Hesabım olmasına rağmen ısınamadım, kullanamadım bir türlü. Hani şu amblemi kuş olan Tvvitter var ya ondan bahsediyorum. Çok kişi tavsiye etti, bazıları ısrar etti, önerdi, 'böyle bir olanaktan uzak duramazsın' dedi ama, dedim ya kullanamadım...
Ne kuşla oynayabildim, ne de tweet atabildim...

Cumhurbaşkanı attı, bakanlar attı, genel başkanlar attı, milletvekilleri, müsteşarlar, genel müdürler, büyükelçiler, gazeteciler, sıradan yurttaşlar hem oynadı hem attı da bana nasip olmadı işte...

Derken ülkenin ileri demokrasi kahramanı büyük usta Başbakan gürledi: Tivıt mivıt dinlemem, hepsinin kökünü kazıyacağım!

Neler oluyordu, milletin attğı tivvette, oynadığı kuş neden rahatsız ediyordu ki hazreti; herkes gibi o da atabilir, oynayabilirdi...

'Yassak hemşehrim!' demişti bir kere.
Anında emir yerine getirildi ve tvvitter'e ulaşım engellendi.
Yurt içinden, yurt dışından kendileri gibi 'ileri demokrasi taraftarı' olmasalar da sesler yükselmeğe başladı: Ne oluyor ya, burası Kuzey Kore mi, İran mı, Arabistan mı... diye.
Demokraside olur muymuş böyle şeyler?
Oluyordu valla, hem de çok kolay oluyordu...

'Yargıla' diyordu, yargılıyorlardı.
'Cezalandır' diyordu, cezalandırıyorlardı.
'Salıver' diyordu, salıveriyorlardı.
'Anlaş' diyordu, anlaşıyorlardı.
'Bölüş' diyordu, bölüşüyorlardı.
'Şu kadar vereceksin' diyordu, veriyorlardı.
'Kısıtla' diyordu, kısıtlıyorlardı.
'Kapat' diyordu, kapatıyorlardı.
Yarın kalksa 'Aç' dese, açacaklar.

Parlamento 'yasa çıkar', Cumhurbaşkanlığı 'onayla', Yargı 'cezalandır', mülki amirler 'parti temsilcisi', devlet memuru, polisi 'iktidar hizmetçisi' konumuna gelince söylenecek fazla bir şey de kalmıyor zaten...

'Avrupa mavrupa beni ilgilendirmez, göstereceğim onlara..' naralarıyla yola çıkmıştı bir kere...
Durduramazdı kimse ustayı, oynayacaktı ille milletin kuşuyla; kontrolü altına alacak, istediklerini yaptıracak, olmadı kesecekti...

Karar verilmişti bir kere: Bu kuş kesilecek!

'Yapma etme, oynama milletin kuşuyla' demek de para etmiyordu artık...

'Ya kardeşim sen git yasalarla oyna, paralarla oyna, rantla oyna, rüşvetle oyna, insanların özel yaşamlarıyla, fikirleriyle, yaşam tarzlarıyla, inançlarıyla, kökenleriyle...oynama' deseler de nafile; ille kuşuyla oynayacaktı milletin...

'Senin yalan atmana, çamur atmana, suçsuz insanları içeri atmana karışan var mı ki sen milletin tvvitte atmasına karışıyorsun' deseler de nafile!..

'Git oğlunla, kızınla, damadınla, kardeşinle, dünürünle oyna; milletin kuşunu rahat bırak' deseler de boşuna!..

Karar vermiş ya usta, oynayacak milletin kuşuyla!

Boğazını sıkacak, yemiyle oynayacak, olmadı kesecek milletin kuşunu!

'Sen insanların beynine, yüreğine korku at, nefret at, kin at, bölücülük tohumları at; bırak insanlar da tvvitte atsın' deseler de duymaz!

Sahi neden korkuyor koskoca usta miniminnacık kuştan?
Kuş'tan ne gibi bir zarar görmüş ki acep?

Milletin kuşuyla oynama!
Milletin kuşunu kesme!
Rahat bırak kuşumuzu!

Bak benden duymuş olma, bu kadar çok sıkıştırırsan vallahi de billahi de uyanır ve fena öter bu milletin kuşu!

Bak bu millet cezasını kestirir, nefesini kestirir ama başına geleceği kestirince de kuşunu kestirmez; ona göre!

Bak bu millet kuşuyla oynanmasına sesini çıkarmaz ama kesmeğe kalkanı da rahat bırakmaz; ona göre!..

Sen sen ol, oynama milletin kuşuyla.

Hele hele asla kesmeğe kalkışma!

Kuş bu, şakaya gelmez valla!..

Hem oynayacan da, kesecen de n’apacan; elinde kalır valla ölüsü...