İSTANBUL- Kent Yaşam Gazetesi olarak, her sayımızda bir Milletvekili ile söyleşi programımıza ara vermeden devam ediyoruz. Ak Parti İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım ile başlattığımız İstanbul Milletvekilleri ile söyleşilerimizin ikincisinde konuğumuz Üçüncü Bölge Milletvekili Cumhuriyet Halk Partili Özgür Karabat oldu. İstanbul’un pek çok sorununa hakim yerel bir siyasetçi olan Karabat, partisinin yeri garanti olsun diye listeye koyduğu bir isim olmaktan çok, partisi adına sokaklarda verdiği mücadeleyle biliniyor. Özellikle CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı ve 2014’de Ön Seçimle Belediye Başkan adaylığı döneminde gösterdiği başarılı çalışmalarla adından “ ATOM KARINCA” olarak söz ettirmişti. Üçüncü bölgeyi karış karış biliyor desek abartmış olmayız. Zaten lakabı da atom karınca. Yaşam Medya Grubu’nda ağırladığımız Karabat, Kent Yaşam Gazetesi İmtiyaz Sahibi Celal Karaali ve Haber Müdürü Tayfun Ercan’ın sorularını yanıtladı.

Milletvekilliği göreviniz öncesinde mali müşavir olarak yıllarca İstanbul’da üreten iş insanlarına ve esnaflara hizmet ettiniz. Hallerini, vakitlerini en iyi bilenlerdensiniz. Acı reçete diyerek Cumhurbaşkanımız da bir ekonomik krizin varlığını kabul ediyor. Belli ki reçetedeki acıyı yine üretici ve esnaf üstlenecek. Bu yükün altından kalkabilirler mi?

KARABAT: Esnafın, çalışanın, dar gelirlinin hali herkesin malumu. Ülkemizde uzun zamandır devam eden ekonomik kriz, pandemiyle birlikte adeta zirve yaptı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, geçtiğimiz süreçte KOBİ’lere, esnafa dönük ziyaretler yaptık. Türkiye’nin dört bir yanında hem esnafımızla hem de sivil toplum temsilcileriyle yoğun bir temas kurduk. Bu temaslardan derlediğimiz verileri rapor haline getirip, genel merkezimizle ve kamuoyu ile paylaştık. Hükümete acilen yapılması gerekenler konusunda önerilerimizi ilettik. Ama hükümet, vatandaşın derdine derman olacağı yerde, zaten ayakta durmakta zorlanan dar gelirlilerin önüne acı reçeteyi koydu. Açıkçası zaten uzun zamandır bu acı reçetenin bedelini ödüyoruz. İşsizlik, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, eriyen gelirler… Acı reçete bu değil mi zaten!

TBMM dünyayı saran pandemi koşulları altında 2021 bütçesini yaptı. Bütçe konusundaki değerlendirmelerinizi önemsiyoruz. Mesela, pandemi bütçede izlenen politikaya etki etti mi? Acı reçete bütçede ne şekilde karşımıza çıkacak?

“BÜTÇENİN SAHİBİ ORTADA YOK!”

KARABAT: Bütçe konuşmamda da dile getirdim, bu bütçe sahipsiz bir bütçe. Bütçeyi hazırlayan bakan ortada yok. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bütçe sürecinde, bütçenin baş sorumlusu görevden alınıyor. Onlar “görevden affedildi” dese de bana göre bu bir görevden alma ya da tıpkı belediye başkanlarına yaptıkları gibi zorla istifa noktasına getirme operasyonuydu.

Pandemi kapsamında bütçede özel bir yönelim göremedik. Bütçe süreci öncesi vatandaşı daha da borçlandıran kredi ve vergi faizlerinin silinmesi dışında bir adım atılmadı. Dükkanlar aylarca kapalı kaldı, bakın yine kapatıldı. ‘Bu dükkanların kirası, faturası, personel maaşı nasıl ödenir?’ Diye soran yok! Ama vergiler alınmaya devam ediliyor. Vatandaş neden vergi öder? Zor zamanda devlet ona sahip çıksın diye. Ancak bu süreçte gördük ki devlet gelirlerini vatandaşı için kullanmıyor. Taraflarından hazırlanan bütçe de bunun yansımasından başka bir şey olmadı.

Sayın Cumhurbaşkanımız’ın” Dünya 5’ten büyüktür” diye bir sözü var. Partinizin de bazı iş adamları için “5’li çete” eleştirisi var. Ne demek istiyorsunuz? Size göre Türkiye 5’ten küçük mü?

KARABAT: Şunu açıkça ifade edelim: Ülkemiz kaynakları ve imkanları bakımından güçlü bir ülke. Ancak mesele, bu kaynakları nasıl ve kim için kullandığınızdır. Elbette “Türkiye 5’ten büyük”. Bir tarafta bir avuç yandaş müteahhit ve onların hamisi Saray, diğer yanda 83 milyon vatandaş var. Devletin olanaklarını sömüren, ballı ihaleleri adrese teslim alan, kamu zararı oluşturan ve önemli bütçe yüklerinin oluşmasında hep aynı isimler çıkıyorsa karşımıza, bunlara dönük tabirlerimiz de ona göre olur.

Silivri’de oldukça büyük ve kıymetli bir kamu arazisi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Maxicells İlaç Sanayi Anonim Şirketi’ne münferit yatırım yeri olarak tahsis edildi. Siz bu tahsise karşı duranların başında geliyorsunuz. Orada bir sağlık tesisi kurulacağı açıklandı. Devletin bu tip yatırımları desteklemesine karşı mısınız?

KARABAT: 10 milyon sermayeli bir şirkete 350 milyon değerinde bir arsanın devrinin garabeti bir yana, söz konusu alanın kamu yararına uygun biçimde değil de, şahsi zenginleşme aracı haline getirilmesi ne devlet aklıyla, ne de vicdanla bağdaşır. Adı geçen şirketi biz Katar’a peşkeş çekilen Tank Palet Fabrikası’ndan tanıyoruz. Adı geçen şirketi, usulsüz işlemlerle kamu sağlığını riske atmasından ve devleti zarara uğratmasından tanıyoruz. Günümüzde bir şeyi saklamak mümkün değil, internete şirketin adını yazın karıştığı skandalları görebilirsiniz. Tabi biraz önce de bahsettim. Neden hep aynı isimler çıkıyor karşımıza? Nerede bir kıyak varsa, nerede bir rant varsa hep aynı isimler, aynı şirketler.. Bu kadarı da rastlantı olamaz değil mi? İnanıyorum ki; ilk seçimde milleti aptal yerine koymaya çalışanlara en büyük tokadı yine milletimiz vuracak!

Siyasete tabandan başladınız. Başakşehir’de başarılı ve adından çokça söz ettiren bir ilçe başkanı profili çizdiniz. İstanbul’da o dönem sizinle birlikte CHP İlçe Başkanlığı yapan pek çok kişi, günümüzde kamu hizmetinde önemli görevleri üstlendiler. O dönem bir altın jenerasyon muydu? Yoksa partinin planlı bir örgütlenme politikası mı vardı?

KARABAT: Nazik değerlendirmeniz için teşekkür ederim. Böyle bir jenerasyondan ne kadar bahsedebiliriz bilmiyorum. Elbette CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı yaptığım dönemde önemli isimlerle çalışma şansım oldu. Mesela aynı dönemde İBB Başkanımız Sayın Ekrem Bey'le mesai yaptık. Diğer ilçe başkanlarımız, yöneticilerimiz, örgütümüzün mensupları, her zaman işimizi layıkıyla yerine getirmeye gayret ediyoruz. Ortada bir başarı varsa bu kolektif bir başarıdır. Bireysel farklılıkları, kişisel başarıları elbette göz ardı etmiyorum, ama siyaset her şeyden önce bir örgüt işidir. Bireysel yetenekleriniz ne kadar gelişmiş olursa olsun, güçlü bir ekibe dayanmak sizi daha da ileriye taşır.

Başakşehir İlçe Başkanı Özgür Karabat’ın ön seçim mücadelesinin yakın tanığıyız. Milletvekili Özgür Karabat’a sormak istiyorum. Ön seçim mi? Yoksa merkez ataması mı?

KARABAT: Elbette ön seçim demokratik temayüller gereği daha çok öne çıkıyor. Partimiz de, ülkemizde bu anlamda en alnı açık partidir. Kaldı ki; Partimiz ön seçim yapmadığında bile demokrasiyi işletmeye, partinin kurullarıyla kararlar almaya özen göstermiştir.

İstanbul ve pek çok büyük ilde Büyükşehir Belediyeleri CHP’li başkanlar tarafından yönetiliyor. Bu durum partiniz açısından genel seçimlere olumlu ve ya olumsuz bir şekilde etki eder mi?

KARABAT: Başta İstanbul Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere ilçe belediyelerimiz, ihtiyaç sahibi ailelere ayni ve nakdi yardımda bulundular. Belediyelerimiz ayni ve nakdi bağış yapmak isteyen vatandaşlara bilgi desteği sağladı. Askıda fatura uygulamaları ile ekonomik anlamda zorluk yaşayan İstanbullular’ın su, doğalgaz fatura borcunun ödenmesine ön ayak oldu. 65 Yaş Üstü Destek Hattı ile sokağa çıkma kısıtlaması bulunan vatandaşların ihtiyaçları karşılandı. Kısaca belediyelerimiz bu işi sadece devlete bırakmaksızın ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Ankara'dan Mersine, Hatay'dan İzmir'e kadar belediyelerimiz çalışmalarıyla hem göz dolduruyor, hem de halkın takdirini topluyor.

Zaten belediye yönetimlerinin başarılarının ölçütü her şeyden önce vatandaşlarımızın memnuniyetidir. Vatandaş belediyeyi bir çözüm odağı olarak görüyorsa, zor zamanlarda kendisine el uzatıldığını hissediyorsa o belediyenin başarılı bir performansı vardır diyebiliriz. CHP’li belediyeler, ekonomik krizde olsun, salgında olsun, felaketler yaşandığında olsun hızlı ve etkili çözümler üretti. Belediyelerimizin bugüne kadar başarılı sınavlar verdiğine inanıyorum. Başarının halkın gözünde takdir gördüğüne inanıyorum. Dolayısıyla bunun seçimlere de olumlu sonuçlarla yansıyacağı kanaatindeyim.

 Kadın ve gençleri merkeze alarak siyaset üreten bir politikacı olduğunuzu biliyorum. Siyasette çoğalmalarını da destekliyorsunuz. Son olarak kadınlara ve gençlere bir mesajınız var mı?

KARABAT: Siyasette başarının iki önemli gücünün gençlik ve kadınlar olduğuna inandım daima.. Bu iki gücü arkasına alan bir siyasi oluşum, mutlaka başarıya ulaşır. Dünyadaki hareketlere baktığımızda artık gençliği ve kadınları gözetmeyen, onların taleplerine sahip çıkmayan bir siyasi oluşumdan bahsetmek mümkün değil. Özellikle ülkemizde kadınlarımızın siyasette daha da çok öne çıkması siyasetin kapasitesini de, dilini de ciddi biçimde dönüştürecek kanaatindeyim. Dilerim kadınlarımız ve gençlerimiz siyasette daha da etkin hale gelirler. Bu çabaları daima destekleyeceğimi de bir kez daha sizin aracılığınızla ifade etmiş olayım. İlçe başkanlığım dönemimde de bu iki güce hep sahip çıktım ve tüm etkinliklerimi ve çalışmalarımı kadın ve gençlik kollarımla birlikte yaptım.

CHP’den ayrılarak iki farklı parti kurma çalışması var, bu konuda değerlendirmeniz olacak mı?

KARABAT: Bizim değil, vatandaşlarımızın değerlendirmeleri önemli. Ayrıca ortada olmayan bir şey için değerlendirme yapmak doğru olmaz.

İstanbul üçüncü bölgeden seçildiniz ve dolayısıyla seçim bölgeniz, seçim bölgenizdeki ilçe örgütleriyle ilişkileriniz nasıl?

KARABAT: Bunu da aslında örgütlerimizin takdir etmesi daha uygun. Haftanın üç günü Ankara’da TBMM çalışmalarına katılıyorum. Dört gün ise İstanbul’dayım. Mesaimin büyük kısmı İstanbul sokaklarında geçiyor. Milletvekili seçildikten sonra da sokaktan, vatandaştan kopmadan bir çalışma gayreti içindeyim. Sadece seçim bölgem de değil, başta İstanbul olmak üzere memleketin her meselesiyle ilgilenmeye çalışıyorum. Telefonum her zaman ulaşılabilir durumda, sosyal medyadan da, doğrudan da her vatandaşımız bana rahatça ulaşabiliyor kanaatindeyim.

TBMM’ de çok sayıda önerge verdiniz, biraz da bunlardan söz eder misiniz?

KARABAT: TBMM, hepimizin bildiği gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen sisteme geçişin ardından işlevsizleştirilmeye çalışılıyor. Devletin kurucu organı olan TBMM yerine Saray merkezli, hesap vermeyen, başına buyruk bir yönetim oluşturuldu. Bugün yaşadığımız ekonomik krizinin de, hukuk krizinin de kaynağında bu anlayışın yattığını biliyoruz. Dolayısıyla Cumhuriyet’in kurumlarını, kurucu değerlerini tesis etmek birinci önceliğimiz olarak önümüzde duruyor. Bunun da yolunun güçlendirilmiş parlamenter sistemden geçtiğini vurguluyoruz.

TBMM’ nin mevcut durumuna rağmen, elimizdeki bütün olanaklarla halkın beklentilerini, taleplerini, sorunlarını dile getirmeye çalışıyoruz. Yasamanın elverdiği olanaklar çerçevesinde soru önergelerimizle, araştırma önergelerimizle, kanun tekliflerimizle halkın gerçek gündemiyle ilgilenmek için uğraş veriyoruz. Mecliste çoğunluğumuz olmasa da kamuoyu yaratarak pek çok kazanım elde ettiğimize inanıyorum. Celal KARAALİ/Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi