NTV ekranlarında her çarşamba yayınlanan Empati’nin bu haftaki konuğu, genç oyuncu Mert Yazıcıoğlu oldu. Ahmet Mümtaz Taylan’ın sunduğu programda konuklar, yaşanmış insan hikayeleri üzerinden kendilerini empati yapmaya davet ediyor. Yapımcılığını Şafak Bakkalbaşıoğlu ve Mahperi Altun Uçar’ın üstlendiği programda, Yazıcıoğlu hem kariyerine hem de özel hayatına dair samimi açıklamalarda bulundu.
“Evimize Haciz Memurları Gelirdi”
Zor bir çocukluk geçirdiğini anlatan Yazıcıoğlu, maddi sıkıntıların çocukluk anılarına kazındığını söyledi:
“Para problemleri olan bir aileydik. Evimize haciz memurları gelirdi. Mikseri sakladığımı hatırlıyorum. O dönem çok hızlı geçti. Liseden sonra babamın vefatı, ardından hemen çalışma hayatı. Hızlı büyüdük. Çocuk olduğumun farkına varmayı unuttum.”
“Babam Benimle Gurur Duyardı”
Babasıyla birlikte bir projesini izleyememiş olmanın içinde bir ukde olarak kaldığını söyleyen Yazıcıoğlu, duygularını şu sözlerle paylaştı:
“Gerçekleşmeyen bir hayalim var: Babamla beraber bir dizimi ya da filmimi izlemek. Babam ben 18 yaşındayken vefat etti. Hayal kırıklığı mı bilmiyorum ama o hayal hep duruyor. Onunla birlikte izleyemeyeceğimi biliyorum ama onu hayal etmekte özgürüm. Babam benimle gurur duyardı.”
Kızıl Goncalar Yorumu: “Cüneyt’i Özlüyorum”
Rol aldığı Kızıl Goncalar dizisindeki “Cüneyt” karakterine de değinen oyuncu, duygusal bir bağ kurduğunu söyledi: “Çok yetenekli bir kadroyla çalıştık. Cüneyt teslim olan bir aşıktı, ben ise ikna olana kadar savaşırım. Aşkta hep mantık da girsin isterim. Cüneyt’i özlüyorum.”
“Bilim Kitapları Okumayı Seviyorum”
Sanılanın aksine bilimsel konulara ilgi duyduğunu söyleyen Yazıcıoğlu: “Bilim kitapları okumayı seviyorum. Şu sıralar üroloji okuyorum mesela.”
“Motoru Sattım, Çünkü Ölmeyecek Gibi Yaşıyorum”
Adrenalin tutkunu olduğunu ifade eden oyuncu, motosiklet kullanırken hissettiklerini şöyle anlattı: “Motorun üzerinde çok cesurum, adeta ölmeyecek gibi yaşıyorum. Kızıl Goncalar görüşmesine motorla gittim, sonra sattım. Çünkü hiçbir şey düşünmeden sadece yola odaklanıyorum, bu bir tür terapi gibi ama tehlikeli.”