İMDAT ATABEY / SUER TEKSTİL

Tekstilin kolu bacağı canı gövdesi denilen fason üretim yapıyoruz. Fason üretimi size açmak istiyorum; Türkiye’de ve Türkiye dışında mağazası olan, iç  piyasaya çalışan imalatçı firmaların kumaşı bize gönderip onu kesip, dikip, ütüleyip, kolileyip, tırına kadar yükleyip yeri geldiğinde sınır kapsına kadar gönderen fasoncu grubuz. Tekstilin asıl oluşturan, var eden fason üretim atölyeleridir.

“ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN YAŞAMAYA ÇALIŞAN İNSANLARIN DERDİNİ BİZ BİLİRİZ”

Şu an çok iyi bir durumda değiliz ama yapmaya çalışıyoruz. Yapmak zorundayız. Asgari ücretle çalışan ve bu parayla yaşamaya çalışan insanların derdini biz biliriz. Biz pandemi döneminde tatile çıkmadık. Çünkü insanların kıt kanaat geçinmeye çalıştıklarını biliyoruz. Kendi kazancımızdan öte burada çalışan insanların yaşamını idame ettirmelerini sağlamak zorundayız.

“İNSANLAR ADEM İLE HAVVA GİBİ GEZECEĞİZ DERLERSE TEKSTİL O ZAMAN BİTER”

Benim nazarımda dünyada en değerli iki iş var; biri insanoğlunu yedirmek diğeri ise giydirmektir. Biz en değerli ikinci işi yapıyoruz. Tekstilin durması imkansız bir olay. Eğer insanlar Adem ile Havva gibi gezeceğiz derlerse tekstil o zaman biter. Dolar yükselse de, iplik bulamasak da… Ne olursa olsun tekstil devam edecektir.

“BİZİM İPİMİZ İMALATÇININ ELİNDE”

İmalatçı firmalar krizi fırsata çevirdiler. 7 ay önce  - etiketi biz bastığımız için hangi ürünün kaç paraya satıldığını biliyoruz- 60 liraya satılan ürünü 6 liraya kesip dikip ütüleyip koliye koyuyorduk. Şimdi fiyat etiketini 100-110 lira yaptılar satış fiyatını 7 liraya kesip, dikip koliye koyuyoruz. ‘Niye bize böyle fiyat vermiyorsunuz?’ dediğimiz zaman ‘İplik alamıyoruz vs.’ diyorlar. O zaman kumaşı 70 liraya alıyordun şimdi 100 liraya alıyorsun. Aradaki fark 30 lira. 1 kilo kumaştan 4 iş çıkar 30 lirayı 4’e böldüğün zaman 7,5 lira fark gelir bir ürüne. Sen 40 lira fark koyarak satıyorsun ürünü. Kimden gitti? Fason üretimden gitti. Yani bizim ipimiz imalatçının elinde. Biz gerçekten mağduruz, halimiz ağlanacak durumda.

“VURAN VURANA”

Bu çalkantılı süreç sizin için ne zaman başladı?

1 yıldır istikrar yok. Bizim ham maddemiz ipliktir. İpliğin alış fiyatı dolar üzerindedir. Bugün dolar 15 liraysa 15 liraya alacağım, yarın 14,80’e düşse o fiyata alacağım. Yani vuran vurana. Hem fırsatçılar var hem de dolar bizi gerçekten perişan etti.

Üretim kapasiteniz geçen yıl nasıldı bu yıl nasıl?

Yüzde 30 üretimimiz düştü. Çalışan sayımızda da yüzde 30’luk bir düşüş yaşandı.

“BİR SAAT SONRASI BİLE BELLİ DEĞİL”

Ben bu işi 30 yıldır yapıyorum. Şimdiki durumu siz kriz diye nitelendiriyorsunuz ama ben kriz demiyorum. Bunun adı konulmamış bir hastalık. Ben 4 tane kriz gördüm. Körfez krizinde ben yine esnaftım. Saddam’ın Kuveyt’e saldırmasıyla Körfez krizi oluştu ihracat durdu. Bu durum iki bilemedin üç ay sürdü. Üç ay sonra tekrar taşlar yerine oturdu. Bugüne baktığınız zaman, bir yıldır hiçbir öngörümüz yok. Bir saat sonrası bile belli değil. Bir istikrar yok. İstikrar olmadığı için parça alımında ciddi zorluklar yaşıyoruz, değişmesi gereken makinelerimiz var ama değerinde satamıyoruz. Sattığımız anda beş tanesini verip bir tane makine yerine koyamayacağız.

Makineleriniz iyice eskirse ne yapacaksınız?

Artık eski sistem elle çevrilir makinelerle yapacağız. Başka yapacak bir şeyimiz yok.

“TEKSTİLİ DURDURMAK DEMEK AYAĞINA SIKMAK DEMEKTİR”

Türkiye üretici bir ülkeden çıkıp tüketici ülke konumuna getiriliyor. Bunu tarımcılıkta, hayvancılıkta başardılar sıra tekstilde ama tekstili durdurmak demek ayağına sıkmak demektir. Pandemi döneminde tekstil olmasaydı inanın Türkiye’nin hali berbattı. Türkiye’nin istihdamını kaldıran tek sektör fason konfeksiyonlar.

“ÖLÜMÜ GÖZE ALDILAR”

Bu dönemde destek veya yardım yapıldı mı?

Yapıldı, çok güzel yapıldı(!) Televizyonlarda söylenen destekler bankaya gittiğimizde ‘Daha çıkmadı o paket’ oldu. Faizli kredimizi aldık. Kısa Çalışma Ödeneği desteği çıktı. O verilen parayla da biz paydosa çıkmadık. O verilen parayla eleman geçinemeyeceği için çalışmak zorunda kaldık. 1300-1400 lira bir paraydı. İnanın insanlar yüzde 100 Covid hastalığına kapacaklarını bildiği halde yine gelip bu ortamlarda çalıştılar. Ölümü göze aldılar.

“BİZİM SEKTÖR ÖKSÜZ BİR ÇOCUK GİBİ”

2007’de İstanbul Tekstil Konfeksiyon ve Fasoncular Derneği diye bir dernek kurmuştuk. Bu derneğin başkanı da bendim. Şu anda dernek yok. O zaman da bir kriz vardı dernek binasının kirasını ödeyemediğimizden, giderleri karşılayamadığımızdan olayı derneği feshettik. Şimdi derneksisiz.

Bir kuaförün dükkanı açabilmesi için gidip bir yetki sertifikası alması lazım. Konfeksiyonda bu olay yok. Canı sıkılan konfeksiyon açabiliyor ve istihdamın en çok sağlandığı alan burası. Her sektörün kendine göre bir STK’si var bizim sektörümüzde ne bakanlığımız, ne bizimle ilgilenen TBMM’de bir birimimiz ne de bir STK’miz var. Sözde Çalışma Bakanımız var o da bizimle alakası olmayan bir bakanlık. Bu konuda bizim sektör öksüz bir çocuk gibi.

“İŞLERİNE GELMİYOR”

Biz zamanında derneği kurduğumuzda ihracatçılar birliği ile birbirimize girmeye başladık. Çünkü bizim örgütlenmemiz, fiyat anlayışı getirmemiz işlerine gelmiyor. Bizim STK konusunda başarısızlığımızın en büyük nedeni o.

“İSTEĞİMİZ ÇALIŞANLARIN ŞARTLARINI GÜZEL BİR HALE GETİRMEK”

Biz kuracağız. Buradan sizin vesilenizle tüm tekstil yapan, fason konfeksiyon yapan arkadaşlara sesleniyorum: Gelin hep birlikte derneğimizi kuralım. İstanbul’da bizim en kötü şartlarda bin 500’e yakın konfeksiyon ağımız var. İsteğimiz çalışanların şartlarını güzel bir hale getirmek.

“ASGARİ ÜCRETİN 4 BİN 500 LİRA OLMASINI İSTİYORUM”

Ben asgari ücretin 4 bin 500 lira olmasını istiyorum. Karşılarız. Devletten beklentimiz SSK priminin düşük tutulması. 4 bin 500 lira asgari ücret çalışanıma ödeyeyim, onun da yüzü gülerek gelsin çalışsın. Ben şimdi 2 bin 850 lira asgari ücrete bin 500 lira SSK primi ödüyorum. Bir elemana 4 bin 500 lira ödemiş oluyorum. 4 bin 500 lira elemanın cebine girsin, bin lira da SSK primi ödeyelim. Benim SSK’ya da Maliyeye de borcum olmasın.

“CİDDİ MANADA BİR İŞSİZLİK SORUNU ÇIKACAK”

Bizim çalıştığımız sektördeki emekçi insanlara devletin ciddi manada sahip çıkması lazım. Eğer bu sektörü de durdururlarsa ciddi manada bir işsizlik sorunu çıkacak. Zaten işsizlik var bir de bu insanların sokağa döküldüğünü düşünün… 16 yaşındaki çocuğu durduramazsınız. Allah korusun hırsız da olur her türlü kötü bağımlılığa da bulaşır.

 ZEKERİYA TUNCAY / BAYRAM MAKİNA

Bir tane vida bile Türkiye’de üretilmiyor, bizim malzemelerin hepsi yurt dışından geliyor ve dolar üzerine. İnsanlara bugün sattığımızı yarın satamıyoruz. Bugün 10 liraya sattığımız ürünü yarın biz 11 liraya alıyoruz.

Tedarik yaptığımız ana firmalar yılbaşına kadar bütün hesaplarımızı kapatmamızı ve bundan sonra TL üzerinden değil de dolar üzerinden satışlarının başlayacağını söyledi. Yani fasona zam yok, işçiye zam yok ama ipliğe - malzemeye aşırı zam var. Kendi çalıştığımız arkadaşlarımıza anlatıyoruz ama onlar da haklı. Yani adam da fasona zam almamış ki. Bir tişörtü 3,5 liraya dikiyorsa hala 3,5 liraya dikiyor ama bir iğneyi 10 liraya alıyorsa şu an 20 liraya alıyor.

“SATILAN MALIN YERİ DOLMUYOR”

3 ay önce ben 6 bin 500 liraya bir makine satıyordum, o makineyi şu an 9 bin 500 liraya satıyorum. Kârı bizde yok. 6 bin 500 lirayken kâr vardı ama şu an aldığımız miktar dolar üzerine olduğu için aldığımızı bir daha alamıyoruz. Şimdi ben bir ürünü 1 liradan müşterime sattım diyelim, aynı ürünü yerine koymak için 1.10 TL’den alıyorum.  Yani satılan mal kesinlikle yerine koyulmuyor.

“DEĞİŞİM SEÇİMLE OLACAK”

Saddam krizini bile gördük ama o zaman biteceğini tahmin ediyorduk ama kamuoyu şu anki krizin biteceğini sanmıyor. Değişim olursa, ülkeye özgüven gelirse belki bir şeyler olabilir. Ama şu andaki merkezi hükümetle bunu olacağını sanmıyorum.

Değişim nasıl olacak?

Seçimle.

“İKİ AYDIR BİR TANE MAKİNE SATAMADIM”

Satış hacminiz geçen sene nasıldı, şu an nasıl?

Çok düşük. Son iki aydır bir tane makine satamadım. Eskiden iki üç günde bir tane satabiliyordum. İnsanlar terzi açıyordu, hanımına alıp evde iş yapıyordu ama şu anda yok. Çünkü önünü göremiyor, dükkan tutamıyor.

“İSTANBUL’DA TEKSTİL BİTERSE TÜRKİYE EKONOMİSİ ÇÖKER”

Esnaf pes edecek mi?

İnşallah etmeyecek. Ederse Türkiye için çok kötü. İstanbul’da tekstil biterse Türkiye ekonomisi çöker.

Ne kadar daha direnebilirsiniz?

Direnmeme şansımız yok. Ne yapacağız? Az satacağız. Müşteri beş vida istiyorsa bir tane vermek zorunda kalacağız. Çünkü onda da bir tane alacak güç olacak. Kötü bir şey aslında.

"HAYALİ İHRACAT”

Tekstilin ihracattaki payı çok mu büyük?

Eskinden büyüktü şu an değil. Bizde birkaç firma market zincirleri gibi Türkiye’de her şeyi ele aldı. Firmalar da aynı sisteme döndü. Eskinden çekmiş senetmiş ödemeymiş hiç derdimiz yoktu. Cuma günü işi dikip Cumartesi peşin paramızı alıyorduk. Şimdi adam üç aylık çek yazıyor. Üç ay sonra Türkiye’de ne olacağını biliyor musun? Hayali ihracat budur. Başka devletlerde çek günlüktür. Bazı ülkelerin ekonomisi kadar bizim hayali ihracatımız var.

“OKULLARIMIZDA TEKSTİLDE İLGİLİ BİR SIKINTI VAR”

Bu iş emek isteyen bir iş. Okullarımızda tekstilde ilgili bir sıkıntı var. Öğrenci yetiştiriyorlar ama yetiştirdikleri kişi gelip şarteli açamıyor tekstil mezunu. Eline diplomayı veriyorlar ‘güle güle’.

GÜVEN KURUM / KURUMLAR TEKSTİL

Tekstil gözden çıkarılmış bir sektör ama ülkemizin kalkınmasındaki en büyük payı yine tekstil, hazır giyimdedir.2010’dan bu yana gözden çıkarılmış bir sektör olarak görüyorum. 2010’a kadar iyiydi ama şu an tekstilde eleman hiç yetişmiyor. Olan kadroyla yapmaya çalışıyoruz bu da ister istemez kaliteyi düşürüyor.

“DEVLETİMİZDEN BEKLENTİMİZ VERGİLERDE DESTEK OLMASI”

Tekstilin ekonomideki yeri ne?

Bana göre çok büyük. Sadece İstanbul olarak bakarsak milyonlarca kişi tekstilde çalışıyor. Dışarıdan ülkemize gelen yabancı uyruklu insanların yüzde 90’ı da tekstilde çalışıyor, devlete yük olmaktan aslında bu şekilde kurtuluyor. Bugün Suriyelilerin hepsi burada, iş kuran da var. O yüzden tekstile teşvikler ile destek çıkarak ayakta tutulması lazım.  Devletimizden beklentimiz ise bize vergilerde destek ve yardımcı olması.

“TEŞVİK MAALESEF KÂR EDENE VERİLİYOR”

Destek veya teşvik aldınız mı şimdiye kadar?

Yeni kuruluş olduğumuz için böyle bir destek alma hakkımız yok. Daha önce şahıs firması olarak devam ediyorduk. Şahıs firması olarak da herhangi bir destek almadık. Çünkü maliyetleri kurtaramadığımız için zarar ediyoruz bu da ister istemez devletin bize koyduğu şartları karşılamıyor.

Devlet zarar edene değil de kâr edene mi teşvik veriyor? Teşvikin zarar edene verilmesi gerekmiyor mu?

Evet, zarar edene verilmesi lazım ama maalesef kâr edene veriliyor.

“AYAKTA DURMAK İÇİN DE DİRENİYORUZ”

TL’nin değer kaybı sizi nasıl etkiledi?

Bizi de her anlamda etkiledi. Her ne kadar alt üretici olsak da yan sanayi parçaları dolar üzerinden alıyoruz. İşimizde en çok iplik fiyatları bizi etkiliyor. Normalde bir ipliğin tanesini 1 doların üzerinde alıyoruz. 1 Dolar da 15 liraya geldi. Yani bir işin maliyeti bize çok yükseğe patladı. Ortalama yüzde 50-60 gibi bir ek maliyet getirdi bize ama maalesef biz yaptığımız işten bunun karşılığını alamıyoruz. Ayakta durmak için de direniyoruz.

“BİZLER YAPMAZSAK MARKALAR SATIŞ YAPAMAZ”

Ülkenin ve toplumun rahatlaması için üretimi artırmak zorundayız. Bunu yapmak için de tepedekilere değil alt üreticilere destek olunması lazım ki alttakiler kalkınabilsin. Bizler yapmazsak markalar satış yapamaz. Bize de destek olmayınca markan olsa ne olur, olmasa ne olur.

“BÜTÜN EVLERİN ALTI ATÖLYE OLMUŞ”

Her önüne gelen iş yeri açıyor. Bu mesleği gerçek anlamda bilmeyen, parası olan bu işe giriyor. Bu durum ister istemez elemanı dağıtıyor. Bütün evlerin altı atölye olmuş, merdiven altı dediğimiz yerler. Bu da ister istemez üretimi kalitesizleştiriyor ve eleman açığımızı çoğaltıyor.

“KENDİ KENDİMİZİ BATIRMA NOKTASINDAYIZ”

Şu an yaşanan durumla geçmiş yıllardaki ekonomik krizler arasındaki temel fark ne?

Şu anki ekonomik kriz saklanacak bir şey değil, gözle görülür bir ekonomik krizimiz var. Bunu aşmanın tek yolu üretim. Üretimin desteklenmesi lazım.  Ülke olarak yeni bir reform ve üretim politikası yapılması lazım ki ülke yeniden ayağa kalkıp şahlansın. 1970-80’lerde biz dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik. Şu anda kendi kendimizi batırma noktasındayız. O günlere dönmek, şahlanmak için elimizden gelen her şeyi yaparız yeter ki alt üretimi destekleyelim.

Gözle görülür dediniz. En ağırı bu mu?

Tabi, geçmiştekine göre daha ağır. 90’lı yıllarda sayın Tansu Çiller’in zamanında gizli devalüasyon dediğimiz olay olmuştu şu anda gizli değil açık bir devalüasyon. Dolar yüzde 100 değer kazanarak ikiye katlandı. Şu anki kriz devam ederse sonuçları 90’lı yıllardakinden daha ağır olacak.

“YÜZDE 90 İŞ YERLERİ KAPANACAK”

Tünelin ucunu görebiliyor musunuz?

Şu an göremiyoruz.

Ne kadar daha direnebilirsiniz?

Esnafın direnmesi bitmiştir. Şu anda can çekişiyor. Ciddi bir destek olmazsa yüzde 90 iş yerleri kapanacak.

TURGUT ATABEY / KAFKAS TEKSTİL

Tekstil 2006 yılına kadar çok iyiydi. 2006’dan beri kötüye gidiyor. Şu an burada 120 kişi çalışıyor en az 50 elemana da ihtiyacım var. Alacak gücüm var ama eleman bulamıyorum.

2006’ya kadar çok iyi dediniz. Ne koptu orada?

Fasonlar gittikçe aşağı düştü. Elemanların maaşları yükselince eleman bulamadık

Eleman bulamamanızın temek sebebi ne?

Altyapıdan eleman yetişmiyor. Okulları 4+4+4 sistemine geçirdikleri için artık çekirdekten eleman yetişmiyor.

Tekstilin Türk ekonomisindeki yeri ne?

Bana göre tekstilin ekonomi adına çok iyi olması lazım ama şu an bitmek üzere. Tekstil bittiği anda en büyük darbeyi de İstanbul alacak. Benim yanımda çalışan 120 kişinin yüzde 80’i ilkokul mezunu ama tekstilden başka yapacak bir işleri yok. Bittiği zaman ne yapacaklar?

“TEKSTİLİN YILBAŞINA KADAR DAYANACAK GÜCÜ VAR”

Dolar yükseldiği zaman bazıları fırsatı bulup daha çok yükseltiyor. Bu şartlar altında biz sıkıntı yaşıyoruz. Şu an tekstilin yılbaşına kadar dayanacak gücü var. Yılbaşından sonra belki kapatabiliriz.

Ne kadar süredir bu sıkıntılar yaşanıyor?

Pandemiden sonra bu olay başladı. Gitgide kötüye gidiyoruz. Sonu hiç iyi değil.

Geçen sene bu zamanlar kaç kişi çalışıyordu?

155-160 civarı kişi çalışıyordu.

Şu an kaç kişi çalışıyor?

120.

Giderler ne durumda?

Giderler başını aldı gitti zaten. SSK’ya, vergiye borcumuz var ama ödeyemiyoruz.

“ÇABALADIKÇA DAHA ÇOK BATAKLIĞA GİRİYORUZ”

Dediğim gibi yılbaşına kadar önümüzü görüyoruz ama daha sonra biz de kepengimizi kapatabiliriz artık. Artık çok zorlanıyoruz. Her şey ateş pahası oldu hiçbir şey yapamıyoruz. Çabaladıkça daha çok bataklığa giriyoruz.

İRFAN TAYFUN / LT KONFEKSİYON

Döviz durumu sadece bizi değil herkesi etkiledi. Aldığımız her şey zamlı. Bizim işimiz yine dönüyor ama iğne, iplik, benzin bunların hepsi zamlı. Firmaya biz bunun bilgisini verdik sağ olsun onlar da ufak tefek bize yardımcı oluyorlar ama onların da elinde olan bir durum değil.

Dövizdeki dalgalanmayı en son 2000’lerde gördüm, o zaman da oluyordu ama bu kadar olmuyordu. Allah hepimizin yardımcısı olsun, zor bir süreçten geçiyoruz. İnşallah en kısa zamanda her şey yoluna girer. İSA KARAARSLAN / KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi