Bir inekte, şap hastalığı nedeniyle dilinde ciddi lezyonlar oluştu. Bu durum, hayvanın dilinin düşmesine benzer bir tablo ortaya çıkardı. Veteriner hekimler, virüsün neden olduğu bu belirtileri “şap hastalığı” olarak tanımlıyor.

Konu zeytinlikler: AK Partili vekil, DEM Partili vekilin üstüne yürüdü
Konu zeytinlikler: AK Partili vekil, DEM Partili vekilin üstüne yürüdü
İçeriği Görüntüle

ŞAP HASTALIĞI NEDİR?

Şap (Foot-and-Mouth Disease), özellikle sığır, koyun, keçi gibi çift tırnaklı hayvanlarda görülen, oldukça bulaşıcı bir viral hastalıktır. Halk arasında "tabak" veya "dabak" olarak da adlandırılır. Hastalık genellikle öldürücü olmasa da, hayvanlar arasında hızla yayılabilir ve sürüde ciddi ekonomik kayıplara neden olabilir. Türkiye’de en yaygın olan serotipler A, O ve Asia 1'dir. Serotipler arasında SAT 1 de yer alır; SAT, "Southern African Territories" (Güney Afrika Bölgeleri) anlamındadır ve Afrika’da yaygın görülür.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Şap hastalığı genellikle yüksek ateşle başlar (40–41 °C) ve hayvanlarda halsizlik, iştahsızlık, süt veriminde düşüşe neden olur. Ağız içinde, dil, dudak ve damakta içi sıvı dolu kabarcıklar (veziküller) oluşur; bunlar patladığında ülserlere dönüşür. Dilin hasta olması dilin dışarı çıkmasına veya “dil düşmesi” benzeri belirtilere yol açabilir. Ağızdan yoğun salya akışı, topallık, meme ve tırnak çevresinde lezyonlar da yaygındır.

SAT 1 SEROTİPİ NEDİR?

SAT 1, Afrika kökenli şap virüsü alt tiplerinden biridir. SAT serotipleri, özellikle Afrika’da yaygın görülür ve virüsün farklı genetik türevlerini ifade eder. Her bir serotip, kendine özgü yayılma ve bulaşma özellikleri gösterir ve aşı bağlamında farklı antijen grupları gerekebilir.

İneğin dilinde meydana gelen bu belirtiler, şap hastalığının tipik semptomları arasında yer alıyor. Veteriner hekimler, hayvanın tedavi süreci ve yakın takibini sürdürürken, hastalığın bulaşma riskine karşı saha izlemi ve aşılama çalışmalarının da hızlandırılması gerekiyor.

HAYVANCILARDAN ÇAĞRI!

Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde etkisini artıran şap hastalığı, hayvancılıkla uğraşan üreticileri zor durumda bırakıyor. Özellikle son haftalarda bazı illerde görülen hızlı yayılım, çok sayıda hayvanın telef olmasına neden oldu. Üreticiler, hem aşılama sürecine dair soru işaretlerinin giderilmesini hem de önleyici adımların hızla atılmasını talep ediyor.

Şap hastalığına karşı uygulanan aşıların bazı bölgelerde hayvanları korumakta yetersiz kaldığı yönünde iddialar gündeme gelirken, bu durum aşıların etkinliği konusunda kamuoyunda tedirginlik yaratmış durumda. Üreticiler, aşıların analizlerinin yapılarak sonuçlarının şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmasını istiyor.

VETERİNERLİK FAKÜLTELERİ OLAN İLLERDE BAĞIMSIZ ARAŞTIRMA TALEBİ

Özellikle veterinerlik fakültesi bulunan illerde, şap hastalığı gibi salgınlara karşı daha kapsamlı bilimsel çalışma yapılabilmesi için bağımsız bir Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü kurulması gerektiği vurgulanıyor. Üreticiler, bu tür enstitülerin salgınlara daha hızlı ve etkili müdahale sağlayabileceğine dikkat çekiyor.

EKONOMİK ÖNLEMLER VE DESTEK ÇAĞRISI

Hayvanları hastalık nedeniyle telef olan çiftçilerin maddi zararlarının devlet tarafından karşılanması çağrısı yapılırken, kooperatif veya Ziraat Bankası’na borcu olan üreticilerin ödemelerinin faizsiz olarak ertelenmesi talep ediliyor.

KARANTİNA VE DEZENFEKSİYON ÖNLEMLERİ GÜNDEMDE

Şap hastalığının aktif olarak görüldüğü bölgelerde kordon, karantina, aşılama ve dezenfeksiyon işlemlerinin uygulanması gerektiği belirtiliyor. Üreticiler, köylerde yayılmanın önüne geçilmesi için önleyici tedbirlerin hızla hayata geçirilmesini talep ediyor.

BİR YANDA YANGINLAR DİĞER YANDA HASTALIKLAR…

Diğer yandan, Türkiye genelinde etkili olan orman yangınları da kamuoyunun gündeminde. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 bütçesinde "ormanların korunması" programı için ayrılan 32,5 milyar liralık ödeneğin yalnızca yüzde 38’inin yılın ilk yarısında kullanılmasına izin verildiği belirtiliyor. Yangınlarla mücadelede bütçenin etkin kullanımının önemine dikkat çekiliyor.

Tarım ve orman alanında yaşanan bu iki ayrı başlıkta hem yerel hem de ulusal ölçekte alınacak önlemler, önümüzdeki dönemde kamuoyunun ve yetkililerin gündeminde olmaya devam edecek gibi görünüyor.