C.K:  Sayın Atilla Yüzgen 2013 yılında Evrim Tıp Merkezi’ne ortak oluyorsunuz. 2016 yılına geliyorsunuz ve hisselerinizi alamadığınız için davaya başlıyorsunuz. Bu süreç nasıl başladı?

A.Y: Ortağım olan Kerim Gündoğdu ile birlikte 2013 yılında Dr. Ümit Gümüşel, Dr. Nesrin Gümüşel, ve Saplıkcı Güzide Bayrak’ın işletmeleri olan normal faaliyetlerini sürdüren Bayrampaşa’da Evrim Tıp Merkezi’ne hisse karşılığı bir miktar para vererek hisse ortağı olduk. Süreç böyle başlamıştı. Aradan altı yıl geçti ben hala hukuk aracılığıyla hisselerimi almaya çalışıyorum.

C.K. 250 Milyon Dolardan söz ettiniz. Nedir bu 250 Milyon Dolar meselesi?

Evet, 250 Milyon Dolarlık bir yatırım projemiz vardı o, parayı da İstanbul Altın Borsası üzerinden kurduğumuz ilişkiler neticesinde yurt dışından yatırım amaçlı getirdiğimiz bir paraydı. Önceden bu grupla beraber hastane kurma niyetiyle anlaşmıştık fakat sonra bu olaylar gelişince hastane kurma fikrinden vaz geçip başka alana yönelmek istedik. Bir sanayi kuruluşuna, üretime geçip memlekette istihdam yaratalım, ihracat yapılsın istedik. Bunun gibi iki üç firma daha var ve yatırım miktarları bir milyar doları aşıyor aslında. Yatırımcılar  hazır, ama bu hadiseler yüzünden, sonuçlanamayan hukuk yüzünden yatırımı gerçekleştirmedik. Çünkü, yatırımcı firmalar yaşadığımız bu hukuk mücadelesinden epeyce rahatsız oldular.

SON ÇARE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI OLACAK

Yazık günah değil mi bu memlekete yatırım için para getiriyorum bunu kendi çıkarları için engelliyorlar. Açıkçası bu durum bizi karamsarlığa itiyor, devlette yarınlarımızı karanlık görmemize neden oluyor. Göz göre devlet kurumları dolandırılıyor ve gene bir devlet kurumu olan yargı bunu görmüyor. Nasıl oluyor bu iş anlayamadım. Ben bu durumu HSK’ya dahi sordum. Dedim rüşvet dahi almışlar. HSK’nın vediği cevap; “incelenmesine gerek görülmedi” ben diyorum ki işte belgeleri rüşvet almışlar, sen incelemeye gerek görülmedi diyorsun. Yargıya sormak istiyorum, bu durumu incelemeye gerek görmüyorsan bana rüşvetin yasal olduğuna dair bir yazı ver. Yazıktır günahtır, elbirliği ile devleti soyuyorlar bu duruma da göz yumuyorlar oluyor. Başka çarem kalmadı, elimde ki tüm belgeleri Cumhurbaşkanlığına göndereceğim.  

C.K: Sayın Yüzgen, sizin dışınızda devletin de dolandırıldığını söylüyorsunuz, bununla ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı?

A.Y: Evet konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulundum. Belgelerini ortaya koydum. Burada ağırlıklı olarak devlet dolandırılıyor dedim. Ne yazık ki dört sene geçti bu konuda da arpa boyu yol alamadık. Yaptığım ihbarda sekiz şüpheli şahıs vardı. Emekli polis memuru, tır şoförü, mimar gibi farklı meslek gruplarından insanlar vardı dosya içeriğinde. SGK’yı ve Maliyeyi dolandıran kişileri devlete ihbar ettim ama devlet onlarla ilgili bir işlem yapmak yerine tam tersi, O kişiler beni ölümle tehdit ettiler ve şikayeti geri çekmemi istediler. 3600 sayfadan oluşan bir belge sundum mahkemelere. Ayrıca bu belgeler Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı MASAK’a kadar gitti.

C.K : 6 yıldır dava açamamanıza rağmen karamsar olmadığınızı söylüyorsunuz. HALA UMUTLUMUSUNUZ..?

A.Y : Karamsar değilim çünkü adalet er ya da geç bir gün tecelli edecektir. Suçladığım kişilerle mahkemelerde hesaplaşacağıma  inanıyorum. Öte yandan hukuka güvenmek mecburiyetindeyiz başka kime güveneceğiz?

Değerli okurlarımız, Atila Yüzgen ile yaptığımız röportajımızda adı geçen kişilere de sayfalarımız açıktır.

Editör: Haber Merkezi