Restoran-kafe olarak kiraladığı iş yerinin hemen önünden geçecek olan Marmaray projesinin kiraladıktan 6 ay sonra hayata geçeceğini ve ticari hesaplamalarına göre rayiç bedelin üzerinde bir bedelle kiraladığını, bu hesaplamayı dükkan sahibi ile ortak fikir olarak aldığını, sokak arasındaki bir dükkanın bu kadar yüksek bir kira bedeli ile tutulmayacağını söyleyen Feyyaz Ulutaş, geciken Marmaray projesinin 20 ay sonra faaliyete geçmesiyle hesaplarının alt üst olduğunu ve 14 ay gibi bir süre nakit sıkıntısı yaşadığını anlattı.



Yaklaşık 8 bin TL gibi bir kira bedeli ile tuttuğu işyerinin 10 ay düzenli olarak kirasını ödediğini söyleyen Feyyaz Ulutaş, 2014'ün son 3 ayında (10-11-ve 12. ay) ödeyeme yapamadığını, konuyla ilgili mal sahibi olan Ziya Muzaffer Talatpaşaoğlu'na durumu anlatarak, projenin gecikmesinden dolayı mağduriyetini ve an itibari ile karşılayamayacağını söylediğini ifade etti. Ulutaş, Talatpaşaoğlu’na mümkünse kendisini biraz idare etmesini istediğini Mayıs ayına kadar ödeme yapamayacağını anlattığını ve Z. Muzaffer Talatpaşaoğlu'nun da kendisine 'tamam abi idare ederim' dediğini söyleyerek, Talatpaşaoğlu'nun geçen yıldan kalan 3 aylık kira bedelini ödemesini istediğini, kendisinin de tamam diyerek cevap verdiğini anlattı.

Telefonda yaptıkları bu görüşmeden yaklaşık 15 gün sonra kendisine icra ile tahliye talebi geldiğini söyleyen Ulutaş, “Tekrar telefon açıp, hocam biz konuşmuştuk, idare edeceğim demiştiniz dedim. Bana boş vermemi, onun bir formalite olduğunu, trafikte araç kullandığını ve park edince beni arayacağını söyledi. O günden sonra ses yok, telefonlarıma da cevap vermedi” dedi.
“Zaten ödeme yapacak durumum olmadığı için ödeme yapamadım ve mahkemelik oldum” diyen Ulutaş, kira kontratının 4 kişi üzerine olduğunu, diğer ortaklarla belki bir sulh yolu bulur umudu ile aradığını ama ulaşamadığını söyledi. Yerel mahkemenin de doğal olarak tahliye kararı verdiğini ifade eden Feyyaz Ulutaş, bu olaydan sonra yaşananları anlattı.



“Bizde bu tahliye kararına itiraz ettik, uzlaşmak istedik, telefonlarına ulaşamadığımızı ve işletmeye yaptığım yatırımı belirterek sulh olmak istediğimizi ifade ettik. Mahkeme de kabul etmedi, tahliyeye karar verdi. Danıştay’a itiraz ederek, durumu anlattık, 4 ortak olduğunu belirterek dilekçe verdik. Yargıtay dilekçemizi kabul etti. 3 aylık kirayı bloke ettik. Tahliyeyi bıraktırmak için gittik Yargıtay’dan karar aldık” diyen Feyyaz Ulutaş, tam da projenin faaliyete geçtiğini ifade ederek anlatmaya devam etti. “Köprünün etrafındaki dükkanlar boşaltıldı. O gün öğlen saatinde dükkanım müşteri ile doluyken birden icra gelerek boşalttı. Avukata eşyamızı kaldırmamasını, 20 bin liralık borcu ödeyeceğimi beyan ettim. Sonrasında 5 bin lira eş dosttan bularak dosyaya ödeme yaptım. Diğer kısmı ödemeye çalışırken 10 gün sonra müşterinin de olduğu saatlerde geldiler eşyayı topladı ve götürdüler. Ne icraya, ne de avukata müdahale etmedik fakat ilginç olan benim dükkanımın hemen 50-60 metre ötesinde bulunan Sara’la aynı gün boşaltılması kafamda soru işaretidir” dedi.



Saray’ın müdürü ile görüşerek, işletmekte sıkıntı yaşadığını söylediği dükkanını devretmeyi teklif ettiğini söyleyen Feyyaz Ulutaş, müdürün de mal sahibi Muzaffer Bey ile görüştüğünü kendisinden öğrendiğini söyledi. Saray Muhallebicisi’nin müdürüne kirayı Muzaffer beyle, işletmeyi de kendisiyle görüşmesini söylediğini ifade ederek, “Bana tamam bakarız dedi gitti fakat Saray'ın boşaltıldığı gün, benim oranın da hacizle toplatılması ve üstüne üstlük benim 5 bin lirayı da 20 bin liralık borca binaen ödemiş olmama rağmen kötü niyet düşündüm. Bir 10 bin lira daha bularak dosyaya ödeme yaptım ve böylece toplamda 14 bin 800 TL ödeme yapmış oldum. Kalan parayı tedarik etmeye çalışırken kalan kısmı temin ettim. İcra dairesine ödeme yapmaya gittiğim sırada telefonla dükkandaki müşterilerileri ve çalışanları dışarı atmak suretiyle, mal sahibi ve 7-8 kişilik bir gurubun dükkana gelerek, gasp ettiğini öğrendim. Hemen polisi çağırdım, ihbarda bulundum ve ben de dükkana gittim” diyerek, gittiğinde dükkanın kapısına da zincir takmak suretiyle kapatıldığını gördüğünü söyledi.



Hemen karakola giderek şikayetçi olan Feyyaz Ulutaş’a bu kez oğlu Deniz Ulutaş’ın imzası olduğu iddia edilen, ‘dükkanı boşaltıp, anahtarları teslim ediyorum’ diye imzalı bir kağıt göstermiş. İmza tarihi olmayan bir kağıdı gerekçe olarak karşısına çıkarmalarına hayret eden Ulutaş, “Oğlum Deniz öğrencidir ve dükkan sahibini 1 yıldır görmediğini, böyle bir kağıdı da imzalamadığını söylemesine, itiraz ederek, evrakın sahte olduğunu ve dükkanı bu şekilde boşalttığı için suç duyurusunda bulunduk. Polis ifadelerimizi aldı. İfadeye devam ederken dükkanıma döndüm ve zinciri açarak içeriye girdim. Arkamdan iki polis gelerek savcılığın ifademi istediğimi söyledi. Cuma günüydü, savcılığa gittim ve ifade verdim. Yasal olarak elimde evrakımın olması benim güvencemdi. Nöbetçi savcının karakolda bize verdiği ifade de pazartesi günü bakacağız, herkes evine. Dükkanı sorduk, savcının bu konuda bir şey söylemediğini söyledi. Kalktık avukatımla nöbetçi savcıya gittik. Avukatımın beyanına göre savcı ona hiç bir şey yapamayacağını pazartesiyi beklememiz gerektiğini söylemiş Pazartesi savcıya gittik. Bize yetkisi olmadığını, dosyayı hazırlayıp hakime sunacağını ve mahkemeyi beklememizi söyledi. Mahkemenin ne zaman olacağı belli değil ve zaman geçiyor. Kaymakama gittik. Fuzuli işgali anlattık, müdahale olmasını istedik, dükkanımı açıp çalışmak istediğimi söyledim. Kaymakam bize davacı olduğumuzu ve mahkemeyi beklememizi ve müdahil olamayacağını belirtti” dedi.

Elinde icranın geri bırakılmasını onaylayan Yargıtay kararı olmasına rağmen, olanlara akıl sır erdiremediğini söyleyen Feyyaz Ulutaş, “Oğlumun imzaladığını iddia ettikleri sahte kağıdı göze alıyorlar ama yargıtayın kararını gözardı ediyorlar. Anlamadığım olay evrakın sahte olup olmadığı bile tespit edilmemişken, yargıtayın resmi kağıdına göre işlem yapılmıyor. Neden bu hukuk bizim için çalışmıyor” diyerek isyan etti.



“Bakırköy'de yargıtaydan büyük olan ne” diyerek açıklamalarına devam ederek, “Hukuki olarak haklı iken neden 2,5 aydır dükkanım resmen gasp edilme yolu ile kapatıldı? Alacağı varsa icraya verdi ödedik ödüyoruz. Gene varsa gene icraya gitsin. Ama gelip orayı gasp edemez. Benim içeride dolabım, malzemem, kasam var. Masa sandalyemi icra almıştı ama ben yerine masa sandalye tedarik edip hizmet etmeye devam ediyordum. Dükkanımı gasp etme sureti ile karakol, savcı ve kaymakam dahil bir şey yapamıyor. Üstelik elimde icranın geri bırakılmasını onaylayan yargıtay kararı olmasına rağmen “ diyerek yetkilileri göreve davet etti.

Kent Yaşam
 

Editör: Haber Merkezi