Afgan işçi için skandal bir iddia öne sürüldü. Zonguldak'ta kaçak bir kömür ocağında yaşandığı belirtilen olayda Afgan işçi diri diri yakıldı.

İddianın sahibi gazeteci İsmail Saymaz şunları söyledi;

"Zonguldak’ta, kaçak kömür ocağında iş kazası geçiren Afgan işçi, nefes aldığı halde hastaneye götürülmedi.

Kaçak ocağın sahipleri 'Ocak kapatılır, cezaevinden çıkamayız' diyerek insanlıktan çıktılar. Yaralı Afgan işçiyi benzin dökerek canlı canlı yaktılar."

Küçükçekmece'deki acı olayla ilgili tahkikat Küçükçekmece'deki acı olayla ilgili tahkikat

TUTUKLANDILAR

Soruşturmanın başlatılmasının ardından jandarma ekipleri öldürülen işçinin çalıştığı iddia edilen kaçak maden ocağı bölgesinde incelemeler yaptı. Görgü tanıklarından birisi Nourtani’nin kaçak ocakta çalıştığı esnada fenalaşarak bilincini kaybettiğini söyledi. Bunun üzerine kaçak ocağı işlettiği iddia edilen şahıs ile diğer 6 şüpheli gözaltına alındı. 6 şüpheli jandarmadaki sorgularının ardından dün sabah saatlerinde Zonguldak Adliyesi’ne sevk edildi.

Nourtani’nin ölümünde sabah saatlerinde adliyeye sevk edilen 6 şüpheliden ocak sahibi olduğu ileri sürülen Enver G. (33), Hakan K. (45) ile Ahmet A. (51) suçlamaları reddederken, nitelikli kasten öldürme suçundan tutuklandı. Tutuklanan şahıslar, Zonguldak M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi. Olayda gözaltına alınan diğer şüpheliler S.K. (27), E.D. (21), A.Ç. (45) ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

SKANDAL İFADELER

Mahkemeden adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüpheli A.Ç., olay sırasında kömür yüklenmesi için aracının başında beklediğini bu sırada ocakta çalışan bir kişinin dışarıya gelerek Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’nin vagon ittiği sırada fenalaştığını haber verdiğini söyledi. A.Ç., içeri girdiğinde Nourtani’nin sırt üzeri yerde yattığını bunun üzerine kalp masajı yaptığını ifade ederek, “Kalp masajı yaptım. Bir kere nefes aldı. Hava alsın diye dışarı çıkarttık. Dışarıdayken taşıdığımız kişinin nefes almadığını gördüm. Ocak kaçaktı bu nedenlerle kaçak ocak suçlaması ve o kişinin mevcut halinden doğacak suçlamalar üzerime kalır diye korktuğum için 112’ye haber veremedim. Ocak çalışanları ocağın sahiplerini çağırdı. Önce Enver geldi daha sonra Hakan geldi. Onların geldiği sırada da nefes almadığını biliyorum. Hakan ve Enver hastaneye götüreceğiz, arabaya taşıyalım dediler bunun üzerine battaniye üzerine koyarak maktulü araca yükledik. Ben hastaneye götürüleceğini düşünerek arabaya binmiştim. Araçta Hakan, Enver, Hakan’ın akrabası olan Ahmet isimli kişi ve ben vardım. Yolda giderken sadece Enver bana ‘atalım’ dedi. Ben de ‘saçmalamayın hastaneye götürelim’ dedim. Sonrasında yolda indim” dedi.

"ÇAKMAĞI YAKTIM"

Mahkeme kararınca tutuklanan şüphelilerden Ahmet A. ise olayı haber aldıklarında ocak sahibi olan kuzeni Hakan K. ile olay yerine gittiklerini anlattı. Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’nin sırt üstü yattığını ve kalp masajına cevap vermediğini görünce “Alaattin bunu bir anca götürüp polis ya da jandarmaya haber verelim” dediğini anlatan Ahmet A., “ancak Hakan bunu kabul etmedi. Hakan benim infazım var burada çalıştığı öğrenilecek ocak ve işçiler kaçak bundan dolayı başımız ağrır. yapacak bir şey yok biz bunu yok edelim dedi. Ben olur mu öyle şey dedim. Afganlıyı battaniyeye koyduk Hakan’ın aracına yükledik. Daha sonra Hakan ile ben arabaya bindik. Hakan diğerlerine siz burada bekleyin dedi. Çarşıya gittik. Hakan ile birlikte petrole gittik 5 litre benzin aldık. Tekrar diğerlerinin yanına gittik. Ancak orada yoktular. Hakan bir kaç kere arayınca Enver’e ulaştı. Enver aracın yanına geldi. Enver, Hakan ve ben ölenin yüklü olduğu araca bindik. Hakan aracı sürdü. Benim bilmediğim yerlere kadar gittik. Daha sonra aracı durdurdu. Araçtan indik. Bagajdaki maktulü yere indirdik. Üçümüz taşıyarak 6-7 metre ileri götürdük. Daha sonra Hakan benden benzini istedi. Ben de benzin bidonunu getirdim. Hakan benzini Afganlının üzerine döktü. Bana da çakmağı çak dedi. Ben de onun talimatı ile çakmakla ateşi yaktım. Bu şekilde Afganlı yanmaya başladı. Daha sonra olay yerinden geldiğimiz araçla üçümüz geri döndük” dedi.

Editör: Anıl Kılıçlı