Türkiye’de eşine az rastlanır bir çapta mağduriyet, İstanbul’un Başakşehir ilçesindeki Şahintepe mahallesinde yaşanıyor. Tam 10 bin hanenin mağdur edildiğini söyleyen Şahintepeliler, kentsel dönüşüm adı altında Başakşehir Belediyesi’nin imar yetkisini önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığını, sonra da Başakkent A.Ş adıyla bilinen belediye iştirakine devrettiği, burada yapılan imar planlarının tamamen ranta hizmet ettiğini ve kendilerine neredeyse otel odası büyüklüğünde ev verilmeye çalışıldığını söylüyorlar.

PLANLAR, SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDA ASKIYA ÇIKMIŞ

10 bin haneyi kapsayan ve depreme dayanıksız bölge diyerek Çevre ve Şehircilik bakanlığınca “ Rezerv” alanı ilan edilen Şahintepe mahallesi sakinleri pes etmiyor. Bölge halkı, Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi adında bir direniş topluluğu oluşturup yapılan imar planlarının iptali yolunda hukuki süreçleri yönetiyorlar. 2020’de yapılan ve Kovid-19 pandemisi nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edilen günlerde imar planlarının askıya çıkarıldığını, bu planlardan haberlerinin olmadığını söyleyen vatandaş ‘yangından mal kaçırır gibi’ ailelerinden kalan mülke çökülmeye çalışıldığını vurguluyor.

Bölgedeki gelişmeleri en başından beri takip eden bir yayın grubu olarak biz de, Şahintepelilerle yaptığımız röportajlarda 10 bin hane gibi ciddi bir sayının mağdur edildiğini duyuyoruz. Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi, ilk olarak 2020’de yapılan imar planını iptal ettirdiklerini ve şimdiye kadar önemli kazanımlar elde ettiklerini ifade ettiler. Barınma Hakkı Meclisi ayrıca yeni yapılan imar planlarına karşı da yargıya başvurmaya devam ediyor. Topluluğun bu başarısı bölge halkını da cesaretlendirerek, mülkiyetlerine sahip çıkmaları konusunda olumlu bir etki yaratıyor.

“TAKIM ELBİSELİLERİN ZİHNİYETİ BOZUK ÇIKTI”

Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi Sözcüsü Nagihan Kamçı ‘Takım elbiseliler’ olarak tanımladığı kişileri işaret ederek, “Biz onların zihniyetindeki kentsel dönüşüme karşıyız. Herkes depremden korunmak ister ve yuvasının sağlıklı bir şekilde dönüşmesini ister ancak onların niyeti depremden korumak değil, mülkiyetimize çöküp yerine yapacakları lüks konutları zenginlere satmak. 10 bin hane burada mağdur, dikkat edin 10 bin kişi değil hane. Bunun bir örneği var mıdır?” dedi.

KENT YAŞAM GAZETESİ HEP HALKIN YANINDA OLDU

Yaşam Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Celal Karaali, Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi temsilcileriyle bir röportaj yaptı. Karaali,“Bugün Başakşehir Şahintepe'deyiz. Burada "Barınma Hakkı" diye bir oluşum var. Barınma hakkı nedir, ne zaman kuruldu ve buradaki amacınız nedir?” diye sordu.

KAMÇI: HALKIN OLMADIĞI MASA OLUNCA BİZ DE HALK MECLİSİ KURDUK

Ben Nagihan Kamçı. Sürece yaklaşık 3 yıl aşkın bir süredir, yani 4 yıla evrilerek devam ediyoruz. Hukukçularla tanışmamız ve mücadelemiz bu şekilde başladı. Bu süreçte, barınma hakkı meclisinin burada kurulması gerektiğini gördük. Evet, bazı oluşumlar oldu ama bu oluşumlar, rant, emlakçılık ve müteahhitlik üzerineydi. Halkın olmadığı masalar olunca biz, halkın olması gereken bir meclis kurmaya karar verdik.

“KIRMIZI ÇİZGİMİZ HALKTIR”

Yuvamız İstanbul Kısa Mola Merkezleri açıldı Yuvamız İstanbul Kısa Mola Merkezleri açıldı

Her kesimden insanın bulunması gereken bir meclis kurarak Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi’ni oluşturduk. Buradaki bazı oluşumlardan ayrılmak ve kopmak zorunda kaldık. Çünkü barınma çizgisi, diğer mücadele çizgilerine uymadığı için ayrıldık. Çizgi derken, bu çizgide kastım özellikle şu: Barınma Hakkı Meclisi’nin kırmızı çizgisi, her türlü siyasi görüşten insan olabilir ama burada sadece masada saf halk, yani evi, ekmeği giden halk olmalı. Yeri, yurdu giden halk burada ve işçi kesimi burada. Mücadele eden insanlar burada. Yeri için, toprağı için çoğunluğu da zaten davacı. Barınma Hakkı Meclisi’nin davacı olması önemli bir göstergedir. Bu, mücadelenin göstergesidir. Çünkü hakkını meşrulaştırmak için dava açman gerekir.

“SÖZDE KANAAT ÖNDERLERİ ONLARA HİZMET EDİYOR”

Bu ranta hizmet eden, maalesef mahallenin içinde kanaat önderleri olarak adlandırılan, ama bizim önderimiz olmayan ve tanımadığımız kişiler vardı. Sözde kanaat önderleri, "Bu imar çok güzel," diye güzellemeler yapıyorlar. Ama bu imar, buradaki halka gelmiş değil. Buradaki halkı borçlandırma, kamulaştırma, buradan aslında ileriye başka yerlere sürme; yani yaşam hakkını, barınma hakkını kaldırma gibi bir duruma sebep oluyor.

Burada yaşayan insanlar belli: Sabahın 6’sında işine gidip gece 10’lara kadar çalışan emekçi insanlar. Bu emekçi insanlar, dişinden tırnağından artırarak buradan aldığı 200-300 metrekarelik bir arsaya, başını soktuğu bir ev yaptı. Şimdi ise bu evini kaybetmek istemiyorlar. Ama buradakiler, pastadan pay alayım derken bu halkı ezmek istiyorlar.

PEKİ, KİM PASTADAN PAY ALMAK İSTİYOR?

Pastadan pay almak isteyenleri biz “takım elbiseli” olarak kodluyoruz. Rantçılar, yani emlakçısından eski muhtarına varıncaya halkın sırtına basarak buradan fayda, payda elde etmek isteyen; itibar ve para kazanmak isteyen kişiler. Bunlar, küçük hesaplar yaparak buradaki halka yalan beyanlarda bulunuyor ve sürekli kandırıyorlar. Maalesef, bu imarı güzelleştirmeye çalışan bir kitle var içimizde. Çok üzücüdür ki, bu da onların menfaatlerinden kaynaklanıyor.

Biz diyoruz ki: “Siz vitrinde olamazsınız. Eğer mücadelede siz vitrinde olursanız, bu işte menfaat vardır.” Bu masada herkes olabilmeli evi, arsası başını sokacağı yuvası elinden alınmak isteyenler olmalı. Ama onlar halkı temsil etmiyor; onlar halka güzelleme yapan ama arkadan ranta çalışan tipler. Çok şükür, biraz hırpalansak da onları aramızdan ayırmayı başardık. Eğer imar iptal edildiğinde normal bir vatandaş söz hakkına sahip olamıyorsa ve o takım elbiseli kişi onun adına konuşuyorsa, o zaman orada sıkıntı var demektir. Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi Sözcüsü Nagihan Kamçı, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bizim her şeyimiz şeffaf. Barınma Hakkı Meclisi’nde, eğer imar iptal olduysa ve vatandaşın yararına gerçekten güzel bir imar düzenlemesi yapılıyorsa, biz buna “güzel bir imar” deriz. Ancak, şu an güzel bir imar olmadığı belli. Olsaydı, bu mücadele olmazdı. Mücadelemiz, sadece şu anda gördüğünüz kadro ile sınırlı değil, doğaldır ki işçi kesimi ve işten yeni gelenler var evine direk gidenler var ve çok samimi söylüyorum, mücadelemiz zaferle çıktıkça halkımızında ilgisi arttı ve halkımız daha çok bilgilendi.

SÖNMEZ: KANAL İSTANBUL’LA SÜREÇ BAŞLADI

Barınma Hakkı Meclisi koordinasyonundan Şenay Sönmez ise şunları söyledi;

“Gönüllü inisiyatif alan, hem de kendi davaları olan bir bireyim. Bu oluşumun içerisindeyiz. Hepimiz gönüllü inisiyatifiz. Burada kimse parayla bir iş yapmıyor. Gönüllü olarak herkes bir mücadele veriyor. Evet, hem davamızı açıyoruz hem de halka destek oluyoruz. Mücadelemiz ve meclisimiz her ne kadar Şahintepe’de başlamış olsa da aslında dalga dalga İstanbul’un bir çok bölgesinde bu tür ranta dayalı planlamaları duyuyoruz. Onlarla da zaman zaman dayanışma içerisinde oluyoruz. Kanal İstanbul projesinden hemen sonra başta bizim bölgemiz olmak üzere bir çok bölge ve özellikle ekonomik olarak zor şartlarda yaşayan insanların yaşadığı bölgeler bakanlıkca rezerv alanı ilan edildi. Bunların içinde Şahintepe de vardı. Bu rezerv alanından sonra da Hacımaşlı olayı, yani Arnavutköy’e sürgünler başladı. İmar uygulamalarıyla İnsanların arsalarını bölerek ya da tamamını başka yerlere attılar. Çok samimi söylüyorum, çoğu komşumuzun evinin altında arsası kalmamış. Evi burda ama altındaki arsanın tamamı veya yarısı başka bölgelere atılmış. Böl parçala ye planı.

İLK MEŞALEYİ CAN ATALAY YAKTI

İlk mücadele, ilk davalar bu şekilde başladı. Sonrasında 2020 imar uygulamasına ulaşıldı. Bunu yaparken de şöyle söyleyeyim: Hacımaşlı sürgünü olayında Can Atalay’la başlıyor, ama bir-iki ay sonra cezaevine girdiği için onların yol arkadaşları olan diğer avukatlarımız Korkmaz Aslan, Caner Kartal ve Deniz Özen’le devam ediyor.”

TÜTÜNCÜ: MAHKEME İPTAL ETTİKÇE YENİ PLAN YAPILIYOR

Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi temsilcilerinden Mustafa Tütüncü, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetki devriyle belediye, Aşık Veysel kısmında adalara yetki çıkartıyor. O kısımda da biz dava açıyoruz. 2020 imar uygulamasında tepe kısmında da aynı şekilde hissedar oluyor. Belediye ortak oluyor. İnsanlara tapuda ortak olarak yazılıyor. Daha sonra zaten bölge üçe ayrılmış bir yer. Üç bölge; ayrı ayrı davaları ve ortak davaları var.

HALKI RANTA PEŞKEŞ ÇEKTİLER

Son evler, Aşık Veysel, Şahintepe gibi her yerde davalar sürüyor. Son evler bölgesinde halk TOKİ tarafından mağdur ediliyor. Oraya bir gıda hali gelmesiyle acele kamulaştırma başlıyor. Kanal İstanbul projesiyle, “Bütün Şahintepe halkı için konut yapılacak,” denildi. Evleri kaldıracaklarını, esnafa konut yapacaklarını söylediler. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıktı. Biz bu kamulaştırmaya dava açtık ve kazandık. Kamulaştırmayı iptal ettirdik.

Ama bilmediğimiz bir şey vardı. 2020’de bir imar uygulaması yapılmış. Bu, iptalden önceydi. Kamulaştırmadan önce yapılmış. İmar uygulamasında bizim oralar konut alanı olarak görünüyordu. Danıştay’ın iptal gerekçesi de konut alanı olduğu için acele kamulaştırmayı iptal etti.

AVUKATIMIZ DA BİZİ YANILTTI

2020 imar uygulamasına dava açmamız gerekti. Ancak o dönemdeki avukatımız süre yönünden mahkemelerin reddedeceğini söylediği için açmamıştık. Ama ben bu davayı açmaya kararlıydım. Vatandaş olarak temsilci değildim ama temsilcilerle görüştüm. 2020 imar uygulamasına dava açmaya karar verdik. Barınma Hakkı Meclisi’nin desteğiyle davamızı açtık.

Şimdiye kadar 17 iptal kararımız var. Mahkeme iptal ettikçe yeniden plan yapılıyor. Biz de her plana dava açıyoruz. 2024 Haziran ayında yeni bir imar uygulaması askıya çıkarıldı. Bu, 2020 uygulamasından pek farklı değildi. Ada ve parsel numaraları değiştirilmişti.” İfadelerini kullandı.

OLCAR: AİLELERİMİZİN EMEĞİNİ YEDİRMEYECEĞİZ

Barınma Hakkı Meclisi temsilcilerinden Çiçek Olcar da şöyle konuştu;

“Mücadelemiz devam ediyor. Şahintepe’de 25-26 yıldır yaşıyorum. Bu toprakları dişimle, tırnağımla kazandım. Kimseye bırakmaya niyetim yok. Biz gecekondu mahallesi olarak adlandırılsak da hakkımızı savunacağız. Bu insanların hakkını gasp edenlere şaşırıyorum. Ama mücadelemizi bırakmayacağız. Sonuna kadar devam edeceğiz.

AYAĞIMIZDA POŞETLE OTOBÜSE BİNİYORDUK

Her taraf çamurdu, ayaklarımıza poşet takarak otobüslere biniyorduk. Yenibosna’ya o şekilde gittim. İki yıl Yenibosna’da okudum. Arkadaşın da dediği gibi burada su yoktu, kanalizasyon yoktu, elektrik direkleri yoktu. Altyapı olarak hiçbir şey yapılmamıştı. Halk kendi arasında mahalle mahalle para toplayarak yolunu kendisi yaptırdı, suyunu çekti. Şahintepe’de de aynı şeyleri yaşadık. Son evler bizden biraz daha kötü durumdaydı o zamanlar. Sularımız yoktu; belediyenin gönderdiği tankerlerle su alıyorduk. İçme suyu ve yemek suyu bu tankerlerle sağlanıyordu. Ayrıca depolarımızı dolduruyorduk. Bu şekilde birkaç sene yaşadık. Sonrasında, dediğimiz gibi, o kadar emek harcadık. Ailelerimiz yıllarca çalıştı. 70-80 metrekare bir toprağı emek harcayarak aldılar. Annemlerin üzerine olan bu yere ben de onların hakkını savunarak mücadele ediyorum. Hiç kimseye vermeyeceğiz.”

KAMÇI: AÇIK HAVA HAPSİ GİBİ EV VERİYORLAR

Nagihan Kamçı verilmek istenen evlerle ilgili değerlendirme yaparak, “Barınma Hakkı Meclisi olarak sonuna kadar halkın haklarını savunacağız. Mahallenin aile yapısını bozmak istiyorlar, aileleri bir arada yaşamasın diye küçücük evlere hapsetmek istiyorlar. Verdikleri evler 55 metrekare. Açık hava hapishanesinden farkı yok. İnsan mutfağında dönemiyor. Başakkent A.Ş., Belediye'nin garantörlüğünde müteahhit bir şirket olarak insanlara 55 metrekare ev öneriyor. Sözleşmelere göre, ev satılsa bile Başakkent AŞ’ye komisyon ödenmek zorunda. İnsanlar borçlanıyor, ancak tapuları da ellerinden alınıyor.” dedi ve şöyle konuştu;

Sözleşmelerde halkı koruyan bir madde yok. Tapular gidiyor, verilen evlerin yaşam alanları çok küçük. Kentsel dönüşüm halkın yararına yapılması gerekirken, şu anda rant odaklı bir sistem işliyor. Biz halk olarak bunu kabul etmiyoruz. Kendi komşularımızla birleşerek, doğru bir dönüşüm yapılmasını istiyoruz. Halkın yararına, halkın içinde bulunduğu, vatandaşın masada olduğu bir dönüşüm istiyoruz. Şahintepe’nin sorunlarını çözmek adına yerinde dönüşüm yapılmasını talep ediyoruz. Mücadelemiz bu doğrultuda devam edecek.

“DÜRÜST SİYASİLERE KAPIMIZ AÇIK”

Siyasi partilerle ilgili olarak, Barınma Hakkı Meclisi siyasi bir kurum değil. Biz halk hareketiyiz. Her partiden dürüst ve düzgün insanlarla iş birliği yapmaya hazırız. Barınma hakkı gibi temel bir konuda akıllı ve vicdanlı her siyasetçinin desteği doğal bir şeydir. Son olarak, Can Atalay’ın bu süreçte büyük emeği olduğunu söylemek gerekir. Barınma Hakkı Meclisi’nin temelini atan isimlerden biri oldu. Ancak pandemi döneminde halkın haberi olmadan yapılan imar uygulamalarını çok zor bir şekilde öğrendik ve bu konuda mücadelemiz devam ediyor. Davaları kazandıkça, karşı tarafın yeni planlarla işi uzatmaya çalıştığını görüyoruz. Ama biz halk olarak mücadeleye devam edeceğiz.

 “HALKIN EMEĞİNE KİMSE ÇÖKEMEZ”

Kim buradaki halkın gece gündüz, sabahın köründe mahkemelere gidip de o mahkemelerin sırtından kim şov yaparsa ve "Biz kazandık davaları" dediği an, o adamı biz burada ifşa ederiz. Buradan bir çağrı oluyor aslında: Buradaki halkın emeğine kimse çökemez. Kimsenin öyle bir haddi yok. Burada halk var; Bunun üzerine çıkıp "Davaları biz iptal ettirdik" havasına girmesinler. Buradaki halk iptal ettirdi. Barınma Meclisi’nde son evlerde dava açan insanlar iptal ettirdi. Hacımaşlı’da yüz tane danıştaya kadar çıkan davacı iptal ettirdi. Buranın engellenmesine onlar sebep oldu. 2020 uygulamasına bir sürü dava açan insan engel oldu. Evet, azınlıklar güçlüdür. Dürüst davranırsanız günün sonunda ışığı görürsünüz. Önemli olan halkın emeğine sahip çıkmaktır. Özellikle yazın lütfen: 10.000 aile! Bu rakam öyle büyük ki... 10.000 aile demek, 10.000 ev demek. 10.000 evi ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyayız. Ve bu sorun da öyle sıradan bir yerden gelmiyor; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geliyor. Orası bakanlık; önce burayı rezerve alanı ilan edip, sonra plan değişikliğini yaptırıyor. Sonrasında da Başakşehir Belediyesi üzerinden kendi çıkarları doğrultusunda arsaları alıp ev yapmaya çalışıyorlar.

CELAL KARAALİ: SÜRECİ ÇOK İYİ BİLİYORUM

Gerçekten dolu dolu bir sohbet oldu. Biz de Kent Yaşam Gazetesi olarak sizin yanınızdayız. Biz zaten yıllardır bu bölgede varız. Demin bahsettiniz, "Biz sırtımıza su taşıdık." O dönemleri biliyoruz. Çünkü 1994’ten beri Kent Yaşam burada. O zamanlar İkitelli Yaşam olarak biliniyordu. Ben o dönemleri de hatırlıyorum. O dönem İSKİ’nin su gönderdiğinde hortumu kapan kadınların kavgalarını haber yaptım. Birbirinin kafasına bidonları vuruyorlardı. Bunların fotoğraflarını çekip haberini yaptım. Hatta Bayramtepe ile Şahintepe’yi "Bidon Kent" olarak manşetlere taşımıştım.

O dönemleri biliyorum ve sizin verdiğiniz mücadeleden dolayı sizi tebrik ediyorum. Çok ciddi bir mücadele vermişsiniz. Ancak son olarak dediğiniz gibi, bakanlık yeniden bir şey yapıyor. Yeni bir plan çalışması var. Uygulama yapacaklar. Bunun için nasıl bir hazırlığınız var?

KAMÇI: BUNDAN SONRA BEKLEMEK YOK

Biz burayı sürekli aktif tutuyoruz. Her gelişmeyi takip ediyoruz. Yasalar, tasarılar çıktığı anda müdahale ediyoruz. Artık eskisi gibi değil; "Bekleyelim" yok. Tasarıları gördüğümüz anda söke söke alıyoruz. Diyoruz ki: "Biz bunları görmek istiyoruz, biz bunları yapmak istiyoruz." Çünkü bunlar anayasal haklarımız.

Son Evler sürecinde askıyı bile zorla almıştık. Askı sürecini bile bize vermek istememişlerdi. Buradan da duyurulur: Suç işliyorlar. Bizim yerimizdeki şeyleri göstermek zorundalar. Sonuçta, yeni askılar çıktığında halkın zararına bir hareket varsa biz dava açmaktan çekinmeyiz. Daha çok kişi dava açacak, bu kesin. Çünkü artık insanlar bilinçlendi.

Son olarak mahalleliye şöyle bir çağrım var:
Davalarımızla ve fiili eylemlerimizle birlikte mücadele ediyoruz. Ama dediğimiz gibi, arka planda rant sevdalıları ve onların ayakçıları, takım elbiseliler de bizim kadar çalışıyorlar. "İmar boş iş, dava açmak boş iş" gibi söylemlerle bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Ancak Başakşehir Belediyesi’nin yetkilerini elinden almayı başardık. Yetki devirlerini iptal ettirdik ve inşaatların durduğunu herkes gördü.

Artık sürecimizde şöyle bir tehlike var:
3-4 gün önce keşifçi bilirkişiler geldi. Yeni bir yasa ya da imar uygulaması çıkarılabilir. Daha sert bir düzenleme gelebilir. Bu yüzden herkesin uyanık olmasını, mahallesine sahip çıkmasını istiyorum. Kimse için değil, kendi yaşamı için mücadele etsin. Haklarını kimseye bırakmasın.

Editör: Editör Yazar