İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz günlerde Kanal İstanbul projesinin İstanbul’a nasıl ihanet ettiğini herkese tek tek anlatacağım diyerek, AK Parti haricinde diğer partilerin genel başkanlarından randevu almıştı. Kanal İstanbul’un bölgeyi nasıl etkileyeceği konusunda slaytlar eşliğinde detaylı bir sunum hazırlayan İmamoğlu ve ekibi, telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdiği sanal toplantıların ilkini İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yaptı. Ardından ise DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile bir araya geldi.

ZAMAN HIZLI İŞLİYOR

 Parti liderlerine hukuk çerçevesinde derin mücadele verilmesinin önemli olduğunu anlatan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu,  ‘’Hem İstanbul’umuz hem Türkiye’miz adına, böylesi hazırlıksız bir projenin, gerçekten Türkiye’nin lehineymiş gibi bir imajla, sanki bir siyasi kararın, hatta kişisel kararın yeterli olacağı biçiminde sunulması karşısında hep beraber bir duruş sergilememiz ve buna bir usul geliştirmemizin şart olduğunu düşünüyorum. Zamanın çok hızlı ve aktif işlediğinin tekrar altını çizmek isterim. Süreç içerisinde artık bir ay sonra, neredeyse bina ruhsatı verecek düzene taşıma çabası öngörülüyor. Bu manada biz, sizleri gerçekten haberdar eder bazı raporları sizlere ulaştırabiliriz’’ dedi.

“CİDDİ BİR DOĞA TAHRİBATI”

Planın, kamulaştırma sorunu çözülmeden uygulamaya konulmasını eleştiren İmamoğlu, “Bölge halkını gerçekten mağdur edecek bir konu bu. Bir nevi, ‘Kamu eline geçmeden uygulama yapılamaz’ maddesini tümüyle yok ediyor. Bu, önemli bir travma” diye konuştu. Hafriyat süreçlerinin patlamalarla yönetileceğine dikkat çeken İmamoğlu, “Yaklaşık 11 ton dinamitle kanal açılımı yapılacak. Bu, neredeyse 4 yıl boyunca, 4 şiddetine yakın bir depremi her gün hissetmek gibi bir şey. Dolayısıyla bu, ciddi bir doğa tahribatı’’ diye belirtti.

KENDİ RAPORLARINA UYMUYORLAR

AK Parti yönetimindeki İBB’nin 2009 yılında hazırladığı çevre düzeni planında, “İstanbul için hayati önemi var, kesinlikle yapılmamalı” denilen her şeyin kanal projesinde olduğunu vurgulayan İmamoğlu, ‘’Bunlar arasında İstanbul’un kuzeye doğru gelişmesine neden olacak yerleşim kararlarından kaçınılması, Tarım ve mera alanlarının amacı dışında kullanımının engellenmesi, İstanbul ormanlarının daha iyi korunabilmesi için muhafaza ormanı statüsüne alınması, İçme suyu havzalarındaki kentsel gelişme baskılarını engelleyecek tedbirlerin alınması; kıyı alanlarını tehdit eden kullanımlara izin verilmemesi ve İstanbul’un doğal eşik sınırı olan 16 milyon nüfusun aşılmaması’’ gibi önemli kuralların yer aldığını söyledi.


“MALİYET HESAPLARI ÇELİŞKİLİ”

Kanal İstanbul’un bir emlak projesi olduğunu dile getiren İmamoğlu,  “Kamu yararı yok. Kurum görüşleri hiç yok. İlkeler yok. Burada plana herkes itiraz ediyor. Yapılan tek bir toplantı var. Onda da katılımcıları içeri almıyorlar. Komik bir ÇED toplantısı. İBB’nin içine katılması gereken sürecin hiçbirine dahil edilmiyoruz. Bu yetkililere, ‘Gelin bize anlatın’ dememize rağmen, yazılı davetimize rağmen, gelip bunu bize, çalıştayımızda ya da toplantılarda anlatma ihtiyacı bile duymuyorlar. Baktığınızda, ortaya ekonomik olarak bir para koyuyorlar, ‘Kamu yararı açısından burası değerli’ diyorlar. Bir kere maliyet hesabı çelişkilidir ve geçerli değildir. 65 milyar dedi Sayın Cumhurbaşkanı. Ardından 75 milyar dediler. Sonra 100 milyar dediler. Şimdi 145 milyar diyorlar. Ben, 140 milyarı yeterli olacağı bir proje olduğunu asla düşünmüyorum. Kendileri de MPIM’de bu işi 100 milyar dolarlık yatırım olarak tanıttılar. Ben hep söylüyorum: Bunu yapacaklarına, Samsun-Ceyhan Boru Hattı’nı yapsınlar ya da başka bir usul oluştursunlar; zaten tanker taşımacılığı sona erer diye ifade etmiş olalım’’ diye konuştu.

AKŞENER: “ÜZERİME DÜŞENİ YAPMAYA HAZIRIM’’

İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’e, “Sizin bu konudaki çabalarınızı biliyorum. İstanbul halkı adına da yürekten teşekkürlerimi sunuyorum; minnet duyuyorum. Bayramdan sonra bu süreci tümüyle kamuoyu önüne serme konusunda ciddi bir kampanya başlatacağız. Çünkü bu tehdidi bertaraf etmemiz lazım” sözleriyle seslendi. Sunum için İmamoğlu’na teşekkür eden Akşener, “Söylediklerinize yüzde 100 katılıyorum. İhanet bu İstanbul’a. Nasıl engellenecek? Tamamen kamuoyu baskısıyla engellenebilir. Korku unsuru, insanların üzerinden kalkıyor. İstersek yapabilirmişiz gibi bir ümit var. İstanbul’da ikamet eden bir şahıs olarak üzerime ne düşüyorsa yapmaya hazırım” dedi.

BABACAN: “KARADENİZ, SADECE BİZİM DENİZİMİZ DEĞİL”

Sunumun ardından değerlendirmelerde bulunan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise, Kanal İstanbul projesinin çevre, şehirleşme, finans, uluslararası hukuk ve olası depremler açısından yeterince analiz edilmediğini vurguladı. Projenin güvenlik açısından da çeşitli sıkıntılar doğurabileceğine dikkat çeken Babacan, konuyu Montrö Antlaşması’na getirerek, “Akdeniz, Karadeniz, sadece bizim denizimiz değil. Pek çok ülke var kıyısı olan. Yapılacak çalışmaların bütün bu bölgenin, bütün bu coğrafyanın içinin rahat edeceği bir zeminde başlatılması lazım. Montrö Antlaşması Karadeniz’de uzun vadeli güvenlik ve istikrarın bir anlamda garantörü olan bir anlaşma. Bu projenin, Montrö Antlaşması perspektifiyle de çok iyi çalışılması lazım’’ diye vurguladı.

BABACAN: “‘BEN YAPTIM, OLDU’ YAKLAŞIMI YANLIŞ”

Böylesine özel ve çok boyutlu bir projenin bağımsız, tarafsız bir şekilde, bilimsel temellere dayanarak çok iyi analiz edilmesi gerektiğinin altını çizen Babacan, “Eğer bütün bu analizler doğru şeyler söylüyorsa, ardından da sosyal taraflarla görüşülmesi lazım. Bu konuda bir toplumsal mutabakat var mı? Toplumsal mutabakatın bir arayışı lazım. Tabii yüzde yüz bir toplumsal mutabakat sağlayamazsınız; ama en azından bunun bir arayışı lazım. ‘Ben yaptım, oldu’ şeklinde bir yaklaşım, usul, son derece yanlış. Ancak biz şunu görüyoruz: Her gün, her ay maalesef yeni bir gündem ülkemize hâkim oluyor. Şöyle bir kazıyıp altına baktığınız zaman pek çok yönden aslında ülkeyi ikiye ayırma çabası var. Bu proje kapsamında da İstanbul’u ikiye ayırma çabası var. Öyle gündem maddeleri oluşturuyorlar ki; ‘Bu tarafta mısınız, o tarafta mısınız? Tarafını seç…’ İşi bu noktaya getirmemek lazım. Yani, ‘Projeden yana mısın, projeden karşı mısın’ diye ikiye bölerek, kutuplaştırarak yönetmemek lazım. Biz böyle bir siyaset tarzına kökten karşıyız. Karşıtlıklar üzerinden siyasete karşıyız” diye konuştu.

KARAMOLLAOĞLU: “İSTANBUL, HEPİMİZİN ŞEHRİ”

Babacan’ın ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile ikinci sanal toplantısını gerçekleştiren İmamoğlu, aynı sunumu yaptı. “Allah, hepimizin yardımcısı olsun” diyen Karamollaoğlu, “İstanbul, hepimizin şehri. İstanbul’un yaşanabilir bir şehir olması hepimiz için ve İstanbul için özellikle önem arz ediyor. Size, bu bilgileri bize takdim ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Benim de düşüncelerimi teyit eden bu açıklamalarınız, sadece endişelerimizi pekiştirdi esas itibariyle. İnşallah önümüzdeki süreçte Sayın Cumhurbaşkanı da konunun biraz daha sürece yayılmasını arzu eder” ifadelerini kullandı.

Tolga ÖZDEMİR -KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi