Türkiye, 2010’lu yıllardan itibaren aldığı yüksek yurt dışı göç sorunuyla baş etmeye çalışırken, ülke içinde yaşanan göç de bu olumsuz durumun üstüne eklendiği için büyük bir salgın hastalıklar tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olabiliriz.

KÜÇÜK: O VAKALAR ARTIŞA GEÇTİ

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin daha önce toplumsal olarak aştığı hastalık vakalarının tekrar artışa geçtiği ifade ediliyor.

Prof. Dr. Tansu Küçük, Sağlık Bakanlığı’nın aşı takvimini revize ettiğinin altını çizerek, daha önce toplumsal olarak aşı ve tedavilerle bağışıklık kazandığımız kızamık, tüberküloz ve el ayak hastalıkları vakalarının tekrar görülmeye başladığını söyledi.

SURİYE VE AFGANİSTAN’DAKİ TEHLİKE

Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün Şubat 2023 verilerine göre, Suriye’de kolera, kızamık, kovid, ve zatürre salgınıyla, Afganistan’da çocuk felci, Dengue Ateşi ve Tifo’nun artış sergilediği belirtildi.

Bu veriler ışığında ülkemize bu ülkelerden devam eden göç de düşünüldüğünde Türkiye’nin ciddi bir salgın tehdidi altında olduğu söylenebilir.

DEPREM GÖÇÜ SORUNU KATLADI

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat tarihinde meydana gelen iki büyük deprem sonrasında 13,5 milyon kişi doğrudan etkilendi ve 10 ilden özellikle Türkiye’nin batısına yönelik büyük bir göç söz konusu oldu. Ayrıca deprem bölgesinde halen devam eden bina enkazlarındaki salgın tehlikesi de hem bölge için hem de bölgeye gidip dönen diğer herkes için büyük risk oluşturuyor.

Uzmanlar, binaların enkazlarının kaldırıldığı sırada ‘asbest’ tehlikesinin altını çizmişler ve enkaz kaldırmanın da çok büyük titizlik gerektirdiği yönünde uyarılarda bulunmuşlardı.

Asbest (asbestos) ya da amyant, lifli yapıda kanserojen bir mineral olarak biliniyor. Silisyumun sodyum, demir, magnezyum ve kalsiyumla oluşturduğu ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı, lifsel mineral yapısında hidrate silikat, halk arasında ak, çorak ve gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle de bilinir.

ENKAZLARDAKİ ASBEST TEHLİKESİ

Enkaz kaldırma ve molozların temizlenmesi işlemlerinde olabildiğince toz oluşumunu azaltacak önlemlerin alınması gerektiğine dikkati çeken Yavuz, "Bunların başında ıslak çalışma geliyor. Uzmanlar tarafından yapıda asbest olup olmadığının tespit edilmesi, molozların usulüne uygun kaldırılması, sadece kaldırmak yetmiyor taşırken de çevreye yayılmasını önleyecek önlemlerin alınması gerekir. Örneğin kamyonların arkasındaki kasaların brandayla kapatılması lazım" uyarısında bulundu.

Moloz tozunun etrafa yayılmasını engelleyecek şekilde taşınması gerektiğini ifade eden Yavuz, "Ayrıca bunların döküleceği ve depolanacağı alanların da özel olarak belirlenmesi lazım. Çünkü bu atıklar rastgele herhangi bir yere dökülemez, yer altı sularını kirletir, toprak kirliliğine yol açar ve bu da farklı çevre sorunlarına yol açıp başta insan sağlığı olmak üzere çevre sağlığını olumsuz etkiler" değerlendirmesinde bulundu. Fazıl Anıl Kılıçlı/KENT YAŞAM

Editör: Anıl Kılıçlı