İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mahkûmiyet kararının ardından düzenlenen Saraçhane eylemleri sırasında gözaltına alınıp tutuklanan 136 kişi hâlâ yargılanıyor.
"O isimlerden üçünün avukatı Arzu Yılmaz, müvekkillerine yönelik soruşturma sürecinde yaşanan bazı usule ilişkin sorunlar ve gözaltı sürecine dair hukuki değerlendirmelerini gazetemize konuk olarak, Yaşam Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Celal Karaali’ye aktardı."
“Tutuklananlar arasında doktor, mühendis, hukuk öğrencisi gibi toplumun eğitimli bireyleri vardı. Kimse neyle suçlandığını bilmiyor. Bu dosyada hukuk yok, garabet var” diyen Yılmaz, mahkemeden çıkan suç duyurusu kararının ise geleceğe dair umut verdiğini söyledi.
Yılmaz ile röportajımız şöyle;
“HAKİM, POLİSLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU KARARI ALDI”
“Bu 136 kişi kimdir, neden yargılanıyor?”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkeme kararının ardından Saraçhane’de düzenlenen protesto gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle yargılanan 136 kişi, farklı meslek ve eğitim gruplarından bireylerden oluşmaktadır. Aralarında eczacılar, öğretmenler, doktorlar, bilgisayar mühendisleri, hukuk fakültesi öğrencileri ve diğer üniversite öğrencileri bulunmaktadır. Yani söz konusu dosyada toplumun çeşitli kesimlerinden bireyler yer almaktadır.
Bugün davanın ikinci duruşması gerçekleşti. Bu duruşmada, bir önceki celsede sunduğumuz taleplerimizi, özellikle de müvekkillerimizin derhal beraatına ilişkin taleplerimizi yineledik.
Dava şöyle gelişti: Saraçhane eylemlerinde gözaltılar oldukça hukuka aykırı şekilde çıplak aramalar, postallarla eylemcilerin yüzüne basan polisler, döven polisler... Ayağı kırılan kişi dahi var bu 136 kişinin içinde. Eylemlere ilişkin, polisin hukuka aykırı ve yetki sınırını aşan eylemlerine ilişkin bir suç duyurusunda bulunulmasını talep ettik. Mahkemelerde avukatın suç duyurusunda bulunmasıyla bir yargı mensubu, hâkimin suç duyurusunda bulunması, bir ihbarda bulunması oldukça farklı şeyler. İlk celsede bu talebimiz hâkim tarafından reddedildi. Ama bu celsede avukatlar savunma yaptılar. Biz de aynı şekilde savunmalarımızı yaptık ve çok güzel bir kazanım elde ettik. İstanbul 49. Asliye Ceza Hâkimi, ilgili polisler hakkında suç duyurusunda bulunma kararı aldı. Bu kapsamda oldukça önemli bir gelişme.
Tamamen insanlar işkenceye uğradıktan sonra bunun öylece kapanmaması hatta bugün bir tanesi dedi ki, "Ceza almam bile önemli değil. Önemli olan bana yaşatılanların hesabının sorulması, önemli olan polislerin ceza alması ve yargılanması." Bu hem toplumumuz hem de gelecek nesiller adına oldukça önemli bir gelişme. Eğer bugün bu yaşananlar cezalandırılmazsa, bundan 40 sene sonra yine aynı şekilde işkenceci memurlarla karşı karşıya kalacağız. Bu yönüyle çok önemli bir gelişme.
“DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR”
Yani öyle suçlandıkları türden insanlar değiller. Evet, hatta bu tutuklama aşamasında tutukluluk asla beklemiyorduk. Oradan Sulh Ceza’dan artık gözaltı sonrasında serbest bırakılırlar diye düşündük. Fakat hiç beklediğimiz gibi olmadı. Sulh Ceza hâkimleri neredeyse herkesi tutukladılar. Çok az kişiye ev hapsi verdiler. Geri kalanını tutukladılar. 136 kişi 22 gün boyunca hapis yattı. Silivri'de yattılar. Onlar için çok beklenmedik bir durumdu. Yani suçlu olduğunuzda cezaevinde olduğunuzu kabul edebiliyorsunuz. Ama ben bu insanlara cezaevindeyken de neden cezaevinde olduğunu, ne zaman çıkacağını hiçbir surette açıklayamadım.
Burada da yine düşman ceza hukuku uygulandı. Bu yönüyle hukuk garabeti devam ediyor. Fakat dosyada önemli gelişmeler almaya devam ediyoruz.
“MÜVEKKİLLERİMİN NEYLE SUÇLANDIĞI BELLİ DEĞİL”
Bundan sonraki izleyeceğiniz yol nedir? Yani bu davayla alakalı gerek sizin baktığınız üç kişi olsun, gerek genel olarak planınız nedir?
Bu davayla ilgili öncelikle beraat kararı almak istiyoruz. Yani bu aslında artık bir talep değil; bu hukuk garabetinin sona erdirilmesi için oldukça önemli bir gelişme olur.
Mahkeme hâkiminin verdiği karar sizin için beraat adına umut oldu mu?
Evet, bizim için beraat adına umut oldu. Ben beraat istiyordum bu duruşmada. Fakat beraatten sonra verilebilecek en iyi kararı almış olduk. Diğer duruşmada da umarım beraat alırız. Taleplerimiz bu yönde. Ceza alınacağını düşünmüyorum. Çünkü gerek iddianame gerekse dosyadaki delillerin hepsi hukuka aykırı. Örneğin, benim müvekkillerimin hangi eylemlerde bulunduğu iddianamede yazmıyor. Bana savunma hakkı veriliyor ama müvekkillerim neyle suçlandığını bilemediğim için savunma yapamıyorum. Özetle, müvekkillerimde bende neyle suçlandıklarını bilmiyoruz, bilmediğimiz suçlamaya karşıda savunma yapamıyorum. Yani biz hangi konuda yargılanıyoruz, bunu inanın hâlâ bilmiyoruz. Bu nedenle ben beraat bekliyorum. Bunun yanı sıra ceza alırsak yine üst mahkemeye taşıyacağız. Ama beraat almamız durumunda da gerek Anayasa Mahkemesi nezdinde, gerekse hukuk mahkemeleri nezdinde tazminat davaları açacağız. Çünkü hukuka aykırı şekilde suçsuz insanların yargılanması kabul edilemez nitelikte bir durumdur.
“İKİ KALEMDE TAZMİNAT TALEP EDECEĞİZ”
Tazminat bu hukuka aykırı yargılamaya mı olacak yoksa muameleye mi olacak?
Hukuka aykırı yargılamaya ayrı tazminat. Hangi polisin ne yaptığı eyleminin öncelikle belirlenmesi gerekiyor. Belirlenen polislerden de ayrıca tazminat talep edeceğiz. Yani iki kalem tazminat talebimiz olacak. Hukuksuz olarak suçsuz yere 22 gün birisinin hapis yatması, devletin tazminat yükümlülüğünü gerektirir. Bu nedenle bu yönde de tazminat talebimiz olacak. Biz gözaltı sürecinden bugünkü mahkemeye kadar ve devam eden sürece kadar bütün müvekkillerimizin yanındayız.
Muhaliflerin susturulmak amacıyla bastırılmasına bir avukat olarak karşıyız. Müvekkillerimle görüşmek için Vatan Emniyeti'nde 8 saat boyunca bekledim. Gerekirse 18 saat de bekleyeceğiz ama demokrasinin gereği olan karşıt fikirlerin de söylenebilmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
“KEYFİ GÖZALTILAR OLDU”
Müvekkillerinizin gözaltı süreciyle ilgili çok farklı iddialar oldu. Sizin müvekkillerinizin gözaltı sürecini değerlendirir misiniz?
Benim müvekkillerim Marmaray’a giderken alınan insanlar. Hakim duruşmada bütün sanıklara şu soruyu yöneltti: "Siz polisin dağılın ihtarına uydunuz mu?" İnsanlar Kalender Mahallesi’nden ve 15 Temmuz Caddesi’nden alınmışlar. Vezneciler Metro’ya uzaklıkları sırasıyla 350 metre ve 220 metre. Yani aslında insanlar metroya doğru gidiyorlar; dağılmış durumdalar. Ama polis, çıkışta bulunan insanları ablukaya alarak gözaltına alıyor.
Sanıklardan birine “Gel” diye sesleniyorlar. O da “Buyur abi” diyerek gidiyor ve “Seni de gözaltına alalım” denilerek gözaltına alınıyor. Bu durum basına da yansıdı. Eğer gerçekten suç işlemiş olsa bu kadar rahat bir şekilde “Buyur abi” demez. Çok safça yaklaşıyor ve alınıyor.
Bir diğeri dönerci, Aksaray’da çalışıyor. Vezneciler metrosuna yürürken polis ablukasına denk geliyor. “Buradan nasıl çıkacağım?” diye soruyor. Polis “Bu taraftan” diye yön gösteriyor ve gösterilen yerde gözaltına alınıyor.
Bu kişilerin hiçbiri polise mukavemet göstermemiş. Hepsi sakin şekilde gözaltına alınmış.