CHP’de aktif olan biri olarak neden Memleket Partisi’ne geçtiniz? CHP’de neyi eksik gördünüz?

Parti içerisinde demokratik mücadele yollarının tamamen ortadan kalktığını gördüm. Sol partilerin alışkanlıkları vardır, demokrasi hakimdir, tabanın tercihleri önemsenir. CHP’de de yıllarca benim içinde bulunduğum dönemde hep ön seçimle adayların tespitleri yapılırdı. Kaldı ki benim iki milletvekilliği adaylığım sırasında partide ön seçim vardı. Ne zaman partide ön seçimden vazgeçildi ben de aday olmaktan vazgeçtim ve bir daha milletvekili adayı olmadım. Daha sonraki dönemde de partide biraz bugünkü mevcut siyasal iktidarın yönetme biçimi tek merkezden, tek kişinin ağzına bakarak adayların belirlenmesi gibi konular hakim oldu.

“NE KADAR ATATÜRK DÜŞMANI VARSA CHP’DE EN ÖNEMLİ MEVKİLERE GETİRİLDİ”

Benim ayrılmamın başlıca sebeplerinden biri partinin içerisinde bulunduğu ideolojik savrulmadır. Bugün görüyoruz ki partinin cumhuriyetin kuruluş felsefelerinden olan birlikteliği yavaş yavaş törpülenmeye başladı. Biz Atatürk’ün partisi olmakla övündük hep. Ama son zamanlarda ne kadar Atatürk düşmanı varsa hepsini partinin içerisinde en önemli mevkilere getirten bir anlayışla hareket etmeye başladık. Bunlar benim için bardağı taşıran son damlalardı. Çünkü bugün Türkiye’de kurulmaya çalışılan ve giderek ince ince dokunmaya çalışılan bir din devleti haline dönüştürme arzusu içerisinde bulunan bir takım odaklara karşı ayakta duran ve cumhuriyeti savunan hatta son kale diye tabir ettiğimiz yerdi CHP. Bizi başkaları yıkamadı ama biz cumhuriyetle sorunu olan Atatürk’le giderek yoğunlaşan biçimde bir ayrışma içerisinde olan bir takım insanları alıp partinin içerisine kendimiz koyarak o kaleyi kendi elimizle yıkar noktaya geldik.

 “YIKILAN KALENİN YERİNE YENİ BİR KALENİN İNŞA EDİLMESİ GEREKİYORDU”

Memleket Partisi’nde yer almamın sebebi ise o yıkılan kalenin yerine yeni bir kalenin inşa edilmesi gerekiyordu. Zaten partimizin altı ilkesi var. Birincisi; bizim partimizde bulunan insanların Atatürk’le sorunu olmayacak, cumhuriyetle hiçbir şekilde kavgası ve olmayacak. Laik demokratik cumhuriyete sahip çıkan insanlar olacak. Toplumdaki şiddet yanlısı ve terörle arasına mesafe koymayan insanlarla hiçbir şekilde bir birlikteliğimiz olmayacak. Doğaya çevreye zarar verenlerle aramızda bir mesafe olacak. Siyasetin kirliliğine bulaşmamış insanlarla birlikte olacağız. Bütün bunlar ana ilkemiz olunca bunlar da cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle özdeşleşen bir anlayışı temsil ediyor.

“ERKEN GENEL SEÇİM OLMA OLASILIĞI YÜKSEK”

Şu anda İstanbul’da örgütlenmeleriniz ne aşamada?

Ö örgütlenmemizi tamamlamaya çalışıyoruz. İlimiz kuruldu il yönetim kurulumuz oluştu şimdi ilçelerimizi kurmamız gerekiyor. Bu arada biraz aceleci davrandığımızı da söyleyebilirim. Sebebi de şu: Bir beklentimiz var. Türkiye’de 2022 yılı içerisinde bir erken genel seçim olma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyoruz. ‘Böyle bir olasılık olursa ne zaman olur?’ diye düşündük. Bundan evvel yapılmış seçimlerin takvimlerini inceledik. Genellikle seçimler Mart ayının sonu Nisan ayının başı gibi yapılmış.   Yasanın emri gereği bizim böyle bir seçime katılmamız için kuruluşumuzu tamamlamamız gerekiyor ve kurultayımızı o seçim tarihinden 6 ay önce yapmış olmamız gerekiyor. Dolayısıyla bizim 18 Eylül gibi bir tarihte kurultay yapmamız gerekiyor.

“CHP’YE DARILANLARIN PARTİSİ DEĞİLİZ”

Örgütlenmenizde gözlemlediğimiz kadarıyla şu an CHP kökenli insanlardan oluşuyor. Bu konu hakkında ne söyleyeceksiniz?

Ağırlıklı olarak CHP tabanına dönük bir örgütlenme modelimiz yok. CHP’nin içerisinden bize gelen arkadaşlarımız var. Biz bütün bu siyasetin kirliliğine bulaşmamış hiçbir şekilde hastalıklı örgütlenme modellerini burada da hayata geçirecek anlayışta olmayan arkadaşlarımızla kucaklaşmaya sonuna kadar hazırız. Onlar bir yerde bizim mücadele arkadaşlarımız. Onların da rahatsızlıklarını biliyorum dolayısıyla o rahatsızlığı bizim gibi hisseden arkadaşların bizim yanımızda olmasından elbette büyük keyif alırız. Ama şöyle anlaşılması bizi rahatsız eder; biz CHP’de darılanların partisi değiliz.

“HER ŞEYE ÜYELER KARAR VERECEK”

Bizim tüzüğümüz hazırlandı. Tüzüğümüzü hazırlarken oraya çok önemli maddeler koyduk. Bu maddelerden bir tanesi ve bana göre en önemlisi partide her şeye üyelerin karar verecek olmasıdır. Yani bu partide bir arkadaşımız belediye meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili olmak istiyorsa onların kimler olacağına ne ilçe başkanı, ne il başkanı, ne genel merkez yöneticileri ne de genel başkan karar verecek. Partinin tabanındaki üyelerle ön seçim yapacağız.

“FERMUAR SİSTEMİ UYGULAYACAĞIZ”

Kurduğumuz partinin şu an ne gençlik kolları ne de kadın kolları var.  Gençlik kolu ve kadın kolu olgusunun doğru kullanılmadığı zaman göstermelik olduğunu düşünüyoruz. Biz ne yaptık? Bir ‘Fermuar sistemi uygulayacağız’ dedik.  Bir erkek bir kadın şeklinde seçilecek. Diyelim 10 kadın arkadaşımız ve 20 erkek arkadaşımız aday oldu. Bir belediye meclis üyeliğinde en fazla oyu alan erkek arkadaşımız diyelim ki 100 oy aldı en fazla oy alan kadın arkadaşımız da 60 oy aldı, ikinci erkek arkadaşımız 80 oy almasına rağmen 100’den sonra önce 60 alan kadın arkadaşımız olacak sonra erkek olacak.

“FİKİRLERİNİZİ TÖRPÜLEYEREK SİYASET YAPMAK BAŞARIYA ULAŞMADA EN BÜYÜK ENGELDİR”

Fikirlerimizden düşüncelerimizden ödün vererek üç oy daha fazla alalım diye girişimler içerisinde bulunmayacağız. Bir siyasi partinin birinci önceliği toplumun farkındalığını sağlayarak kendi fikirleri etrafında toplumun bütünleşmesini sağlamaktır. Toplum böyle istiyor diye kendi fikirlerimizi törpüleyerek siyaset yapmak bana göre herhangi bir partinin başarıya ulaşmasındaki en büyük engeldir. Dolayısıyla biz toplumu dönüştürmek istiyoruz

Genel Başkan Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ‘Her parti kendi adayıyla girmeli’ dedi. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?

Önce özgüven gerekiyor. Eğer siz bir siyasi partiyseniz ve bu ülkeyi yönetmeye talip olduğunuz için siyasi parti kurmuşsanız o zaman önce kendinize güvenmeniz gerekiyor. Elbette seçim yaklaştıkça kendi gücünüzü ve durumunuzu test edersiniz ve fikir birliği içerisinde olma olasılığınızın olduğu bir takım unsurlarla dayanışma ve bir işbirliği içerisinde olabilirsiniz. Ama siz daha kurulduğunuzdan itibaren ‘Ben yalnız başıma iktidar olamam onun için de bugünden itibaren birileriyle kol kola gireyim’ gibi bir akılla hareket ederseniz toplumun size güvenmesi bir hayal olur. Biz yeni bir siyasi parti kurduk ve kurduğumuz parti Genel Başkanımızı Muharrem İnce’nin ifadesiyle ‘Yeni bir çocuk’. Aslında yeni doğan bir çocuğun bir buçuk yıldan evvel yürümemesi gerekiyor ama biz bu çocuğu iki ayda yürüttük. İnşallah bir yıl içeresinde Boğaziçi’ne göndereceğiz mezun edeceğiz ve toplumun önüne sunacağız. Hızlı hareket edeceğiz ama aceleci olmayacağız.

“YARIM KALAN İŞİ TAMAMLAYACAĞIZ”

İnce: Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünüyorum!

Bizim genel başkanımız cumhurbaşkanı adayıdır. Bizi son dönemlerde mutlu edebilecek tek ciddi başarıyı cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında aldık. Parti yüzde 22 civarında oy alırken sayın Muharrem İnce yüzde 31’e yaklaşan bir oy aldı.  Yarım kaldı o iş. Hedefimiz o 31’i 50+1’e dönüştürecek koşulları yaratmaktır.

Türkiye’de Mart veya Nisan gibi bir erken seçim olursa partilerin tek adayla seçime girmesi gibi bir realite var mı siyasette?

Cumhurbaşkanı adayınız sizin ideolojik duruşunuzu temsil etmeyen birisiyse seçimi kazanmış mı olacaksınız? Bizim anlayışımız şudur; madem ki bu iki turlu bir seçim ve 50+1 şartı var  oyların bölünmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Seçim iki turlu olacaktır herkes kendi adayıyla çıkar kim en yüksek oyu almışsa o kim olursa biz o arkadaşı destekleyeceğiz diyoruz. Partiler kendi adayını çıkarırsa, herkes kendi adayına oy vermek isteyeceği için seçime katılımı yükseltirsiniz. Yüksek katılım mevcut siyasal iktidarın işine gelmez. Birinci turda ‘Adam kazanamadı’ o zaman herkes ‘Demek ki bu kaybediyor’ diyerek hep birlikte yüklenecek. Hatta bir önceki seçimde AK Parti’ye oy vermiş olanlar da ‘Bu gidiyor bir an evvel bu tarafta yerimizi alalım’ diyerek buraya gelecekler.

Önünüze Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı geldi ve bir tercih yapmanız gerekirse hangisini tercih edersiniz?

Tartışma yok bizde. Biz mutlaka Cumhur İttifakı’nın karşısında olan blokta olacağız. Mücadele alanımız onun karşısında olan blokta yer almaktadır. Ama sloganımız “Ne Cumhur ne Millet tek yol Memleket.”

“20 YILDA BU ÜLKE ÇOK ŞEY KAYBETTİ”

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu şartların maalesef iktidarın Türk toplumuna sundukları siyasi anlayıştan kaynaklandığına inanıyorum. Bunun bizim tarafımızdan kabul edilmesi mümkün değildir. 20 yılda bana göre bu ülke çok şey kaybetti ve çok geriye gitti. Siyasette ahlakın erdemin çok önemli olduğuna inanıyorum. Hiçbir şekilde siyasetin bir ticaret aracına dönüştürülmesini kabul etmemiz mümkün değildir.

Din istismar ediliyor mu?

Hepimizin gözünün önünde yapıldı. Bu ülkenin insanlarının hassasiyetleri, bu insanların kendi hassas din duygularının olduğu aşikâr. Hepimizin var, kimin yok ki? Bu siyasal iktidar da o insanların saf ve temiz duygularını din üzerinden istismar ederek bugüne kadar yaşamını devam ettirdi. İnsanlar ‘Bu çocuklar bizim çocuklardır, dini bütün, Müslüman çocuklardır’ dediler. Ama baktılar ki Müslüman çocuklar gecekondulardan çıkıp 15 yıl içerisinde saraylara taşındı. En şaşalı hayatlar yaşadılar, yetim hakkı yemeye başladılar. İnsanlar bunu görmeye başladı. Sığınacak bir liman aradılar bunu şimdiki kamuoyu araştırmaları da gösteriyor.

“TOPLUMDA BİR GÜVENSİZLİK VAR”

Mevcut siyasal iktidar oy kaybediyor ama muhalefet de onların kaybettikleri oyu alacağı yerde onlar da kaybediyor. Demek ki toplumda bir güvensizlik var. Bu güvenin yeniden ortaya çıkması lazım. Kararsızların oranı yüzde 20 civarında. Biz bu kararsız insanların önüne yeni bir siyası anlayış koymaya çalışıyoruz. Hem kararsızların oyunu almaya çalışacağız hem de başka partilere oy verenler bizim ortaya koyduğumuz siyasete ‘Bu doğru bir şeydir, burada olmalıyız’ dedirttirmek için bütün gayretimizle çalışacağız.  İSA KARAARSLAN / KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi