İş hayatınıza nasıl başladınız?

Hikayem çok uzundur. 1992 yılında amcaoğlumla birlikte tekstil atölyesi ile işe başladık. Burada beli bir çıraklık dönemimiz oldu.  Bu süreçte işimizi ileri taşıma hedefleri içerisinde olduk. 1992 yılında 12 makinalı bir atölye açtık. Açtığımız tekstil atölyesinde çok iyi işlerimiz oldu. Yani gece-gündüz emek vererek bu noktalara geldik.  1994 yılında bazı şeylerin ters gittiğini fark ederek işletmemizi kapattık. Daha sonra bir firmada imalat müdürü olarak çalıştım. Orada işi öğrendim ve bu süreç bana bir okul oldu.

“İYİ KAZANÇLARIMIZ VE FARKLI ŞEKİLDE YATIRIMLARIMIZ OLDU”

1999 yılında bir arkadaşımın vasıtasıyla iş yeri kurma hevesimiz oldu. Üç kişi ortaklık yaptık. Bu süreç bir yıl sürdü. Daha sonra bir arkadaşımız ayrılınca biz yola iki kişi devam ettik. 18 yıllık iş ortaklığımız oldu.  15 makine ile başladığımız tekstil atölyesini 200 makinelik bir işletmeye çevirdik. Biz bunu daha da ileri taşımak istiyorduk. 2009 yılında farklı bir şirket kurarak Avrupa’ya ihracat yapmaya başladık ve ciddi işler yapmaya başladık.  Bu süreçte iyi kazançlarımız ve farklı şekilde yatırımlarımız oldu. 2018 yılına geldiğimizde tekstilin beni biraz yıprattığını düşündüm. Gerçekten çok yorucu bir sektör. Bu süreç beni biraz yıprattığı için farklı bir iş dalına yönelmeye başladım ve plastik işine girdim.

Plastik sektörüne girişiniz nasıl oldu?

2016 yılında inşaat sektörüne girmeyi planlamıştık. ‘Tekstilde kazancımızı farklı yönlere yatıralım.’ dediğimizde inşaat sektörüne yönelmeye başladık. Bu inşaat sektöründe bir müteahhitle ile Lüleburgaz’da bir işe girmek istedik. Bu arkadaşımız bize verdiği sözleri tutmadı. Biz baktık ki sözünü tutmayan bir adam, yola devam edemiyoruz ortaklığımızı feshettik. Paramızı talep edince arkadaşımız ‘Param yok ama plastik fabrikam var onu size satayım.’ dedi. Biz de bu şekilde plastik işine girdik.

“BU SEKTÖRÜN ZOR AŞAMALARI DA VAR”

Dünyaya bir daha gelsem yine plastik işi yaparım. Plastik sektöründe şu anda çok iyi gidiyoruz. 30 ila 40 ton başladığımız üretimi şu anda 240 ton satışa çıkardık çıkardık. Bu sektörün zor aşamaları da var. Örneğin markalaşmak gerekiyor.

Yaşanan bu ekonomik kriz sizin sektörü nasıl etkiliyor?

Çok ciddi bir şekilde etkiliyor. Alımlar düştü. Biz 1 milyon liraya 5 tır ham madde alırken, şu anda bir tır 1 milyon lira ediyor. Alım gücümüz zorlaştı. Eskiden 4 ton gelen sipariş 1 tona düştü. Biz de vardiyalarımızın birini iptal etmek zorunda kaldık. Bu durum sadece bizi değil Türkiye’deki bütün sektörleri etkiledi.

İç piyasa mı yoksa ihracat mı çalışıyorsunuz?

İhracatı kısmen yapıyorum ama genelde iç piyasa çalışıyorum. Türkiye’de dört bir yanında müşterilerimiz var. Firmamızın web sayfasına girdiğiniz vakit bir marka olduğunu görürsünüz.

Tekstil işine devam ediyor musunuz?

Tekstil işine de devam etmekteyim. Fransa, Almanya’ya sipariş bazında 15-20 bin adet arası mal yapıyorum. Tekstil sektörün tozunu alan bırakamaz.

Iğdır’da dernekler ile olan ilişkilerinizi anlatır mısınız?

Iğdırlıların bir arada olması her zaman beni mutlu etmiştir. Ben dernekçiliği verimli buluyorum ama bunu yaşatabilmek çok önemlidir. Farklı iki kökeni bir arada tutmak çok zordur. Iğdırlılar Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği bunu başarıyor. İşlerim yoğun olmasaydı ben her dakika o dernekte olurdum.

Iğdır’da İstihdam adına bir planınız var mı?

Halen düşünüyorum. Iğdır’da organize sanayi alanında bir yatırım yapmadığım için kendimi eleştiriyorum. Iğdır plastik sektörüne tam olarak uygun adreslerden biri. İran’dan ham madde temin etmekteyim. Aslında orası çok güzel bir kapı ama müşteri potansiyelimin yüzde 40 civarı İstanbul’da. Bu beni biraz düşündürüyor. Ülke ekonomisi de toparlanırsa o zaman değerlendirebilirim.  İSA KARAARSLAN / KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi