İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eylül ayı meclis toplantısında İstanbul yaşanan sel felaketlerinin, insanları yağmurdan korkar hale getirdiğini ve bugüne kadar sel felaketleriyle ilgili kalıcı bir çözüm üretilemediğini belirten CHP İBB ve Bahçelievler Meclis Üyesi Mehmet Berke Merter, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kalıcı çözümlerle ilgili ne tür çalışmaları olduğunu sordu ve kalıcı çözüm önerilerinde bulundu.  CHP’li meclis üyeleri Mehmet Berke Merter, Seyit Ali Aydoğmuş, Hasan Tapan, Şenol Yolbir, Musa Keleş, Ümit Yurdakul’un imzaladığı ve oy birliğiyle başkanlık makamına havale edilen önergede Merter, dünyanın en büyük sel önleme sistemi olan ve Tokyo’da uygulanan ‘G Cans Projesi’nin İstanbul için de uygulanabileceğini önerdi.

‘Doğa yanlışları affetmez’

Merter, yazılı önergesinde şu ifadeler yer verdi; Uzun vadede baktığımızda; İnsanoğlu doğayla girdiği savaşlardan hiç birini henüz kazanmamıştır. Amacınız ne olursa olsun, doğa aldığı şeyi çarparak size daha fazlasını iade ediyor. Buğday ekerseniz, ekmek yiyorsunuz. Ağaç dikerseniz, Meyva yiyorsunuz. GDO’lu tohum saçarsanız, hasta oluyorsunuz. Dere yataklarına kentleşme yaparsanız, selde ölüyorsunuz. Doğanın matematiği; sanılanın aksine aslında bu kadar basittir. Son dönemlerde yaşadığımız sel felaketleri dolayısıyla yağmur yağmasından korkar olduk. Çünkü yıllarca meydana getirdiğimiz beton şehirlerin içinde boğuluyoruz. Neden mi? Önce nefes aldığımız ağaçları kestik daha fazla bina dikebilmek için, yetmedi deniz kenarlarını doldurduk, dereleri ıslah edip çok güzel siteler yaptık. Zengin olduk sandık, büyüdük geliştik. Çok güzel metrolar yaptık, ‘şehirleşme tamam’ dedik ama son yaşanan yağmurlarda sel sularından giremedik o metrolara. Aslında çok ta uzak değil İstanbul’da 9 Eylül 2009 tarihinde büyük bir sel felaketi yaşanmıştı. Maalesef İkitelli, Halkalı, Çatalca ve Silivri’de 31 kişi hayatını kaybetmişti. Çok sayıda araç sulara gömülmüştü ve ne acı ki araçlarından çıkamayan birçok kişi boğularak hayatını kaybetmişti.

‘Sellerde çok fazla zarar görüyoruz’

Başakşehir, Bağcılar ve Küçükçekmece’de etkili olan sağanak yağış nedeniyle, Ayamama, Tavukçu ve Hamam dereleri taşmış, Basın Ekspres Yolu kapanmıştı. Sayısız tır ve araç sel sularına kapılarak sürüklenmişti. İstanbullular da araçlarında, evlerinde ve iş yerlerinde mahsur kalmıştı. Evler ve iş yerleri de sular altında kalmıştı. Valiliğe göre yaşanan bu sel felaketi sırasında bin 484 kişi havadan ve karadan müdahalelerle kurtarılmış, 3 bin 401 bina etkilenmişti. Sel felaketi, irili ufaklı işyeri sahibi olan binden fazla esnaf ve sanatkârı da vurmuştu. İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İSTESOB) Başkanı Faik Yılmaz, mal kaybı ve hasarın 30 trilyon liranın üzerinde olduğunu söylemişti.

‘Akıllı şehirler yaratmalıyız’

Sigortacılara göre de sigorta hasarı o dönem 1 milyar doları bulmuştu. Belediyenin, Valiliğin, sigortalanmamış hasarı ve İstanbullular'ın iş kaybı da eklerseniz milyarlarca bir zarar söz konusu. Dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan Ayamama Deresi için o zaman "Derenin intikamı ağır oldu" ve "Buraya çivi çaktırmam" demesine rağmen yine de dere boyunca bütün alan şimdi inşaatlarla doldu.

Yaşadığımız doğal afetlerden dolayı korunmak için bir kentsel dönüşüm diye tutturduk gidiyoruz ama mevcut olan eski binayı yıkıp yerine yenisini yapmakla kentsel dönüşümde amacına ulaşmıyor. Şehirlerimizin alt yapısına, zeminine göre hareket etmeliyiz binaların tek tek değil parsel halinde yenilemeye giderek alt yapısını da oluşturarak yeni akıllı şehirlerimizi kurmalıyız. Bizler bu projeleri erteledikçe bu doğal afetlerden gördüğümüz zarar her geçen gün artacaktır.

‘G-Cans Projesi İstanbul’da uygulanabilir’

Başka ülkelerde, büyükşehirlerde selleri önlemek için ne yapılıyor diye baktığımızda en öne çıkan şehir Japonya'nın başkenti Tokyo’da bir mühendislik harikası olarak dünyanın en sofistike sel önleme sistemini kurulmuştur. "Shutoken Gaikaku Hōsuiro" ya da ingilizce kısaltmasıyla G-Cans adındaki yapılar dünyanın en büyük sel önleme sistemidir. 15 yılık inşaat süresiyle 2 milyar Euro'ya mal olan bir proje. Sistem, 32 metre çapında ve 65 metre yüksekliğinde 5 tane dehliz şaftının, yerin 50 metre altında giden 6.5 km’lik tünellerle birbirine bağlanmasıyla oluşuyor. G-Cans’in “yeraltı tapınağı” adı verilen ana yağmursuyu deposu 177m uzunluğunda, 78m genişliğinde ve 25m yüksekliğinde. Depoda her biri 500 ton gelen 59 tane kolon bulunuyor. Bu kolonlar 10MW gücünde bir pompaya bağlı olarak saniyede 200 ton suyu Edogawa nehrine deşarj edebilecek kapasitede. Kanallar içinde toplam 44 milyon litre su hareket ediyor. Tokyo afet yönetim merkezine göre, Tokyo’da 3 gün boyunca toplam 550 mm’lik bir yağış düşmesi halinde Arakawa nehrinde yaşanacak taşkın ile 97 metro istasyonunda su baskınları yaşanma ihtimali var. 200 yılda bir olabilecek böyle bir afet durumunda, G-Cans projesi ile böyle bir felaketin önüne geçilebilecek.Tokyo modeli bir sistem çok pahalı da olsa uzun vade de düşünüldüğünde dünya Şehri İstanbul bu yatırımı hakediyor. İlginç bir ek bilgi olarak da Yerebatan Sarnıcı İstanbul'un nasıl ki önemli turist çekim noktalarındansa, Tokyo sarnıçları da kullanılmadıkları zamanlarda şehrin popüler turistik alanlarından biri olmuş. Aslında bu sistem bizde ki Yerebatan sarnıcının günümüze uyarlanmış hali.

‘Sele karşı kalıcı çözümler üretmek zorundayız’

Daha düşük maliyetli olarak ta dünyada bazı şehirlerde yağmur sularının çatılardan toplanıp depolanmasını ve kulanılmasını teşvik ettiğini hatırlatmak isteriz. Böylece şebekeye hem daha az yüklenilmiş, hem de su havzaları daha az yorulmuş oluyor.  Ayrıca bir diğer önemli husus; Yoğun yağış beklediğimiz günlerde ana haber bültenlerinden insanları toplu taşıma araçlarına yönlendirip, şahsi araçlarla çıkmamalarını tavsiye ediyoruz ancak son yağmurlarda maalesef ki metro istasyonları sular altında kaldı, onlarca insanın seyahat ettikleri  İETT otobüsleri, halk otobüsleri ve minibüsler de sel sularına kapıldı ve hayati tehlike arz etti. Ölümlere de sebebiyet verebilecek bu durumlarda önlem için metro girişlerine yüksek bir set yapılabilir ya da New York da uygulanan metro tünellerini sel suyundan koruyabilmek için şişirilebilir tıkaçlar kulanılır ve metro yaya girişlerine su sızmaz şeklinde kapatma sistemleri konulabilir.

‘Sele karşı aklımızı kullanmazsak hep kaybederiz’

Çözüm bulmak için diğer şehirlerin de neler yaptığını inceleyebiliriz. Bunun gibi birçok tedbir amaçlı projeler olabilir, vatandaşlarımızın can güvenliğini korumak için bu tür uygulamaların ve projeler için gerekli çalışmaların bir an önce başlamasını, sorumluluğu ve denetim görevi olan meclis üyeleri olarak talep etmekteyiz.Doğal afetler karşısında “Allahtan geldi” diyerek, insanoğluna verilen aklı görmezden gelerek, yaşanılan kayıplara hep bir başkasını suçlayarak sırf ceplerimizi doldurmak için yarını düşünmeden doğa ile savaşımıza devam edersek bir gün mutlaka kaybedeceğiz. Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediyesi doğa ile uyumu sağlamak için önümüz de ki zamanlarda yaşanacak sel felaketleri için ne tür önlemler almayı düşünmektedir?

FİDAN UĞUR- KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi