Müslümanların arasına, mezhep ayrışması ve de mezhep kavgasını sokanlar...

Ya bilerek ya da bilmeyerek birlerinin değirmenine su taşıyor bu biline!

Yaradan aynı... Peygamber aynı... Kitap aynı...

Çıkış noktası aynı... Amaç aynı... Dilek ve temenniler aynı...

Ne var ki, uygulamada bazı farklılıklar vardır!

Ne var ki, özde değil sadece şekilde bazı farklılıklar vardır!

Peki, bu farklılıklara rağmen ulaşılacak kat ALLAH katı mıdır?

EVET.

O halde bu siz-biz ve sen-ben ayrışması niye?

O halde kendisinden başkasını tanımama hakkı nereden doğuyor!

Mademki, ‘’kainatı yaradan her yerde hazır ve nazırdır’’ diyoruz.

O halde bırakalım da tüm olup bitenler hakkında YÜCE YARADAN KARAR VERSİN! Birileri de artık aradan çeklisin!

Çeklisin ki, tarih boyu sürüp gelen kavgalar son bulsun!

Bu içi boş kavgalardan kurtulan tüm Müslümanlar:

Şekilci değil, akılcı bir tavır takınarak, en çağdaş eğitimle üretim birimlerine ulaşsın!

Mesela çağdaş bir demokrasiye...

Sosyal ve bağımsız bir adalete...

Halkın sesi olan bir Demokratik Parlamenter Sisteme...

Bu sistemin temel taşları olan demokratik kitle örgütlerine ulaşsınlar...

Özgür bir medyaya ulaşarak... Gerçek anlamda bir haber alma hakkına kavuşsunlar...

Çünkü bunlara kavuşup bunları uygulayanlarla bunlardan uzak kalanların farkı bugün açık açık ortadadır!

Üretenlerle üretmeyenler... Yönetenlerle yönetmeyenler... Refahı ve huzuru yakalayanlarla yakalayamayanlar da ortadadır!

Oturup bunlara kafa yormak varken...

Emperyalistlerin organize ettiği, sözde dinci özde intikam ve de kinci örgütlerin: ‘’Bölüp parçalayan... Ayrıştırıp yoksullaştırın...’’Karanlık emellerine son vermek varken... Tam tersine halen bu kan emici öldüren örgütlerin peşine takılanlar vardır!

Halen Emperyalistlerin bu tetikçi kuklalarına sempati duyanlar vardır!

En acısı da ‘’ÖNCE İNSAN’’ deyip, ‘yaratılanları Yaradan’dan ötürü sevin’ öğütlerini bilmezlikten gelenler vardır!

Bilindiği üzere ‘ŞİA’ taraf demektir!

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hane halkına bağlı olanlarla...

Tarihsel gelişmelerde bu hane halkının yanında olanlara denir!

Ülkemizde, ŞİA’LIĞIN kollarından ikisi, yani Alevilik ve Caferilik sayısal olarak oldukça fazladır elbette!

Alevilerin geçmişte neler yaşadığını, başlarına nelerin geldiğini burada geniş geniş anlatmayacağız elbette! Ne var ki, bu günlerde bile kapılarına konan çarpı işaretlerini utanarak duymaktayız... Üzülerek görmekteyiz!

Yaşananlar karşısında olgunluk göstererek, ulusal barışımıza gölge düşürmeyen, ŞİA’LARIN SESSİZLİĞİ: TAM DA VATAN VE MİLLET SEVGİSİNDENDİR BU BİLİNE...

TAM DA TARİHTEN ALINAN NİCE KANLI VE KARANLIK DERSLERİN TERBİYESİNDENDİR BU BİLİNE...

Ne geçmiş yıllarda ülkemize gelerek: ‘’Bu bölgede ŞİA üçgeninin belini kıracağız’’ diyen, İngiliz organizasyonu Mısırlı Müslüman Kardeşlerin lideri Riyad-el Şukfa’ya bu tür söylem hakkı tanınmalıydı!

Ne kimi müftüler zaman zaman kırıcı sözlerle yürekleri yaralamalıydı.

Ne de İstanbul Pendik’de CAFERİ ŞİA camisine girip, minberdeki ŞİA din adamına yumruk atanların görüntüleri sosyal medyaya yansımalıydı!

Son günlerde, Iğdır’daki ŞİA mezhebinden olan Azerbaycan Türk’ü hemşehrilerimden çok çok uyarılar geliyor: ‘’YAZIN! BUNLARI YAZIN!..’’ Diye.

Biz de yazıyoruz:

‘’İstanbul Pendik’deki ‘EHL-İ BEYT CAMİSİ’ Azerbaycan Türkü CAFERİ ŞİA vatandaşlarımızla ALEVİ ŞİA vatandaşlarımızın maddi katkılarıyla yapıldığı halde, buraya Diyanet İşleri’nin el koyduğu, bu caminin böylece ŞİA vatandaşlarımızdan alındığı’’ haberleri geliyor bize! Umarız ki, orta yerde bir yanlışlık olsun!

Umarız ki bu yanlıştan sorumlu olanlar hakkında gereken neyse onlar yapılsın!

Umarız ki Diyanet işleri Başkanlığı, bu haklı seslere bir olumlu yanıtla ulaşır!

Bu konu da en sağlıklı bir şekilde kapanır artık!

Bekleyip görelim!

Çünkü bu ülkede yaşayan farklılıklar bir mozaiktir! Bir rengarenk çiçek bahçesidir! Hem de kendisini devlet güvencesinde bilenlerin bahçesi...

Ya bir ulusal gazetenin bulmacasına konan ŞİA’LAR hakkındaki iğrenç soruya ne demeli? Ayıptır yahu ayıptır! Milli birlik ve beraberlik böyle mi sağlanır!

Peygamber ailesine bağlı ‘’ŞİA’’ olmak, onların tarafını tutmak elbette ki onur ve gurur duyulacak bir sosyal normdur! Dini ve tarihi eksik öğrenenler acaba bu gerçeği ne zaman öğrenecek?

Ne zaman emperyalistlerin kuklası ve tetikçisi olarak Müslümanları bölüp parçalamaktan vazgeçecekler acaba?

VAH ÜLKEM VAH...  NEREDE KALDI ‘ÖNCE İNSAN’ SÖYLEMİ?

NEREDE KALDI ‘YARADILANI YARADAN İÇİN SEV’ SÖYLEMİ?

NE DEMİŞTİK: ‘’ ŞİA’LARIN SESSİZLİĞİ VATAN VE MİLLET SEVGİSİNDENDİR!’’

NOKTA.