Uzun yıllarden beri Sarıyer’de siyaset yapıp, öngörü ve uyarılarıyla yol gösterici olan CHP’nin tecrübeli siyasetçilerinden Opr. Dr. Cengiz Alp, YSK’nın İBB Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararıyla ilgili düşüncelerini ifade ederken, “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” sözüyle, 23 Haziran’ın önemine dikkat çekti.

Opr. Dr. Cengiz Alp, 23 Haziran seçimi ve ülke genelinde büyük bir destekçi kitlesine ulaşan Ekrem İmamoğlu ile ilgili şunları söyledi:

"TÜRK TOPLUMUNUN MAĞDURA YÖNELİP, PRİM VERDİĞİNİ BİLİYORUZ"

“Demokrasilerin en önemli kriterlerinden biri sandık. İstanbul’da seçimler son derece sağlıklı bir şekilde yapıldı ve Ekrem İmamoğlu 13 bin küsur farkla kazanmıştı. Bunda hiçbir tereddüt yok. Ancak Yüksek Seçim Kurulu seçimi iptal etti.

Dünya genelinde demokrasi hareketlerini incelediğimizde, Türkiye’de 1980 öncesi siyaset içinde bulunmuş biri olarak çok garibime gitmedi. Ancak şunu yadırgadığımı belirtmeliyim; bu seçim sonuçlarının normalde iptal edilmeyeceğini düşünüyordum. Çünkü Türk toplumunun mağdura tekrar yöneldiğini ve prim verdiğini hepimiz biliyoruz. Bunu özellikle AKP’liler çok daha iyi biliyor. 2002 yılından itibaren mağduru oynayarak kendilerini iktidara taşıdılar.

"SEÇİM SONUCUNU KABULLENEMEDİLER"

Peki bu neden böyle oldu? Bence asıl irdelenmesi gereken noktalardan biri seçim sonuçlarını kabullenmemeleri. Bunun en önemli nedenlerinden biri İstanbul’u kaybedenin Türkiye’yi kaybeder şeklindeki ön kabulün Cumhurbaşkanı tarafından telaffuz edilmesi. Gerçekten de öyledir. Bundan önceki seçimlerde İstanbul’u yerel seçimlerde kazanamayanın bir sonraki dönemde yerel ve genel iktidarı kaybettiğine şahit olduk. İstanbul, ekonomisi ve sosyal katmanları ile Türkiye’yi temsil etmesi nedeniyle seçimlerde çok önemli bir yere sahip. Bunu hesaba katmadılar.

“23 HAZİRAN GENEL SEÇİM HAVASINDA GEÇECEK”

Kamuoyunda ‘bunlar vermez, çalıştırmazlar’ gibi olumsuz düşünceler hakim. Ben buna katılmıyorum. Bugün bulunduğumuz noktada 31 Mart’tan daha iyi bir yola girdiğimizi düşünüyorum. Bir yerel seçim yaşadık. Ancak bundan sonraki seçim genel seçim havasında geçecek. Çünkü yerel seçimde İstanbul projeleri konuşulurken, ülkenin geçtiği ekonomik krizden bahsedilmedi. Fakat bu dönem Türkiye’nin genel durumu konuşulacak ve toplumun büyük çoğunluğunun sağduyusu sandığa yansıyacak diye düşünüyorum.

23 Haziran’daki yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu hem 3-4 puan daha fazla oy alacak hem de katılım oranı yaklaşık yüzde 90 civarında olacak diye tahmin ediyorum. Seçimde bir tarafta Ekrem İmamoğlu diğer tarafta Cumhur İttifakı olacak. Türkiye’de sağ-sol, alevi-sünni, Türk-Kürt, laik-muhafazakar kavgaları oldu. Ancak son referandumda ve 24 Haziran’da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde daha önce çatışan gruplar Millet İttifakı çerçevesinde bir araya geldi. Bu çok değerli bir şey. Geleceğe umutla bakmamın en önemli nedenlerinden biri de bu birliktelik.

"İMAMOĞLU ÇATIŞMA DİLİNİ ORTADAN KALDIRDI"

Sayın İmamoğlu kimliğinde az önce bahsettiğim kitlelerin sayısı ve halkası daha çok genişleyecek. Kendisinin böyle bir potansiyeli var. Açıkçası bu birlikteliğin çimentosu konumunda yer alıyor. Türkiye’de ve dünyada lider figürü çok önemli. İmamoğlu’nun lider dokusu, entelektüel kapasitesi, siyaset deneyimi, iş hayatı deneyimi, aile ilişkisi, çatışma dilini ortadan kaldırması ve iyi bir belediye başkanlığı tecrübesi ülkemiz için çok önemli. Bu yüzden minimum 200 bin farkın olacağını düşünüyorum.

Ekrem İmamoğlu yerel yönetimde 1989’da yapılan hataları ve AKP belediyelerinin son dönemlerde yaptığı hataları yapmayacak. Sosyolojik olarak çatışan grupların nedenlerini ortadan kaldırırken, yaşanmış belediyecilik deneyimlerinden kötü unsurları bertaraf edeceğini ve tamamen pozitif anlamda toplumun hayatına dokunacağını düşünüyorum. İstanbul’da çok sayıda köy var. İlk kez bu seçimde akıllara geldi. Bunu da İmamoğlu hatırlattı. Bu yüzden yeni nesil belediyecilik anlayışını getireceğini tahmin ediyorum.

"HERKESİ OLDUĞU GİBİ KABUL EDECEĞİZ"

Her şey çok güzel olacak’ cümlesi pozitif bir bakış açısını yansıtıyor. ‘Kötü olacak, olaylar çıkacak, insanlar ölecek, protestolar olacak’ düşüncelerinin tam karşıtı. Toplum olarak pozitif söylemler istiyoruz. Son 40 yılımız çatışmalarla, kavgalarla geçti. ‘Her şey çok güzel olacak’ lafının en değerli yanı budur. Negatif siyasetin pozitif dile çevrilmesinde çok önemli bir rol oynadı. ‘Sokak’ kelimesi bize kurulan bir tuzaktır. Baskıcı rejimlerin en çok istediği şey insanların sokaklara çıkmasıdır. Çünkü ellerinde devletin sopası vardır. Bu sopayı da kullanacağı yer sokaktır. Bu ortama vatandaşların kesinlikle düşmemesi gerekiyor. Toplum olarak herkesi olduğu gibi kabul edeceğiz.”

Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi