Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun mart ayı meclis toplantısında ‘’Kaymakamlık ve emniyet müdürlüğü binasının yıkılıp, taşındıktan hemen sonra kent meydanımız adına yakışır bir Cumhuriyet  Meydanı olacak. Plan ve projelere başladık’’ demesinin ardından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’de Cumhuriyet Meydanı ile ilgili olarak kentsel tasarım yarışması başlatmıştı.

Hem alınan bu kararlar hakkında hem de Bakırköylülerin öncelikli sorunu olan ‘Kentsel dönüşüm’ ile ilgili olarak Bakırköy Mimarlar Odası Başkanı Mustafa Fazlıoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

GEÇİŞ ALANINDAN ÇOK YAŞAM ALANI OLMASINI İSTİYORUZ

Bakırköy’ün daha iyi bir kentsel yapılanma içerisine girmesi için 4 yıldır Türkiye’nin bütün üniversitelerinden mimarlık öğrencilerinin katıldığı yarışmalar düzenlediklerini anlatan Fazlıoğlu, son yarışmanın Bakırköy Meydanı’na yönelik olduğunu belirtti. Fazlıoğlu, ‘’Nihayet İBB’yi Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasından sonra, özellikle İstanbul’un önemli meydanlarının yeniden işlevlendirilmesi konusunda hassasiyet gösterildi. Taksim Meydanı başta olmak üzere Karaköy, Kadıköy, Bakırköy meydanlarının yanı sıra Haliç’in her iki kısmınında yeniden düzenlenmesi için ulusal ve uluslararası yarışmalar başlatıldı. Bakırköy Meydanı’nın yeni baştan şekillendirilmesi  Bakırköy’ün önemli bir etkinlik merkezi olabilmesi ve gerçek anlamda bir geçiş alanı değil, bir buluşma ve etkinlik alanına dönüşmesi önemli. Bu anlamda Bakırköy halkının nefes alabileceği, 24 saat yaşayabilen yani sanat, müzik ve konserlerin eksik olmadığı, bireysel ve toplumsal aktivitelerin yer aldığı, gerçek anlamda kente yakışır bir meydan haline gelmesini istiyoruz. Şuan Bakırköy meydanı bir geçiş alanı gibi elbette bu durum yine devam edecek ama aynı zamanda geçiş olmakla birlikte insanların zaman geçirdiği bir toplanma vakit geçirme alanı da olması bizim en büyük gayemiz’’ dedi.

HALK NE İSTİYORSA O OLACAK

Bakırköy’ün Otobüs, dolmuş ve raylı sistemi ile ulaşılması en kolay meydanlardan birine sahip olduklarını söyleyen Fazlıoğlu, ‘’ Biz başka birşey daha yaptık. Bakırköy’de ki bu yarışma daha ortaya atılmadan önce, Bakırköy halkının düşüncelerini bu sürece katmak istedik. Bu da tabi aslında Ekrem beyin toplumcu,  halkçı bir belediye anlayışının yansımasıdır. Bakırköy halkınında katılımını öngören geniş çaplı toplantımız, muhtarlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, siyasi parti temsilcilerinin katılımı ile oldukça verimli geçti. Çok ciddi önermelerin alındığı bir toplantı yaptık. Toplantının diğer tarafında da yarışmayı düzenleyen İBB’nin ilgili birimleri ve jüri üyeleri  vardı. Onlar bu toplantıdan çok etkilendiler. Biz bu yarışmanın birde halk buluşmasını yarışmadan sonra gerçekleştireceğiz. Jürimiz 3 tane proje seçecek ama bu 3 proje içerisinde birde Bakırköy halkının birincisini seçmek üzere de o projelerle, projeyi üreten ekiplerle de  Bakırköy halkını buluşturacağız.  Zannediyorum bu süreç  yaz sonuna doğru olacak’’ diye konuştu.

KAT ARTIŞI SORUN YARATIR

Kentsel dönüşüm, deprem, depreme bağlı kat artışı ve beklentiler hakkında konuşan Fazlıoğlu, ‘’Geçtiğimiz günlerde İBB’nin bir çalıştayı oldu. Oradaki sayısal verilere baktığımızda gerçekten beklenen İstanbul depreminin sonuçları itibariyle de ürkütücü senaryolar olduğunu biliyoruz.  Örneğin, 48 bin binanın orta ve ağır hasar göreceğini yani yıkılacağı öngörülüyor. Yüz binden fazla binanında hafif ve orta derece hasarlı olabilaceği öngörülüyor.  Yani deprem ve deprem sonrası daha büyük riskler taşıyor. Yangınlar, salgın hastalıklar, ulaşım ağları, alt yapılar, doğalgaz hatları gibi birçok alt yapı çökecek. Bugünden başlayarak konu hakkında çalışmalar hız kazanmalı. Tabi bu sadece belediyelerin yani yerel yönetimlerin yapıp, altından kalkabileceği bir olgu değil. Devletin tüm kademeleri, sivil toplum örgütleri ve halkın bir bütün olarak seferberlik halinde beklenen depreme hazırlanması lazım. Bakırköy halkının yaşadığı yapıların yorgun yapılar olduğunu biliyoruz. Yapı stokunun bu beklenen İstanbul depremine karşı çok iyi davranmayacağını biliyoruz.  Birçok yıkılmaya bağlı yaşamların tehlikeye gireceğini bilim insanları öngörüyor. Bizde bunları söylüyoruz. Bunların çözümü yani beklenen depremin çözümü kat artışı değil.  Yani bir kat ilave vermekle bu işler çözülmez. Tek başına kat artışı bir çözüm değildir. Çünkü bir kat artışı tüm İstanbul’da yaklaşık yüzde 20 nüfus artışı demektir. Bu yüzde 20 nüfus artışı,  3 milyon ile 4 milyon arasında bir sayıya denk gelir ki bu başka sorunların ortaya çıkmasına neden olur’’ dedi.

‘’DAİREMİ DEVLET YAPSIN ANLAYIŞI DOĞRU DEĞİL’’

Bakırköy’de çözümün bütüncül bir çalışma ile olabileceğini vurgulayan Fazlıoğlu, ‘’Bütüncül bir planlama ile yani 100 binlik, 25 binlik hatta 5 binlik planlarla Bakırköy’ü geleceğe taşıyacak projeler yapmak lazım. İşte bu planlama içerisinde ‘kentsel dönüşüm’ denilen, kentin yeniden yapılandırılmasını ve bu arada nüfus hareketlerini ve beklenen depremi de göz önünde bulundurarak yeni baştan bir planlama yapılması gerekir. Sadece bir kat istemeyle bu işin olmayacağını biz söylüyoruz. Muhakkak bu sürecin içerisine vatandaşın ekonomik olarak da dahil olması lazım. Böyle bir şey yok. Yani ‘’Benim bir dairem var, devlet bunu yapsın’’ yaklaşımı doğru bir yaklaşım değil. Burada yaşam hakkı, barınma hakkı, evsizlerin hakkı gibi birçok farklı etkenler devreye giriyor’’ diye söyledi.

‘’TOKİ VE KİPTAŞ GİBİ YAPI ÜRETİM MODELLERİ LAZIM’’

Olası deprem gerçekleştiği zaman devletin üstüne büyük bir maddi yük bineceğini, bu yüzden toplanan vergilerin bir kısmının  deprem olmadan önce kullanılması gerektiğini, böylece hem vatandaş hem de devlet açısından faydalı bir işlemin gerçekleşeceğini vurgulayan Mustafa Fazlıoğlu, ‘’Devletin tüm kurumlarıyla bu sürecin içerisinde olması lazım. Burdan baktığımızda örneğin klasik yapı üretim modellerinin değişmesi lazım. Yeni baştan kamusal olarak yeni üretim modellerinin devreye girmesi lazım. Aslında var bunlar, TOKİ, KİPTAŞ bu amaçla kurulmuştur. Yani kentsel dönüşüm depreme yönelik yapılacak olan bu yenileme çalışmalarında devlet uzun vadeli, sıfır faizli ya da çok düşük faizli kredilendirme yöntemiyle ve KİPTAŞ ile TOKİ gibi kurumlarla bu yenilemeyi başlatmalıdır. Gerekirse benzer yapıların benzer şirketlerin çoğaltılmasıda lazım. Yani bizim bölgemizde böyle bir kaç tane kamu adına üretim yapabilecek firmaların ve ya kurumların oluşturulmalı. Burdan baktığımızda çok cüzi bütçelerle bu yenileme işleminin olabileceğini görüyoruz. Bakırköy’de insanlarımız bodrum katlarında güneş göremeyen yerlerde yaşıyorlar. Yeni yapılanmayı buna göre yapmamız ve insanları bodrum katlarından ada bazlı bir çalışma ile çıkartmamız lazım. Bu bir kat artışı anlamına gelmiyor. Bodrum katlarını daire yapmak yerine başka işlemlerde kullanılabilir.  dedi.

Tolga ÖZDEMİR – KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi