Küresel salgın korona virüs etkisiyle ilk başta tamamiyle kapatılan düğün salonları, Temmuz ayı itibariyle yeniden açılmıştı. Daha sonra vaka sayılarında yeniden artış yaşanmasının ardından İçişleri Bakanlığı yeni bir genelge göndererek düğünler ile nikahların en fazla 1 saat süre içerisinde tamamlanmasını istemişti. Bunun sonucunda da evlenecek olan çiftler düğün yapmak yerine, nikahtan doğru evlenmeyi tercih etti. Salgın sürecinin belirsizliği ile oluşan bu durum nedeniyle birçok düğün salonu işletmecisi zor duruma düşmüş oldu. Çiftlerin özellikle yaz ayı döneminde düğün, nikah, kına yapmaları ve bu dönemin pandemi etkisinde geçmesi ile devletten de beklenen desteği alamayan düğün salonu sahiplerinin birçoğu kirasını, personel giderini karşılayamayınca birer birer kepenkleri indirmeye başladı.

Konuyla ilgili olarak İstanbul Düğün Salonları Odası (İSTDO) Kağıthane Bölge Temsilcisi ve Bahar Düğün Salonu Sahibi Ali Kılıç, Küçükçekmece’de yer alan Gölbaşı Davet Salonu Sahibi Oruç Oymak, Atakent Davet Salonu Sahibi Demet Apaydın ve Oktaylar Düğün Salonu Sahibi Yasin Uslusu’nun görüşlerini aldık. Pandemi sürecinde yaşadıkları sorunları ve hükümetten beklentilerini açıklayan işletmeciler yaşanılan süreci işte böyle anlattı:

 



 

ALİ KILIÇ: ‘’İSTDO SÜRECİ YÖNETEMEDİ’’

Düğün salonlarının Temmuz itibariyle açılmasını doğru bulmadığını anlatan İSTDO Kağıthane Bölge Temsilcisi ve Bahar Düğün Salonu Sahibi Ali Kılıç, ‘’ İstanbul Düğün Salonları Odası yönetimi bu süreci iyi yönetemedi. Ya bir hazırlıkları yoktu ya da sürecin bu kadar uzayacağını tahmin edemediler. Ancak ne yazık ki uyarılarımızı ve tavsiyelerimizi dikkate almadılar. Örneğin ben bizzat kendim Haziran ayında oda yönetimine giderek, dedim ki, ‘Bakınız 1 Temmuz’da düğün salonlarının açılması ile ilgili bir söylem var. Gelin biz oda olarak bir basın toplantısı yapalım. Bizler sektörümüzün 1 Eylül’de açılmasını talep ediyoruz diyelim’ dedim. Burada amacım neydi? Hem o dönem pandemi konusunun ne olacağına dair bir belirsizlik vardı hem de bir aç, kapama durumu ile karşı karşıya kalırsak bunun telafisi daha zor olurdu. Çünkü açıp, kapatma olunca düğün yapacak çiftler, diğer müşterilerimiz olsun, ‘Bu işten hayır çıkmaz’ diyerek kaporalarını talep ederler ve programlarını iptal ederler. Eğer oda olarak bunları dile getirseydik, bizler hakkında ‘Bakın bu insanlar paragöz değil, bu insanlar halkın sağlığını düşünerek bu süreci öteliyorlar, Eylül’de açılalım diyorlar’ denilirdi. Çok önemli destek alırdık. Oda yönetimine söyledik ama bizzat başkan bir an önce açılmasını önemsedi. Temmuz’da açıldı da çok iş mi yaptılar? Birçok arkadaşımız en fazla 6-7 program yapmıştır’’ dedi.



 





 

‘’BİR SAATLİK DÜĞÜNÜ KİM YAPAR?’’

Düğün salonu işletmecileri olarak perişan bir hale geldiklerini söyleyen Kılıç, ‘’Sadece benim 50-60 tane düğün, kına, nişan programım iptal oldu. Durum böyle olunca yıl içerisinde kiranız, personel maliyetiniz, vergilerinizi vb. harcamalarınızı nasıl karşıyacaksınız?  Artık durum öyle bir hale geldi ki birçok esnaf arkadaşımız salonunu kapatıyor, devretmeye çalışıyor ya da mal sahibine dükkanın anahtarını teslim ederek, eşyalarını toplayıp bir depoya atıyor. Neymiş biraz daha sıkıştırılmış kurallarla salonlar aslında açıkmış. Bu öyle bir şey değil. Buna tamamen kapalı diyebiliriz. Bir saatlik düğünü kim yapar? Bazı salonlarda çok istisna düğünler olsa bile fiyatlarının yarısını bile alamıyorlar. Bunu yetkililer sadece mücbir sebebe dayanmasınlar diye böyle yaptılar. Mücbir sebepten bizi kapatmış olsalar, saloncu arkadaşlarımızın hukiki olarak belli talepleri ve hakları olacaktı. Zararımıza bir çözüm bulmak zorunda kalacaklardı. Sorumluluk almamak adına yarı açık bir sistem yaptılar. Üzülüyoruz. Derhal mücbir sebebe dönüştürülerek, salonlarımızın salgının belirsizliği bitene kadar kapatılması lazım.



 





 

 ‘’FATURA BİZE KESİLDİ’’

Hükümetten beklentimiz esnafın verdiği vergilerin bir kısmının devlet tarafından karışılanması ya da farklı bir çözüm yolunun bulunması gerekir. Salgın döneminde 3 ay kapalı kaldık ama kiralarımızı ödemeye devam ettik. Bu noktada bizim bu mağduriyetimizi giderecek herhangi bir adım atılmadı. Saloncu arkadaşlarımız ile mal sahibi arasında büyük sorunlar yaşandı. Yetkililer bir şekilde yardımcı olmak zorunda. Devlet bunun için var. Bundan sonraki süreçte bu durum yine böyle devam ederse, saloncu arkadaşlarımızın yüzde 70’i ayakta kalamayacaktır. Halkımızın sağlığını tabi ki önemsiyorum ama İstanbul’da hiç bir düğün salonunda virüslü hasta ya da vaka ile alakalı en ufak bir haber göremezsiniz. Düğünlerde virüs haberlerinin asıl kaynağı sokak ve kır düğünleri. Çünkü bunlar kontrol edilemiyor. Maske, hijyen, sosyal mesafe hiç biri bunlarda yok. Ama bunların faturası bize kesildi. Bizim kapalı düğün salonlarımızda 14 maddelik kuralın her birine uyuluyor. Zabıtalar rahatça denetliyor’’ dedi.



 



 

ORUÇ OYMAK: ‘’ESNAF NE YER NE İÇER DİYE DÜŞÜNEN OLMADI’’

Pandemi sürecinin doğru yönetilmediğine değinen Gölbaşı Davet Salonu Sahibi Oruç Oymak, ‘’Sektör olarak ciddi yara aldık, zarar ettik. Tabi insan sağlığı her şeyden önce gelir. Bu nedenle devletimizin aldığı kurallar gereği 3 buçuk ay kapalı kaldık. Ancak bu süre boyunca esnaf ne yer ne içer diye düşünen olmadı. 25 bin liralık bir esnaf kredisi çıktı, o da bizim için çok büyük bir miktar değil çünkü masraflarımız çok fazla ve zaten geri ödenecek. Bu parayı alan arkadaşlarımız şuan hala iş yapamıyorken kredinin geri ödemesini nasıl yapacak? Devlet bize dükkanları kapatacaksınız dediği gibi mal sahiplerine de kira almamasını söylemeliydi. Benim dükkanımı kapatan emir onları da bağlayıcı olmalıydı.

 




 

‘’KISITLAMALAR DÜĞÜN YAPMAYIN DEMEYE YÖNELİK’’

Kısıtlama ve düzenler ile 1 Temmuz’da salonlarımızı yeniden açtık. Lakin kurala uyan ile uymayan arasında bir ayrım yapılmak yerine tüm sektör yeniden sıkıntıya sokuldu. Özellikle kontrolsüz sokak düğünleri salon sektörüne mal edildi. Oysa biz saloncular sosyal mesafe, ateş ölçme gibi tüm kurallara uyuyorduk. Özelliklebizim sektörde bu yıl sünnet yapma demek olabilir ama düğün yapılmasın demek olmaz. Evlenmeyeceksiniz, evliliğinizi bir, iki yıl erteleyeceksiniz diye kural koymak örf, adet, gelenek görenek açısından olmaz. Bu işin ekonomik döngüsü, hayatın devam etmesi açısından önemli. İnsanların evlenememesi aynı zamanda perdecesinden, kuaförüne, boya, badana, nalburuna kadar etkiliyor. İnsanlar plan, program yapmışlar, ev almış ya da kiralamışlar, evlerinin kredisi başlamış ama düğün yapıp içine giremiyorlar. Bu sıkışıklığı açmak lazım. Avrupa’da yapılan çok doğru örnekler var. Mesela Almanya’da bugün 150 kişilik, yemekli,  eğlenceli, misafirli, kontrollü, disiplinli düğünler yapılıyor. Şimdi hiç eğlence olmasın dediğiniz zaman düğünün anlamı ne? Küçükçekmece’de olan bir düğüne sıf bir saat için Silivri’den ya da Anadolu yakasından bir davetli gelir mi? Aslında bu kısıtlamalar düğün yapmayın demeye yönelik. 25-30 yıllık emeğimiz gözümüzün önünde bitiyor. Düğün salonu esnafı şuan iflasın eşiğinde. Bakıyorsunuz metrobüsler tıklım tıklım, restoranlarda yemekler yeniliyor ama gelin damatın dans etmesi yasaklanıyor. Gelen misafirler masalarının başında oynasın. Sonuçta aynı masada oturanlar aile ve tanıdıklar. Denetimli, kontrollü kurallar çerçevesinde bu işlerin yapılması gerekir’’ dedi.


 




 

DEMET APAYDIN : ‘’20 BİN TL’DEN AŞAĞI KİRA YOK’’

Salgın hastalığın düğün sezonuna denk gelmesinin ekstra mağduriyet yarattığını anlatan Atakent Davet Salonu Sahibi Demet Apaydın, ‘’Devletin asli görevleri yasaklamak üzerine kurulmamalı. Devlet, denetim mekanizmasını işletmeli. Düğün salonları insanların en özel günlerini, mutluluklarını paylaştıkları alanlandır. Bu yüzden en temiz elbiseleri ile en temiz halleriyle gelip, katıldıkları ortamlardır. Ayrıca çok kolay denetlenebilen yerlerdir. Yönetmelikler en başta buna göre yapılsaydı bu kadar büyük mağduriyetler oluşmazdı. Pandeminin başlaması ile beraber halk üzerinde oluşturulan korku, endişe ve akabinde gelen yasaklamalar doğal olarak bizleri zor duruma soktu. Bir kere metrekare olarak büyük yerleşkelere sahibiz o yüzden kira yükümüz çok ağır. Hiç bir işletmenin kirası 20 bin liranın altında değil. Hele birde salgın hastalık düğünlerin en çok yapıldığı Nisan-Haziran ve Eylül- Ekim aylarını etkileyince büyük bir borç yükünün altına girmiş olduk. Zamanında bu düğünlerin satışları yapılırken, sözleşmelerin yapımı esnasında kaporalar alındı. Bu kaporaların geri ödenmesi konusunda birçok düğün salonunun çaresiz olduğunu biliyoruz. Ayrıca yılın başında yeni sezona başlangıç adına aşağı yukarı bütün salonlar bir tadilat geçirdiler. Ciddi anlamda masraflar yaptılar. Bu tadilatların ödemelerini yerine getiremediler. Birçok düğün salonu sahibi şuanda ya kapattı ya devretmek üzere’’ dedi.


 




 

‘’GÜNAH KEÇİSİ DÜĞÜN SALONLARI OLDU’’

Herhangi bir lobi faaliyetleri olmadığı için seslerini duyuramadıklarını belirten Apaydın, ‘’Ülke genelinde yaklaşık 90 bin işletme olduğumuzu varsayarsak, bunların içinde SGK’lı çalışanların sayısısının 1 ile 1 buçuk milyon civarı olduğu tahmin edilmektedir. Bunların ailelerinin dörder kişiden müteşekkir olduğunu düşünürsek, 6 milyonluk bir topluluğu direk etkileyen, bunların yanında mobilya, gelinlik, kına malzemecisine, ayakkabıcısından, berberine, kuaförüne, kuyumcusuna, beyaz eşyacasına varana kadar çok büyük etki alanı olan bir sektör bu. Düğün sektörünün durması diğer sektörleride eksi anlamda etkilemektedir. Devletimiz de şuana kadar düğün salonlarının hayatlarını devam ettirebilmeleri adına malesef bir kuruşluk bile bir yardımda bulunmamıştır.  Bundan dolayı müzdaribiz. Pandemi arttıran sebepler olarak adlandırılan düğün sektörü, aslında düğün salonları içerisinde olan virüs yayılımı değil, sokaklarda, köy alanlarında yapılan kontrolsüz düğünlerdir. Bunların engellenmesi yerine komple düğün sektörü kapatılarak camiamıza çok büyük bir darbe vurulmuştur. Düşünebiliyor musunuz? Mitinglerin yapılabildiği, tatil sezonunun açılabildiği, Ayasofya Camii açılışı anında oluşturulan izdahımı göze aldığınızı düşünün, Pazar yerleri ve AVM’lerin açık olduğu, özellikle toplu ulaşımda herkesin üst üste seyehat ettiği ortamda tek günah keçisi düğün salonları oldu’’ diye konuştu.


 



 

YASİN USLUSU: ‘’İHALE BİZE KALDI’’

Tüm kurallara eksiksiz uyduklarını belirten Oktaylar Düğün Salonu Sahibi Yasin Uslusu, ‘’Pandemi sürecinde düğün salonları olarak yasal olan tüm kurallara uymamıza rağmen, düğün davetlisinin çok az sayıya düşmüş olması ve gelen davetlinin zarfı verip, beklemeden gitmesine rağmen ihale biz salonculara kaldı.  Salonda sadece iki tarafın ailesi düğün yapmaya çalışıyor. İçerideki masa ve sandalyelerin sayısını yarı yarıya azalttık. Çünkü hem kalabalık yok hemde kurallar bunu gerektiriyor. Ama ne hikmetse suçlu yine bizler olduk. Çalıştırdığımız personellerimiz de dahil hepimizi mağdur ettiler. Biz bunu hak etmiyoruz. Salonlarımız sokaklardan daha güvenilirdir’’ diye ifade etti.

Tolga ÖZDEMİR – KENT YAŞAM

 

Editör: Haber Merkezi