Türkiye’nin en tartışmalı projelerinden biri olan Kanal İstanbul, yalnızca doğayı değil hukuku da zorluyor. Mahkemelerin defalarca iptal ettiği imar planları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeniden düzenlenip askıya çıkarılıyor. Özellikle Arnavutköy ve Başakşehir çevresinde yoğunlaşan bu planlar, kamuoyunda ciddi bir rant ve usulsüzlük şüphesi yaratmış durumda.
25 Bin Konutluk Şehir: Baraj Havzasının Üzerine Kuruluyor
Son olarak, İstanbul’un içme suyu ihtiyacını karşılayan Sazlıdere Barajı kıyısında 25 bin konutluk yeni bir yapılaşma planı ortaya çıktı. Bu bölgede yapılması planlanan dev projeler, sadece İstanbul’un yeşil alanlarını ve su havzalarını değil, aynı zamanda kent bütünlüğünü tehdit ediyor.
Uzmanlara göre bu yapılaşma, hidrolojik sistemleri yok sayıyor. İstanbul Planlama Ajansı, söz konusu inşaatların kentin su güvenliği için büyük risk oluşturduğunu vurguluyor.
İSKİ ve Meslek Odaları Alarmda: “Hukuka Aykırı, Yaşamı Tehdit Ediyor”
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), özellikle TOKİ’nin Sazlıbosna ve Hacımaşlı’daki projelerine karşı dava açtı. Havza koruma ilkelerine aykırı olan bu planlar, İSKİ raporlarında “geri dönülmez çevresel zarar” tehlikesiyle tanımlanıyor.
Benzer şekilde TMMOB, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası da imar planlarına karşı arka arkaya yürütmeyi durdurma talepli davalar açtı. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı, “Burası artık plan değil, ranta dayalı bir siyasi proje haline geldi,” diyerek tepki gösterdi.
Mahkeme İptal Ediyor, Bakanlık Aynı Planı Yeniden Askıya Çıkarıyor
İstanbul 11. İdare Mahkemesi geçtiğimiz aylarda, Yenişehir Rezerv Alanı’na ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarını şehircilik ilke ve esaslarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. Ancak bakanlık aynı planları küçük değişikliklerle yeniden düzenleyerek tekrar askıya çıkardı.
Bu yöntem, kamuoyunda büyük tepki çekerken hukukçular sürecin “mahkeme kararını dolanma” niteliği taşıdığına dikkat çekiyor.
Arsa Fiyatlarında Patlama: Kanal Güzergâhı Rant Merkezi Haline Geldi
Kanal İstanbul projesinin duyurulmasının ardından bölgede arsa fiyatları tavan yaptı. Arnavutköy, Şamlar, Sazlıbosna, Taşoluk gibi mahallelerde arsa fiyatlarının %200'ün üzerinde arttığı bildirildi. Özellikle bazı bölgelerde, imar değişikliklerinden önce yüklü miktarda arsa alımı yapan kişilerin bakanlıkla ilişkileri sorgulanıyor.
Yine kamuoyuna yansıyan bilgilere göre bazı büyük müteahhitlik firmaları, bölgedeki planlara dair “önden bilgiye” sahipmiş gibi çok önceden geniş araziler toplamış durumda. Bu durum, projeye dair “önceden planlanmış rant zinciri” iddialarını güçlendiriyor.
İBB Direnişte: “Halkın Değil, Bir Avuç Zenginin Projesi”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), projeye karşı hem hukuki hem de teknik olarak karşı duruyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bu proje İstanbul’un doğasına, yaşamına, suyuna ihanet eder. Bu, İstanbul için değil, belli çevreler için planlanmış bir rant organizasyonudur” ifadelerini kullandı.
İBB'nin şehir planlama birimi, itiraz edilen planların ayrıntılarını kamuya açık bir platformda yayınladı. Aynı zamanda vatandaşların planlara itiraz dilekçesi sunabilmesi için dijital başvuru sistemi kuruldu.
Uzmanlar Uyarıyor: “Bu Bir Şehircilik Projesi Değil, Rant Projesi”
Şehir plancıları, çevre mühendisleri ve su uzmanları ortak görüşte: Kanal İstanbul, İstanbul’un doğal varlıklarını ve yaşam sistemini tehdit ediyor. Projenin arkasındaki ana motivasyon ise ulaşım veya su yolları değil; imar ve arsa değerleri.
Kanal İstanbul’un İmar Yüzü, Türkiye’nin Rant Gerçeğini Yansıtıyor
Kanal İstanbul’un görünmeyen yüzü, hukukun zorlanması, planların yeniden yazılması ve kamu kaynaklarının belirli ellerde toplanması gibi çok katmanlı sorunlarla örülü. Her mahkeme kararı, yeni bir planla geçiştiriliyor; her bilimsel rapor, siyasi açıklamalarla bastırılıyor.
Bu tablo, bir şehircilik projesinden çok, geleceği ipotek altına alan bir “imar oyunu” olarak yorumlanıyor.
Sümeyra Duğan - KENT YAŞAM