Bir ülkenin nüfusu, o ülkenin “canlı dokusu” nu oluşturuyor. Bu “canlı doku”daki  değişiklikler, o ülkenin siyasi, ve sosyo-kültürel değişimlerine sebep oluyor. Bir Balkan kökenli Türk olarak size Bulgaristan ‘ın demografik yapısı , nedenleri ve sonuçlarına kısacık değinerek, önemli bir hususa dikkatinizi çekmeye çalışacağım...

Bulgaristan hem Balkan ve Karadeniz hem de Tuna ülkesidir. Avrupa’nın en yüksek nüfus azalma oranı, en düşük doğum oranı, en karmaşık demografik yapısı, sosyal ve etnik sorunları Bulgaristan’da görülüyor.

Bugün Bulgaristan ‘ın hiç bir ilinde yaşlı nüfusun yerini dolduracak genç nüfus kitleleri olmadığından ; ulusal nüfus kendini sağlıkla yenileyemiyor. Dolayısı ile; Yedi Milyon nüfusu olan Bulgaristan, Avrupa’nın nüfusu tükenmekte olan en  ön sıradaki ülkelerinden biri. Bu yedi milyon nüfusun, iki milyonu TÜRK, iki milyonu da çingene, geriye kalan üç milyon nüfusun çoğunluğu 60 yaş üzeri. Yani Bulgaristan da her üç kişiden biri yaşlı. Geriye kalan az miktardaki genç ve orta yaşın ise çocukları yok ve doğum oranı çok düşük. Etnik kökenli nüfusu o kadar az ki bundan 30 sene sonra Bulgar nüfusu etnik köken olarak nerede ise hiç kalmayacak.Bugün Avrupa ülkelerinin tamamında düşük doğum ve düşük ölüm oranı sebebi ile durağan ve ya sıfır nüfus artışı biliniyor. Fakat Bulgaristan ‘daki durumu yazmamın sebebi şu; oradaki boşluğu dolduracak olan kim? BİZİZ. Bir dönem İngilizler yerleşmeye kalkıştı fakat başarılı olamadılar. Balkanlar’ın asıl sahibi biziz. 

Avrupa da azalan nüfusa göre şu anda Makedonya, Kosova, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna-Hersek ve Romanya'da olmak üzere toplamda 3 milyona yakın TÜRK var. Yani Avrupa ülkesi olan ve bizim de köklerimizin bağlı olduğu, orada da vatandaşlığı olan ve ya  okumaya iş imkanına yaşamaya yönelik gidenlerin ,varlık göstermesi gerekiyor. Türk nüfusun oradaki varlığını ve etkinliğini devam ettirmemiz gerekiyor.

Dönüp bizim Türkiye’nin Balkan Politikalarına bakacak olursak; Dış işleri Bakanlığımız da böyle bir birim var. Fakat oradaki Türk nüfus hakimiyetinin sürekliliğini ve devamını sağlayabilmek , desteklemek adına politikalar üretmek gerekiyor. Önümüzdeki 30 sene sonra Avrupa da yaşayan TÜRK sayısı artış göstermeli. Ülkemizin demografik yapısını bozma hedefli ve tehlike unsuru içeren yerleşimden bahsetmiyorum. Bize uygulanan tehlike içerikli bir göçtür. Bahsettiğim kendi ülkemizin demografik yapısının bozulmasına müsade etmeyecek düzenlemeler yaparken, öte yandan etnik köken olarak Balkanlar da da devamlılığımızı sağlamalıyız. 

Ayrıca Cumhurbaşkanlığı olarak, Bulgaristan Meclisine öneri getirmeli, milletvekillerinden oluşan , Demografik kriz gurubu kurulmasına öncülük etmeliyiz. 

 “TÜRKSÜN Kİ GÖRECEK DAVAN VAR CİHANDA, SUSARSAN SORACAK ELBET TANRI ; NE YAPTIN O ASİL KANLA”

EVRİM TOK