Esenyurt’ta faaliyet gösteren dernek başkanları, Prof. Dr. Ahmet Özer ile düzenlenen kahvaltı programında bir araya geldi. Toplantıda konuşan Özer, Esenyurt’a hizmet sürecini, demokrasi ve toplumsal barışa ilişkin görüşlerini, yerel yönetimlerin önemini ve halk iradesine duyduğu saygıyı vurguladı. Konuşmasında geçmiş deneyimlerinden örnekler veren Özer, “Esenyurt küçük bir Türkiye’dir” diyerek ilçenin toplum yapısına dikkat çekti ve birlik, kardeşlik ile ortak gelecek vurgusu yaptı.

“ŞİMDİ İYİ İŞLER YAPARSAK GELECEK ESENYURT DAHA GÜZEL OLACAK”

Esenyurt halkının teveccühüyle, güveniyle, oylarıyla belediye başkanı seçildik. Yedi ay boyunca da gece gündüz demeden, belediye meclis üyelerimizle ve çalışanlarımızla birlikte Esenyurt’umuza hizmet etmeye çalıştım. En büyük amacım Esenyurt’u 21. yüzyıla yakışır bir hale getirmek.

Hiçbirimiz ölümsüz değiliz burada. Oturan herkes, Allah gecinden versin, 30-40 sene sonra hiçbirimiz olmayacağız. Ama Esenyurt devam edecek. Sizin çocuklarınız olacak, onların çocukları olacak, onların çocuklarının çocukları olacak. Biz eğer şimdiki babaları, dedeleri, kardeşleri olarak iyi işler yaparsak onlar gelecekte daha huzurlu, daha güzel bir dünyada, daha güzel bir Esenyurt’ta yaşayacaklar.

“SİYASİ BİR OPERASYONLA ÖNÜMÜZ KESİLDİ”

Bu inançla büyük bir gayretle çalıştım. Hatta o kadar büyük bir temponun içindeydim ki bazı arkadaşlarımız, “Başkanım hasta olacaksın, bu kadar yoğun niye çalışıyorsun? Önümüzde daha 4-5 yıl var, o zaman neler yapacaksın?” dedi. Ben de “O zaman da yapacak bir şey bulurum, siz merak etmeyin” dedim. Fakat 30 Ekim’de maalesef bir siyasi operasyonla önümüz kesildi ve bildiğiniz süreç yaşandı.

Beni en üzen şeylerden biri, size tam surat hizmet yaparken birdenbire kesintiye uğraması, sizden ayrı kalmam ve Esenyurt’a hizmet etmekten uzak kalmamdı. En büyük üzüntülerimden biri buydu. İkincisi de ülkemiz bir barış süreci içine girdi. Ben de hasbelkader hem Türkiye’de hem yurt dışında, Amerika’da, Avrupa’da bu işlerle iştigal etmiş, çalışmalar yapmış, toplantılara katılmış, kitaplar yazmış biri olarak tam fiilen ülkeme hizmet edecekken böyle bir süreci içeride geçiriyor olmam da beni üzdü.

“EN ÖNEMLİ ŞEY ŞAHSİYETTİR”

Şimdi insanlar yaşarken birbirleriyle çok didişirler; para için, mevki için, makam için. Halbuki geçip gittikten sonra asıl ne lazım bu dünyada? Kişilik… Nasıl bir adamdır? Öbür dünyada da yine hizaya çekilecek olan ameldir. Ameliniz nasıldır? Halbuki biz bu dünyada yaşarken biraz para için, biraz kul için, biraz makam için hep kişiliğimizden fedakârlık ederiz. Ama günü geldiğinde de işten geçmiş olur. Onun için en önemli şey şahsiyettir, kişiliktir. Kişilik olmayınca, kişiliksiz bir adamın serveti de olsa bir şey değildir, makamı da olsa bir şey değildir.

Neye benzer bu? Size bir örnekle açıklayayım: Değerli olmakla önemli olmak farklı şeylerdir. Mesela altını düşünün. Altını toprağın içine koyun, 10 sene kalsın. Sonra çıkarın. Tozları gittiğinde altın yine altındır. Bakırı düşünün. Bakırı altın tozuna bandırın, getirin, “Bak bu ne güzel altındır” deyin. Bir süre sonra tozlar gidecek, onun bakır olduğu ortaya çıkacaktır. Onun için önemli olan burada değerli olabilmektir. Önemli olan dostluktur, kişiliktir.

Peki bunu neyle oluştururuz? Bunu duruşumuzla oluştururuz. Bunu halkımıza hizmetle oluştururuz. Bunu başkalarının dertlerini çözmekle oluştururuz. Dünyada büyüklüğün ölçüsü, kendisi için değil başkaları için çalışmaktır. Onun için dikkat edin; kaç bin yıldır dünya gelip geçiyor. Kendisi için çalışmış hiç kimsenin defteri bugün okunmuyor. Ama başkalarının mutluluğu için, özgürlüğü için, eşitliği için çalışanları herkes biliyor dünyada. Herkes onları tarihin altın sayfalarında okuyor.

O nedenle biz de halkımızın takdirini kazanmak, gönlüne girebilmek için bu şehre hizmet etmek amacıyla aranızda olduk. Sizler de önemli bir konumdasınız. Neden? Çünkü Esenyurt, Türkiye’nin 81 ilinden göç almış nadir yerlerden biridir.

“ESENYURT, TÜRKİYE’DİR”

Esenyurt küçük bir İstanbul’dur, İstanbul küçük bir Türkiye’dir. O nedenle Esenyurt bir anlamda da sizler tarafından temsil ediliyor. Çünkü Esenyurt demek Van’dır, Ardahan’dır, Bingöl’dür, Urfa’dır, Adıyaman’dır, Çanakkale’dir, İzmir’dir. Yani Esenyurt demek bunlar demektir. Esenyurt’ta olup da Türkiye’nin herhangi bir yerinde akrabası olmayan bir adam yoktur. Türkiye’nin herhangi bir yerinde olup da Esenyurt’ta akrabası olmayan yoktur. Onun için Esenyurt Türkiye’dir, küçük bir Türkiye’dir. Biz Esenyurt’ta dirliği, birliği, barışı sağlarsak Türkiye’de de sağlarız.

“KİMSE HALKTAN ALMAYAN BİR YETKİYİ HALK ADINA KULLANAMAZ”

Halkın iradesi önemlidir. Bakın devlet bir yere kaymakam atayabilir, vali atayabilir. Bizim kanunumuz böyledir. Ama hiçbir kanunda, nizamda halkın seçtiği, seçilmişlerin yerine atanmışlar gelemez. Gelse de tarihin çöp sepetine gider. Geçmişte de olmuştur. Ve hiç kimse halktan almayan bir yetkiyi halk adına kullanamaz.

“BENİM DE ESENYURT’UN DA MESELESİ DEĞİL, TÜRKİYE’NİN MESELESİDİR”

Bizim anayasamız devlet yönetimini ikiye ayırıyor: Merkezi yönetim —cumhurbaşkanı seçimle geliyor, milletvekilleri seçimle geliyor— ve yerel yönetimler… Yerel yönetimler de seçimle geliyor. Bu benim meselem değil, bu Esenyurt’un da meselesi değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin meselesidir. Anayasamız ne diyor? “Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına saygılı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.” Biz bunun gereğini yapmalıyız. Bunu yapmadığımız zaman bunun acısını siz çekersiniz.

Ben hasbelkader okumuş, gelmiş, profesör olmuşum. Türkiye’nin yüzde 1’i, 2’sinin içindeyim. Bu işe gönüllü bir biçimde talip oldum. Burası kökü olursa, burası iyi olmazsa siz bunun acısını çekersiniz. Onun için hakkına, hukukuna sahip çıkması gereken sizsiniz. Hazreti Ali’nin bir sözü vardır. Hazreti Ali diyor ki: “Eğer insanlar haklarını savunamazsa, hakkını kaybeden sadece hakkını kaybetmez, onunla beraber şerefini de kaybeder.” Ki Hazreti Ali de savaşta bile adaleti temsil eden bir adam olarak görülmüştür.

Iğdırlılar, DMD Hastası Mert Ali İçin Bir Araya Geldi
Iğdırlılar, DMD Hastası Mert Ali İçin Bir Araya Geldi
İçeriği Görüntüle

Onun için biz hakkın, hukukun tecelli edilmesini istiyoruz. Esenyurt’un daha güzel, daha ileriye gitmesini istiyoruz. Kimseyle bir düşmanlığımız yok. Biz kardeşleşelim istiyoruz. Kucaklaşalım istiyoruz. Barış kuralım istiyoruz. Küçük işlerle uğraşmayalım, büyük işlerle uğraşalım, büyüyelim istiyoruz.

“PARTİLERE BAKMIYORUZ, ÖNEMLİ OLAN HALKIMIZDIR”

Onun için sizlerin de katkı ve desteğiyle inşallah Esenyurt’umuzu, İstanbul’umuzu ve Türkiye’mizi içinden geçtiğimiz barış sürecinde hep birlikte destekleyerek önümüzdeki süreci başarırsak, ben de katılıyorum, Türkiye bu sorunlarını çözdüğü takdirde önümüzdeki 5-10 yıl içinde bu bölgenin ve dünyanın en saygın, en güçlü demokrasilerinden biri olacaktır. Ve biz de buna karınca kararınca katkımız olursa bundan şeref duyarız. Bunun için de elimizden geleni yaparız. Bu şu partidir, bu partidir… Buna da bakmayız. Önemli olan halkımızdır.

Ben geçen gün bir toplantıda söyledim: Benim üç tane ailem var. Biri, hepinizde olduğu gibi, kan bağımızın olduğu ailemiz. İkincisi gönül ve hizmet bağımın olduğu Esenyurt ailem. Ben artık bu ailenin bir ferdiyim. Üçüncüsü de büyük ailem Türkiye’dir. Türkiye’deki herkes de benim ailemdir. Bu üç aile iç içe geçecek. Biz burada kendi ailemize, Esenyurt’ta katkı yaptığımızda Türkiye Cumhuriyeti’ne de katkı yapmış oluyoruz.

Onun için bizim idealimiz demokrasidir, barıştır, eşitliktir, özgürlüktür, adalettir. İnşallah bunu da el birliğiyle, gönül birliğiyle sağlayacağız ve ülkemizi daha güzel, daha aydınlık günlere kavuşturacağız. Esenyurt’umuzu daha güzel günlere, daha aydınlık yarınlara kavuşturacağız. Bizler barış içinde, kardeşlik duygularıyla ilelebet bu topraklarda, bu canım vatanda birlikte yaşayacağız. KENT YAŞAM HABER MERKEZİ