Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Başakşehir İlçe Başkanı Beyzade Kayabaşı, gazetemize konuk oldu. Yaşam Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Celal Karaali’nin sorularını yanıtlayan Kayabaşı, Başakşehir Belediyesi’nin yerel yönetim performansı, Kanal İstanbul projesinin getirdiği riskler, Şahintepe halkının mülkiyet ve barınma hakkı mücadelesi ile yaklaşan CHP ilçe kongresi üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İlçede sosyal hizmet eksikliği, rant odaklı imar planları ve belediyenin şeffaf olmayan bütçe kullanımı nedeniyle halkın ciddi mağduriyet yaşadığını söyleyen Kayabaşı, “Başakşehir Belediyesi 16 yıldır ne sosyal tesis yaptı ne de gençlere alan açtı. Ama reklam bütçesine milyonlar akıttı” ifadelerini kullandı.

Kayabaşı, Şahintepe’de halkın mülkiyet hakkının gasp edilmek istendiğini, CHP olarak her zaman halkın yanında olacaklarını vurguladı. Röportajda ayrıca yaklaşan CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı seçimlerine yönelik değerlendirmelerde bulunan Kayabaşı, ikinci dönemi için hem örgütsel uyum hem de tecrübeyi işaret etti.

Kayabaşı ile sohbetimiz şöyle;

Başakşehir, gerçekten bugün İstanbul’un 39 ilçesi arasında en problemli ilçelerden biri. Belediye başkanının sadece iktidarın ve partinin logosu altında sıkışmış olduğunu, hiçbir faaliyet gerçekleştiremediğini, sadece rant odaklı hareket ettiğini görüyoruz. Bütçeyi artırmaya yönelik adımlar var ama karşılığında hizmet yok.

İlçe başkanı olduğumdan beri gördüm ki, Başakşehir Belediye Meclisinde meclis üyelerimiz çok başarılı bir süreç yürütüyor. Fakat bunu dışarıya yansıtmakta zorlandık. Defalarca canlı yayın istedik, kabul edilmedi. Yeni binada son teknoloji sistemler olmasına rağmen, kameralar 360 derece görüntü sağlayabiliyor olmasına rağmen, Yasin Başkan bu dönemde ne meclise geldi ne de düzgün kararlar geçirdi. Büyük bütçeler aldılar, arsa satışları yaptılar. Biz de bunları halka duyurmak için sosyal medya ve basını kullandık. Mecliste yaptığımız konuşmalar ve koyduğumuz şerhler sadece meclis içinde kalıyordu, örgütümüz duyuyordu. Biz ise bu kararların olumlu ya da olumsuz yönlerini kamuoyuna aktarmakla yükümlüyüz.

“KANAL BAHANE, KONUT ŞAHANE”

Kanal İstanbul Projesi ne durumda? Konutların yapıldığını görüyoruz…

TOKİ eliyle alelacele başlatılan bu süreç, Cumhurbaşkanının helikopterle gezmesiyle göz önüne geldi. Bu, aslında daha önce planlanmış bir sürecin parçasıydı. Köprü ayaklarının önceden yapılmış olması, ardından hızlıca temellerin atılması ve şu an geldiğimiz noktada bu işin adeta “yangından mal kaçırır” gibi yürütülmesi, planlı olmadığını gösteriyor.

Daha önce genel başkan yardımcılarımızla, İBB vekillerimizle birlikte burada açıklamalar yaptık. Kanal İstanbul'un İstanbul'a yapılmış en büyük ihanet olduğunu, planlı yapılmadığını söyledik. Siz önce projeyi gerçekleştirirsiniz, sonra çevresini düzenlersiniz. Şimdi siz zemini bile bilinmeyen bir yerde kazı çalışması yapacaksınız, beton dökeceksiniz, iş makineleri çalışacak ve siz daha şimdiden oraya konut dikmişsiniz. O yapılar bu sarsıntılardan etkilenecek. Zemin buna uygun değil. Bu mantaliteyle baktığınızda, önce kanalın yapılması sonra konutların inşa edilmesi gerekirken tersine bir süreç işletiliyor. “Kanal bahane, konut şahane” durumu var.

Kanal İstanbul projesinin gerçekleşmeyeceği aşikâr. Öte yandan, orada yapılan ulaşım projeleri, paralı yollar, beşli çeteye verilmiş sözlerin yerine getirilmesinden ibaret. Kanal İstanbul bahanesiyle yapılan konut ve paralı otoyol projeleri, yıllar önce Başakşehir Belediyesi ve Arap televizyonlarında pazarlanmıştı. CHP’nin iktidar olacağını bildikleri için konutları hızla yapıp satıp çıkmak istiyorlar. Kanal falan olmayacak, ben buna kesinlikle inanmıyorum.

“ŞAHİNTEPELİLER RANT KURBANI”

Şahintepe bölgesi ise adeta bir kanayan yara. Burada ne oluyor ve ne yapılmalı sizce?

Biz bu konuda iyi niyetli ve samimi davranıyoruz. Asıl muhatap Cumhuriyet Halk Partisi değil, belediyedir ve vatandaşın ta kendisidir. Eğer 16 yıldır Şahintepe’deki sorunu çözemediyse, bu muhalefetin gücü yüzünden değil, vatandaşın hakkını savunmasındandır.

Orada verilen hukuki mücadelelerin çoğunda yürütmeyi durdurma veya iptal kararları çıkıyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak vatandaşın haklı olduğu her konuda yanındayız. Destek veririz. Ama bu sadece muhalefet olduğumuz için değil. Oradaki insanlar yıllardır çamur içinde, altyapı sıkıntılarıyla yaşamış. Ellerinde kalan birkaç yüz metrekarelik arsalara hayatlarını koymuşlar. Şimdi siz onlara ortak oluyorsunuz, şartlar dayatıyorsunuz ve “uymazsan başka ilçeye gidersin” diyorsunuz. Oysa yaptığınız projelerde aidatları bile karşılayacak güçleri yok.

Samimiyetle söylüyoruz: Gelin, halkla bir araya gelin, ne yapacaksanız açıkça söyleyin. Başakkent AŞ’ye şart koşmayın. Arsasına ortak olmayın. Vatandaşı serbest bırakın. Alternatif firma seçme hakkı tanıyın. Ama Başakşehir Belediyesi öyle bir baskı kuruyor ki, vatandaşın elini kolunu bağlıyor: “Benim dediğim kadar kesinti yapacaksın, seni borçlandıracağım, benim firmam dışında biriyle anlaşamazsın, ben senin mülkünde ortağım.” Böyle bir anlayış olmaz. Zaten açılan davalar da bu nedenlerle kazanılıyor.

“BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN SOSYAL BİR PROJESİ YOK”

Hangi mahallede ne yapıldı?

Tasarruf genelgesiyle cenazeye yemek göndermemek gerekçesiyle hizmeti kısıyorsunuz ama milyonlarca lirayı reklama harcıyorsunuz. Reklam mı önemli, vatandaşın cenazesindeki yemek mi? 16 yıldır Başakşehir Belediyesi hangi mahalleye sosyal tesis yaptı? Kreşler, kent lokantaları, spor alanları... Hiçbiri yok.

Yapılan birkaç iş var, onlar da bu kadar büyük bütçeye değmez. 2019-2024 stratejik raporlarına bakın. O zaman bütçeler bugünkünün onda biriydi. Şimdi bütçeler 10 kat artmış ama o raporlarda yer alan 20-25 prestij projesinin biri bile ortada yok. Geçen gün gördüğünüz gibi, Güvercintepe’de 2020'de alınan pazar yeri kararı hâlâ uygulanmamış. 3 yıldır bitmemiş, 2 yıl daha sürer. Meclisten ek bütçe ve borçlanma yetkisi alındı. Ticari bir kurum olsa bu kadar para kaybedemez. Yasin Başkan bu parayı nereye harcadı, biz bilmiyoruz. Hizmet yok. Vatandaş da bilmiyor.

Nostaljik tramvaya 7,5 milyon lira harcadınız, sonra çöpe attınız. Her şey reklam ve vitrin süsü için yapılıyor. Ziya Gökalp, Altınşehir, Bahçeşehir, Kayaşehir... Nerede hizmet? Bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yatırımlarını bile kendi yatırımı gibi gösterip bütçeyi araç kiralamaya, reklam giderlerine, kültür gezilerine harcıyorsunuz. Ama gençlerin kültürle ve sporla buluşacağı alanlar yok.

İmamoğlu'ndan yeni açıklama; Ancak adalet olursa beyin göçü tersine döner
İmamoğlu'ndan yeni açıklama; Ancak adalet olursa beyin göçü tersine döner
İçeriği Görüntüle

Şahintepeli gençler, Güvercintepe’deki çocuklar başka ilçelere gidecek paraya sahip değil. Kafeye girecek imkânları yok. Belediye bunu çözmek zorunda. Bugün Başakşehir Belediyesi'nin borçlanmasına gerek yok. Ama 1 milyar borç var. Vatandaş 10 bin lira kredi çekemiyor, belediye milyarlık borca faiz ödüyor. Karşılığında ne var? Hiçbir şey.

“YÜZDE 300-400 VERGİ ARTIŞLARI ‘BURADA YAŞAMA’ DEMEKTİR”

Başakşehir Belediyesi'nin planı belli: Boş arazileri satmak, vatandaşın elindeki ruhsatsız yerleri elinden almak, rant yaratmak ve yüksek vergi toplayıp bütçeyi dengelemek. Bugün emlak ve çevre vergilerindeki artış %300, %400 seviyelerinde. Şahintepe’deki bir vatandaşa bu oranda vergi artışı dayatmak, "Burada yaşama artık" demektir.

Esenyurt ve Beşiktaş Belediye başkanlarıyla başlayan süreç sizi de yordu. Son 5-6 aydır hem siyasi çalışma yapıyorsunuz hem de protestolara katılıyorsunuz. Nöbetler devam ediyor mu, bu iş nereye varacak?

Yaklaşık 300 gündür AKP iktidarının demokrasiyi, anayasayı askıya aldığı, başına buyruk bir dikta ile süreci yönettiği bir dönemdeyiz. Bu durum örgütleri yorabilir. Ama biz bu mücadeleyi genel başkanımızdan üyemize kadar İstanbul’da ve Türkiye’nin her yerinde sürdürüyoruz. Bu bir mücadele ve daha yeni başlıyor.

“ŞU ANDA YAPILANLARIN FETÖ DÖNEMİNDEN FARKI YOK”

Enerjik, heyecanlı ve kararlıyız çünkü bizi bu kadar diri tutan, sürecin içinde var eden tek şey var. Birincisi, Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin temel taşıdır, çimentosudur, teminatıdır. İkincisi ise genel başkanımız, özellikle son süreçte aldığımız başarılarla dört kez AKP’yi yenmiş, geçmişteki kırılganlığı ve umutsuzluğu ortadan kaldırmıştır. Ekrem İmamoğlu’nun AKP’ye karşı kazanabileceğine inancımız ve bu inancın enerjisi var. Biz yaşadıklarımızla değil, yaşayacaklarımızla ilgileniyoruz. Bu süreçler elbet bitecek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde kara bir leke olarak kalacak. Biz de kazandığımız başarılarla ve Ekrem Başkan’ın Cumhurbaşkanlığı sürecindeki haklılığımızla tarihe geçeceğiz. Bugün ne diyoruz? Anayasal düzen askıya alınmış durumda, yargı aparat olarak kullanılıyor. Benim nezdimde –şahsi olarak söylüyorum– yargı kararlarının çok da fazla bir kıymeti yok. Bunu FETÖ döneminde gördük. Kimleri içeri attılar, kimlerin hayatlarını kararttılar? Şu anki yargılamalarla o dönem arasında ciddi benzerlikler var. Savunmalarda, sistemde değişen pek bir şey yok.

“BİZİ YILDIRAMAZLAR, İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ SÜRDÜRECEĞİZ”

İlçe başkanlığıyla ilgili olarak genel merkezimizin aldığı bir karar var; ilçe başkanlıkları yeniden seçiliyor. Aday mısınız?

Elbette. Bir ilçe başkanı doğal adaydır. Bu kongrelerin neden yapıldığını örgütümüz de vatandaş da çok iyi biliyor. Bugün partimiz 360 derece kuşatılmış durumda. Kongrelerimiz, kurultaylarımız davalık; milletvekillerimiz hakkında fezlekeler hazırlanıyor; belediye başkanlarımız ve bürokratlarımız içeride. Genel başkanımıza ve mitinglerimize yönelik saldırılar, il binamızla ve il başkanımızla ilgili davalar var. Tüm bunlar Cumhuriyet Halk Partisi iktidara giderken yaşanıyor. Bu iktidara giden kadroları nasıl zayıflatırız, örgütü nasıl parçalarız düşüncesi var. Biz bu süreci böyle okuyoruz. Bu kongre süreci başka bir süreç değil. Yüzümüzün akıyla, birlik ve beraberlik içinde, daha güçlü bir şekilde çıkacağız. Geçmişteki eksiklikleri geride bırakarak herkesi kucaklayan, daha güçlü bir yönetim anlayışıyla iktidar yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Ne kongreler ne kurultaylar ne de baskılar bizi zayıflatır. Partimizin demokratik bir süreci ve yapısı var. Adaylar çıkacaktır, kendilerini ifade edecektir ve örgütümüz en doğru kararı verecektir. Tüm aday arkadaşlarımızla kol kola, omuz omuza yürüyeceğiz ve AKP iktidarının beklediği ama boşa çıktığı süreci Başakşehir'den göstereceğiz.

“ÖRGÜTÜMÜZ BİATLA DEĞİL, ÖZGÜR İRADESİYLE KARAR VERİR”

İkinci dönem için şunu söyleyebilirim: Ben örgütten gelen biriyim; mahalle biriminden, mahalle başkanlığından, meclisten ve ilçe başkanlığından geçtim. Üyelerimize ve partimize güveniyorum. Bu iki yıllık süreçte örgüt olarak büyük bir emek ve mücadele verdik. Cumhuriyet Halk Partisi'nin temelinde emek vardır. Emek veren arkadaşlarımızın sürece devam edeceğine inanıyorum. Süreci bilen ve yaşayan aktif üyelerimiz zaten bizi tanıyor. Sürece uzaktan bakanlar da tercih yaparken geçmişimize, profilimize bakar, kendimize ifade ederiz ve hep birlikte kongreye gideriz. Bu bir ayrışma süreci değildir. Partimiz emek eksenlidir ve feraseti yüksektir. Biat kültürüyle değil, özgür iradesiyle karar verir. Bugün ilçe başkanıyım, yarın sıradan bir üye olabilirim. Bizim mücadelemiz ülkenin geleceği mücadelesidir. İlçe başkanlığı odak noktası olmamalı. Zaten örgütümüz bu süreci yaşadı ve birlik içinde güçlü şekilde çıkacağımıza inanıyorum.

İkinci dönem benim için çok kıymetli. İlk dönemimizde ekip yeni kurulmuştu, örgütü tam tanımıyorduk. Ancak tecrübe edindik, bilgi ve deneyim kazandık. Bu tecrübe ve birikimi ikinci döneme yansıtacağız. Önümüzde bir genel seçim, bir yerel seçim var. Bu nedenle aynı kadroların devam etmesinden yanayım. İlçe başkanlığı süreci tüzüğümüzde iki ya da üç dönem olarak tanımlanmış. Bu açıdan iki dönem ilçe başkanlığı yeterli ve verimli bir süredir. Benden önce görev yapan ilçe başkanlarımıza teşekkür ediyorum; büyük emek verdiler. Her yönetimin artıları ve eksileri olur. Biz söz verdiğimiz eksikleri tamamladık.

“VERDİĞİMİZ SÖZLERİ TUTTUK”

Örneğin Tümsan bizim için çok önemli bir alandı. 500 bin işçi ve emekçinin geçtiği, dört büyük mahalleye hitap eden bu alanı yeniden düzenleyip açtık. Şu an aktif bir şekilde kullanılıyor. Bugünkü %200 üye artışımızın temel unsurlarından biri Tümsan’dır. Kayaşehir ve Bahçeşehir’de de çalışmalar yaptık. Açık kalmaları için çaba sarf ettik. Vatandaşlarımızla doğrudan temas kurabildik, sorunlarını dinledik, yerel yönetimle ilişkilendirdik. Üç merkezimizi açık tuttuk. Üye sayımızı %100 artıracağız demiştik, %200 artırdık. Cumhuriyet Halk Partisi'nin birinci parti olması ve Ekrem Başkan’ın süreciyle partimize yoğun bir ilgi oldu. Değişim süreciyle birlikte bu ilgiyi başarıya dönüştürdük ve sürdüreceğiz.

“BAŞARI GENEL BAŞKANIMIZDAN ÜYEMİZE KADAR HERKESE AİT”

Yönetimsel uyum en önemli şeylerden biriydi. Gençlik, kadın, meclis üyeleri, ilçe yönetimi ve delegasyonla birlikte komisyonlar kurduk, ortak kararlar aldık. Tartışmayı açtık, farklılıklarımızı ortak noktaya dönüştürdük. Özgürce düşüncelerimizi ortaya koyduk. Fikir eğitimi kapatırsanız size en yakınlarınız bile uzaklaşır. Ama biz o küskünlüğü, kırgınlığı ortadan kaldırdık. Bu süreci genel başkanımızdan ilçe kadrolarına kadar hep birlikte yürüttük.

Ben bir şahıs olarak Beyzade Kayabaşıyım, ama şu an Başakşehir Örgütü’nün ilçe başkanıyım. Eğer bir başarı varsa bu her üyemizin ve yöneticimizin, genel başkanımızın başarısıdır. Eğer bir başarısızlık varsa bu da sadece benim değil, yukarıdan aşağıya tüm yapının sorumluluğudur. Başarıyı ya da başarısızlığı bir kişiye indirgemek doğru değildir. Biz örgüt olarak bir başarıyı ortaya koyduk ve örgütün de bu yönde tercih yapacağını biliyorum. Fazıl Anıl Kılıçlı