“Aday olma konusunda kendisini çok şanslı gören Yaman, esprili hali, sevecen tavırları ve kendine olan öz güveni ile seçmenler tarafından favori olarak gösteriliyor.”

Arkadaşlarının sosyal medyada oluşturduğu; "Hayri Yaman Meclis'te" başlıklı gurubun 12 bin üyeye ulaşmasının ardından aday adayı olmaya karar verdiğini belirten Yaman, “Ben Cumhuriyet devriminin militanıyım. Bu yoldaki destekçilerim beni Kamer Genç’e benzetiyor. Ben ise bir adım daha ileri gidiyor, aday gösterilip seçilmem halinde AKP Kamer Genç’i çok arayacak diyorum ifadelerini kullandı.

Haziran’da yapılacak genel secimler için aday adaylık süreci hızlı başladı.

Ülkemiz için belki de yeni bir dönüm noktası niteliği taşıyacak olan bu secimde, çeşitli güvencelerle aday adaylığına soyunan binlerce isim arasında önce aday olmak, sonra da seçilebilecek sıralamaya girmek adına kıyasıya bir yarış var.

CHP İstanbul 3. Bölge’den milletvekili aday adaylığını 29 Ekim gibi anlamlı bir günde açıklayan Avukat Hayri Yaman da bu yarışa katılanlardan. Ancak Yaman, gerek bu yola çıkmaya karar veriş sureci ve gerekse seçildiği taktirde sergileyeceğini belirttiği performansıyla daha sıra dışı bir profil çiziyor.

Biz merak ettiklerimizi sorduk, Yaman içtenlikle cevapladı:

Neden milletvekili olmak istiyorsunuz?

Aslında ben başta böyle bir göreve talip değildim. Sosyal medyada 12 bin üye sayısını aşan ‘Hayri Yaman mecliste’ diye gurup açılmıştı. O gruptaki arkadaşlarımız yaklaşık bir senedir o yönde çalışma yapıyorlardı ve bana ısrarla “Biz senin milletvekili olmanızı istiyoruz, mecliste senin gibi bir milletvekiline ihtiyacımız var” diyorlardı. Ben de o talebe cevap verdim. Cumhuriyet Halk Partili insanların vereceği görevi seve seve üstleneceğimi beyan ettim. Bu beyan sonrasında 29 Ekim 2014 günü Avcılar’da bir kültür merkezinde yaklaşık 500 yurttaşımızın, partili arkadaşımızın katıldığı toplantıda aday adaylığımı ilan ettim. Bu görevi kabul etmemin en önemli sebebi ise 12 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı. 12 yıl boyunca cumhuriyetle ilgili bütün kazanımları yok ettiğini, adeta Türkiye’yi Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki sömürge gibi batılıların denetiminde olan bir ülke pozisyonuna tekrar düşürdü. Ben Atatürk ilke ve inkılaplarına inanan, onların kararlı bir savunucusu olarak tekrar cumhuriyet devrini inşa etmek, kaybedilen kazanımları yeniden yaşama geçirmek için, adeta cumhuriyet devriminin bir militanı olarak TBMM’ye İstanbul 3. bölgeden milletvekili olarak girmeyi hedefliyorum. Bunu kabul etmem ve bu kararı vermemin temel dayanağı budur.

Tüm aday adayları ön seçim istiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce ön seçim olmalı mı?

Benim 2013 yılında sosyal medyada “Cumhuriyet Halk Partisi’nde ön seçim istiyoruz” diye bir çalışmam vardı. O zaman gündemde yerel seçimler vardı. Ben o dönemde hiçbir yerden aday olmamama rağmen olması gerekenin CHP’de adayların halk tarafından belirlenmesi taraftarıydım. Örneğin, İstanbul 3. bölgede üye sayımız 75 bin civarında. Üç beş merkez yönetim kurulunun aday tayininden ziyade parti üyelerinin belirleyeceği isimlerin aday olması daha doğru, daha demokratik bir davranıştır. Biz CHP olarak Türkiye’ye demokrasiyi getiren, cumhuriyeti kuran bir parti olarak demokrasi anlayışı ile topluma örnek olmalıyız. Bunun yolu da söz, karar ve yetkinin parti örgütlerinde yani üyelerden geçtiğine inanıyorum. Bu nedenle ön seçimin en kararlı savunucusuyum. 1977 seçiminde CHP yüzde 42 oy aldı. O seçimlerde partimizin genel başkanı dahil bütün milletvekili adayları ön seçimle belirlendi. O zaman genel başkanımız rahmetli Bülent Ecevit, Zonguldak’tan ön seçime katıldı ve ön seçimle aday oldu. Bugün de biz şunu talep ediyoruz: Bütün adaylarımız üyelerimiz tarafından ön seçimle belirlensin. Demokratik olan da, doğru olan da budur.

Ön seçim oldu ve siz çıkmadınız ya da ön seçim olmadı; ama siz listeye girmediniz. Bu durumda tepkiniz ne olur, küser misiniz?

Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim. Özellikle örgütümün vermiş olduğu karara sonuna kadar saygılıyım. Küsmek gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Partimizin bir neferi olarak geçmişte nasıl çalıştıysam bugün de sonuna kadar aynı şekilde çalışmaya devam ederim.

Türkiye yeni bir seçime gidiyor, seçmenin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben özellikle son üç aydır yoğun bir çalışma içindeyim. Sadece üyelerimize yönelik bir çalışma değil, halka yönelik çalışmalar yapıyoruz. Geçen gün Güngören’de partili arkadaşlarımızla görüşmeler yaparken bölgedeki esnaflarımızı ziyaret ettik. Partili olmayan esnaf arkadaşlarla da sohbetler ettik. Şu anda Türkiye’de toplumda ciddi bir iktidar değişikliği talebi var. Cumhuriyet Halk Partisi’ne büyük oranda bir yönelme var. Bu durum son yapılan anketlerde de ortaya çıkıyor. CHP yükselen bir partiyken, iktidar partisi devamlı bir suretle oyu düşen bir parti konumunda. Seçmen son yıllarda yaşanan en büyük ekonomik sıkıntıyı yaşıyor. Esnafta ciddi sıkıntı var. Toplumun her kesiminde sıkıntı var. Bu ekonomik sıkıntıları da giderecek bir iktidara ihtiyaç duyuyorlar. Bu noktada ben toplumun değişiklik istemesinden umutluyum. 7 Haziran 2015 de Türkiye yeniden Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarıyla tanışacak diye düşünüyorum.

CHP bu seçimde Ak Parti iktidarına karşı nasıl başarılı olur?

AKP esas olarak toplumun eğitim, kültür ve gelir seviyesi düşük kesimlerinden ciddi miktarda oy almaktadır. Bu oyu da daha çok dini siyasete alet ederek alıyor. AKP CHP’ye karşı alttan altta tabandan şöyle bir propaganda yürütüyor: “CHP din karşıtı bir partidir, Müslümanlara eziyet eden, camileri kapatan bir partidir.” Genel başkanımızın mezhebini bile propagandalarında kullanıyorlar. İnsanları CHP aleyhine kışkırtmaya çalışıyorlar. Oy veren seçmenlerin büyük bir kısmı AKP’yi doğru buldukları ya da ekonomik anlamda çok başarılı bir siyaset yürüttükleri için değil, bu tarz söylemlerden etkilenerek oy veriyor. CHP’nin şunu yapması gerekiyor: 12 yıldır iktidar da olan AKP, iktidarı döneminde 2,5 milyon Müslüman’ın katlinden sorumlu bir partidir. Türkiye tarihinde bugüne kadar hiçbir siyasi iktidar batılılarla, emperyalistlerle birlikte Müslümanların katline ortak olmamıştır. Tam tersine hep Müslümanların, masumların yanında saf tutmuştur. Bu CHP’de, Adalet Partisi’nde, DP’de de böyledir. Diğer koalisyon hükümetler de bu tavrı almışlardır. Bir tek dini siyasete alet eden AKP tersi bir tavır içine girmiştir. 2002’de iktidara geldiğinde, Amerika 2003 yılında Irak’a işgale hazırlanırken AKP, Amerikan askerlerinin Türkiye’de konuşlanarak Irak’a kara harekâtı yapabilmesi için TBMM’de tezkere getirmiştir. Bu Türkiye tarihinde bir ilktir. Türk topraklarını yabancı askere açacaklar, bu yabancı askerlerde komşu bir ülkeyi işgal edecekler. O dönemde AKP içinde 20-25 civarında vatansever milletvekili Cumhuriyet Halk Partisi’yle aynı tavrı alarak bu teskerenin çıkmasına izin vermediler. Ancak AKP bununla yetinmedi tezkere meclisten yeterli oyu almadığı halde İncirlik Üssü’nün Amerikan uçakları tarafından kullanılmasına izin verdi. İncirlik Üssü Türk Hükümeti’nin izni olmadan, bir kuşun dahi uçmasının mümkün olmadığı bir üstür. Bu uçaklar incirlikten Irak’a binlerce sorti yaparak 1,5 milyon Iraklı kardeşimizi katletti. Bu nedenle AKP bu katliamın Amerika ile beraber failidir. Irak’ı işgal eden Amerikan askerleri on binlerce Müslüman kadına tecavüz ettiler. AKP’de o dönemin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Müslümanlara tecavüz eden Amerikan askerleri için “Ben Amerikalı bay bayanların ülkelerine sağ salim dönebilmeleri için her gün dua ediyorum” beyanatını sosyal medyada ilgili yayın organlarında görebilirsiniz.  Yani AKP zulme uğrayan müslümandan yana değil tam tersine zalimin yanında saf tutmuş ve zalim için dua etmiştir. AKP bununla da yetinmedi. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Batılıların ambargosuna rağmen Türkiye’ye destek olan Türk uçaklarının benzin ihtiyaçlarını karşılayan Kaddafi’yi NATO, Amerika istedi diye linç ettirdi, yüz binlerce Libyalıyı katlettirdi. Biliyorsunuz o operasyonun merkez üssü İzmir’dir. AKP Müslüman katliamında ölçü de tanımıyor. Suriye’de şu anda devam eden 250 bin Suriyeli yurttaşın katledilmesinde AKP birinci derece suç ortağıdır. Suriye’de 100 bin teröristin, Suriye’ye dışarıdan gitmesini sağlayan, onları silahlandıran, para veren, onları tedavi ettiren AKP’dir. Bunu toplumumuza iyi anlatmamız gerekiyor. AKP sadece dini istismar eden, kullanan ancak İslam’a en büyük zararı veren, ülkemizdeki tek partidir. Adeta İslam düşmanıdır.

Meclisteki oylamayla aklandıkları belirtilen bakanlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Siz mecliste olsaydınız nasıl bir tavır sergilerdiniz?

Ben tüm samimiyetimle size şunu söyleyebilirim: Türkiye Cumhuriyeti son 12 yılda hiçbir siyasal iktidarın döneminde yaşanmadığı yolsuzluk, yağma ve hırsızlıkla karşı karşıya kalmıştır. “Benim çoğunluğum var. Bütün hırsızlıkları, yolsuzlukları örtbas ederim” anlayışı geçerli bir anlayış değildir. Bu şahıslar yüce divana yollanmayarak aklanmış olmadılar. Biz meclise girdiğimiz zaman son 15 yılda Türkiye’de yaşanan bütün yolsuzlukların tekrar araştırılması için komisyonlar kurduracağız, yolsuzluk yapan hangi partiden olursa olsun, hangi anlayıştan olursa olsun dostluk yapanın yanına kar kalmayacaktır. Hepsinin hesabı teker teker sorulacaktır. Milletten çaldıklarını tekrar millete iade edeceğiz. Milletvekili olarak TBMM’ye girdiğimde yapacağım önemli çalışmalardan biri bu olacaktır. Hırsız beyefendi, hanımefendi değildir. Hırsız, hırsızdır. Hangi partiye mensup olursa olsun kim hırsızlık yapmışsa bunun hesabını vermek, çaldıklarını millete iade etmek zorundadır. Şundan emin olun: AKP son 12 yıldır bu ülkenin başına adeta musallat olmuş bir suç çetesidir. Her anlamda suç işlemektedir. Parmak oyuyla “biz aklandık” olayı yoktur ve yaptıklarının hesabı birer birer kendilerine sorulacaktır.

Seçmenler içinde kadınlar, engelliler, öğrenciler ve her şeyden önemlisi işsizler var. Bu yüzden her kesime ayrı bir söylemle hitap edip oy istemek gerekiyor. Siz nasıl bir siyasi propaganda yapacaksınız?

Cumhuriyet Halk Partisi özellikle işsizlik anlamında bu sorunu tamamen yok edecek ciddi projeler hazırlamıştır. Bunlar yakında kamuoyuna devir edilecektir. Yine kadınlarımıza yönelik olarak mesela şu anda siyasal iktidar kömür, makarna vb. yardımlar yaparak toplumu rencide ediyor. Bizim iktidarımızda aile kartı dediğimiz bir kart olacak ve bu kart kadına ait olacak. Her ay bu kartla gidip bankadan parasını alacak, evinin tüm ihtiyaçlarını karşılamış olacak. Aile içinde kadını koruyan bir anlayışla geliyoruz. Engellilere yönelik Türkiye’de çok ciddi sıkıntılar var. Engelli vatandaşlarımızın sokakta dolaşması bile mümkün değil. Bunun masaya yatırılması, hükümetin bu alanda çok ciddi önlemler alması gerekir. Engellilerin özellikle yaya olarak sokakta yürüyebilmeleri, ulaşımda bütün engellerin kaldırılması gerekiyor. İstihdam anlamında da ciddi yatırımlar yapmak gerekiyor. Partimizin yapacağı uzmanlar tarafından hazırlanacak projeler de hayata geçecektir.

Seçmeninize kendinizi nasıl tanıtıyorsunuz? Hayri Yaman nasıl bir siyasetçidir?

Çalışma arkadaşlarım, bana destek veren gerek sosyal medyadan, gerek diğer alanlardan beni destekleyen dostlarımız benimle ilgili tanımlamaları var. Şunu söylüyorlar: “AKP Kamer Genç’i dahi arayacak mecliste.” Bu nereden geldi diyecekler. Bana arkadaşlar ikinci Kamer Genç diyorlar. Ben ise kendimi Cumhuriyet Halk Partisinin, Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet devriminin militanı olarak tanımlıyorum. TBMM sıradan bir milletvekili değil, çok sıra dışı olan cumhuriyetin militanını orada görecektir. Bundan hiçbir kuşkum yok, ben mücadele adamıyım, cumhuriyeti yıkmaya çalışan, ülkemizi bölmeye çalışan anlayışa karşı kararlı şekilde mücadele eden, dik duran ve o mücadeleyi toplumla beraber yürüten bir milletvekili göreceksiniz.

Son olarak seçmeninize ne demek istersiniz?  

Türkiye çok kritik günler yaşıyor. Damat Ferit’in, Vahdettin’in, Ali Kemal’in torunları Mustafa Kemal’in torunlarıyla hesaplaşma içindedirler. Yani Osmanlı son döneminde Kurtuluş Savaşı dönemindeki hesaplaşma bitmiş değil. Tam tersine, karşı devrimin, işbirlikçilerin hâkim olduğu bir ülkeyle karşı karşıyayız. Bugün yapılması gereken tek bir şey Kurtuluş Savaşı’ndaki azim ve kararlılıkla yeniden emperyalistleri ve onların işbirlikçisi olan AKP iktidarını yıkmaktan geçiyor. En kötü günde bunu başaran milletimiz, bu zorluğu da yenecek ve Cumhuriyet Halk Partimizi iktidara taşıyacaktır. 

AVUKAT HAYRİ YAMAN KİMDİR?

1964 Tunceli Pülümür doğumlu, ilk orta ve lise öğrenimini Tunceli Pülümür'de tamamladı, 1987 Yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi, 25 yıldır İstanbul'da serbest avukatlık yapmaktadır.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Pirsultan Abdal Kültür Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi olup, İstanbul Barosu’nda beş dönemdir yönetimde olan, önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu kurucularından olup, İstanbul Barosu Küçükçekmece bölge temsilciliği görevinde bulundu, 2004 yılından beri CHP üyesi olup, Avcılar ilçe Seçim Kurulu’nda üç dönemdir CHP üyesi olarak görev yapmaktadır. Tuncelililer Derneği Genel Merkez yöneticiliği, Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı kurucu üyesi olup, 2007 yılında milyonları ayağa kaldıran Cumhuriyet Mitingleri’ni organize eden ekibin içinde yer aldı. Tuncay Özkan'ın kurduğu Biz Kaç Kişiyiz Sivil Toplum Platformu’nun Avcılar ilçe başkanlığı görevinde bulundu. 

SENAY BADUR- KENT YAŞAM



Editör: Haber Merkezi