Türkiye Afrin Harekâtı, savaş sloganları, vatan millet Sakarya söylemleri havasında iken savaşa karşı çıkan ‘’Savaş bir halk sağlığı sorunudur’’ diyen, TTB (Türk Tabipler Birliği) yöneticilerinin gözaltına alınmasıyla yancı bir tartışmaya girdik. TTB’nin terörist sevici ve vatan haini olduğunu söyleyen Hacamatçılar Federasyonu, eylem yaptı. Hacamatçıların eyleminde taşıdıkları pankartta reise hitaben ‘’ Dik Dur Eğilme Hacamatçılar Seninle!’’ dikkat çekti.

Breh… Breh… Brehh…

Artık karada ölüm yok. Hacamatçıların desteğini alırsan dünya âlem vız gelir.

(Sülükle kan alma yoluna hacamat dendiğini biliriz. Buna kupa çekme, üfürük, enerji yollama, muska, cin çıkartma gibi yüzyıllar gerisi tıbbın gelişmediği dönemlerde yapılan yöntemlerdi)

Gençliğimizde Adana’da hacamat lafını çok kullanırdık; Kavgada fena dayak yiyene’’ Hacamat oldu’’ veya açık farkla yenildiğimiz maçta, ‘’Hacamat edildik’’ ,farklı yendiğimiz maçta ‘’ Hacamat ettik’’ derdik… Hacamat kelimesini, perişan olma, rezil olma anlamında kullanırdık. Dilimize aksanımıza nasıl girdi, bilemiyorum…

Günümüzde hacamat öyle bir itibar kazanmaya(!) başladı ki tıbbın yerine geçeceği kesin gibi görünüyor… Çünkü mevcut siyasi ortam ve otorite prim veriyor gibi… Yani şunu demek istiyorum, eskiden oğlumuz mühendis – doktor olacak lafı yerine veya kızımızı ne mühendisler ne doktorlar istedi yerine, oğlumuz mühendis- hacamatçı olacak veya kızımızı ne mühendisler ne hacamatçılar istedi, denecek!

Hacamatçılar doktorları öyle hırpaladılar ki, bundan böyle etkili olan araba satışlarında ‘doktordan2 yerine ‘hacamatçıdan’ olacak. Buna birde cinsiyet eklersek yani ‘bayan doktordan’ ki çok geçerli satış durumu idi, yerine ‘bayan hacamatçıdan’ yaz, araba kapış kapış.

Mühendis şimdilik yerini koruyor ama yerini üfürükçülerin veya evliyaların alması yakın!

“Bana bir kelime öğretenin kulu kölesi olurum” diyenden, “iyi ki okumamışım yoksa kafir olurdum” diyen cüppelilere gelince veya “ülkeyi okumamış cahiller ayakta tutuyor” diyen rektör yardımcısı (şimdi YÖK Üyesi) veya “Kurtuluş Savaşı’nı keşke Yunanlılar kazansaydı” diyen din uleması (!) geçinenlere gelince ve bunlar ceza yerine takdir edilince, mühendislikte doktorluk gibi ‘sizlere ömür’ e gidiyor.

Evliyalar Göreve

Yukarada sıraladığım zatlar ve benzerlerinden, yandaş TV kanallarında bolca bulunan yorumcularından veya mahalle-kentlerde ki kanat önderleri sayılan “şık”lardan duyduğumuz evliya atmasyonlarından pardon anlatımlarından evliyalara her derde deva olduğunu görüyoruz. Savaşlar kazanıyorlar, en ölümcül hastalıkları tedavi ediyorlar yani yok ediyorlar, havada yürüyerek gidiyorlar, uçuyorlar hatta Kore Savaşı’nda orada ki askere Türkiye’deki annesinin yaptığı tarhana çorbasını sıcağı sıcağına götürüp içmesini sağlıyorlar!

Çanakkale Savaşı’nı Atatürk ve emrindeki askerler değil; evliyalar kazanmış, anlatıyorlar…

Her ne kadar kaybedilen savaş ve muharebelerde, neden müdahil olmamışlar anlamış değiliz ama…

Neyse.

Evliyaları göreve çağırıyoruz. Ülke sıkıntılı dönemde, hemen iş başı yapıp başta Afrin olmak üzere kahpe düşmana uçak, helikopter, tank, obüs, havan, drone gibi gelişmiş teknolojilerle donatılmış silahlarla saldırıp ekonomiye zarar vermek yerine bir kılıç darbesi ile olayı bitirip bizi huzura kavuştursunlar.

Hastane kuyrukları uzuyor, hatta paralı olmuş durumda, eğitim Leyla durumda, çiftçi bitmiş saman-un ithalatından sonra sütü de dışarıdan almaya başlamışız. Hayvancılık treloylum, dışarıya muhtaç durumdayız. Daha sayamadığım çoook sıkıntımız var. Okurmusunuz-üflermisiniz ne yaparsanız yapın çare olmanızı bekliyoruz. Lütfen!

Bizi hacamat günlerine kavuşturanlara sınırsız destek veren milliyetçi-mukaddesatçı parti ve siyasilere de teşekkür eder başarılarının devamını dilerim!