CHP İstanbul Büyükşehir ve Bahçelievler Meclis Üyesi Mehmet Berke Merter, İstanbul'da park ve yeşil alanların çoğalması ve çözüm önerileri konusunda hazırladığı yazılı önergesini İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eylül ayı meclis toplantısında meclis başkanlığına sundu. Meclis Üyeleri Şenol Yolbir, Hasan Tapan, Mehmet Berke Merter, Seyitali Aydoğmuş, Özgür Durmuş ve Musa Keleş’in imzaladığı soru önergesi oy birliğiyle başkanlık makamına havale edildi.

En büyük dünya metropolleri arasında olan İstanbul’un aynı zamanda en az park ve bahçeye sahip bir dünya şehri olduğuna vurgu yapılan ve İstanbul’un bugüne kadar büyük bir şehir parkının olmadığı ifade edilen önergede, İstanbul’un bu önemli sorununu çözmek için ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin stratejik bir planı var mı’ diye soruldu.
 

‘Planlara bağlı kalsaydık, yeşil alanlar azalmazdı’
 

Önergede ayrıca şu ifadelere yer verildi; Dünya Şehirleri Kültür Forumu’nun (World Cities Culture Forum) 2015 yılında yayınladığı İstanbul grafiğinde; kamu hizmetine sunulmuş park ve bahçelerin İstanbul’un yüzölçümüne oranı ise yüzde 2,2. Habertürk Gazetesi’nin 26.08.2017 tarihli bir haberine göre ise İstanbul'da, sıcakların ve sellerin panzehiri olan yeşil alanlar giderek küçülüyor. İstanbul’da kişi başına düşen kent içi yeşil alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre 7.57, İBB’ye göreyse 8.41 metrekare."Buna karşı aynı haberde Mimarlar Odası İstanbul Başkanı Sami Yılmaztürk de; istatistiklerin genel anlamda yanıltıcı olabileceğine dikkat çekiyor: “İstanbul’un çoğu ilçesinde kişi başı yeşil alan miktarı 1 metrekareye düştü. Aktif yeşil alanları koruyarak yapılan şehir planlarına bağlı kalsaydık yeşil alanlarımız çok daha fazla olurdu."

‘İmar affıyla betonlaşmanın önü açıldı’

Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuarı Başkanı Adil Tek, yeşilin iklime etkisini şöyle anlattı: “Kentsel ısı adaları olarak belirtilen yerler binaların fazla olduğu mekânlardır ve burada gün içi sıcaklıklar emilir. Akşam güneş battığında ise binalar emdiği ısıyı kusar ve binaların fazla olduğu yerlerde ısı adaları oluşur. İstanbul’da özellikle yapılaşmanın fazla olması ve boğaz rüzgârlarının önünün tıkanmasından dolayı, kent içinde sıcaklıklar kent dışına göre hissedilir bir fark yaratır.” TMMOB Başkanı Eyüp Muhcu da tehlikeyi şu sözlerle özetliyor: Avrupa’da nüfusun fazla olduğu başkentlerde kişi başı en az 30 metrekare yeşil alan düşer. Biz varolan ormanları yok ederek bunu 1-2 metrekareye indirdik. Nüfus yoğunluğunu da artırdık. İstanbul ve Marmara Bölgesi planlanırken nüfus eşikleri aşılmamalıydı. 1984’teki 3194 sayılı imar affıyla yeşil alanların betonlaşmasının önü açıldı.

‘Yeşil alanların artması kente değer katar’

Bu alanda dünyanın büyük şehirleri İstanbul’a fark atıyor: Gökdelenleriyle ünlü New York’ta kişi başına düşen yeşil alan 27 metrekare. Viyana’da kişi başına 60, Amsterdam’da 45, Londra’da 27, Singapur’da 46, Madrid’de 14, Şanghay’da 18, Pekin’de 88 metrekare düşüyor. En yüksek oransa kişi başına 90 metrekare yeşil alanla Stockholm’de. Londra’da 2015’te 300 gönüllü, kentteki ağaçları sayarak bunların tuttuğu karbondioksit ve engel oldukları hava kirliliğinin kente kattığı maddi değeri araştırdı. Buna göre park, sokak ve bahçelerdeki 8 milyon ağacın kente katkısı tam 6,1 milyar sterlin! (24 milyar lira). Araştırmaya göre Londra’nın ağaçları her yıl 2 milyon 367 bin ton karbon tutuyor, fırtına ve yağmur sularını hafifleterek her yıl 2.8 milyon sterlinlik katkı sağlıyor.

‘İBB, planlama yönetmeliğine uymuyor’

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 14 Haziran 2014 tarihli Mekansal Planlama Yapım Yönetmeliği’yle kişi başına yeşil alan miktarını önce 10, sonra 15 metrekareye yükseltti. Düzenlemeyle, yeşil alanların kapsamı da belirlendi: Mahalle ölçeğinde çocuk bahçesi, park, meydan, semt spor alanları, botanik parkları, mesire yerleri ve rekreasyon kullanımları; şehir bütünü ölçeğinde hayvanat bahçesi, kent ormanı, ağaçlandırılacak alan, fuar, panayır ve festival alanı, hipodrom. Peki İBB neden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Mekansal Planlama Yapım Yönetmeliğine uymuyor? İstanbul da adeta bir beton çöle benzemekte ve bu durumdan çıkabilmesi için acilen bir şeyler yapılması lazım. Bu konuda dünyadaki örneklere baktığımızda bizim şehrimizden kat ve kat daha yeşil olmalarına rağmen birçok şehir parklarını ve bahçelerini daha da artırmak için yaratıcılıklarını da kullanıyorlar.

İstanbul’un Parklarını arttırmayı düşünüyor musunuz?

Yazılı önergede ayrıca şu sorular soruldu; Dünyada çok yolu olan şehirler mi güzel ve medeni olarak görülüyor yoksa çok park ve bahçeleri olan şehirler mi? İstanbul'un parklarını artırmak için stratejik bir planınız var mı? Yoksa bir plan yapmayı düşünüyor musunuz? İstanbul'un parklarını artırmayı düşünüyor musunuz? Ne gibi projeleriniz var?

FİDAN UĞUR-KENT YAŞAM



 

Kişi başına 46 metrekare yeşil alana sahip Singapur, "Gardens by the Bay" adında bir parkla şehirine nefes alabilecek 1.010.000 metrekare yeni bir alan kazandırdı. Singapur kenti bunu "Bahçe Şehir'den" "Bahçe içindeki Şehir" dönüşme stratejisinin bir parçası dahilinde görmektedir. Yani şehirini daha da yeşil yapmak için bir stratejik plana sahip. Peki İstanbul'un birakin bir " Bahçe Şehirini" bir "Bahçe içersindeki Şehire" dönüştürmeye, sadece Çevre ve Şehircilik bakanlığın temel azami seviye olarak koyduğu kişibaşina 15 metrekareye ulaşmak için bir stratejik planı var mi?



Şehirlerin nasıl yaratıcılıkla daha yeşil yapılabilir konusunda dünyada en başaralı örneklerden şüphesiz Seoul şehiri. "Culture Depot Base" bir eski petrol depolama alanı bir kültür parka dönüştürülerek gelçekleştirilen bir park projesi.

 

10,9 km uzunluğunda "Cheonggyecheon" adında bir nehir ve park eski bir otobanı yıkarak Şehire kazandırılabilmiştir.



"Seoullo 7017" adında başka bir park projesi de 1970'lı yılardan kalan ayaklı bir otoban üst geçitin dönüşümüyle gerçekleşmiştir.



"Gangchon Tren Parkı" da Seoul'dan başka başaralı bir örnek, eski bir tren hattı bisiklet parkı haline getirildi.

 

Planlama aşamasında olan "Ecorium" 131 dönüm büyüklüğünde şehirin toptancı pazarının çatısının üstüne kurulacak olan halka açık bir park.

 

Paris "Coulée verte René-Dumont" yada "Promenade plantée" adında 4,7 km uzunluğunda artık kullanılmayan bir havaray hattını bir ayaklı şehir parkına dönüştürerek yeşil alanlarını artırmak için yaratıcı bır çözüm örneğini ortaya koyabildi.


New York kişibaşına düşen 27 metrekareye sahip olmasına rağmen yaratıcı yöntemlerle parklarını artırmaya çalışan bir başka bir kent.

Bunun başlıca önergeyi "High Line" adındaki 2,33 km uzunluğundaki eski bir havaray metro hattı yeşil bir parka dönüştürülmesi.

 

New York'dan henüz gelçekleştirlmemiş ama planlanmış başka bir örnek "Lowline" yadda "Delancey Underground" adında artık kullanılmayan bir metro istasyonu dünyanın ilk yeraltı parkına dönüştürmek.



Chicago şehri de New York ve Paris'i örnek alarak "Bloomingdale hattı" adında 4,3 km uzunluğundaki eski havarayi yeşil bir parka dönüştürdü.

 

Avustralya Sydney şehirinin liman bölgesinde "Barangaroo Reserve" adında bir alanı yeşilendirerek kentlerine 220.000 metrekare bir park kazandırmayı başardı Sydney Belediyesi.



İsveç'de de Stockholm 'da şehirin “Klarastaden” adında ki projeyle binaların çatılardaki alanlarını parka dönüştürüp köprülerle birbirine bağlamayı tartışıyorlar.


Ülkemizde şüphesiz bu konuda en başarılı örnek Eskişehir. Porsuk çayının dönüşümü Eskişehir'i çağdaş bir Avrupa kentine dönüştürdü. Bu İstanbul'da pis kokan dereler için de bir model olamaz mi?

Eskişehir'in diğer park projeleri de göz kamıştırıyor ve İstanbullu'ları adeta kıskandırtıyor.
Şüphesiz İstanbul için de bunun gibi yaratıcı projeler gerçekleştirmek mümkün. Bu tür bahçeler ve parklar dünyaca ünlü turist çekim merkezlerine dönüştüğü gibi kentli insanlar için adeta bir vaha gibi hayatlarını kaliteleştiriyor. Sizce İstanbullu'lar da dünya metropollerde ki insanların sahip olduğu bu olanakları hak etmiyor mu? Sadece inşaat ve rant konularında değil de biraz da park ve bahçeler konusunda da "Çılgın Proje" yapılsa sizce nasıl olur?


 

Editör: Haber Merkezi