İstanbul’a göç ile meydan gelen nüfus patlaması ve ivedi barınma ihtiyacı çarpık ve kaçak yapılaşma furyasına neden oldu. Bu yönetilemeyen ve önlenemeyen yapılaşmalar planlama noktasında gerekli adımları atmayan siyasetçiler için insanlar oy deposu olarak görüldü. 1999’daki Marmara Depremine kadar bu tip yapılaşmalar yüreklendirildiği gibi bazı yetkililer için kayıt dışı gelir kaynağı oldular. Depremin ardından İstanbul’da kaçak yapılaşmaya bir anda dur denildi. Hükümetler ilgili bakanlıklar, üniversiteler ve meslek odaları süreç içerisinde kanunlar ve yönetmelikler çıkardı; planlar yapıldı. Binalar mühendislik hizmetleri inşaa edilir oldu.

Artık toplum olarak daha bilinçli olmamıza rağmen eski yapılarda oturmaya devam edildi. Bunda sosyoekonomik sebeplerinin yanısıra imar mevzuatındaki hükümlerinde reel durumla uyuşmaması nedeniyle kabus olmaya devam ediyordu. Mevzuat, kaçak yapıların güçlendirmesine izin vermiyor, hasarlı ise yıkılarak imar hükümlerine uygun biçimde yeniden yapılmasını öngörüyordu. Vatandaşın eli kolu bağlanıyor, riskli yapılar kabusa dönüşüyordu.

Artık sorunun çözümü için önemli bir adım atıldı. 24 Eylül 2020 tarihinde çıkan bir genelge ile, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, özellikle yapı kayıt belgesi almış ve yine 20 Şubat 2020 tarihi öncesi (1999 depreminde hafif ve orta hasar kayıtlı binalar dahil) hasar görmüş olmakla birlikte ıslahının mümkün olduğu tespit edilmiş olan yapılar için mevcut imar planları kısıtlamalarına takılmaksızın güçlendirme yapılabilmesinin önünü açtı.

“VATANDAŞ SAĞLIKLI BİLGİYE SAHİP DEĞİL”

Bir çok güçlendirme çalışmasına imzasını atmış yetkin bir isim olan Pamuk İnşaat ve Proje Ofisi’nin Yöneticisi inşaat Yüksek Mühendisi Mehmet Pamuk genelgenin depremden korunma hususunda çok önemli bir adım olduğunu belirtiyor. Pamuk, “ Bu genelgenin en önemli tarafı, yapı kayıt belgesi almış binaların imar kısıtlamalarına tabii olmadan güçlendirilmelerinin yapılmasıdır, yani bu binalardan, asansör şartı, çekme mesafesi, kat sayısı sınırlaması gibi daha önce güçlendirme projelerinden istenen kıstaslar istenmeyecektir.

Teknik olarak güçlendirme 3 aşamada yapılacaktır. Birinci aşama, güçlendirmeye yönelik Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine uygun olarak, yapının deprem performans analizinin yapılması kısmıdır. İkinci aşama, yapıda uygulanan performans analizi ve tespitler temel alınarak güçlendirme projelerinin çizilmesi, gerekli onayların alınması ve inşaat ruhsatının çıkartılması kısmıdır. Üçüncü aşama, ruhsata ve projeye uygun şekilde güçlendirme inşaatının yapılması ve iskan alma kısmıdır.

Bu noktada güçlendirme projesinin resmen yapılabilmesi için maliklerin %80 inin onay vermesi veya mahkeme nezdinde ile güçlendirme kararının alınması gerektiğinin altını çizmek isterim. Şu hususta önemli: Yapı kayıt belgesi almış olmak huzur ve güven içinde olmak anlamına gelmiyor. Mutlaka binanın risk analizi yapılmalı. Eğer hasarlı ise güçlendirmeye tabi tutulmalı. Bu genelge bana deprem kabusuna karşı atılan en ciddi adımlardan birisi olarak görüyorum. Vatandaşlarımız güçlendirme konusunda sağlıklı bilgiye sahip değil. Binasını güçlendirmek veya deprem risk analizini yaptırmak isteyen vatandaşlarımızın akıllarında pek çok soru işareti oluyor. Her yapının kendine özgü bir sorunu var. Pamuk İnşaat olarak detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlarımıza bir çayımızı ikram edip, akıllarındaki soruları cevaplandırmaya hazırız. Bu mesele bizim iş alanımız olsa dahi toplum olarak seferberlik meselesidir. Vatandaşımız başka bir firma ile çalışmayı planlıyor olsa dahi bize gelip bilgi almaktan çekinmemelidir. Küçükçekmece Sefaköy’deki ofisimizde dileyen herkese destek olmak için bekliyor olacağız” diye konuştu. TAYFUN ERCAN- KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi