Beklenen İstanbul depreminde gökdelenler ne kadar güvenli? Umut Mimarlık Atölyesinin sahibi Mimar S.Mehmet Çoban, gökdelenlerin risklerine karşı uyararak; yüksek yapılar için deprem yönetmeliği gerektirdiği gibi uygulanmadığını söyledi. Mimar Mehmet Çoban, depremlerin zemin türüne göre farklı zararlar verebildiğini belirterek, yapılaşmaların buna göre inşa edilmesi ve yapı denetiminin çok iyi yapılması gerektiğini ifade etti.

“FELAKETE KAPI ARALAR”

Bir depremde zemin özelliklerine bağlı olarak yıkımların fazla veya az olabildiğini aktaran Mimar Çoban, şöyle konuştu: “Farklı zemin özelliklerine sahip bölgelerdeki aynı tip yapıların aynı şiddetteki bir depremde farklı derecelerde hasar gördükleri ortadadır. Buna rağmen ülkemizde bazı yerlerin jeolojik özellikleri dikkate alınmadan yüksek katlı yapılaşmaya gidildiği gerçek. Özellikle alüvyon zeminlerin bulunduğu mahalleler, yeraltı suyunun da yüksek olduğu, yani sıvılaşma potansiyelinin yüksek olduğu bölgelerdir. Zemin bakımından riskli olan bu kesimlerde yüksek katlı yapılaşma, olası bir depremde yeni felaketlere kapı aralamak olacaktır. Yerleşim alanlarının belirlenmesinde, jeolojik özellikler dikkate alınarak yer seçimi yapılması ve bu verilere göre yapılaşmaya gidilmesi gerekir.”

Olası bir İstanbul depreminde binaların ve özellikle gökdelenlerin büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu söyleyen Mimar Çoban, “Yüksek  kat yapıldıkça beton sınıfının  doğru seçilmesinden  öte yapı denetimler  ve ilgili belediyeler kontrollerini   ciddiyetle yapması gerektiğini belirtti. İnşaatlarda  kullanılan demir  ve betonun labratuar analizleri önemlidir.”

“ŞİDDETLİ BİR DEPREMDE NE OLACAK?”

Sözlerini şöyle sürdüren Çoban “Ülkemizde ’de tam anlamı ile  yüksek yapılar yönetmeliği yok. İBB’nin hazırlamış olduğu bir yönetmelikte en fazla yüksekliği 60 m olan binalar için hazırlanmıştır.  Bu tür yapıları projelendirebilmek içinse bir yüksek yapılar yönetmeliğine ihtiyaç var. 20 kata kadar olan yönetmelikle bunları yapamazsınız. Ne yazık ki ülkemizde her gün gökdelenler yapılmasına karşın resmi çerçevelenmiş bir deprem yönetmeliğimiz yok. Var olan yüksek yapılar neye göre yapılıyor, nasıl projelendiriliyor, nasıl denetleniyor, kimler tarafından denetimi yapılıyor sorularının yanıtları son derece sorunlu ki yüksek bina arasında mesafe ne kadar olmalı biri yıkıldığında diğerine zarar veriyor mu uygulamada bu kurallara uyuluyor mu?, ‘Şiddetli bir depremde ne olacak’ diye soranlara ben de deprem gelecek, yaşayacağız ve göreceğiz diyorum. Bütün bu yüksek yapıların ana ulaşım arterlerinin üzerinde olması da ayrı bir konu. Bu binalarımızda sadece deprem değil yangın açısından da gerekli önlemler alınmıyor. Durum o kadar vahim. Herkes ‘En yüksek bizim gökdelenimiz’ diye övünüyor fakat bu yapıların ne deprem güvenliği ne yönetmelik çerçevesi ne mühendislik çerçevesi tartışılıyor” dedi.

İŞLEMEYEN BİR YAPI DENETİM SÜRECİ VAR

Mimar Mehmet Çoban, “4708 sayılı Yapı Denetimi Yasası çıktıktan sonra yapı denetim bürolarını yapımcı firmalar belirliyordu. Bu durumda da bu büroların, işverenlerini denetlemesi mümkün değil. Gerçek anlamda bir denetim yapmaya kalksa, yapımcı firmalar tarafından işine son veriliyor. Burada işlemeyen bir yapı denetim süreci var. Şimdi havuz sistemine geçildi umarım inşaat sektöründeki bu denetimli denetimsizlik bir son olur. İkincisi yüksek yapıların denetlenmesiyle ilgili ciddi problemler var. En önemlilerinden bir tanesi yasal boşluklar. Yüksek yapı yönetmeliği ve buna bağlı olarak bu yapıların nasıl denetleneceğine ilişkin mevzuat yetersizliği ve boşluğu söz konusu. Kamu kurumlarının, yerel belediyelerin denetlemeleri 4708 ile ellerinden alındı, bugün bu yapıları denetleyecek ekipman ve kadroya da sahip değillerdir.”

“ÇOK SAYIDA İNSANIN YAŞAM RİSKİ VAR!”

Son sözlerini şöyle sürdüren Mehmet Çoban “Bir de yapı yüksekliği artınca zeminle ilişkisi önem kazanıyor. Yüksek yapı her arazide yapılamaz. Yüksek yapılar şimdiye kadar deprem etkisi ile karşı karşıya kalmadı. Deprem koşullarında nasıl davranılacağına dair bilimsel veri söz konusu değil. Yapım koşulları ve tekniklerindeki zafiyet nedeniyle ciddi risk altındalar. Bir de çok sayıda insanın yaşam riski var. Gökdelenler çevresini, bir mahalleyi tehdit ediyor. Mümkünse gökdelenlerin yapılmaması, yapılıyorsa da ciddi bir denetimden geçirilmesi gerekir.

SENAY BADUR- SÜMEYRA DUĞAN / Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi