Kişisel web sitesi üzerinden bir yazı yayınlayan Gönen Orhan iktidarın değişme arifesinde olduğunu belirterek, 37'inci olağan kurultayını gerçekleştirecek olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne atması gereken adımlar konusunda tavsiyede bulundu. Ülkenin artık yönetilemediğine dikkat çeken Orhan'ın işte o yazısı:

''2002’de hükümet olan AKP yönetiminin 2020 de çizdiği tablo, yalnız karşı çıkanların değil, kendisine oy verenlerin de malumu. Yani 18 YILIN ÖZETİ:

EKONOMİ DİPTE, Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizliği gerçekleşti.

KUTUPLAŞILDI. İçerde YURTTA BARIŞ yerine İÇ SAVAŞA DOĞRU gidiş var.

Komşularımızla BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAM’dan uzaklaşıldı.

Dünyada BARIŞ yerine SAVAŞ’ın taraftarı olundu.

SURİYE Bataklığından ne zaman çıkılacağı belli değil.

Pandemi ile daha da belirginleşen Yerel Yönetim-Merkez çatışmasında BELEDİYELER yok sayılmak isteniyor.

ÖZETLE: YÖ-NE-Tİ- LE-Mİ-YOR

Yolun sonuna gelindi, uzatmalar bitti. Yalnız hükümet değil İKTİDAR da değişme arifesinde.

Ne yapmalı, nasıl adım atmalı ?

Cumhuriyetin 100. Yılına, CUMHURİYETİN RESTORASYONUNU amaçlayarak, “Türkiye için Büyük Uzlaşma Müzakeresi” ile toplumsal barışı gerçekleştirecek Yeniden DEMOKRATİK CUMHURİYET hedefini toplumun önüne koyma becerisi gösterilebilmeli.

1. Öncelikle 31 Mart ve 23 Haziran seçim başarısının doğru stratejisi olan İTTİFAKLAR politikasına devam edilerek DEMOKRASİ BLOĞU genişletilmeli.

2. İttifakın gerekçesi ACİL DEMOKRASİ, YAKIN AMACI İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM ÜRETMEK olmalı.

3. İstihdamda RADİKAL KARAR için MÜZAKEREYE İHTİYAÇ VAR: İstihdamın yakın gelecekte hemen artamayacağı gerçeğini göz önüne alıp, çalışma saatlerini azaltarak, azalan saatler için genç nüfusa iş yaratabilir miyiz? Evet işverenlerin karları azalabilir, ama genç işsiz ordusuna alan açabilir miyiz? Bunu müzakere etmeliyiz.

4. Sağlıkta ve eğitim başta olmak üzere piyasa odaklı MÜŞTERİ anlayışı yerine, KAMUSAL alanı genişleten, kamu hizmetini önceleyen adımlar atmalıyız.

5. ŞEHİR HASTANELERİ başta olmak üzere KÖPRÜ, OTOBAN, ELEKTRİK VE GAZ DAĞITIM vb. Hazine Garantili tüm taahhütler yeniden yapılandırılarak KAMULAŞTIRILMALIDIR.

6. Pandemi, bütün dünyada KAMUSALLIĞI gündeme getirdi. SERVET VERGİSİ KAÇINILMAZ. Bir kerelik SERVET VERGİSİ uygulamasını getirip, artan oranlı vergileri ACİLEN gündeme getirmeliyiz.

(Amerika’da 80 milyarder kendilerinden daha fazla vergi alınması için talepte bulundular)

7. YEREL YÖNETİM Yapılanması yasalarıyla, uygulamalarıyla MERKEZİ İDARE VESAYETİ altında ve çökmüş durumda. Yerinde hizmetin olmazsa olmazı olan belediyeler, mali darboğazın pençesinde bırakın temel hizmetleri yapmayı, personel ücretleri başta olmak üzere , zorunlu SGK ve Vergiler dahil mali yükümlülüklerini dahi yerine getiremiyorlar. Bu durum sürdürülebilir değil.

AB Yerel Yönetim Özerklik Şartları askıda. Yerelin merkez karşısında özerkliğini gündeme getiren tartışmalar, ülkemizin de imzacısı olduğu AB Yerel Yönetim Özerklik Şartlarına rağmen “ üniter devlet” başlığı altında ayrılıkçı görünerek hep ötelenmiş durumda.

Sorun nerede?

Öncelikle sormamız gereken ilk soru, neden, parlamenter veya başkanlık, her iki sistemin de meşruiyetini kazandığı gerek merkezi yapıları, gerekse yereldeki belediye başkan ve meclislerinin seçimlerle delege edilen yürütme biçimleri, seçimlerden sonra elitist ve otokrat yapılara dönüşüyor?

Neden, parti ayrımı olmaksızın, Belediye Başkanları, makam ve sandalye yabancılaşması ile Mikro Devlet Başkancıklarına dönüşüyor?

100. yılda TÜRKİYE’nin önüne YEREL YÖNETİM REFORMU koymalıyız.

Temsili Demokrasi Dünyada ve Türkiye’de BİZ kavramını oluşturmakta yetersiz kalmaktadır. Temsili Demokrasiyi yeniden tartışmalı, VATANDAŞ YÖNETİMİ’ni yani DOĞRUDAN DEMOKRASİ yi gündeme getirmeliyiz.

SANDIK seçiyor mu? Yoksa yeni, seçilmiş elitler mi oluşturuyoruz?

Unutmayalım ki “Mühürsüz Oy” tartışması ile seçilen Cumhurbaşkanı ve yönetimi, eski sistemin içinden çıkmıştır. TEK ADAM YÖNETİMİNE KARŞI ÇIKARKEN eski sistemi KUTSAMAMALIYIZ.

Geçmişte PARLEMENTER SİSTEM neden tıkanmıştı? Çünkü içinde VATANDAŞ YOKTU. Dört veya beş yılda bir yapılan seçimlerle vatandaşa seçmen olarak biçilen rolün dışında, adına kurulan hükümet etme biçimlerinde AKTİF YURTTAŞ yoktu.

Önerim: KATILIM VE MAHALLE MECLİSLERİ

KATILIM; yalnızca vaatlerde, seçim broşürlerinde var. Gerçekte yöneticiler tarafından istenmiyor.

Yazılı olmayan kural: Seçimden seçime oy kullan, emlak ve tabela vergisi ver ve hak talep etme.

Oysa, Katılım iradesinin mahalle ve sokağa inmesi, temsili demokrasi yerine doğrudan demokrasinin başlangıcı olacaktır. Bunun için:

a) Temsil özelliği bulunan muhtarların, aile hekimlerinin, inanç gruplarının, mahalli spor kulübü ve STK’ların da içinde olduğu; Komşuluk Hukuku esaslı MAHALLE MECLİSLERİ,

b) Her Mahalle Meclisinden kadın-erkek temsilcilerin olduğu MAHALLE MECLİSLERİ KONSEYİ,

c) KATILIMCI BÜTÇE: Gerçekte seçim kampanyaları dışında yerelde demokrasinin gerçekleşmesini istiyorsak, katılımcı bütçe formatını mahallelerden başlayarak uygulamalı, belediye bürokrasisinin kes-kopyala-yapıştır yöntemlerini terk etmeliyiz.

d) GERİ ÇAĞIRMA: Seçimle gelenleri, bir denetim aracı olarak, gerek merkezde Cumhurbaşkanı ve milletvekillerini gerekse yerelde Belediye Başkanları ve Meclis üyelerini geri çağırabiliyor muyuz?

Ne zaman ki, seçimle göreve gelenler seçenleri tarafından aktif yurttaş iradesi ile doğrudan denetlenir ve hesap verebilmeyi mümkün kılacak geri çağırma mümkün hale gelirse, o zaman demokratik yönetimin mümkün ve kalıcı olacağına inanabiliriz.

(2020 Ocak ayında, Taiwan’da 2 buçuk milyon nüfuslu bir Kaohsiungin Belediye Başkanı seçmenleri tarafından geri çağrıldı)

8. 11 Büyükşehir 11 proje iletişimi ile, öncelikli konulardan başlayarak halkla ilişkiler, çevre, eğitim, yerel kalkınma, sosyal destek, sağlık vb. alanlardaki 11 ortak projeyi aynı isimle uygulamaya alarak Toplumcu Belediyecilik farkındalığı yaratmalıyız.

Ez cümle, yerel iktidar hem mahalle düzeyinde hem de kent düzeyinde iktidarın paylaşıldığı, diğer anlamıyla merkezi iktidarın yerele indiği düzenlemelere muhtaç. 31 Mart ve 24 Haziran hedefli Seçim İttifakı, bir hamle daha ileri giderek gerçekleştirilecek Demokrasi Bloğu ile, şimdi “Yeniden YEREL YÖNETİM REFORMU” diyerek Cumhuriyetin 100. Yılına Demokratik Cumhuriyeti hazırlamalıdır.

9. KÜRT SORUNU

Ömrümüzün 40 yılı KÜRT SORUNU’na ilişkin çözümsüzlükleri dinlemekle geçti. Özne ve yüklem değişiyor, hükümetler değişiyor, aktörler değişiyor ama KÜRT SORUNU ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ devam ediyor. Güvenlik Politikaları esas alınarak KÜRT ULUSU’nun dili, gelenekleri, kültürü, talepleri yok sayılıyor.

Egemenlerin, 12 Eylül 1980’nin Diyarbakır cezaevinde başlattığı Kürt Harekatını yıldırma, yok etme politikası Türkiye’den Irak ve Suriye’ye uzandı ve çözümsüzlüğün kıskacında devam ediyor.

Bu gidişe dur demeliyiz.

İktidarın bölünme argümanı ve korkusuyla dillendirdiği BEKA meselesi, gerçekte ORTADOĞU’NUN EN ÖNEMLİ SORUNU OLAN KÜRT SORUNU’na ilişkin politika üretilmemesi sonucunu doğurmaktadır.

Önerim: Tıpkı YEREL YÖNETİM REFORMU önerisinde olduğu gibi yalnızca KÜRT SORUNU’nu ele alan bir ÇALIŞTAY düzenleyerek, çıktıları programa taşımalı ve gerek Türkiye içinde gerekse Ortadoğu’da BARIŞ’ın temellerini atmalıyız. Hakikat Komisyonu ve Yüzleşme dahil, Anadilde eğitim dahil, çekince koyduğumuz AB Yerel Yönetim Şartları dahil , Ortadoğuda barış için sınırlarımıza geri çekilme dahil, KÜRT SORUNU’na dair bütün başlıkları masaya getirmeli, tartışmalı ve adım atmalıyız. İçerde ve dışarda SAVAŞ’ı durdurmak, yeniden Ülkede ve Ortadoğu’da BARIŞI istiyorsak KÜRT SORUNUNA ilişkin cesur adımlar atmalıyız.

10. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKALARI

Ne pahasına olursa olsun, büyüme hedefi insan ile doğayı karşı karşıya getirdi. Doğa bu tüketim çılgınlığı adına üretimi kaldıramıyor. İklim değişikliği ve ekolojik dengenin bozulması insanlık açısından yaşamın sonunu hazırlıyor. Tıpkı Covit-19 Pandemisinde olduğu gibi iklim politikasının olmaması yarını daha da belirsiz hale getiriyor. Tüketim için kar ve üretim çılgınlığının zirve yaptığı karbon salınımı artık yarını değil bugünümüzü tehdit ediyor. Üç aylık pandemi sınırlaması dahi doğanın bir nebze olsun nefes almasını getirdi.

Acil İklim Değişikliği politikaları üretmeli, çılgın üretim ve büyüme yerine yaşamsal ve planlı üretime geçebilmeyi tartışmalıyız.

Saygılarımla…

Cumhuriyetin Restorasyonu için:

YENİDEN demokratik CUMHURİYET

Gönen Orhan

Editör: Haber Merkezi