Sipahi konuşmasını şöyle sürdürdü; 1999 depreminden beri İstanbul'un kanayan yara kentsel dönüşüm, çöküntü alanları, plansız kentleşme ve bu şekilde gelişen şehirler. Bakıldığında 2010 yılında İstanbul'un nüfusu 10 milyon, 2017 yılına gelindiğinde 15 milyon. 4 Ekim 2017 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin başlığında Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yaptığı açıklama doğrultusunda gazetenin başlığı 'Büyük göç. İstanbul'un 5 ilçesi yeni yerine taşınıyor' diye atıldı. Haberin devamında Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul’da Avrupa ve Anadolu Yakası olmak üzere 2 yeni dev bölge için çalışma başlattıklarını belirterek, “Kentsel dönüşümü depreme dayanaklı bu 2 bölge üzerinden yürüteceğiz. Avrupa Yakası’nda belirlediğimiz bölge içine 10-12 ilçeyi alacak büyüklükte ve nüfusu 1 milyon olacak. İlk etapta Esenler, Güngören, Bağcılar, Eyüp ve Sultangazi’yi buraya taşıyacağız” dedi.

‘Devletimizin ciddi anlamda planlama yapması gerekir’

Bu açıklamanın, bu İstanbul halkına, mülkiyet hakkına, İstanbul'u yönetenlere ve İBB meclisine haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bu saatten sonra yerinde dönüşüme izin vermeyecekseniz bir milyon ceset torbasını hazır da tutmalısınız. 1 milyon vatandaşı yerinden edecek bir kentsel dönüşümün gerçekleşmesi hayalden başka bir şey değildir. Bu çalışmayla ilgili devletin ciddi anlamda bir planlama yapması gerekmektedir. Yerinden göç ettireceğiz denilerek insanları tedirgin etmenin, onları kaybetmenin bedelini herkesin bilmesi gerekir. Bunlara bakıldığında şehircilik örneklerine gelindiğinde, rahmetli Özal'ı bir kez daha saygıyla anıyorum. Şehircilik anlamında Başakşehir, Ataköy, Ataşehir'e bakabilirsiniz. Bu konuyla ilgili planlama yapılırken mutlaka mülk sahiplerini, kiracıları yani evlerin içinde oturanları düşünmek zorundayız.

FİDAN UĞUR-KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi