Okul müdürlerine farklı davrandığı, ayrımcılık yaptığı, bazılarıyla görüşmemek için saatlerce kapısında beklettiği, teklefonda azarladığı ve görevi bırakıp gitmeleri için mobbing (psikolojik baskı) uyguladığı, en küçük bir şikayette hemen soruşturma açtırdığı ve bazı şube müdürlerini kolladığı yönündeki şikayetleri Tahmaz’a aktarıp, yönelttiğim sorulara cevap aldım.

Tahmaz, bu iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını belirtirken, “Ben hiç kimseye mobbing uygulamadım. Bunu yapmam için bir neden yok. Yalnızca bana verilen görevi yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde yerine getirmeye çalışıyorum” dedi.

Sarıyer’de 3 yıldan beri İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan İbrahim Tahmaz geçtiğimiz yılın Ağustos ayında önceki Müdür Celal Yılmaz Gültekin’in göreve iade davasını kazanması nedeniyle, görevinden alınıp, Çayırova’daki eski okuluna gönderilmişti. Ancak Tahmaz bir hafta sonra yeniden Sarıyer’deki görevine atanmıştı.

Eski ve hasarlı binasının yıkım kararı bulunan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görüştüğümüz İbrahim Tahmaz’a ilk sorum, “Sarıyer’deki görevinizi yaparken zorlandığınız bir konu var mı? Yapmak isteyip de yapamadığınız, önünüze engellerin çıktığı ya da çıkarıldığı eğitim hizmetleri neler?” diye sordum.

İLÇEDE OKUL BİNASI SORUNUMUZ VAR

“Sarıyer’de 53 bin civarında öğrencimiz,  215 de eğitim-öğretim kurumu var. Burada en zorlandığım konu ihtiyaç duyulan yerlerde okul yapamamak. Hem okul eksikliği var hem de eskiyen ve hasarlı binaların yıkılıp, yeniden yapılamaması gibi sorunu yaşıyoruz.

Şu an kullandığımız Halk Eğitim Merkezi binası için 7 yıl önce alınmış yıkım kararı var. Ancak daha bu günlerde yıkım ihalesi tamamlandı, bir yıl içinde yıkılıp, yenisi yapılmaya başlanacak.

Ben göreve geldiğimden bu yana yalnızca bir okul binası yıkılıp, yaptırıldı. Bahçeköyde üç mahalle var, yalnızca bir ilk, bir de ortaokul var. Yetmiyor. Ayazağa Mahallesi’nde de aynı sorunu yaşıyoruz. Rumelihisarüstü Mahallesi’ndeki bir okulumuzu da imar sorunu nedeniyle yenileyemedik. Ancak bazı semtlerde elimizde hazır arsalar var, sponsor bulabilirsek devlet-millet işbirliğiyle okul yapabileceğiz. İlçede okul yetersizliği olsa da Ayazağa hariç diğer mahallerdeki okullarda sınıfların öğrenci mevcudu pek fazla değil. Sıkışıklık yaşanmıyor.

WHATSAPP GRUBUNDAKİ SORUN ÇÖZÜLDÜ

-Okul müdürleriyle genel ortamda yazışmak için oluşturduğunuz whatsApp grubundan bazı nedenlerden dolayı topluca ayrılmalar olmuş. Rahatsızlık yaratan bir ortam mı oluştu acaba?

-Evet, bu konuda ufak bir kriz oluştu. Bazı müdürler orada içinden geldiği gibi duygularını paylaşıyor, bazıları da onlara cevap veriyordu. Uygun olmadı. Çünkü mimik olmayan yerde tartışma olmaz. Sorun çıktı. Bu nedenle o grubu kapatıp, devletin işinin daha hızlı yürümesi için yeni bir grup oluşturduk. Sorun çözüldü. Amacımız işimizi daha hızlı görmek.

BAZI ŞİKAYETLER ASILSIZ OLSA DA SORUŞTURUYORUZ

-Bazı okul müdürlerinin gerek duyduklarında buraya gelip, sizinle görüşememe şikayeti var. Zamanınız mı yok, başka bir sorun mu var?

-İş yoğunluğu nedeniyle her zaman müsait olmayabiliyorum. Geniş bir camiayız, iş yükümüz de çok fazla. Bana telefonla ya da mesaj atarak görüşmek için randevu isteyenleri kesinlikle geri çevirmiyorum. Bu yanlış bir algı. Bu algıyı yıkmak için makam odamın kapısını sürekli açık tutsam, bu defa da özel görüşme için gelenler rahatsız olabilir. Bazen telefona bakamasam da mesaj attıklarında mutlaka dönüyorum. Arkadaşlarım, bizimle görüşemese zaten yaptıkları işi yapamaz, okulunu yönetemez. Ama bir kişiyle de her istediği anda görüşememiş olabiliriz.

- “Basit olayları kendisi çözümlemek yerine hemen soruşturma açtırıyor” diyenler oluyor..

- O da yanlış bir yorumlama. Bize gelen yüzlerce şikayetten ancak birkaçı hakkında soruşturma açılıyor.. Örneğin 1 Ocak 2017 ile 19 Haziran 2017 arasında gelen 520 şikayetten yalnızca 14’ü için soruşturma açılmış.. Ancak veliler öyle şeylerden dolayı şikayet ediyor ki, şaşarsınız. Öğretmenlerimizin en çok rahatsız olduğu konu da bu. Çünkü bir insan hakkında asılsız iddialarla şikayette bulunmak, itham etmek onu rahatsız ediyor. Rencide edildiklerini düşünüyorlar. Ancak ben öncelikle hakkında şikayet olan bir öğretmenle ilgili olarak okul müdüründen bilgi alıyorum. Müdür bunun için öğretmenle konuşup, aldığı bilgiyi bize aktarıyor, biz de ilgili yere iletiyoruz. Müdürle ilgili şikayet varsa da bunun için muhakkik görevlendiriyoruz. Geçmiş yıllara göre bu tür soruşturma oranı bariz biçimde azalmış durumda. Ben personelime bu durumu anlatmaya çalışıyorum. Ama 2 bin 600 personele tek tek söylemem imkansız. Okul müdürlerinin de bunu anlatması gerekir. 53 bin öğrenci, 110 bin muhatap velisi olan, 215 kurum, 2 bin 600 personel, 215 müdür olan bir yerde vaktin iyi planlanamaması gibi tek tük hadiseler olması da bence normal.

NE BASKI YAPACAK NE DE TAKDİR EDECEK YETKİMİZ VAR

-Çalışmasını beğenmediğiniz, kafanıza uymayan, müdür olarak görmek istemediğiniz okul yöneticilerine istemeyerek de olsa baskı yaptığınız oluyor mu? “Mobbing uyguluyor” diye şikayet edenler oldu..

-Hayır, kesinlikle. Kimseye hiç bir şekilde baskı yapmadım, yapmam. Zaten şuanki kurallar gereği birine mobing yapma ortamı yok. Önceden sicil notu verilirdi, şimdi bunu yapmıyoruz, takdir belgesi verirdik, oda kaldırıldı. Yalnızca kaymakam ya da valiler başarı belgesi veriyor. Baskı yapmadığımız gibi başarıyı takdir etme yetkimiz bile yok.

Benim ahlaki ve insani duruşum şudur; ziyaret edeceğim okul müdürünü sabah telefonla arayarak, okuluna gelip, bir çayını içeceğimi söylüyorum ve belli bir saatte gidiyorum. Sohbet edip, okulla, eğitim-öğretimle ilgili konuları konuşuyoruz. Sorunları varsa dinliyorum. Ancak ben, bir kişiyi sevmeyebilirim, bunu da onunla dışarıda özel olarak görüşüp, birlikte çay içip, sohbet etmeyerek gösteririm. Ama onunla çalışmak durumundaysam devletin öngördüğü kadar yakınlık kurarım. Profesyonel yöneticilik budur. Ama şimdilerde profesyonelliği ruhsuzluk olarak görüyorlar. Bir okul müdürünün çalışmasını engellemek, ona baskı yaparak bezdirmek ilçe müdürüne bir şey kazandırmaz, aksine aleyhine olur. Bindiği dalı keser. Bu lüksü devlet kimseye vermez. Asgari müştereklerde insanların hepsi anlaşabilir.

YIKIM KARARI OLAN BİNAMIZI YIKIP YENİSİNİ YAPAMIYORUZ

-Bir şube müdürünüzün yıkım kararı olan yurt binasının bir bölümünü lojman olarak kullandığı iddia ediliyor..

-Lojman yönetmeliğine göre lojmanlar kişilere süre ve görev tahsisli olarak verilir. İlgili arkadaşımıza da kapatılan yurdun alt kısmındaki lojman görev tahsisli olarak verildi. Kirasını, elektrik, su, doğalgaz parasını devlete ödüyor. Hem de en üst rakamdan. Yasal prosedüre uygun olarak orada oturuyor. Bina hakkında yıkım kararı var ama burası için de yıkım kararı var fakat yıkamıyoruz. Ben hiç kimse için yanlış karar alıp, kendimi riske atmam. Bizim vebal almamamız lazım. Hem öğrencilerimiz hem de personelimiz için.

Buradaki öğrenci yurdu, okul ve ilçe milli eğitim binası için yıkım kararı olduğu halde yıkılamıyor. Çünkü tek parsel üzerinde hem milli eğitimin binası var hem de vatandaşın kaçak yaptığı binalar var. Biz bu yüzden kendi binalarımızı yıkıp, yenisini yaptıramıyoruz. İmar ifrazının yapılması lazım. İnşallah kendiliğinden yıkılmaz. Yıkılsa altında kalacağız. O zaman da neden içindesiniz diye sorarlar.

-Haklısınız..! Buradaki sorun çok büyük. Sizden önceki İlçe Müdürü de bu konuda çok çaba harcadı ama olmadı. Yani sıkıntı çok..

BAZI OKUL MÜDÜRLERİ GÜZEL İŞLER YAPIYOR AMA BU ÇALIŞMALAR GENEL KURALLARA UYMADIĞI İÇİN SIKINTI YAŞANIYOR

- Bana göre her doğan gün Allah’ın insana tanıdığı bir fırsattır. Bize kalacak olan da bu fırsat içinden çıkarabildiğimiz iyilik ve güzelliklerdir. Bu iyilik ve güzelliğin hangi paydaşlara gittiği önemli değil. Ben böyle düşünüyorum. Ama yetki noktasında, kural noktasında bize daha geniş yetkiler verilirse ortaya daha güzel hizmetler çıkarabiliriz. Mesela yeni yönetmeliğe göre okul içinde yapılacak tüm etkinliklerin sorumluluğu ve yetkisi okul müdürlerine bırakıldı. Ama müdürün okulun bahçe duvarı dışında hiç bir yetkisi bulunmamakta. Duvarın dışında bir öğrencisine “yavrum sen şunu yanlış yapıyorsun” dese, o da yanlış algılasa şikayet konusu oluyor. Önceden böyle değildi. Bizim öğrenciliğimiz zamanında okul müdürü caddede, sokakta, tatil zamanı nerede görse öğrencisnin yaptığı yanlış bir davranışa müdehale ederdi. Anne, babalar da bundan memnun olurdu. Ama şimdi öyle değil.

Bu arada yöneticilikte risk aldığınız konular hep aynı kurumla ilgili olursa da sorun doğuyor. Örneğin ben, Hüseyin Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile ilgili iki risk aldım. Biri, okul müdürü arkadaşımız çatıya elektrik enerjisi üretmek için paneller yerleştirmiş. Çok güzel bir şey. Ama kurala uygun değil. Bir diğeri ise okul bahçe duvarına iki tane ATM konulmuş. Okula gelir sağlanıyor ama yönetmelikte yeri yok. Arkadaşımız güzel şeyler yapıyor ama kurallar çerçevesinde olmayınca, yapmama durumumuz oluyor. Bu da yanlış algılanıyor.

-Evet bazı yöneticiler, okul müdürleri idealist davranıyor, görevlerinin ötesinde daha güzel işler yapmaya çalışıyorlar ancak bu da sıradışı bir hareket olduğu için çıkıntı olarak görülüyor.

-Bizim için böyle bir durum söz konusu değil. Ancak bu tür görevlerde çok uzun süreli kalındığında göze batmalar, çekememezlikler oluyor. Bu nedenle edinilen tecrübelerin başka yerlerde de değerlendirilmesi kişinin kendi lehine olur diye düşünüyorum..

Çok teşekkür ederim..

Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi