Dünya tarihine geçecek kadar olağan dışı ve zor bir süreç yaşıyoruz hep birlikte.

Coronavirüs birçoğumuzun hayata bakışını değiştirecek kadar önemli bir olay oldu. Virüs ile geçirdiğimiz bu birkaç ay içinde çok şeyi hatırlamak, belki değiştirmek zorunda kaldık. Herşeyden önce günlük rutinimiz değişmedi mi?

Virüsün yayılmasında en önemli etkenlerden biri sosyal temas olduğundan aktif sosyal yaşamımızı sınırlandırdık, bulaşıcılığı en aza indirmek için evlerimize kapandık. Hepimiz için hayat bir süreliğine durdu, hayata bir mola verdik deyim yerindeyse..

Pandemi öncesi ve sonrası olarak hayata farklı açılardan bakmaya başladık bile..Bu arada hepimiz evlerde olmaktan sıkıldık biraz, baharın gelişini bu sefer maalesef camlardan izliyoruz. İnsanların adeta bir bilim kurgu filminde yaşıyormuş gibi hissettiği bu günlerde, gelecek üzerine kurduğumuz her şey"an"a dönüştü sanki. Hiç olmadığı kadar iletişime geçtik ve birbirimizle konuştuk. 

 Peki Coronadan sonra dünya eskisi gibi olmayacak mı? Küresel ölçekte söylüyorum, bir ulusal tecrit mi yoksa bir küresel dayanışma mı yaşanacak? Yani virüs bizi birbirimize mi yaklaştıracak yoksa uzaklaştıracak mı? Aslında bu, işin sosyolojisini, ekonomisini, psikolojisini kısaca birçok disiplini etkileyen bir durum. Bana sorarsanız günlük sosyal hayatımızdan çalışma düzenine ve uluslararası ilişkilere kadar pek çok alanda değişim, hatta köklü bir değişim olacak. Mesela Suriye Savaşı ne oldu şu anda? Coronadan sonra kaldığı yerden devam mı edecek?

Maddesel ağırlıklı, bireysel egoların yüksek olduğu bir dünyadan evriliyor olabilir miyiz sizce de? Bu dünyada savaşlar oluyordu kısa bir süre öncesine kadar...Dil, din, mezhep ayrılığından dolayı ölen insanlar vardı, bunlar biter de sonrasında dünyaya bir barış ortamı gelir mi acaba? Siyaset önemini yitirip insanlık adına yeni bir başlangıç yapılarak her şey daha sahici mi olacak? Sosyal ve gelir adaletsizliğinin sonuna mı geliyoruz?

Neler olacak bunu zaman gösterecek tabiki. Ama Coronanın şimdiden birçok şeyi değiştirdiği de bir gerçek. Bundan sonra hepimiz hayata daha sakin, daha olgun,daha pozitif bakacağız sanki. Bu salgın bize bilimsel bilginin ve gerçekliğinin ne kadar önemli olduğunu da gösterdi yaşadığımız bu süreçte. Ve şunu anladık ki hangi ülkede yaşadığımızın hiçbir önemi yok aslında.

Dünya büyük bir" EV" ve çok uzaktaki bir kişinin yaptığı herhangi bir şey dünyadaki diğer insanları da etkileyebiliyor. Şu anda bilim insanları virüsle başa çıkabilmek için büyük bir dayanışma içinde çalışıyor. Etkili bir aşı, yöntem bulunursa bunu tüm dünya kullanacak. Bu da bize bilimin "evrenselliğini"gösteriyor bir yandan. Salgın nedeniyle insan etkileşimi azaldığından haliyle trafik de azaldı. Bu da soluduğumuz havanın kalitesinin gözle görülür şekilde iyileştiğini gösteriyor. Uzmanlara göre İstanbul'un hava kirliliği %30 azalmış, orta seviyeden iyi seviyeye yükselmiş durumda. Bu virüs toplumun temizlik alışkanlıklarını da önemli ölçüde değiştirdi. El yıkama, sosyal ortamlarda bulunma,insanlarla temas,sağlıklı beslenme gibi konulara daha çok özen gösterilmeye başlandı. Evde yemek yapma oranı bir hayli yükseldi bu arada.

Bu süreçten sonra sorgulayacağımız o kadar çok şey olacak ki..Endüstriyel, işlenmiş gıdalar, ilaçlar, çevresel faktörler, hava kirliliği, sosyal adalet, hukuk, iyi tarım, doğal beslenme,koruyucu sağlık, temiz su, bilime verilen değer, ekonomi,sosyal eşitlik gibi daha pek çok kavramları ön plana alan yeni bir siyasi dalga gelecek gibi görünüyor bence. Yapıcı bir dil kullanılacağını düşünüyorum her alanda..

Çünkü insan hayatının kıymeti ve bunun her şeyin üstünde olduğu anlaşıldı. Ölüm gerçeğinin gözümüzün önünde durduğunu gördük, onun dışındaki herşeyin değişebileceğini,bize uzak gibi görünse de bize de gelebilir fikriyle sevdiklerimizi koruma isteğinin ne kadar ağır bastığını, onlarla geçirdiğimiz zamanların ne kadar değerli olduğunu, onların sağlıklı olmasının bizi ne kadar mutlu ettiğini öğrendik. Hayatta hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini gezmenin, gülmenin, yemenin yani bunların aslında basit ama büyük lüksler olduğunu görüp herşeyin daha da kıymetini bilir olmadık mı?

Ve bu virüs hiç bir fark gözetmeksizin herkes için aynı duyguları tetikledi. Bu arada fiziksel mesafemiz artarken dijitale yaklaşmamız da kaçınılmaz oldu tabiki. Sanal ziyarete açılan müzeler, evimizde otururken yine sanal turlar ile gezebileceğimiz yerler, on-line eğitimler daha çok arttı. Evet maalesef kimimizin evine stres, işsizlik, öfke, aile sorunları, takıntı, korku, panik atak, fiziksel,sosyal ve psikolojik negatif duygular ve sorunlar da getirdi.

Endişelerden uzak, tedbir ve farkındalık ile atlatacağımıza inandığımız bu süreç elbet bir gün sona erecek, mutlu, keyifli günler tekrar gelecek, o günleri inşallah tekrar sağlıkla yaşayabileceğiz. Unutmayalım lütfen gün dayanışma ve birbirimizi anlama günü.Allah hepimize,sevdiklerimize ve tüm dünyaya sağlık versin inşallah..Bu arada bağışıklık sistemimizi de güçlü tutmayı ihmal etmeyelim...