Adalar ve Ekalliyet (azınlıklar) hakkında sohbet eden ikili, Adalar’ın doğası, kültürel ve tarihi dokusuyla kendine has bir yaşam biçiminin olduğunu, yaşayan halkın da bu kültürü muhafaza etmeye çalıştıklarını konuştu.

Bu ülkenin gördüğü en acı günlerden biri olarak yorumladığı 6-7 Eylül (1955) olaylarının ardından çok sayıda gayrimüslümin ülkemizi terk ettiğini ve 60’lı yıllardan sonra da pasaport olayından dolayı gelen nüfusun da azaldığını söyleyen İlber Ortaylı, “Adalar genellikle gayrimüslüm vatandaşların yaşadığı bir bölgeydi. 6-7 Eylül olaylarının ardından doğu bölgelerinden gelen insanlar daha çok yerleşti” dedi.

İstanbul’un beynelmilel bir güç altında olduğunu, Adalar’ın ise mikro klima özelliğinde tercih edilen bir yer olduğunu belirten Ortaylı, “Havası daha temiz, rutubeti az ve bazı yerlerinde denize girilebilir” diyerek, “Adalar, kafeleri ve balık restoranları ile dostların bir birbirini kolayca bulduğu, mehtabı seyretmek, yeşili görebilmek ve hava almak isteyenlerin vazgeçemeyeceği bir mekan. Kış aylarında da çok hoş vakit geçirebilecek bir yer” diyerek düşüncelerini paylaştı.

Büyükada ve Heybeliada’da hem tarihi hem de enteresan eserlerin olduğunu, bunların restorasyonlarının bu güne kadar düşünülmesi, korunacak yerlerinin korunması ve özel bir hassasiyetin olması gerektiğini ifade eden İlber Ortaylı, “Devlet arazileri yağmalandı, her gelen bir ev kondurdu. Biz gecekondulara ah vah ederken birde baktık ki, her yer betonla doldu” diyerek, betonlaşmanın ülke iklimini değiştirdiğini belirtti.

Adaların tarihi, doğası, kültürel dokusu ve kendine has yaşam biçimiyle, Can Yücel, Altan Öymen, Ataol Behramoğlu, Hasan Hüsrev Hatemi ve Levent Kırca gibi pek çok ünlüye de ev sahipliği yaptığını söyleyen Nurhan Çetinkaya, “Yaşayan bir müzedir Adalar” dedi.

Son olarak Türkiye’nin eğitim sisteminden de kısaca bahseden Prof. Dr. İlber Ortaylı, eskilerde ilk ve orta okul mezunu kişilerin memur yada müdür olabildiğini, Lise eğitimi alan kişilerin ise hatırı sayılır yerlerde olduğunu söyleyerek, “Şimdilerde ise eğitim yayıldıkça kalitesi de yayıldı. Eğitim hem ülkenin, hem de dünyanın sorunudur” ifadeleriyle eğitime acil çözümler getirilmesi gerektiğini belirtti.

Çetinkaya’nın yaşamında omuz omuza verdiği, iş birliği yaptığı dostları ile yaşadığı doğruları, yanlışları, hataları ve edindiği tecrübeleri aktardığı “Kızıma Mektuplar” isimli kitabını inceleyen İlber Ortaylı, Nurhan Çetinkaya’ya programında kendisine yer verdiği için de ayrıca teşekkür etti.

Selvi Sarıtaç / Kent Yaşam 

Editör: Haber Merkezi