Siyasi yaşamında biraz dik başlı, biraz agresif, biraz da doğru bildiği yoldan dönmeyen bir kişilik sergileyen CHP Sarıyer Belediye Meclis Üyesi Fadik Eker,  meclise girdikten sonra yaşadıkları ve siyasete bakış açısıyla ilgili düşüncelerini anlattı.

Eker, Sarıyer Belediyesi Encümen Üyesi olarak arkadaşlarıyla birlikte hep doğru ve halkın yararına işlere imza attıklarını, bu nedenle böyle uyumlu bir ekibin biraraya gelmesini sağlayan Belediye Başkanı Şükrü Genç’e teşekkürlerini sunduğunu ifade etti.

Fadik Eker, gazeteci Tuncay Dağlı’nın sorularını yanıtlarken de dobra konuşup, içinden gelenleri olduğu gibi söylemekten çekinmedi.

BAŞKANIMIZ ŞÜKRÜ GENÇ DESTEĞİNİ ESİRGEMİYOR

-Seçimden sonra geçen 9 aylık dönemde neler yaşadınız, siyasete bakış açınız değişti mi?

-Ben siyasete gönüllü başladım.  Özellikle de AK Parti’nin uygulamalarında rahatsız olduğum için aktif siyasete girdim. Halk için bir şeyler yapmak hoşuma gitti, kendimi daha önemli hissettim. Ancak siyaset öncesi de aynı şekilde sosyal çalışmalarda bulunuyordum. Meclise girdikten sonra bu anlamda değişen bir şey olmadı, çalışmalarıma devam ediyorum, Önceden olduğu gibi şimdi de Belediye Başkanımız Şükrü Genç, mahallemizde yaşayan vatandaşlarımızın taleplerini yerine getirmem konusunda ilgi ve desteğini esirgemiyor.

-Mahallenizin ve Sarıyer’in genel sorunlarını meclisteki konuşmalarınızla dile getiriyor, çözüm bulunmasını istiyorsunuz, bu davranışınızın size olumlu yansımaları oluyor mu?

-Biz meclis üyesi olmak meydana indiğimizde seçmenlerimize bazı sözler verdik, vaatlerde bulunduk. Belediye Başkanımız Şükrü Genç ise o zamanlar, “yapamayacağınız şeylerin sözünü vermeyin” diye bizi uyarmıştı. Seçildikten sonra da “mahallenizle ilgili konuları mecliste gündeme getirin, anlatın, çözümünü arayın” dedi.  Ben de buna dayanarak, kürsüye çıkıp, gerekli gördüğüm konularda konuşuyor, sorunların çözümü için meclisin dikkatini çekiyorum. Niyetim hiçbir zaman şov yapmak değil. Örneğin bağımlılık konusunda, öğrencilerin okullarda bitlenmesi konusunda ve kentsel dönüşüm için yaptırılan geçici konutlarla ilgili konuşmalarda bulundum. Önemli gördüğüm bu konularda yapılması gerekenlerle ilgili görüş belirtip, çözüm istedim.

-Başkan Şükrü Genç’in desteğini alarak halk için siyaset yaptığınızı söylüyorsunuz, bu da davranışlarınıza yansıyor. Bu şekilde devam mı..?

-Aynen öyle.. Beni buraya halk seçti, ben de halkım için siyaset yapıyor, onlara hizmet vermeye çalışıyorum. Başkanımız Şükrü Genç de bana güvendi ve encümen üyesi olmamı istedi. Encümendeki iki arkadaşım ve Başkan Yardımcısı Mustafa Tok’la uyum içinde görev yapıyoruz. Birbirine güvenen, sevgi ve saygı duyan bir ekip olduk. Vatandaşların taleplerinin karşılanması, belediyenin görevini iyi yapması ve encümene gelen konuların en iyi şekilde çözüme kavuşturulması için uyum içinde çalışıyoruz.  Mustafa Tok Başkanımız da hayatımda gördüğüm en iyi, en saygın insanlardan biri. Başkanımız Şükrü Genç’e, encümende böyle bir ekibin kurulmasını sağladığı için teşekkür ediyorum.

-Encümen, belediyelerin bakanlar kurulu gibidir. Demek ki meclis üyesi arkadaşlarınız da Başkan Genç gibi sizlere güvendi ki encümen üyesi seçildiniz.

-Teşekkür ederim.. Biz de bu göreve layık olmaya çalışıyoruz.

BAZEN BELEDİYEDEKİ GÖREVLİLERİ AŞAMADIĞIM OLUYOR

-Bir siyasetçi olarak halkın nabzını nasıl tutuyorsunuz, olumlu ya da olumsuz tepkileri almak için halkla temasınız nasıl oluyor?

-Öncelikle belirtmek isterimki ben halkımı çok seviyorum, hep onların yanında ve arasındayım. Mesleğim eczacılık olduğu için de doğal olarak her an yüz yüzeyiz. Yalnızca ilaç almak için değil her türlü dertlerini, sorunlarını anlatmak için bana geliyorlar. Onların sorunlarını çözmek için bazen belediyeden destek istiyorum, alamazsam kendi imkanlarımla çözmeye çalışıyorum. Her ne kadar meclis üyesi olsam ve belediye yönetimi de kendi partimden olsa bile zaman zaman aşamadığım kişiler ve görevliler oluyor. Belediyede çalışan bir kişi bazen çok basit bir sorunun çözümü için görevini yapmıyor. Bu tür basit şeyleri başkanımıza aksettirmiyoruz ama bazı kişilerin keyfi davranışları yüzünden sorun yaşıyoruz. Bunu yapan kişiler de genelde eskiden kalma ve yönetimde bizim bulunmamızdan hoşnut kalmayan personel oluyor. Yapmak istemiyorlar. Ama bu sıkıntıların da zamanla aşılacağını düşünüyorum.

KISIR ÇEKİŞMELER YERİNE HİZMETLERİMİZİ HALKA ANLATMALIYIZ

-Belediye hizmetleri konusunda CHP ve AK Parti arasında hep “yaptınız-yaptırmadınız”, “engellediniz”, “biz yaptık”, “siz yapmadınız” tartışması yaşanıyor. Bu tartışmalar da vatandaşa hizmete engel oluyor. Siz bu olaya nasıl bakıyorsunuz?

-Ben bu tür kısır çekişmelerden ziyade Sarıyer Belediyesi’nin yaptıklarının halka anlatılmasını isterim. Çünkü meclis üyesi olarak her birimiz faklı mahallelerden geliyoruz. “Hiçbir şeye dokunmayayım, sadece gelip mecliste oturayım” demek yerine, çıkıp bunları anlatmak gerek. Yapılanlar antatılırsa bu kısır çekişme ve tartışmalar da yok olur. Halk yapılanı daha iyi görürür. Verdiğimiz hizmeti, yapılan yatırımları halka iyi anlatmak, tanıtmak görevini de yerine getirmeliyiz. Meclis üyesi her arkadaşım kendi bölgesinde yapılan işleri hem kürsüden hem de halkın içine girerek anlatmalı diye düşünüyorum.

-Siz, “seçildim olay bitti” şeklinde davranmamak gerekir diye düşünüyorsunuz, sanırım...

-Evet, öyle düşünüyorum ve öyle davranıyorum. Mesela seçimden sonra mecliste hem CHP hem de AK Parti’li üyelerin olduğu komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlar kendi konularında toplantılar yapıyor, sorunlara çözüm önerileri getiriyor. Ama bazı üyeler komisyon çalışmasını sadece toplantılara katılmak olarak görüyor. Oysaki alınan kararlar kağıt üzerinde kalmamalı. Örneğin içinde benim de içinde olduğum ‘Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu’ kuruldu. Toplantılar yaptık, geniş kamsamlı bir rapor hazırladık. Raporda yer alan maddelerden biri de bu konuda halkı aydınlatma çalışmaları yapmaktı. Yani yapılması gerekenlerin halka anlatılması olayı vardı. Biz şimdi bunu yapmalıyız. Aksi takdirde sorunu tespit etmek, kağıda dökmek yetmez. Komisyon olarak belediyenin bu konu üzerinde durmasını ve çalışmasını sağlamamız gerekir. Her meclis üyesi arkadaşım da toplum için çok önem taşıyan bağımlılıkla mücadele konusunda görev üstlenmeli ve mahallelerde halk bilgilendirilmelidir. Ancak Komisyon Başkanı Hüseyin Coşkun olduğu için onun karar vermesi gerekir. Nasıl bir karar aldı bilmiyorum. Sonuç olarak şunu belirtmeliyim ki, bağımlılıkla mücadele için yalnızca bir kitapcık hazırlamak yetmiyor. İnsanları sürekli aydınlatmak gerek. Halka gitmek, konuşmak, etkilemek gerek. Sanırım meclis üyeleri olarak yeteri kadar halka inemiyoruz.

-Halkın içinden çıkan kişilerin halka inememesi gibi bir durum nasıl olur? Halk bunu “nasıl olsa bizimle işleri bitti, artık yüzümüze bakmıyorlar” şeklinde” algılamaz mı?

-Doğru söylüyorsunuz. Böyle olmaması gerekir. Halkın içinden çıkıp, halktan kopmamak lazım. Biz hep halkın içinde olmalıyız, yaptıklarımızı, yapacaklarımızı anlatmalı, çözümü istenilen sorunlarla ilgili görüş alışverişinde bulunmalıyz. Böyle yaparsak CHP’nin oyu Sarıyer’de daha da artar.

BU YAŞTAN SONRA KİŞİLİĞİMİ DEĞİŞTİREMEM

-Siz yeni bir meclis üyesisiniz ama biraz atak ve sıradışı davranıyorsunuz, diğer meclis üyesi arkadaşlarınız bunu nasıl karşılıyor?

-Arkadaşlarımı bilmiyorum ama Belediye Başkanımız Şükrü Genç bunu hoş karşılıyor ve destekliyor. Çünkü ben haksızlık karşısında susan, kendi kabuğuna çekilip, görmeyen, duymayan, konuşmayan biri değilim. İnsanlar beni böyle kabul etsin isterim. Çünkü kendim için değil, insanlar için çabalıyorum. Biraz agresif ya da keskin olabilirim ama bu benim kişiliğim, bu yaştan sonra da değişemem. Bazen eşim, beni frenlemeye çalışıyor, “artık siyasetçisin, biraz yumuşak ol” diyor ama ne yapayım, ben üstlendiğim görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Haksızlık olunca dayanamıyorum. Diğer meclis üyesi arkadaşlarımın da biraz ellerini taşın altına koyup, hep belediyeden beklemeden, biraz da kendiliğinden bir şeyler yapmalarını bekliyorum. Çünkü herşeye belediyemiz yetişemeyebilir.

-Belediye yönetiminde geçen dönemle bu dönem arasında uygulamalar açısından bir fark görüyor musunuz?

-Ben ilk kez meclis üyesi olduğum için bu kıyaslamayı yapamayacağım ama Belediye Başkanımız Şükrü Genç çok akıllı bir insan. Sorgulayan ve ne yapması gerektiğini bilen bir kişiliği var. Bu nedenle ikinci kez seçildiğinde önceki tecrübelerinin ışığında daha iyi bir organizasyonla belediyeyi yönettiğini görüyorum. Bu konuda bir sıkıntı yok, başkan yardımcıları ve birim müdürleri de işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Meclis üyesi olarak da bizlere sorulduğu takdirde görüşlerimizi belirtip, belediyemizin başarılı olması için çaba harcıyoruz.

SARIYER CHP’NİN KALESİ OLARAK KALACAK

-Sarıyer’in de artık Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş ve Şişli gibi CHP’nin kalesi olduğu söyleniyor, ancak diğer yandan Belediye Başkanı Şükrü Genç yatırım ve hizmetlerin AK Parti tarafından engellendiğini ancak rutin hizmetleri yerine getirip, günü kurtardıklarını söylüyor. Böyle söylemesi halk üzerinde olumsuz etki yaratmaz mı?

-Ben hizmet ve yatırımların her türlü engele karşı yapılması için Belediye Başkanımızın tüm şartları zorladığını düşünüyorum. Önümüzde gerçekten çok engel ve sıkıntı var. Örneğin Ayazağa’nın da Sarıyer’e katılması yaşanan karmaşayı daha da artırdı, çözüm bekleyen çok sorun var. Ama Başkanımızın bu konuda gerekeni yaptığına ve yapacağına inanıyorum. “Engel var” diyorsa, “yaptırılmıyor” diyorsa mutlaka bir bildiği vardır ve yaşadığı sıkıntıyı halkla paylaşıyor. Zaten tüm olayları birebir yaşayan Sarıyer halkı da Başkanımızın söylediklerinde ne kadar doğruluk payı olduğunu biliyor ve bu nedenle söylenenlerin bir sıkıntı yaratacağını sanmıyorum. Çünkü Başkanımız halka karşı gerçekçi ve doğal davranıyor. Yapmacıklıktan hep kaçınıyor. Yapılamayanın, neden yapılamadığını halka anlatmanın doğru olduğunu düşüyorum. Zaten kendisi de bu nedenle halk tarafından çok seviliyor. Bu davranışının olumlu yansımasını da seçimde gördük ve kendisi meclis üyelerinden 10 bin oy fazla aldı. İlçemizin sorunlarının Başkanımızın yürüttüğü gerçekçi politika ile çözüleceğine  inanıyorum. Kalenin yönetimini başka partilere kaptıracağını sanmıyorum. Halk Başkanımızı seviyor. Sarıyer de bundan sonra hep CHP’nin kalesi olarak kalacak.

KADINLARIN EVLERİNDEN ÇIKMASINI SAĞLAMALIYIZ

-Bir kadın meclis üyesi olarak Sarıyer’de yaşayan kadınların sosyal ve siyasi yaşama çok az katılmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Katılım oranı çok düşük. Kadınlar genelde evlerinde oturuyor. Ben şahsen onlar adına çok üzülüyorum. Kadınları evlerinden çıkarıp sosyal ve siyasi yaşama katmak için koşullarını biraz zorlamak ve değiştirmek gerekir. Değişik faaliyetlere katılmaları, farklı ortamlarda bulunmaları için etkilemek gerek. Benim gibi mesleğinin avantajını kullanan kadınlar var. Bu nedenle aktif siyasette bulunup, sosyal yaşamın içinde daha fazla olabiliyoruz. Ama kendi mahallesinden çıkmadan ömrünü tüketenler var. Sanırım kadın olsun, erkek olsun bir şeylerden korkuyor ve siyasetten uzak kalıyorlar. Başlarına bir şey geleceğinin kaygısını duyuyorlar. Çünkü yıllardan beri tek parti tarafından yönetiliyoruz. Halk artık bir şeylerin değişebileceğine inanmaz oldu. Yürüyüş yapmakla, eyleme katılmakla yaşam koşullarının iyileşeceğine, hayatlarını daha iyi koşullarda, daha iyi ortamlarda sürdürmenin yollarının açılacağına inanmıyorlar. Önlerine konulan her projeden, her fikirden korkuyor, “aldatılırız, kandırılırız, başımıza bir şey gelir, elimizdekileri de kaybederiz” diye düşünüyorlar. Bu nedenle ülkemizde bir şeylerin kolay kolay değişmeyeceği düşüncesi insanların kafasında sabitlendi. Ama bunun böyle devam etmeyeceği, geçmişten örnekler vererek, halkın gücüyle çok şeylerin değişeceğinin anlatılması, halkın korkularının giderilmesi ve katılımcı olmalarının sağlanması gerekir. Özellikle kadınların belediyemizin ve sivil toplum kurluşlarının etkinliklerine katılmaları, özgüvenlerinin artmasını sağlayacaktır.

- Siyasiler halka inemiyor, halk siyasilere çıkamıyor ve arada bir kopukluk yaşanıyor. Bu kısır döngü nasıl aşılacak?

-Burada gerçekten bir sıkıntı var. Biz siyasiler halkla buluşamıyoruz. Yalnızca bizim partimizde değil, diğer partilerde de aynı sorun var ama ben CHP’li bir meclis üyesi olarak şunu gördüm, biz daha çok salonlarda boy gösteriyoruz. Oysaki Belediye Başkanımız Şükrü Genç öyle değil. O devamlı kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri kucaklıyor, onları sahipleniyor, sorunlarını dinliyor ve bütünleşiyor. Bizim de öyle yapmamız gerek ama nedense yapamıyoruz. Komisyon toplantılarına katılıyor, konuşuyor, kararlar alıyor ama bunu halka indirgeyemiyoruz. Halka gidemiyoruz. Oysaki hepimiz halkın içinden geldik ve hep orada olmamız gerekir.

-Siyasiler seçildikten sonra bürokrat gibi mi davranmaya başlıyor?

-Evet, ‘bürokrat gibi’ davranıyor. “Ben seçildim, bir sıfat, makam elde ettim, burada oturayım, insanlar bana gelsin, beni sevsin, bana destek versin” diye düşünüyor. Bunu her partide, her siyasetçide görüyorum. Halkla kopukluk var. AK Parti’de de bu var, bizde de, diğerlerinde de. Belki benim göremediğim çalışmalar yapılıyordur ama dışarıdan görünen, halktan gelen tepkilerin bende oluşturduğu kanı bu. Ben seçilmiş olmayı sınıf atlamak ya da bir mevki elde etmek olarak görmüyorum. Kişisel olarak üzerime düşeni, halkın bana verdiği oyların, yüklediği sorumluluğun gereğini yapmaya çalışıyorum, beş yıl süresince de yapacağım. Hem halkımın hem de belediyemizin hakkını korumak için çaba harcayacağım. Bu konuda kendimi zorunlu hissediyorum.

HER ZAMAN KİŞİSEL MENFAATİN KARŞISINDA OLACAĞIM

-Rant sözcüğü size neyi çağrıştıyor?

-Sevmediğim bir sözcük. Bana çok yabancı ve hoş olmayan bir kelime. Çünkü ben her şeyin emekle elde edilmesinden yanayım. Kendi eczanemi bile sıfırdan elde ettim.Hak etmeden alınan, hak etmeden elde edilmeye çalışılan her şeye karşıyım. Bu nedenle rant sözcüğü bana çok uzak ve çirkinlik ifade eden bir sözcük.

-Sarıyer rantın çok yüksek olduğu bir yer. Siyasetçilerin rant suçlamalarından uzak kalması için nasıl davranması gerekir?

-Ben bu kelimeyi zaten sevmiyorum, şaibe altında olan o insanlardan da uzak kalmayı tercih ederim. Siyasetle uğraşan kişiler olarak, her zaman doğru, dürüst ve ilkeli olup, hep halkın arasında, halkın menfaatinden yana olmalıyız. Elimizi taşın altına koymalı ve kendi menfaatlerini önde tutanlara karşı kişisel olarak da mücadele vermeliyiz diye düşnüyorum. Benim lügatımda rant sözcüğü yoktur, rant için uğraşanların da her zaman karşısında olacağım.

-İçinde bulunduğunuz siyasi ortamda bir rant olayı söz konusu olsa, tek başınıza kalsanız da karşı koyar mısınız?

-Elbette, kesinlikle  karşı koyarım. Ve her zaman da doğru bildiğimi yaparım. Ama şimdiye kadar böyle bir şeyle karşılaşmadım, karşılaşacağımı da sanmıyorum. Bizim belediye yönetimi de buna çok dikkat ediyor. Başkanımız bu konularda çok hassas davranıyor. Bu nedenle de çok iyi bir encümen oluşturdu. Her konuyu kılıkırk yararak ele alıp, çözümlemeye çalışıyoruz. Encümen olarak belediyeye  ait birçok gayrimenkulü kiraladık, satışını yaptık ancak hiçbir zaman üzerimizde baskı uygulamadı ve özel talepte bulunmadı. Her zaman doğru bildiğimizi yaptık. Ayrıca encümen üyesi olan arkadaşlarımız Mustafa Bakır ve Nadir Günday’ı da yakından tanıyınca gerçekten başkanımızın doğru bir karar verdiğine yürekten inandım. Örneğin Mustafa Bakır arkadaşımız çok düzgün, her şeyi detayıyla inceleyen, sorgulayan, araştıran, Sarıyer’i çok iyi bildiği için gerektiğinde bizi aydınlatan bir davranış sergiliyor. Onu da  böyle davrandığı için takdir ediyorum.

EŞİM SİYASETE GİRDİĞİMDEN PEK MEMNUN DEĞİL

-Peki, tüm bunlara eşiniz Muzaffer Bey ne diyor. Meclis üyesi seçildikten sonra evde neler değişti?

-Eşim bu konuda biraz sıkıntılı. Zaman zaman “Keşke siyasete girmeseydin. Önceden daha sakindin” diyor. Çünkü evde bazı şeyler mecburen değişti. Özellike mutfak konusunda şikayet ediyor. Artık evde yemek yapamaz oldum. Bir de kızımız TEOG sınavına hazırlanıyor. Hem eşimle hem de kızımla eskisi gibi ilgilenemiyorum. Bazen de gergin ve stresli oluyor, bunu da eve yansıtıyorum. Çünkü bazı sorunları çözemeyince, benden istenilenleri yapamayınca strese giriyorum. Ama eşim sağolsun beni sakinleştiriyor. Olgun ve ileriyi gören, mantıklı bir kişiliğe sahip. Beni önceden uyarıyor. Fakat o ne kadar uyarsa da ben yine kendi bildiğimi yapıyorum ama o genelde haklı çıkıyor. Eşim konusunda çok şanslı sayılırım. Onun sayesinde siyasette daha özgür ve rahat danranıyorum. Hep yanımda oluyor. Destek veriyor. Diğer meclis üyesi arkadaşlarımın eşlerini genelde yanlarında görmüyorum. Sosyal ve kültürel aktivitelere hep yalnız katılıyorlar. Bu  durumu biraz tuhaf karşlıyorum. Oysaki kadın-erkek ilişkileri, aile yaşamı ve toplumla içiçe olma konusunda da bizlerin halka örnek olması gerekir diye düşüyorum. Bana verdiği destek ve anlayış için eşime de minnet borçluyum.

Benim görüş ve düşüncelerimi halka anlatmama aracılık ettiğiniz için ayrıca size de teşekkür ederim.

-Biz teşekkür ederiz.


Röportaj: Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi