayacak yaptırımlar olsaydı kimse bu kirli ilişkilerin içine giremezdi.
1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yürürlükten kaldırılıyor. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
İstanbul Sözleşmesi konusu maalesef sağlıklı bir zeminde tartışılmadı. İstanbul Sözleşmesi bizim gözümüzde kadına karşı şiddetin önlenmesiyle ilgili atılmış bir adımdı. Cumhurbaşkanı tamamen popülist bir siyaset anlayışıyla ‘Kaldırıyorum’ dedi ve kaldırdı.
“KANAL İSTANBUL DAYATMAYLA YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Kanal İstanbul konusu hakkında görüşleriniz nelerdir?
Kanal İstanbul konusu Türkiye’de hiç tartışılmadı. Cumhurbaşkanı’ndan Kanal İstanbul’un yapılmasının gerekliliğiyle ilgili tatmin edici hiçbir şey duydunuz mu? Maalesef bir dayatmayla yapılmaya çalışılıyor.
“HALK OYLAMASI YAPILMASI LAZIM”
Bize göre çevreye vereceği zararlarla ilgili çok önemli riskler barındırıyor. Su havzaları gibi çevresel sorunları daha da büyüteceği gibi endişelerimiz ve tespitlerimiz var. Kanal İstanbul’un Türkiye’ye faydası nedir? Ben o faydayı göremiyorum ama zararlarını görebiliyorum. Ekonomik olarak Türkiye bunu kaldırabilir mi? Tüm bunları düşündüğümüzde ciddi bir sıkıntı olarak görüyor ve endişeyle karşılıyoruz. Bize göre bu tür önemli konuların hepsinin topluma halk oylamasıyla sorulması lazım.
“İSTANBUL DEPREM SINAVINI KÖTÜ VERİYOR”
Türkiye’nin birinci gündeminin İstanbul depremine hazırlık olması lazım. Bu anlamda da İstanbul’u yönetenlerin de Türkiye’yi yönetenlerin de ayakları yere basan sağlıklı bir süreç yürütmediklerini görüyoruz. İstanbul deprem sınavını kötü veriyor. İSA KARAARSLAN / KENT YAŞAM
