‘Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul’da güç mü kaybediyor’ sorusunun cevabını aradığımız yazı dizimizin bu haftaki konuğu Şişli’de uzun yıllardır aktif siyaset yapan ve geçtiğimiz yerel seçimlerde CHP Şişli Belediye Başkan Aday Adayı Mustafa Akın Özerdem. Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki istifaların nedenleri, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?, CHP gücüne nasıl güç katacak? sorularını yönelttiğimiz Özerdem, Cumhuriyet Halk Partisi’nin zaman kaybetmeden, önce ideolojik daha sonra da tüzük kurultayını gerçekleştirmesi gerektiğini belirtti…

Mustafa Bey, okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

1963 İzmir doğumluyum. Bornova Anadolu Lisesi’nden sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun oldum. Uzun yıllardır İstanbul’da yaşıyorum ve 30 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Tekstil ve konfeksiyon sektöründe İzmir, İstanbul ve Bursa’da şirketler kurdum. Şu anda aynı işimi sürdürüyorum. 1999 yılından beri de CHP üyesiyim ve son altı yıldır Şişli’de aktif siyaset yapıyorum. İlçe başkan adaylığım, belediye başkan aday adaylığım oldu. Parti içinde aktif siyaset yapmaya devam ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi’nden son günlerde istifalar gelmeye başladı. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul’da güç mü kaybediyor? Koşullar bu kadar elverişli iken CHP’nin oyları neden yükselmiyor?

Geleceğini Cumhuriyet Halk Partisi’nde görmeyen bir takım insanlar partimizden istifa edebilir. Bu konu ile ilgili açıklama ve rakamların doğruluğuna dair bilgiyi İstanbul İl Başkanlığı yapabilir. Cumhuriyet Halk Partisi güç mü kaybediyor konusu ise ayrı bir konu. 18 yılda yıpranmış ve inandırıcılığını büyük oranda kaybetmiş bir iktidar gerçeği ile karşı karşıyayken, siyaseten ana muhalefet partisinin daha güçlü olması beklenir. Bu konuda CHP’nin ciddi bir sıkıntısı var. Yani oyların burada çok ciddi anlamda yükselmemesi, yüzde yirmi, yirmi beş arasında sıkışıp kalması tüm parti üst yöneticilerimizin üzerinde düşünmesi gereken bir husustur. Bunun kesinlikle giderilmesi gerekir. Ülkemizin içine girdiği Cumhurbaşkanlığı sistemi denilen başkanlık sistemi ittifakları zorunlu kılıyor. İttifaklar bu anlamda önemlidir. Partimiz özellikle büyükşehirlerde yerel yönetimlerin alınması konusunda ittifak siyasetini başarılı bir şekilde yürüttü. Ancak genel seçim açısından bakıldığında bence ülkeyi yönetme iddiasında olan bir siyasi partinin projeleri ve çok ciddi programı olması gerekir. Sadece karşıtlık üstünden ve karşıtlar ittifakı ile bir yere varmak kolay değil. Örneğin Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin çok temel konuları üzerinde CHP’nin tavrı nedir? İnsanlar önemli sorunlarla ilgili olarak net bir şekilde bu budur diyemiyor. Çok değişik yorumlar ve değerlendirmeler çıkıyor ortaya her konu ile ilgili. Aslında partimizin kamuoyuna açıkladığı çok önemli raporlar var ancak bu raporları taban bilmiyor. Konularda netleşmekte fayda var. Partimizin kendisini halka anlatmaya ihtiyacı var. İl ve ilçe örgütleri de bunun için var. Özellikle İstanbul İl Örgütü’nün bunu hayata geçirmesi gerekir. Her üye parti programını genel çizgileriyle de olsa bilmeli.

‘Artık CHP’nin oylarının AKP’nin oylarını geçmesi gerekir’

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın kapısı her zaman halka açık mı olmalı?

Evet aynen öyle olmalı. Şu an pandemi dolayısıyla birçok çalışma aksıyor olabilir ancak böyle olması gerekir. Örneğin Cemal Canpolat yönetimindeki İstanbul İl Başkanlığı dönemini de başarılı buluyorum. Özellikle adalet yürüyüşü, peşinden Maltepe’deki miting doğru eylemlerdi ve iyi yönetildi. Bu iki adım İstanbul’da oylarımızı yükseltti. Daha sonra Canan Kaftancıoğlu geldi. Canan Kaftancıoğlu’nun bir önceki yönetimine de kimse başarısız diyemez. Çünkü muhasebede sonuçta bilançonun altına bakarsınız. 25 yıldan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kazanılması; ittifaklarla kazanılması ve bu ittifakların doğru bir şekilde yürütülmesi doğru bir iş yapıldığını gösterir. Canan Kaftancoğlu’nun ikinci dönem yönetiminin üstünde ise ciddi bir sorumluluk var. Bütün bunların üstüne daha fazlasını koyması gerekir. Nedir bu fazla? CHP’nin oylarının AKP’nin oylarını geçmesidir. Başarılı mı değil mi burada ortaya çıkacak. Kurulduğundan beri değişik grupların içinde olduğu bir siyasi partidir CHP. Sonuçta kurucu partisiniz. Parti içinde çok seslilik olması kötü bir şey değildir, ama büyük gruplaşmalar, hizipler partiye zaman zaman büyük zararlar veriyor. Örgüt birbirine karşı sevgisini ve güvenini kaybediyor. Örgütün birbirine sevgisini ve güvenini çoğaltan il başkanı en başarılı il başkanıdır. Birlikteliği sağlayan başkan en başarılı başkandır.

Uzun yıllardır siyasetin içindesiniz. CHP içinde bir takım ekipleşmeler var. Bu ekiplerin dışında kalan kadrolar maalesef herhangi bir yerde görev alamıyor. Siz yaşadınız böyle bir şey?

Evet, kesinlikle bir gruba dahil değilseniz bir yerlere gelmeniz parti içinde çok zor. Çarpıcı bir şey söylemek istiyorum. Şişli Belediye Başkan Aday adayı oldum. Sahada örgüt düzeyinin yanında,hem İstanbul İl Başkanlığı hem de Genel Merkezimiz düzeyinde girişimlerim oldu. Eğer ben Türkiye’de değil Almanya’da olsaydım ve başvurduğum parti CHP değil de SPD (Alman Sosyal Demokrat Parti) olsaydı, benim geçmişime, kariyerime, yaşıma, pozisyonuma sahip biri en üst düzeyde çağrılırdı, dinlenirdi, neden aday olduğum, ne istediğim sorulur ve daha çok ciddiye alınırdım. İstanbul İl Başkanımız Kaftancıoğlu ile görüşmek için iki kez randevu talebim oldu ancak görüşemedim.  Yine aynı şekilde acı duyduğum başka bir şey var. Genel Merkez’de üst yöneticilerimiz Oğuz Kaan Salıcı ile Seyit Torun ve diğer Genel Başkan yardımcılarımızla ile görüştük. Özellikle yetkili pozisyondaki yöneticilerimizin kapısında Türkiye’nin her yerinden çok sayıda insan birikmiş, ellerinde çiçekler, şekerler, çikolatalar… Adaylığın yolu buralardan geçmemeli. Adaylığın yolu birilerinin desteği ya da bir grubun üyesi olmaktan geçiyorsa bu doğru bir yöntem değil. Adaylar daha doğru bir şekilde seçilmeli ve irdelenmeli. Benim durumumda olan bir sürü insan var. Partimizde ayrıca aday adaylık kampanyalarında çok para harcanmasını da doğru bulmuyor, hatta çirkin buluyorum.  Doğru adaylara bu şekilde de ulaşılamaz.

'Gazi Mustafa Kemal Atatürk partimizin kurucusudur'

Peki nasıl bir yöntem izlenmeli?

Her şeyden önce adaylık seçimleri üyelikten başlayarak olmalıdır. Bir kişinin siyasetteki ağırlığı, katkısı iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Bugün mahalle seçimlerinde veya diğer seçimlerde liyakatin önemsenmediğini görüyoruz. Delegasyon ve üyelik sistemi yeniden ele alınmalı. Üyelerin eğitim düzeylerine bakmalı ki üyelerimiz partimizi tanıdığı oranda başkalarına anlatabilsin. Üye yapılanmasından tutun da siyasi partiler kanununa kadar çok köklü değişikliklerin olması gerekir. Partimiz zaman zaman ön seçim yöntemiyle daha demokratik olmaya çalışıyor. Ancak bu yeterli değil. Ayrıca bir an önce partimizin bir ideoloji kurultayı olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi içinden biri Mustafa Kemal bir diğeri Mustafa Kemal Atatürk diyorsa bunu üst yöneticilerimiz oturup düşünmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi açısından bunun tartışması olmaz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk CHP’nin kurucusudur. Bu isim üzerinden bir tartışma açmak olmaz. Mustafa Kemal Atatürk te tartışılabilir. Akademik açıdan olabilir ancak CHP ve bizim gibi Cumhuriyet Halk Partililer açısından böyle bir tartışmanın açılması yanlış. Atatürk’ü ve yaptıklarını siyaseten tartışıyorsanız o partide olmamanız gerekir. Atatürk’ün isimlerinin kapalı toplantılarda bile tartışılması abesle iştigaldir. Akademik olarak tartışabilirsiniz. Muhafazakar kesim bunu yapıyor ama Cumhuriyet Halk Partililer bunu yapmaz. Biz günahları ve sevaplarıyla onu lider olarak benimsemişiz. Ulusal kahramanlığı yanında, bizim için büyük bir devrimci ve devlet adamıdır; cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusudur.

‘Genel seçimlere ittifaklarla gidilmez’

İdeolojik kurultay olmalıdır dediniz? Ne demek istediniz?

Cumhuriyet Halk Partimizin gerçek anlamda bir ideolojik kurultaya ihtiyacı var. Az önce anlattığımız konu da bu ihtiyacı elzem hale getirmiştir. Bu ideoloji kurultayına her kesimden insan katılır,parti yöneticileri, örgüt temsilcileri, akademisyenler gibi. Bildiriler tartışılır, sonuçta bir manifesto yayınlanır. Başımızda Cumhurbaşkanlığı sistemi diye sorunlu bir sistem var. Biz parlamenter sistemi geri istiyoruz ve yeni bir anayasa diyoruz. Bunun için de ideoloji kurultayına ihtiyaç var. Sonrasında Tüzük ve Program yeniden ele alınmalıdır. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, son olarak 12 maddelik bir program açıkladı. Ancak bunların da halka anlatılması gerekiyor. Partimizin sırtında geçmişten gelen bir takım bagajlar var. Partimizin bu bagajlardan kurtulması gerekiyor. Halkın partimizle ilgili bazı ön yargılarının kırılması gerekiyor. Partimizin projelerini ve programını halka anlatması gerekir. Eğer bunları yapmazsak genel seçimlerde başarılı olamayız. Genel seçime ittifaklarla gidilmemesi gerekir. Gidilirse hangi parti ile olursa olsun onların bagajlarını da sırtınıza almak zorundasınız. Bunun için CHP seçime tek başına girme hazırlıklarını bir an önce yapmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak birinci turdan sonra birleşmeler ve ittifaklar yapılabilir. Sağlıklı olan budur.

İyi Parti’nin adayı var, AK Parti’nin adayı var peki CHP’nin adayı kim olacak?

Parti içi hizipleşmelerin olumsuz etkileri işte burada ortaya çıkıyor. Bir önceki seçimde genel başkanımız Cumhurbaşkanı adayı olmadı, muhtemelen önümüzdeki seçimde de olmayacaktır. Şimdi bu durum bir sürü insanı cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda heveslendiriyor, ki  bu da parti içinde gruplaşmalar ve hizipleşmeleri ortaya çıkarıyor. Yani o onu, bu bunu destekliyor. Baktığınızda teoride herkesin şansı var. Çünkü o pozisyon boş. Boş pozisyona göre çalışmalar peşinden de hizipleşmeler oluyor. Oysa bana göre partinin genel başkanı doğal olarak aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayı olmalıdır. Bunun başka bir yolu yok bence. Öyle olduğu takdirde tüm partiyi kendi arkasında toplayabilir tersi durumda dağılma oluyor.

Yani CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı mı olması doğru olan?

Evet. Kesinlikle Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı adayı olmalıdır. Doğru olan da budur.

‘Partimiz içindeki ulusalcılar yok sayıldıklarını düşünüyor’

CHP’yi bekleyen bir bölünme tehlikesi var mı?

CHP’yi bekleyen bir bölünme tehlikesi var mı bilmiyorum. Ancak CHP’nin dikkate alması gereken ciddi bir şey var. O da parti içindeki ulusalcı kanadın ciddi anlamda parti dışında kaldıkları ve kendilerine yapılanların haksızlık olduğunu düşünmeleridir. Esas dikkate alınması gereken nokta bana göre budur. Bugün Burhaniye, Ayvalık, Tekirdağ gibi yerlerde bulunan insanlar daha çok kendini ulusalcı olarak tanımlayan insanlardır. Bu insanların üstünde oynanan bir oyun var. Bu insanlar üzerinde en çok oynayan Doğu Perinçek ve partisidir. Perinçek, bu ulusalcı kesimi yanına almaya çalışıyor, bugün en çok yapmaya çalıştığı budur. O insanlarımızın başka bir partiye gideceğine inanmıyorum. Ancak koptu kopacak algısı tehlikelidir. Bu olursa işte o zaman ciddi bir bölünmeden bahsedebiliriz. Öte yandan Muharrem İnce’nin ulusalcıların lideriymiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor, ancak ben bunun da böyle olduğunu düşünmüyorum. Sadece yaratılan bu algının partimize ciddi anlamda zarar vereceğini düşünüyorum. CHP kendisine oy veren tüm kesimleri Alevisini, Sünnisini, Kürdünü, Türkünü hepsini kucaklayabilmeli ve dediğim gibi ortak bir ideolojiyi yeniden yazarak bir gönül bağı kurmalıdır.

Muharrem İnce’nin önümüzdeki günlerde partisini açıklayacağı bekleniyor?

Hayırlısı olsun. İnce’nin diyelim ki kurdu, partinin oylarından bir on puan bile koparabileceğini düşünmüyorum. En fazla bir kaç puan olabilir. Ancak bu algı operasyonu tehlikesi CHP için devam edecektir.

CHP İstanbul İl Örgütü yöneticilerine ve CHP Genel Merkez Yöneticilerine buradan son olarak söylemek istediğiniz nedir?

Yöneticilerimiz ve kadrolarımızla halka inmeliyiz. En son İl Başkanlığımız ‘Sen yoksan bir eksiğiz’ diye bir kampanya başlattı. Benden de bu konuda çalışmalara katılmam istendi. Bu çok güzel bir çalışma. İkinci yüzyıla çağrı bildirgesi için yürütülen çalışmalar var. Örgütün taranması da bu anlamda doğru bir projedir. Bu çalışmayı sekteye uğratacak tek şey pandemidir. Fikir olarak çok doğrudur. Buna benzer projelerle parti, önce örgütüne sonra halkın tabanına inmelidir. Liyakat konusu da doğru işletilmelidir. Liyakat kadrolar için içi boş bir kavram olmaktan öteye geçmelidir. Eğer ben ülkem için halkım için bir şeyler yapmaya çalışıyorsam benim bu çalışmalarımın cesaretlendirilmesi gerekir. Benim tespitim şudur. CHP, seçmen profili olarak baktığınızda ülkesinin ekonomik ve eğitim anlamında toplumun önemli kesimden oluşuyor. Öte yandan örgüt kadrolarına baktığınızda ise maalesef aynı şeyi söyleyemiyoruz. Oysa örgüt kadroları seçmenden çok daha nitelikli olmalı ki seçmene ve halka öncülük yapabilsin. Bu şekilde kaliteli insan tutabiliriz. Yetişmiş insanlar CHP içinde çalışmaktan uzak duruyor. Şehir plancısı, mimarı, iktisatçısı, hukukçusu yetişmiş çok sayıda insanımız bugün partimizden uzak duruyor. Bugün birçok ilçemizde donanımlı kadrolarımız olmadığı için belediye komisyonlarında görev alan hukukçu, mimar, iktisatçı üyelerimiz maalesef neredeyse yok. Bunları görmezden gelemeyiz. Tüm bu eksiklikleri giderecek yapılanmaya gitmeliyiz. FİDAN UĞUR-KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi