Londra Metrosu’ndan (1863) 12 yıl sonra hizmete giren, 17 Ocak 1875 tarihinde, yerli ve yabancı çok sayıda seçkin davetlinin katıldığı törenle hizmete açılan ahşap vagonlu ve buharlı Tünel, 1971 yılında elektrikli hale getirildi. Karaköy ile Beyoğlu arasındaki 573 metrelik mesafeyi 90 saniyede alan Tünel, günde ortalama 200 sefer yaparak 12 bin dolayında yolcu taşıyor.

TÜRKİYE’NİN İLK YAP-İŞLET MODELİ

Tünel’in inşaatı Fransız mühendis Eugene Henri Gavand’ın girişimleriyle başlar. İstanbul’a turist olarak gelen Gavand, dönemin ticaret ve bankacılık merkezi Galata ile sosyal hayatın kalbinin attığı Pera’yı birbirine bağlayacak bir demiryolu projesi hazırlayarak Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz Han’ın huzuruna çıkar. İşletme süresi 42 yıl olarak belirlenen Tünel, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilerek 1875 yılının ocak ayında hizmete açılır. Buharlı sistemle çalışan Tünel’in sefere başladığında iki tarafı açık olan ahşap vagonları elektrik olmadığından gaz lambalarıyla aydınlatılır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bazı malzemeleri satın alınamadığı için bir süre yolcularından ayrı kalır. 1971 yılında tamamen yenilenerek elektrikli hale getirilir. Karaköy ile Beyoğlu arasındaki 573 metrelik mesafeyi 90 saniyede kat eden Tünel, günde ortalama 200 sefer yaparak 12 bin dolayında yolcu taşır.

KENDİ TÜRÜNDE DÜNYADA İLK UYGULAMA

Tünel, dünyanın ikinci, Türkiye’nin ise ilk metrosudur. Kendi türünde ise (yeraltında) dünyadaki ilk uygulamadır. Aynı dönemde Viyana, Peşte, Lyon gibi şehirlerde benzer mekanizma ile hareket eden demiryolları bulunmakla beraber bunlar yerüstünde işlemektedir. Tünel ise yeraltında işlemesi dolayısıyla dünyadaki ilk uygulamadır.
BİR ÇOK YERE YAKIN KONUMDA YER ALIYOR
Suriçi bölgesinin karşısına düşen Tünel, Boğaz ile Haliç arasında burun meydana getiren bölgenin son tepesinde; demiryolunun başlangıç noktası Galata Köprüsüne 140, Haliç’e 90, Galata Mevlevihanesi’ne ise 70 metre mesafededir. Galata’da demiryolunun deniz seviyesinden yüksekliği 1,15 metre iken Beyoğlu’nda bu 62.70 metreye çıkmaktadır. Tünel’in içine döşenen demiryolunun profili düz değildir. Galata tarafında vagonların daha sonraki yokuşu aşabilmeleri için yeterli hızı kazanmalarını sağlamak amacıyla başlangıçta bir rampa vardır. 

TÜNEL’İN İSTANBUL HALKINA KATKILARI 

Yokluğu en çok Yüksekkaldırım Yokuşunu çıkmak zorunda kalanlar tarafından hissedilen Tünel’in İstanbul’un sosyal hayatına girmesiyle insanlar bu yokuşu arşınlamaktan kurtuldu. Büyük güçlükle inilip çıkılan bu yokuşun yerini 90 saniyelik yolculuk aldı. Böylece yorgunluktan kurtulmanın yanında kışın kayma, yazın da sıcaktan bunalma endişesi de ortadan kalktı. Ayrıca 1875 yılının mayıs ayında ücretlerde yarı yarıya indirime gidilmesi Tünel’i ucuz bir ulaşım aracı haline getirdi. Dolayısıyla Tünel, zamanla İstanbulluların vazgeçilmezi olmayı başardı. 
Beyoğlu’nun eğlence hayatı, Tünel’in devreye girmesiyle daha bir canlılık kazandı. Galata ile Pera arasında sessiz sedasız yolculuğunu sürdüren Tünel, savaş ya da kaza gibi olağanüstü durumlar dışında yolcularından hiç ayrılmadı.
Kısa sürede benimsendiğinin bir işareti de Beyoğlu çıkışının karşısındaki meydana Tünel Meydanı adının verilmesidir. Esnaf da çevredeki dükkânlara çoğunlukla Tünel ismini vermiştir.
Editör: Haber Merkezi