“Çocukluğun Sonu” İngiliz bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke tarafından yazılan ve insanlığın uzaylılar tarafından barışçıl istilasını konu edinen bir roman. Fizikçilerin birçoğu kitaplarına biraz espri katmak için komik bilim kurgu yazarı Douglas Adams’ın Galaksi’nin Otostopçu Rehberi’nden yola çıkarak atıfta bulunur. Çünkü Adams, bu eserinde esprili bir dille de olsa dünyanın bir galaksi otoyolu için havaya uçurulmasını konu edinmiştir. “Dünyalar Savaşı” da yine bir İngiliz bilim kurgu yazarı olan H.G. Wells tarafından yazılmış ve dünyanın Marslılar tarafından askeri istilasının anlatıldığı bir roman. İnsanlığı bekleyen bir dünyalar savaşı mı bilmiyorum ama eğer uzaylıların varlığı kanıtlanırsa bunun bizim için hiç de komik olmayacağını tahmin ediyorum. Hatta bu gelişmenin bir nevi insanlığın çocukluğunun sonu anlamına gelebileceğini de düşünüyorum. Çünkü uzaylıların varlığı kanıtlanırsa artık “özel” olmadığımız ama sıradan olduğumuz ve belki de esasen gelişmemiş sayılabileceğimiz gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekebilir. Bu durumda dünya olarak kendi aramızda verdiğimiz kavgaların gereksizliğini ve artık birleşmemizin mecburi olduğunu anlamamız ve artık insanlık olarak büyümemiz gerektiğini belki o zaman görebileceğiz. “BU OBJELERİN SAHİP OLDUĞU TEKNOLOJİ HİÇBİR ÜLKEDE YOK” Bilim kurgu yazarlarının sık sık romanlarına konu ettiği uzaylılar tehlikesi gerçekten var mı? Yakında belki de bu soruya bir cevap bulacağız. Çünkü ABD’de parlamentoya yani Kongre’ye 25 Haziran’dan sonra devlet güvenlik birimlerinin UFO raporu sunulacak. New York Times gibi gazetelere sızdırılan ön bilgiye göre rapor, UFO’ların uzaylı olduklarına yönelik kanıt olmadığı söylüyor. Bununla birlikte raporda UFO’ların ne oldukları hakkında pek bir şey bilinmediği de ifade ediliyor. Ayrıca bu uçabilen objelerin herhangi bir ABD birimine ait olmadığını da ifade edildiğine göre hiç kimsenin bu uçan nesnelerin ne olduğu konusunda kesin bir şey ortaya koyamadığı ortada. Ama bu fenomenin ne olduğunun bilinmemesi nedeniyle ciddi bir güvenlik sorunu hatta tehdit olarak görüldüğünü de daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Çünkü bu durum dünyanın en gelişmiş savaş teknolojisine sahip ülkesi ABD’nin bile kendi hava sahasının hakimi olmadığı anlamına geliyor. Dünyada da hiçbir ülkenin böylesi uçabilecek objeleri ortaya koyabilecek bir teknolojiye sahip olmadığı ortadayken, bu objelerin ne olduğu ve nereden geldiği sorusu daha da belirgin hale geliyor. “TESPİT EDİLEN OBJELER UZAY KAYNAKLI MI?” Öyle görünmekte ki önümüzdeki günlerde ABD başta olmak üzere bütün dünyada bu konu gündemin en baş konuları arasında yer alacak. Halbu ki geçmişte UFO denildiğinde insanların yüzüne bir tebessüm gelirdi, hiç kimse bu konuyu ciddiye almazdı. Ama şimdi NASA’nın yeni Başkanı Bill Nelson bile televizyonda UFO konusunda, başında bulunduğu kurumun bilim insanlarından bu konuda araştırma yapmalarını istediğini açıkladı. Tabi bu gelişmelere daha şüpheli de yaklaşanlar var. Örneğin ABD’nin en ünlü astrofizikçilerinden Neil de Grasse Tyson bu konuda devletin henüz bilimsel kabul sayılabilecek herhangi bir kanıt sunmadığını ifade etti. Ayrıca South China Morning Post gazetesine göre Çin’de artan UFO olaylarını araştırmak için ordu yapay zeka kullansa da, Çin bu fenomenin uzaylı bir medeniyet kaynaklı olduğuna inanmıyor. Rusya’nın RT kanalının bir haberinde ABD’nin UFO’ları Soğuk Savaş tipi yeni bir silahlanma yarışı başlatmak için kullanacağı tahminine yer verildi. ABD’nin bir önceki Milli İstihbarat Başkanı John Ratcliffe tekrar Fox Haber kanalına konuşarak kamuoyuna yansımış UFO olaylarından çok daha fazlası olduğunu ifade etti. Ayrıca Ratcliffe Rusya ve Çin’in de böylesi bir teknolojiye sahip olmadıklarını söyledi. Devamında da UFO’ları çeşitli askeri araçların sensörleri, radar ve uydularla da tespit etiklerini ifade etti. “UFO’LAR UZAY KAYNAKLIYSA BÜYÜK TARTIŞMALAR YAŞANIR” Obama’nın da son haftalarda UFO’lar için verdiği ikinci beyanatı da RT kanalının tahminini doğrular cinsinden. Obama The Ezra Klein şovunda UFO’ların uzay kaynaklı oldukları kanıtlanırsa bu durumun silahlanmaya yansıyacağını ifade etti. Ayrıca Obama bizim de daha önceki yazılarımızda işaret ettiğimiz gibi büyük tartışmaların başlayabileceği ve yeni dinlerin doğabileceği tahmininde bulundu. Obama, böylesi bir gelişmenin tüm dikkatleri insanlık olarak ortak olduğumuz şeylere çekebileceğini ümit ettiğini ifade etti. Bütün bu olanları düşününce belki de bizi bekleyen yeni distopik gerçeklik adeta bir bilim kurgu romanından fırlamış gibi olabilir diye düşünüyorum. Uzay, yaşadığımız dünyanın da içinde bulunduğu ucu bucağı belli olmayan sonsuz bir boşluktur. Uzay boşluğu bilinmezleri içinde barındıran adeta sınırların olmadığı bir alandır. Dinozorlar ile başlayan yaşam mücadelesinde uzayda diğer gezegenlerde neler olduğu bilinmezliğini korumaktadır. Uzay da yaşam var mıdır? Aya ilk adım atıldığında insanlık ne kadar da heyecanlanmıştı. Hiç düşündünüz mü uzaydan bakıldığında dünya nasıl gözüküyor? Hani resimlerde görüyoruz uzay boşluğunda bir yuvarlak küre içerisinde yaşayan milyarlarca insan dışardan bakıldığında birmişiz gibi görünüyor. Aya giden astronot Edgar Mitchel dünyayı yukardan gördüğü zaman düşüncelerini bu şekilde ifade etmişti: “Ay’dan bakarken uluslararası siyaset çok zavallı görünüyor. Bir politikacıyı ensesinden tutup çeyrek milyon mil kadar uzağa götürüp şuna (Dünya’ya) bir bak seni o. çocuğu diyesim geliyor.” “Atmosferimizde ve hatta yeryüzünde insan yapısı nesneler veya bilimin tanıdığı fizik güçlerin dışında nesnelerin olduğuna yönelik kanıtlar artmıştır. Sözlerine inanılması gereken insanlar böyle nesneleri gördüklerini söylüyorlar…” 1971-73 arasında Britanya Genelkurmay Başkanı Lord Hill-Norton “Bazı raporlar bize gizli askeri üslerimizin üstünde yasadışı uçan araç trafiğinin bulunduğunu gösteriyorlar. Güvenilir insanlar bu aracı yakından gördüler… Araçlarda bir işaret veya tanıtıcı bir amblem yoktu. Bunlar kim ve nedir? Neden hava sahamızı ihlal ediyorlar?” Tümgeneral Erik Reuterswaerd-İsveç