Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, parti merkezindeki konuşmasında DEM Parti ile selamlaşmaları nedeniyle geçmişte kendilerine yöneltilen “terörist” suçlamalarına tepki gösterdi. Özel, “Yıllarca ‘bebek katili’ dediğiniz kişiye şimdi ‘kurucu önder’ diyorsunuz. Bizi susturmak istiyorsunuz. Biz eğilirsek siz millete diz çöktüreceksiniz. O yüzden ne bir adım geri atacağız ne bir santim eğileceğiz” ifadelerini kullandı.
Özel'in açıklamaları şu şekilde:
-Madrid ve Brüksel programlarımız, yurt içinden ve yurt dışından büyük ilgi gördü. İlgi gösterenlerin başında da Sayın Erdoğan var çünkü Sayın Erdoğan, öyle bir anlayışa sahip ki geçmişte kendine helal olan, şimdi onun yönettiği ülkede muhalefete haramdır.
-Onun sevabı bizim günahımız olacak. O ne yapmışsa geçmişte yapmış olacak ama bugüne gelince o her şeyi yapacak, muhalefet susacak. O bir çerçeve çizecek, muhalefet onun içinde yapılacak. Çizdiği sınırların dışına çıkılmayacak. Her türlü kötülük, her türlü hak ihlali, her türlü zulüm sessizlikle karşılanacak. O iktidarını sürdürecek, bir taraf acı çekmeye, sömürülmeye devam edecek. O devir kapandı.
-Ayrıca, Türkiye’de üniversitelerde başörtüsü sorunu varken AİHM’e gideceksin, dava açacaksın, dava kazanacaksın, devletten tazminat alacaksın, bu Avrupa’ya şikayet etmek olmayacak. O gün de yapılanın yanlış olduğunu, hak aramanın meşru olduğunu söylüyordum.
-AK Parti’ye kapatma davası açılacak, 3-4’erli heyetler yapacaksın, dünya başkentlerine gideceksin, kendi ülkendeki bir yargı sürecini dünya başkentlerine anlatacaksın, meşru olacak.
-15 Temmuz akşamı ne istediyse verdiklerin, etle tırnak oldukların, altına F-16 çektiğin, tank verdiklerin demokrasiye karşı darbe girişimine girişecek; biz, senin bize yaptığın haksızlıkları, her şeyi bir kenara bırakıp demokrasinin yanında, darbenin karşısında bulunacağız, sabah ilk teşekkür telefonunu bize açacaksın, sonra diyeceksin ki, ‘CHP’nin uluslararası bağlantıları çok güçlü.
-Yardım edin bu darbeyi dünyaya birlikte anlatalım.’ O zaman bunların hepsi olacak, yani darbenin mağduru iken yurt dışına gidip anlatacaksın, sonra yıllar önce, ‘Bu demokrasi bizim anlayışımıza ne kadar uygun’ diyene, ‘Bir trendir, işimize geldi bindik, işimize gelmediğinde ineriz’ dediğin yaklaşımla uyumlu olarak yıllarca seçim kazanınca ‘milli irade’ bir kere kaybedince ‘kirli irade.’ Yıllarca mazbatayla fotoğraf verirken milletin mazbatasını iptal ettirmeler.
-Yıllarca seçim kazanınca yere göğe koyamadıklarını seçim kaybettiğinde bir anda başka bir tarafa koymak ve bir darbeye girişmek...
-Darbenin mağduru iken gidip dünyaya anlatanlar, darbenin faili olunca susulsun istiyorlar. CHP olarak iki yıldır dünyanın neresine gidersek gidelim -ki gitmeden önce Türkiye’de de bunu konuştuk Türkiye’nin tezleri neyse; Kıbrıs, Azerbaycan, Filistin konusundaki Türkiye’nin tutumunu ve fazlasını, Türkiye’nin Eurofighter’daki haklı talebini, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasında uğradığı haksızlığı ve kendi egemenlik haklarıyla ilgili, Kıbrıs’la, Ege’yle ilgili her şeyi en net şekilde konuşurken bir problem yok ama sen Türkiye’de darbeye kalkışacaksın, sandığa saldıracaksın, ondan sonra da ‘Susun, buna hiç sesinizi çıkarmayın’ diyeceksin.
BAHÇELİ'YE YANIT
CHP Genel Başkanı Özel, iktidarın ve ittifaklarının bu konudaki yaklaşımını, bugün grup toplantısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Kol kırılsın yen içinde kalsın istiyoruz" diyerek açık açık dile getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"İnsan gerçekten duyduğuna, gördüğüne inanamıyor. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan; kırılan kol bizim, kırılan kalp bizim, saldırılan haysiyet bizim, aşağılananlar bizim arkadaşlarımız, aileleriyle tehdit edilenler bizim arkadaşlarımız ama diyorsunuz ki ‘Sizin kol kırılsın, bizim yenin içinde kalsın.’ Bu memlekette kol kırık, cep delik, cepken delik, insanlar yoksul, adalet sakat ama kendi düzeniniz sürsün istiyorsunuz. Sayın Bahçeli, 'Kızılcık şerbetini Tayyip Erdoğan’ın etrafı içsin, biz kan kusalım ama kızılcık şerbeti içelim' diyorsunuz. Kusura bakmayın, hiçbir yerde o yoğurdun bolluğu kalmamıştır. CHP milletiyle birlikte ayaktadır, hakkını aramaktadır, sonuna kadar da arayacaktır.
"KURUCU ÖNDER" TEPKİSİ
Türkiye’nin 6,5 milyon oy almış bir siyasi partisiyle Meclis’te merhabalaşıyoruz diye bizi terörist ilan ediyordunuz. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de nasıl bir sürecin içindesiniz? Yıllarca ‘bebek katili’ dediğiniz kişiye ‘kurucu önder’ diyorsunuz. Bunların hepsi milletin gözünün önünde oluyor. CHP, tarihsel bir tutarlılık içinde, geçmişte ne dediyse bugün aynı şeyi söyleyen, demokrasi, barış, kardeşlik isteyen, herkes eşit olsun isteyen, kimsenin hakkını yemeyen ama kimseye de hakkını yedirmeyen bir siyaseti takip ederken şimdi ‘Ben zulmedeyim, siz susun, pısın, sessiz olun’ istiyorsunuz. Bu kişisel bir şey olsa neyse de şunu biliyor musunuz: Biz, bir kelime eksik söylersek siz bu milleti susturacaksınız. Biz, bir adım geri adım atarsak siz bu ülkeyi 50 yıl geri götüreceksiniz. Biz 1 santim eğilirsek siz bu millete diz çöktüreceksiniz. O yüzden ne bir kelime eksik konuşacağız ne bir adım geri atacağız ne bir santim eğileceğiz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin menfaatlerini savunmaya devam ederiz büyük bir özgüvenle.
-Türkiye’de ana muhalefet partisiyiz şimdilik, ilk sandığa kadar. Yurt dışına çıktığımızda Türkiye’nin partisiyiz.
-Karşımızda iktidarın şahsileştirdiği dış politika ilişkilerini sadece kendi çıkarları için kullanan ve iktidarda kalabilmek için her tavizi veren, Türkiye’yi değil, kendisini düşünen bir iktidar anlayışı var.
-Erdoğan çok rahatsız olmuş, yaratılan, ortaya çıkan görüntüden çok rahatsız olmuş, diyor ki, ‘Siyasi hayatımın hiçbir döneminde eğilmedim, bükülmedim. Batılılar karşısında omurgalı durdum.’ Duy da inanma. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derler ya. Şimdi Sayın Erdoğan’ın omurgalı duruşundan birkaç tanesini hatırlayalım. Rus uçağı düşürüldüğünde Cumhurbaşkanı, Başbakan yarışa girdiler. ‘Benim talimatımla düştü’ diye. Erdoğan çok kızdı, tarafsız Cumhurbaşkanı ama ‘Rus uçağını Başbakan değil, benim talimatımla düşürdük’ dedi. Ardından, ‘Bugün olsa yine düşürürüm’ dedi.
-Sonra Putin, ‘Senin ailenin taşıdığı petrolleri ve zenginleşmesini BM’de sunum yapacağım’ deyince hızla bir özür mektubu yazdı, Putin’e yolladı, kapısına gitti, Rus Devlet Televizyonu’nda canlı yayında geri sayımla bekletildi. Omurgalı bir duruş gösterdi Sayın Erdoğan.
-Rahip Brunson, ‘Bu can bu bedende durdukça o papazı sana vermem, çok istiyorsan papazı, ver papazımı, al papazını’ dedi. ‘Ver papazını’ dediği Fetullah Gülen’di, ‘Al papazını’ dediği Rahip Brunson. Trump’tan bir telefon geldi, rahip Brunson akşamüstü kendini Beyaz Saray’da Trump’ın yanında buluverdi.
-Özel uçak verdiler altına, Trump’a yetiştirdiler. O can, o bedende duruyor. Brunson Amerika’da keyfini sürüyor ve Trump her aklına geldiğinde ‘Nasıl verdi ama papazımı, bir istedim hemen verdi papazı’ diye makara yapmaya devam ediyor. Son derece onurlu, omurgalı bir duruşu var Erdoğan’ın.
-İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği söz konusu oldu. Biz dedik ki, ‘NATO’da açık kapı politikası var. NATO’nun o kanadının da güçlenmesi lazım.’ Vay Finlandiya, İsveç’te vaktiyle PKK’lılar iki tur döndüler, orada eylem yaptılar.
-‘Siz nasıl PKK’nın hamisi ülkeyi NATO’ya sokarsınız’ dedi, 4 ay sonra ilk imzayı kendi attı. Ama omurgalı bir duruş sergiledi Erdoğan Batı'ya karşı.
"BİR DAHA YARGILANACAKLAR"
-Soma davasını her bir davasını ilk günden son ana kadar nasıl takip ettiysek Amasra'yı nasıl takip ettiysek toplumdaki toplumsal yara toplum vicdanında yara açan ve adaletin tecelli ettiğine toplumun vicdanının ikna olmadığı tüm davaları tüm süreçleriyle takip etmeye devam ediyoruz.
-Gün gelecek o gün bu grup burada olmayacak. Daha büyük olan bir salon var. Orada olacağız. Ama o gün çıkacağım. O günkü grup toplantımızda partinin genel başkanı olarak hepinizin gözünün içine baka baka ve o localarda birilerini getirilip de alkışlattırılan, slogan attırılan birileri değil Soma aileleri, Amasra aileleri, Ermenek aileleri, Çorlu aileleri, Lokumcu'nun ailesi, Gezi'de katledilen kardeşlerimizin aileleri, Berkin Elvan'ın annesine diyeceğiz ki bu davaların hepsini tekrar açıyoruz. Bir daha yargılanacaklar.