özelEğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) 3 No’lu Şube’ye üye öğretmenler, mesleki sorunlarını bir günlüğüne geride bırakarak Öğretmenler Günü’nü coşkuyla kutladı. Beylikdüzü Villa Rose Davet’te düzenlenen yemek programında öğretmenler doyasıya eğlenip dans etti. Geceye, Eğitim-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Yeliz Toy, Eğitim-İş İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Hakan Uzun ile İstanbul’daki diğer şubelerin temsilcileri de misafir olarak katıldı.

Gecede öğretmenler Evren Rehber, Olcay Özder, Özgün Önal, Arzu Kuvvetli’den oluşan grup şarkılarıyla keyifli anlar yaşatırken bağlama eşliğinde Aşık Mahzuni Şerif’in Atatürk’e ithaf edilen ‘Sarı Saçlım Mavi Gözlüm’ parçasını seslendiren Haydar Bıçakçı duygu dolu anlar yaşattı.

Gecede bu yıl içerisinde emekliye ayrılmış olan üyelerde unutulmadı. Emekli öğretmenler Nevin Uzun, Aynur Kaya, Fazilet Özal, Aynur Aygünoğlu Vardar, Abdülkadir Karakaş, Birsen Hacıosmanoğlu, Yusuf Dinç, Aynur Karaman ve Haydar Bıçakçı’ya plaketler takdim edilerek yeni yaşamları için iyi dileklerde bulunuldu.

“BASKILAR ARTMIŞ OLSADA NE DEĞERLERİMİZDEN NEDEN DİK DURUŞUMUZDAN TAVİZ VERİRİRİZ”

Şube Başkanı Oğuz Akkaş, programda yaptığı konuşmada, Eğitim-İş çatısı altında makamın ya da mevkinin değil; ülkesinin ne olacağına dair kaygı taşıyan öğretmenlerin bulunduğunu vurguladı. Akkaş şöyle konuştu:

“Bu çatının altında, bu ülkenin çocuklarını vakıflara, cemaatlere; ilerisi karanlık olan o bilinmeze teslim etmeme iradesi var. Bu anlamda, 20 yıldır bizlere inanan, Eğitim-İş mücadelesine inanan, Eğitim-İş’le birlikte bir şeylerin değişebileceği umudunu bir öğretmen aydınlığıyla yüreğinden hiç koparmayan; sınıfta, derste, tahtada, sırada, okullarda haksızlığa ‘dur’ diyen; çocukları Cumhuriyet değerleriyle geleceğe taşımak için kendini geliştiren ve bir anne-baba şefkatiyle o çocuklara kol kanat geren meslektaşlarımla bir arada olmaktan her zaman onur duydum ve duymaya devam edeceğim. Eğitim-İş başka bir yerdir dostlar.

Bugün ülkenin üzerine kapkara bulutlar çökmüş olsa da; bugün hukuksuzluklar sıradanmış gibi günlük yaşamımızı etkiliyor olsa da ve üzerimizdeki baskılar hiç olmadığı kadar yoğunlaşmış olsa da; biz ne değerlerimizden taviz veririz ne de dik duruşumuzdan zerre ödün veririz. Onun için biz buradayız: Eğitim-İş ve elbette Eğitim-İş’in bilinçli, yurtsever, Cumhuriyetçi öğretmenleri.

Daha iki gün önce, sosyal medyada ya da haberlerde gördüğünüz gibi, Ankara’daki bütçe görüşmelerinde eğitime ayrılan payın ne kadar yetersiz olduğunu bir kez daha gördük. Devletin okullarda çocuklara bir bardak temiz suyu bile sağlamadığını; bir öğün yemek vermediğini; verebilecekken, yandaş müteahhitlere giden o paralarla çocukların karnının doyurulması gerekirken hem fiziki şartlarının hem kişisel gelişimlerinin ihmal edildiğini gördük. Biz susamazdık.

“BAZI SENDİKALAR KOLTUK DAĞITIYOR, BAZILARI DA ‘ AÇILIM SÜRECİ’ DENİLEN İHANETİ ALKIŞLIYOR”

Evet, iki gün önce Kızılay’daydık, Millî Eğitim Bakanlığı’nın önündeydik. Bazı sendikalar koltuk dağıtırken, bazı sendikalar ‘açılım süreci’ denen ihanet sürecini alkışlarken; biz hem mesleğimizin onuru için hem de bu ülkenin geleceği olan evlatlarımızın daha iyi şartlarda eğitim alabilmesi için oradaydık. Polis bize sert müdahalede bulundu ama genel başkanımız orada söyledi; polislere dönüp, ‘Biz burada sizin evlatlarınız için duruyoruz. Sizin evlatlarınızın geleceği aydınlık olsun diye mücadele ediyoruz.’ dedi. Evet, onlar da emir kulu ama o emri verenlerin, bu diktatör siyasetini ülkeye dayatmaya çalışanların kimler olduğunu da çok iyi biliyoruz.

Asla umutsuzluk yok. Davadan, mücadeleden bir adım geri atmak yok. Mutlu öğretmenler, umutlu öğretmenler ve güzel, aydınlık bir Türkiye için Başöğretmen Mustafa Kemal’in yolunda mücadeleye devam edeceğiz. Sizden mutlaka destek bekliyoruz arkadaşlar. Eylemde de beraber olacağız; bugün burada birlikte eğleneceğiz, eğlencede de alanda da beraber olacağız. Bunlar çok önemli, çok kıymetli.

“DERSİNİ ALMAMIŞ OLANLARA CUMHURİYET DERSİNİ YENİDEN VERECEĞİZ”

Bugün bu vesileyle Başöğretmen Mustafa Kemal’i andım ama Millî Eğitimin fikir babalarından Mustafa Necati’yi anmamak olmazdı. Anısı önünde saygıyla duralım. Hasan Âli Yücel’i anmamak olmazdı. İsmail Topçu’yu anmamak olmazdı. Ve orada bize bakan, sendikacılığın mirasını taşıyan Fakir Baykurt’u anmamak olmazdı. Ne diyor Fakir Baykurt? ‘Öğretmen yalvarmaz. Öğretmen el açmaz. Öğretmen diz çökmez. Öğretmen ders verir.’ Dersini almamış olanlara Cumhuriyet dersini yeniden verecek olan, Cumhuriyetin aydınlık öğretmenleridir.

Bugün burada olmanız, şube yönetici arkadaşlarımın, temsilcilik başkanı arkadaşlarımın; yani bu davada bir şeyleri sırtlamış, omuzlamış insanların emekleriyle bu mücadele yürüyor. Üyelerimizden istediğimiz şudur: Okullarımızda gericiliğe, bölücülüğe, ırkçılığa izin vermeyelim.”

TOY: “EĞİTİM İŞ CUMHURİYET DEVRİMLERİNİN KALESİ”

Eğitim-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Yeliz Toy, 2026 bütçesinde Millî Eğitime ayrılan payın yetersizliğini eleştirmek için sendika olarak gerçekleştirdikleri protesto eyleminde öğretmenlerin yerlerde sürüklendiğini hatırlatarak, Cumhuriyetin ve Atatürk’ün öğretmenleri olduklarını vurguladı. Toy şöyle konuştu:
“Az önce Oğuz Başkanım söyledi; öyle makam, mevki, hiyerarşiyi bir an tanımayız. Biz omuz omuza, dostlukla, yoldaşlıkla mücadele ederiz. Bu gece, değerli arkadaşlar, her birinizin katılımı son derece önemli. Çünkü Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor. Toplumsal muhalefet ve örgütlülük tamamen zayıflamış durumda ve Eğitim-İş yalnızca bir sendika değil; emek cephesinin, Cumhuriyet devrimlerinin kalesi. Bizler, her biriniz, işte o kaleyi ayakta tutan çok önemli taşlarız. Biz bildiğiniz gibi ücret sendikacılığı yapmıyoruz, hizmet sendikacılığı yapmıyoruz. Ama emek mücadelemizden Cumhuriyet mücadelemizi ayırmıyoruz.

“ÖĞRETMENİ TOPLUMU AYDINLATMA GÖREVİ OLDUĞU İÇİN HEDEF ALIYORLAR”

Değerli arkadaşlar, bugün güçlenen yandaşlar, tarikatlar, çeteler, sermaye ve piyasa; zayıflayan ise emekçiler, Cumhuriyetçiler, ilericiler. Bugün zayıflayan öğretmenin meslek onuru ve itibarıdır. Ancak bunlar bu kadar mı beceriksiz? Öğretmeni bilmeden mi hedef alıyorlar? Elbette hayır. Az önce Oğuz Başkanım anlattı. Öğretmeni özellikle hedef alıyorlar çünkü öğretmenin toplumu aydınlatma görevi var. Ve biz bu görevi Mustafa Kemal Atatürk’ten aldık. Dolayısıyla bugün meslek itibarımızın hedef alınmasının da, iki gün önce bize barikat kurulmasının da nedeni budur. Peki biz buradan geri adım atacak mıyız? Asla atmayacağız.
Bizler, Kurtuluş Savaşı’nda dahi Mustafa Kemal’in yoldaşı olan öğretmenlerden aldık bu mirası. Bizler TÖS’lü, TÖBDER’li öğretmenlerden aldık bu mirası. Bizler devrimci, ilerici, halkçı öğretmenleriz ve Cumhuriyeti devrimleriyle yaşatacağız. Yani kâğıt üstünde bir Cumhuriyet değil; laik Cumhuriyet, çağdaş Cumhuriyet, çağdaş özelliğini yitirmemiş bir Cumhuriyet. Kadının var olduğu, emekçinin var olduğu; şirketlerin, sermayenin değil Cumhuriyetin öğretmenlerinin itibar sahibi olduğu bir Cumhuriyeti biz var edeceğiz.

“BİZE YAPILAN SALDIRILAR SİYASİ GÜNDEMDEN BAĞIMSIZ DEĞİL”

Değerli arkadaşlar, bugün bize yapılan saldırılar siyasi gündemden bağımsız değil. Mevcut iktidar, yeni rejimi kurumsallaştırmaya çalışırken yeni anayasa tartışmaları, Medeni Kanun tartışmaları ve hemen yanı başımızda Ortadoğu’da emperyalizmin oyunları yaşanıyor. Dolayısıyla bu bütünlüklü saldırıya karşı Eğitim-İş’in kalesi olan öğretmenler; meslek onurunu da savunacak, Cumhuriyet devrimlerini de savunacak ve bir adım dahi geri atmayacak.
Bu nedenle başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aydınlanma devrimini Anadolu’ya taşıyan ve kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı; Aybüke öğretmeni, Necmettin öğretmeni anarak, her birinizin Öğretmenler Günü’nü yürekten kutluyorum. Yaşasın laik Cumhuriyet, yaşasın emek ve Cumhuriyet mücadelemiz, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk.” TAYFUN ERCAN- KENT YAŞAM

Denizcilik ihtisas üniversitesi İzmir’e geliyor
Denizcilik ihtisas üniversitesi İzmir’e geliyor
İçeriği Görüntüle